kutsal kitap gibi açıp açıp okunacak bir eser. gölün üzerinde bir sandalda isa, şeytan ve tanrının pazarlık yaptığı bölümü diyaloglaştırarak şuraya alalım da tam olsun:
tanrı: kimisi sana inanıyor olduğundan, kimisi de senden şüphe duyduğundan canlı canlı yakılacaklar.
isa: benden şüphe etmeye izin yok mu?
tanrı: hayır.
isa: ama bizim romalıların jüpiter’in tanrı olup olmadığından şüphe etmeye hakkımız var.
tanrı: bir tek tanrı vardır ve o da benim, sen de benim oğlumsun.
isa: binlerce insan ölecek diyordun.
tanrı: yüz binlerce erkek ve kadın, yeryüzünde çok ıstırap olacak, ağıtlar dinmeyecek, yakılan cesetlerden çıkan duman güneşi örtecek, insan eti korlar üzerinde eriyecek, koku dayanılmaz olacak.
isa: ve bunların hepsi benim hatam?
tanrı: suçlu sen değilsin, bu senin varoluş sebebin.
isa: baba, bu acı kâseyi benden al.
tanrı: benim gücüm ve senin görkemin onu son damlasına kadar içmeni buyuruyor.
isa: ben görkem istemiyorum.
tanrı: ama ben güç istiyorum.
sis dağılmaya başladı, artık kayığın çevresi görülebiliyordu ve su hareketsizdi, esintilerin ve balık sürülerinin bozamadığı bir huzur. sonra şeytan söz aldı,
şeytan: onca kanın hesabını verebilmek için, gerçekten tanrı olmak lazım.
sis yine yaklaştı, bir şeyler oluyordu, yeni bir sır açıklanacak, belki de yeni bir acı ya da pişmanlık paylaşılacaktı. şeytan başladı konuşmaya. tanrı'ya, "benim bir teklifim var", dedi, ve tanrı şaşırdı.
tanrı: senden bir teklif ha, ne önerisiymiş.
alaycı, ters sözleri herkesi gücendirebilirdi, ama şeytan eski dosttu ne de olsa. çoban söze başlamadan önce doğru sözleri aradı,
şeytan: bu kayıkta konuşulan her şeyi duydum, ilerideki ışığı ve karanlığı ben kendim de gördüm ama, insanları yakmak için tutuşturulan odunların ışığını ya da leş yığınlarının karanlığını gördüğümü düşünmemiştim.
tanrı: bu seni rahatsız mı ediyor?
şeytan: bu beni rahatsız etmemeli, çünkü ben şeytanım, ve ölüm senden çok bana yarar, cehennem her zaman cennetten daha kalabalıktır.
tanrı: öyleyse nedir derdin?
şeytan: derdim yok, bir teklif yapmak istiyorum.
tanrı: söyle, ama acele et, sonsuza kadar burada vakit öldürecek değilim.
şeytan: şeytanın da bir kalbi olduğunu sen de bal gibi biliyorsun.
tanrı: evet, ama onu kullanmayı beceremiyorsun.
şeytan: bugün senin gücünü tanıyarak kalbimi ortaya koymak istiyorum, dilerim gücün dünyanın sonuna kadar, bunca yıkıma ve ölüme ihtiyaç kalmadan yayılır, ve sana sırt çevirmenin, seni inkârın tek sebebinin benim bu dünyada hüküm süren fenalığım olduğunda ısrar ettiğin için, sana beni göksel krallığına kabul etmeni teklif ediyorum, gelecekteki fenalıklarımdan vazgeçmem geçmişteki fenalıklarımı telafi eder, seçilmiş meleklerinden biriyken yaptığım gibi, yine sana boyun eğerim, mutlu günlere geri döneriz. ruhum sana eşit olma tutkusuyla kirlenene ve beni sana isyana sürükleyene kadar, bana lucifer derdin, ışık taşıyan, aydınlık.
tanrı: peki söyler misin seni neden affedip krallığıma kabul edeyim?
şeytan: çünkü sağa sola vaat etmek istediğin affı şimdi bana vaat edersen, kötülük boyun eğecek, oğlun ölmek zorunda kalmayacak ve krallığın ibranilerin toprağının çok çok ötesine yayılıp tüm dünyayı kucaklayacak, her yerde iyi niyet filizlenecek, ve ben, melekler arasında en aşağı konumda kalacağım, ve sana sadık olacağım, tövbe etmiş olduğum için sana bütün meleklerinden daha bağlı olacağım, sana methiyeler düzeceğim, her şey hiç başlamamış gibi son bulacak, her şey her zaman nasıl olması gerektiyse öyle olacak.
tanrı: ruhları baştan çıkarmada çok becerikli olduğunu bilirdim ama seni hiç bu kadar düzgün, bu kadar etkileyici konuşurken görmemiştim, az daha kazanıyordun kalbimi.
şeytan: yani beni kabul etmeyeceksin, beni affetmeyeceksin...
tanrı: hayır, seni ne kabul ederim ne de affederim, olduğun gibi kalmanı tercih ederim, hatta elimden gelse seni daha kötü bile yapardım.
şeytan: ama neden?
tanrı: çünkü benim sunduğum iyilik senin sunduğun kötülük olmadan var olamaz, eğer sen bitersen, ben de biterim, şeytan şeytan olmadıkça, tanrı da tanrı olamaz.
şeytan: son sözün bu mudur?
tanrı: ilk ve son sözüm, çünkü ilk kez bunu söylüyorum, son sözüm çünkü bunu bir daha tekrarlamayacağım.
çoban omuz silkti ve isa'ya dedi ki, şeytanın tanrı'yı ayartmadığı söylenmesin bir daha.
devamını gör...