yitzhar yazar profili

oğlum, sözlük kültürü anonimlik üzerineyken...
hem de bütün dünyada lan, 4chan reddit...

bu sitede neden selfie atma başlığı trendde, ve neden bazı yazarlar sadece burayı dolduruyor lan?
küfür etmek yasak burada, hesap silmek yok, hızlı tanım silmek yok...
ulan ben bu kurallara saygı duyuyorum da, sen neden kendi formatına saygı duymuyorsun?
burayı çöpçatanlık sitesine çevireceksen, göz yumuyorsan buna, bi zahmet benim de hesap silme iznimi ver bana.
ki hesap silme özelliği her sosyal medya platformunun koyması zorunlu olan bir özellik.

30 yaşında kızoğlankızların akın ettiği mekan.
facebooktan okey isteği atan, dürten ablaları burada görüyorum.
görünüş, üslup, hayat perspektifleri tamamen aynı.

eşinden boşanmış, çene sakallı, deniz kenarı abilerine buranın varlığından bahsetmeyin.
burayı yıkarlar.

torpille belediyeye kapağı atmış dayıların en sevdiği, bembeyaz türküm benim.
8 5 mesaisi olan bekçiler, emekçiler(!) görev yerlerinde olsa etraf zaten kirlenmeyecek ama,
vicdanı rahat olsun beyaz türkümün.

bekçilerin şefi, şeflerinin müdürü, müdürün sekreteri...
tek işleri parkı, sokağı temiz tutmak falan ama, bizim beyaz yakalı bu göreve soyunur.
ha çöpünü elinde gezdirip, bi çöp kovası buldu diyelim. yüzde yüz o çöp kutusu da ağzına kadar doludur.

ve onun öğretmen nefreti.
her yaz tatilinde ogretmen asagi, ogretmen yukari aglar bu tipler.

cv doldurmak
kpss çalışmak
agno kasmak.

bunların hepsi büyük pişmanlıklar.
yapmamanız ve gerçek bir insan olmanız dileğiyle.
zaten bunların faydasını görmeyeceksiniz kesinlikle.
bari insanlara ayak uydurun.
yeterince torpiliniz yoksa çalışmanızın bi manası yok.

ha bunlarla seviye 1'den 5'e yükselirsiniz ama 5'ten ilerisi gelmez.
yani kardeşim, kimse kurumuna alacağı müdürün cv'sine bakmıyor.
kimse müdür güler yüzlü mü değil mi, işini seviyor mu ona da bakmıyor.
sandığınız kadar "al gülüm ver gülüm" ,"gizli el" durumu yok dünyada.

kimse yeni mezun birisini tecrübesi var diye seviye 5 konuma getirmez.
1'den 5'e işin başındayken yükselirsin.
yaşıtlarının eğlendiği vakitlerde sen de eğlen.
gizli gizli rekabet edip var olmayan ödülü almaya çalışma.
her ders çıkışı hocaların yanına gidip sahteliği bariz sorular sorma.

agno, kpss dediğin senin teorik bilgini ölçen, kıytırık şeyler. hele dil puanınız falan :d
hele daha okurken çalıştığınız dandik firmaların( u: öğrenci çalıştıracak kadar dandik, cimri, başarısız.) cv'nizde bulunması bir işe yaramaz.
bunlar gerçek hayatta işe alımcının, kurum sabııısının dikkat ettiği bir meret değil.

hatta bu kadar rekabetçi olmanız aklı başında bi işe alımcıyı da irite ediyor.
söz konusu puanları, tecrübeleri kazanırken nelerden feragat ettiğiniz bariz.
sürekli ders çalışmış, iletişim becerisi sıfır olan bi nerd'ün çekici olduğu bir şey yok.

görüşmelere takım elbise giyecek kadar "resmi" olmanız mesela, gösteriden başka bir şey değil.
çiçekli abiyeyle gezen muhasebeci arkanızdan gülüyor haberiniz olsun.
dar siyah kot, babet, kırmızı tişörtlü 30luk sekreter falan da.

çalışkan değil, başarısızlıktan korkan, ne denirse yapacak* birisi gibi gözüküyorsunuz.
bakir, bakire birisini kimse kurumuna almak istemiyor.
alın size yıllardır düzülen özel sektörlüden gerçek nasihat.
üzülüyoruz halinize.

fiyat, konum muhabbetinden farklı şeylerden bahsedeceğim başlık.

görüşmeye gider gitmez imza çakmayın bu bir.
öğretmenleri orada tam zamanlı mı çalışıyor yarı zamanlı mı onu sorun, iki.

çalışan öğretmenler halihazırda başka bir kurumda, özellikle devlette çalışıyor mu bunu sorun, üç.
devlette çalışan öğretmenler özelde "keyfi" çalışıyorlar. özelden aldıkları maaş devlettekinin 3'te 1'i olduğu için.

neyse, pazarlamacı ve müdürden ziyade orada çalışan bir öğretmenle konuşmaya çalışın. basit bir hal hatır sorma, kısa bir konuşma bile size ipuçları verecektir bu dört.

eğitim dışında çok fazla hizmet satmaya çalışıyorlarsa oradan kaçın bu beş.
"biz aynı zamanda kahoot veriyok, aynı zamanda online ders çalışma app'i veriyok, yapay zekaya sorularını çözdürteceğ cocuğlarınıızzz." falan tarzı şeylere kanmayın.

sınıf mevcudiyetini sorun, çocukların sosyalleşebileceği alanlar var mı onlara bakın.

yeni açılmış yerler genelde keyfi yerler, bunlara bulaşmayın.
yatırımlarını hemen amorti etmeye çalışan köylülerin akın ettiği bi sektör oldu eğitim. ki bunu becermeleri imkansız.
çocuğunuzun mezun olduğu okulun ileride var olmaması hoş olmaz :)

öğretmen kadrosunun "tecrübeli yaşlılardan" oluşmamış olmasına dikkat edin.
özsaygı dediğimiz şey yaşlı öğretmenlerde arşa çıkar, tanrı kompleksine dönüşür.
ki bu arşa çıkmasa da x kuşağı öğretmen sizin z, alfa kuşağı çocuklarınıza yetişemez. ihtiyaçlarını anlayamaz.

kurum size geçmişteki mezunlarından bahsediyorsa bunlara kulak asmayın. 200 kişi mezun ettikleri dönemden 3 5 kişinin başarılı olmasında emin olun kurumun katkısı yoktur.
ki bu zaten z planıdır kurumların:
hiçbir şey işlemediğinde "ama biliyor musunuz öğrencimiz derece yabdı." kartını oynar seksi sekreterler.

veli etkinlikleri zırvalarına kanmayın.
sene sonunda kebap partisi veriyok diyebilirler, kebabınızı kendiniz yiyin :d

kurumların gelecekte düşündükleri projeleri sorun.
mesela şu anda bunlar var, ileride beni ne bekliyor? yeni hizmetler eklenecek mi? gibi.

pazarlamacının eforuna acıyıp, mahcup olup çocuğu yazdırmayın.
kadın size tüm okulu gezdirdi diye, ki bu etik değil, imzalamanız gerekmez o sözleşmeyi.

sözleşme demişken, cayma şartlarını, cayma bedellerini, "kitap ücretlerini" okumaya gayret edin.
zira kurumların yüzde 99'u eğitim değil, sözleşme satıyor.

yabancı öğretmenlerimiz var ve çok minnoşlar edebiyatına kanmayın.
o öğretmenlerin çoğu yukarıda bahsettiğim gibi yarızamanlı, "pr" tayfadan.
çocuğunuza haftada bir saat happy hour veren palyaço birçoğu :d
ki bu "zenci minnoşlar" çok nadir, her kurum istiyor, oradan oraya gidiyor o hocalar. emin olun kalıcı değiller.

sözleşmede, programda yazmayan vaatlere inanmayın. sözleşmeye ekletin.

"isim soyisim koleji" dendiğinde o "isim soyisim"'i allah aşkına bi google'layın. bu yeterli :d

normalde diğer velilerimize şu kadar da, hadi size şu kadar olsun ama kimseye söylemeyin yalanına kanmayın.

büyük harflerle kurucu müdür, çocuğunuza hemen el ense çekip kanka ayağı yapıyorsa aman ha uzak durun.


en önemli mesele
siz mi kurumu buldunuz, kurum mu sizi buldu?
kurum sizi bulduysa yandınız.
gerçekten eğitim veren bir kurumun tek tek veli aramakla uğraştığını görmedim.

odama yarasa girdi.

teknolojinin ilerlemediği tek meret.
eskiden küçük cd'lerini arardık evin içinde, şimdi teker teker google'lıyorsun.

köylü kaygısıdır.
senin benim bi potansiyelimiz yok canım kardeşim.
üçgenin iç açılarını bildin diye iyi bi üniversitede okudun.
annen baban lise mezunu.
güçlü yetişemedin, pısırık büyüdün.

burada gerçeklerden kaçmak için bulunuyorsun. bir şey için çabalamanın karşılığı bu memlekette oturup test çözmek, eşin dostun kıçını yalamak çünkü.
burada senin potansiyelini ödüllendiren bir sistem, aile hiçbir zaman olmadı zaten.
potansiyel dediğiniz şeyin tanımını realist yapın.
köylüler ağlar 3x ektiğim tarladan nasıl 30x ürün alamadım diye, yağmuru falan suçlar sonra.

benimki bugündür.
yaş ilerledikçe buruk geçer.

mesaj atmaktır.
amerikayı yeniden keşfetmeyin.

başımı ağrıtan durum.
bakkal bile fiş kesiyor.

iddia edildiği kadar güzel bi hanımsa, burada bunu sergilemesi için bir sebep bulamadım.
maddenin yapısına ters.
gereği yok.
gir instagrama, at 2 reels, bak dalgana.
ya feyk, ya da hem güzel hem de salak.

sonu taklit eden yakın arkadaş için yalnızlık olacaktır. kalıcı ya da geçici, bilmiyorum.
bu arkadaşlar özünde iyidirler ama kendi kendilerini manipüle ederler.
sırf birisine uyum sağlamak için bu işe girmeleri bile masumcadır.

fakat, bu taklitin zirveye vardığı dönemde arkadaşımız çok hırslanır, sizin almayı düşündüğünüz şeyleri kendisi alır, eski sevgilinizle kanka olası gelir, sizle sidik yarıştırmaya girer.
bu zirvedeki hırsın sebebi, dağcımızın geldiği rotayı unutmuş olmasıdır. sizin karakterinize bürünmüştür artık.

bu dağcının ayağını kaydırmak bir gaf'a bakar. onun yapamayacağı şeyi sizin yapmanız:
mesela arkadaşımız dindar, dinler üzerine bir sohbette bulunun. eski rolüne dönecektir.
gaftan kastım: onu incitecek, alınmasını sağlayacak bir muhabbet.
buradaki olay: yansımasını gördüğü aynanın kendisine nah çekmesidir. aynı olmadığınızı bu şekilde öğrenecektir bu arkadaş.

bu hamleden sonra bu taklitçi arkadaşımız:
a) bir süre sessizliğe bürünür, buluşmalara katılmamaya başlar.
bu efendice olan seçenektir.
b) sen beni incitiyorsun, benim kötülüğümü istiyorsun tarzı laklak.
bu da varoş seçeneğidir.
c)sırasıyla a ve b şıklarını uygular.
bu da klasik türk insanı hareketidir. sessizliğinde yeterince prim vermemişsinizdir.
çünkü bir türk olarak siz de meşgulsünüzdür...

bence bu üç şık da aynı sonuca ulaşıyor. bu arkadaşınız bu huya bağımlı olur.
çünkü, kendisi olarak bir şey elde etmesi mümkün birisi belki değildir.
mağdur olmanın ekmeğini çok güzel yiyen bir ülkededir. evet türkiye.
başkalarını manipülatif olmakla suçlamak çok modadır. evet 2024.
birisiyle yakınlaşıp sonrasında arkasından konuşmak bazı toplumlarda kişiyi ilgiye boğar. evet türk toplumu.

2024'te ve türkiye'de kimse zoru denemek istemez arkadaşlar. böylelerinin arkasından yapmanız gereken şey şu:
bu kronik bir vaka, böyle tipler her zaman var. suçu kendinizde aramayın.
bu çağın gerektirdiği bi davranış, ne kadar takdir etmeseniz de arkadaşınıza çok yüklenmeyin.
bu arkadaşlar adına da üzülmeyin, böyle kaypak tiplere acıyanlar her zaman olacaktır.

çok derine inmek istiyorsanız, bu arkadaşınızla ilk tanıştığınız zamanları hatırlayın:
sizinle arkadaşlığını yakınlaştırırken nelerden faydalandı, kimleri size şikayet etti?
siz bu arkadaşı zamanında ilgiye boğdunuz mu?
bu arkadaş sizi taklit ederken ister istemez takdir ettiniz mi?

bu hatırlamalar da şuna yardımcı olur, yaşadığınız şey bir sürpriz değil. bu süregelmiş bir şey.

doğu perinçek'in kardeşiyle evlenmiş birey.
her eski solcu gibi sola sallamakla geçimini sağlamaktadır.

flört etmeyi kanka olarak sağlayan, güvenilmemesi gereken.
ilk birkaç yıl çok ezilmenin acısını çok kötü çıkartır.
bu acıyı da kanka diye peşine taktığı mavi yaka tayfadan çıkarır ha, kaynamasın araya.

fikir belirtmesine karşılık "maaşlandığı" iddia edilen.
türk muhalifinin aslında çok faşo olması.

türk işverenlerde gördüğüm.
8 saat çalışan kasiyeri ayakta tutmak mesela. kafelerde marketlerde falan.
baristalara bir tabure bile vermemek.
bos dukkanda sacma sapan isler vermek calisana...
subattayiz ve yagmur yagacak ama camlari silsene faruk.

yazısı çirkin olanlar için önerdiğim.
zamanla daha hafif kullanmaya başlıyorsunuz kalemi.
daha itinalı davranıyorsunuz, kas hafızası cart curt.
deneyiniz.

kyk yurdundan kendi evime çıkmak, masraflar sonrası çalışarak okumak.
1'in altındaki faizlerle konut kredisi çekmemek.
üniversitedeyken memurluk düşünmemek.
iş için şehir değiştirmek.
erken yaşta evlilik girişimi.
döviz borç verdiğim biraderin bana tl ödemesine "canın sağolsun" demek.
neyse.