roman / tarih / diğer inançlar / edebiyat
9 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

josé saramago'nun 1991 yılında yayımladığı, şüphesiz en sansasyonel eseridir. öyle ki; ateist olmasına rağmen katolik kilisesi tarafından aforoz edilmesine yol açmıştır. portekiz hükümeti'nin eserlerine sansür uygulaması da bardağı taşıran son damla olmuş ve ülkesini terk etmesine sebep olmuştur. oysa portekiz'i ne çok sevdiğine çocukluk anılarından bahsettiği "küçük anılar" eserinde şahit olmuştuk.

kitaba dönecek olursak; isa'nın doğumundan ölümüne kadar geçen süreyi bilinenden farklı bir biçimde ele almıştır. incil'in aksine onu kutsal bir varlıktan ziyade; hataları, hırsları, heyecanlarıyla daha insani bir biçimde önümüze koymaktadır. hatta bana kalırsa kabil romanında da yaptığı gibi tanrı'yı da daha insani bir düzeye indirgediğini söyleyebiliriz. isa ve tanrı arasında cevap arayışlarına dayalı konuşmalarda bunu görmek mümkün. yine; isa,tanrı ve şeytanın kayıktaki diyalogları kitabın en vurucu kısımlarından biridir. adeta kitap boyunca söylemek istediği her şeyi o diyaloglara dek ustalıkla bekletmiş gibidir.

ve yine bir kabil ilişkisi kuracak olursak; her iki kitap da saramago'nun tanrı'yı alt etme amacının nihai sonucudur. temel olayların kronolojisine sadık kalmış; olay örgüsünü değiştirmek veya çarpıtmak yerine altında yatan sebeplerin, düşüncelerin farklı olduğunu göstermek istemiştir.
devamını gör...
kutsal kitap gibi açıp açıp okunacak bir eser. gölün üzerinde bir sandalda isa, şeytan ve tanrının pazarlık yaptığı bölümü diyaloglaştırarak şuraya alalım da tam olsun:


tanrı: kimisi sana inanıyor olduğundan, kimisi de senden şüphe duyduğundan canlı canlı yakılacaklar.
isa: benden şüphe etmeye izin yok mu?
tanrı: hayır.
isa: ama bizim romalıların jüpiter’in tanrı olup olmadığından şüphe etmeye hakkımız var.
tanrı: bir tek tanrı vardır ve o da benim, sen de benim oğlumsun.
isa: binlerce insan ölecek diyordun.
tanrı: yüz binlerce erkek ve kadın, yeryüzünde çok ıstırap olacak, ağıtlar dinmeyecek, yakılan cesetlerden çıkan duman güneşi örtecek, insan eti korlar üzerinde eriyecek, koku dayanılmaz olacak.
isa: ve bunların hepsi benim hatam?
tanrı: suçlu sen değilsin, bu senin varoluş sebebin.
isa: baba, bu acı kâseyi benden al.
tanrı: benim gücüm ve senin görkemin onu son damlasına kadar içmeni buyuruyor.
isa: ben görkem istemiyorum.
tanrı: ama ben güç istiyorum.

sis dağılmaya başladı, artık kayığın çevresi görülebiliyordu ve su hareketsizdi, esintilerin ve balık sürülerinin bozamadığı bir huzur. sonra şeytan söz aldı,

şeytan: onca kanın hesabını verebilmek için, gerçekten tanrı olmak lazım.

sis yine yaklaştı, bir şeyler oluyordu, yeni bir sır açıklanacak, belki de yeni bir acı ya da pişmanlık paylaşılacaktı. şeytan başladı konuşmaya. tanrı'ya, "benim bir teklifim var", dedi, ve tanrı şaşırdı.

tanrı: senden bir teklif ha, ne önerisiymiş.
alaycı, ters sözleri herkesi gücendirebilirdi, ama şeytan eski dosttu ne de olsa. çoban söze başlamadan önce doğru sözleri aradı,

şeytan: bu kayıkta konuşulan her şeyi duydum, ilerideki ışığı ve karanlığı ben kendim de gördüm ama, insanları yakmak için tutuşturulan odunların ışığını ya da leş yığınlarının karanlığını gördüğümü düşünmemiştim.
tanrı: bu seni rahatsız mı ediyor?
şeytan: bu beni rahatsız etmemeli, çünkü ben şeytanım, ve ölüm senden çok bana yarar, cehennem her zaman cennetten daha kalabalıktır.
tanrı: öyleyse nedir derdin?
şeytan: derdim yok, bir teklif yapmak istiyorum.
tanrı: söyle, ama acele et, sonsuza kadar burada vakit öldürecek değilim.
şeytan: şeytanın da bir kalbi olduğunu sen de bal gibi biliyorsun.
tanrı: evet, ama onu kullanmayı beceremiyorsun.
şeytan: bugün senin gücünü tanıyarak kalbimi ortaya koymak istiyorum, dilerim gücün dünyanın sonuna kadar, bunca yıkıma ve ölüme ihtiyaç kalmadan yayılır, ve sana sırt çevirmenin, seni inkârın tek sebebinin benim bu dünyada hüküm süren fenalığım olduğunda ısrar ettiğin için, sana beni göksel krallığına kabul etmeni teklif ediyorum, gelecekteki fenalıklarımdan vazgeçmem geçmişteki fenalıklarımı telafi eder, seçilmiş meleklerinden biriyken yaptığım gibi, yine sana boyun eğerim, mutlu günlere geri döneriz. ruhum sana eşit olma tutkusuyla kirlenene ve beni sana isyana sürükleyene kadar, bana lucifer derdin, ışık taşıyan, aydınlık.
tanrı: peki söyler misin seni neden affedip krallığıma kabul edeyim?
şeytan: çünkü sağa sola vaat etmek istediğin affı şimdi bana vaat edersen, kötülük boyun eğecek, oğlun ölmek zorunda kalmayacak ve krallığın ibranilerin toprağının çok çok ötesine yayılıp tüm dünyayı kucaklayacak, her yerde iyi niyet filizlenecek, ve ben, melekler arasında en aşağı konumda kalacağım, ve sana sadık olacağım, tövbe etmiş olduğum için sana bütün meleklerinden daha bağlı olacağım, sana methiyeler düzeceğim, her şey hiç başlamamış gibi son bulacak, her şey her zaman nasıl olması gerektiyse öyle olacak.
tanrı: ruhları baştan çıkarmada çok becerikli olduğunu bilirdim ama seni hiç bu kadar düzgün, bu kadar etkileyici konuşurken görmemiştim, az daha kazanıyordun kalbimi.
şeytan: yani beni kabul etmeyeceksin, beni affetmeyeceksin...
tanrı: hayır, seni ne kabul ederim ne de affederim, olduğun gibi kalmanı tercih ederim, hatta elimden gelse seni daha kötü bile yapardım.
şeytan: ama neden?
tanrı: çünkü benim sunduğum iyilik senin sunduğun kötülük olmadan var olamaz, eğer sen bitersen, ben de biterim, şeytan şeytan olmadıkça, tanrı da tanrı olamaz.
şeytan: son sözün bu mudur?
tanrı: ilk ve son sözüm, çünkü ilk kez bunu söylüyorum, son sözüm çünkü bunu bir daha tekrarlamayacağım.

çoban omuz silkti ve isa'ya dedi ki, şeytanın tanrı'yı ayartmadığı söylenmesin bir daha.
devamını gör...
dün gece bitirdiğim jose saramago’ya ait eser.

bu kitaptan biraz uzun bahsedeceğim, çünkü kitabı okumak da oldukça zamanımı aldı. zamanımı almasının nedeni, yazarın dili değil veya kitabın kalınlığı da değil. kitabı hakkıyla anlayabilmek için, kitapta bahsi geçen konuları da okumak istedim. çünkü yazar yanlış hatırlamıyorsam 2-3 yerde , okuduğunuz kitap incildir ,diye belirtmiş. bu yüzden de karşılaştırma ihtiyacı duydum. kitabı okuyacak olanlar için, şu ufak araştırmaları da yapıp, şu başlıklarda topladım:
(bkz: matta incili)
mika kitabı
hirodes
hirodes antipa

öncelikle neden aforoz edildiğini anlıyoruz okudukça. isa’yı insanlaştırmış olması ve insani zevkleri, arzuları, korkuları da onu anlatırken kullanması tepki almasına neden olmuştu. ama kitabın sonlarına geldiğimizde, yazarın asıl derdinin isa değil, tanrı olduğunu görüyoruz. beytüllahim katliamı sonrası ( hirodes başlığında bahsettim) , şu isyan göze çarpıyor:


tanrı, bir kılıçla masum arasına giremiyorsa; o tanrı ne işe yarıyor


buradan ve sonlara doğru, isa, şeytan ve tanrının kayıkta buluşmaları bölümünde de bunu daha net anlıyoruz.
tanrı şeytan’ın barışma ve dünyadan kötülüğü çekme teklifini reddettikten sonra şunu söylüyor:


….elimden gelse seni daha kötü yapardım. çünkü,benim sunduğum iyilik, senin sunduğun kötülük var olmadıkça var olamaz. eğer sen bitersen, ben de biterim. şeytan şeytan olmadıkça, tanrı da tanrı olamaz.


bir de şu bölüm var ki burada da tanrı düşmanlığı görünüyor. şeytan ile 4 yıl çobanlık yapan isa ( bu arada yazar 4 yıl demiş ama kutsal kitaplarda 40 gün, şeytanın isa’yı ayartmaya çalışmasından bahseder), yanlışlıkla öldürdüğü kuzu üzerinden şu konuşmayı yapıyorlar:


…köleler bize hizmet etmek için doğuyorsa, içlerini açıp kölelik içlerindemi bakmamız lazım. kralın da içini açıp,krallık içinde mi var bakmalıyız. bir gün şeytanla karşılaşırsak ve içini açmamıza izin verirse, bahse girerim ki içinden tanrı çıkacak,şaşıp kalacağız.


buradan da anlıyoruz ki kitapta yazarın asıl eleştridiği tanrı kavramı. isa’yı yine mucizeler yapan bir tanrı oğlu olarak resmediyor. yukarda bahsettiğim gibi kitapta, incilden alıntıladığını ve hatta ‘elinizdeki incil’ kavramını kullandığı görülüyor. anlattıklarının dayanağının çoğu (bkz: matta incili)’nde geçiyor. ama bazı durumlar değiştirilmiş tabi, bunu yazar kendi zevkine göre mi değiştirdi, yoksa matta harici başka bir kaynak mı kullandı bilemiyorum.

kitabın asıl amacı dediğim gibi sonlarda kayık muhabbetinde anlaşılıyor. tanrı yolunda ölecekler için yazar üşenmemiş 5-6 sayfa ayırmış. burada da din adı altında yaşanan ölümler eleştiriliyor aslında.

kitabın yazım diline gelirsem; saramago bildiğimiz saramago. ama ben dilini çok sade buldum. zaten okumakta zorlandığım (bkz: fil’in yolculuğu) kitabıydı. şöyle diyeyim, okurken, isa ile bastığı topraklara bastım, üzerine yağan yağmuru hissettim, acısını yaşadım, hayal kırıklığını gördüm. yani kitapla birlikte yolculuk ettim. evet gerçekten okunacak bir kitap. ama din hassasiyeti olanlara tavsiye etmiyorum. çünkü jose’un arkasından küfür etmenizi istemem*.

daha yazacak çok şey var hakkında. aklıma geldikçe editlerim. bitirirken şu alıntıyı da ‘tatminsizlik’ çekenler için paylaşayım:


tatminsizlik evladım,insanın kalbine onu yaratan tanrı tarafından konmuştur. kendimden bahsediyorum ama bu tatminsizlik,ki insanı benim benzerim kılar, benim kendi kalbimde doğup büyüdü; zamanla zayıflayacağı yerde gitgide güçlendi; daha baskıcı, daha ısrarcı oldu.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"isa'ya göre incil" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim