yusufby yazar profili

"dalkavuklar gecesi" adlı eserinde atatürk'e hakaret etmiştir. romanda atatürk; günlerini sarhoş geçiren, "hıyar burunlu", "şaşı gözlü", etrafındaki dalkavuklara inanan, önüne gelenle yatıp kalkan, afet inan ile yasak aşk yaşayan biri olarak gösteriliyor.

atsız, yazdığı romandaki hakaretlerle de yetinmemiş, çıkardığı orkun dergisinde de bu iftirayı dile getirmiştir. aynı dergi 10 kasım 1950 tarihinde "son yüzyılı örten yalan perdesi ne zaman yırtılacak?" gibi bir başlık atmakta beis görmemiş, gelen eleştirilere ise "biz kimsenin putlaştırılmasını doğru bulmuyoruz" yanıtını vermiştir.

bu örneklerden çıkarılabilecek sonuç, atsız ile atatürk'ün siyasi düşünce olarak hiçbir yakınlıklarının olmadığıdır.

milyonlarca çocuk beslenme yetersizliği nedeniyle gelişim bozukluğu yaşıyor. meyve, sebze lüks olmuş durumda. işsizlik ve gelecek kaygısıyla gençlerin kafasında saç ve ağzında diş kalmamış durumda.

ama yüce türk milleti "şu aday olursa oy veririm bu aday olursa oy vermem" diyerek aday beğenmiyor.

şaka gibi

"ahlak düzeni sağlam olmayan ve soyguncularıyla başa çıkamayan bir toplum, ruhunda artakalmış barbarlık duygusunun da baskısıyla soyguncularına karşı hayranlık duyar."

andre mauroıs

baka kalırım giden geminin ardından;
atamam kendimi denize, dünya güzel;
serde erkeklik var, ağlayamam.

orhan veli

ali ertekin tarafından öldürülen sabahattin ali.

kendisine sınırı geçtikten sonra bulgaristan ve rusya'da çalışmalar yaparak türkiye'de komünist bir ihtilal çıkaracağını söylediğini iddia ettiği sabahattin ali'yi sopayla başına defalarca vurarak öldürmüş. cesedini sonradan bir çoban bulmuş.

fakat aziz bedeni, ilerleyen zamanlarda gömüldüğü mezardan çıkarılıp adli tıp yolunda kaybedilmiş.

tamam, yolun açık olsun.

ayrılıyorsa ayrılsın kendi kaybeder.

'en yakın' arkadaşınla bir yerlere gezmeye, eğlenmeye gittiğinde onun başka birini çağırıp sadece onunla ilgilenmesi..

şehirden uzakta bir bağ evi. odadaki sessizliği şöminede yanan odunların sesi ve dışarıda çiseleyen yağmur sesi bozuyor. elimde yeni demlenmiş bir bardak çay. camdan orman manzarasını seyrederken sıcacık çayımı yudumluyorum. yemyeşil ağaçlar içime huzur veriyor.

malum kişinin ne kadar zavallı biri olduğuna bir kez daha şahit olduk.

ülkede sadece adı var dediğimiz adalet kavramının, adının bile kalmadığına resmen şahit olduk sanırım. zira çocuk bu olay sonrası babasının serbest bırakılacağına dair bir paylaşımda bulunmuş.

orta çağ'da idam mahkumlarının göğsüne cezayir menekşesi takarlarmış, diğer mahkumlardan ayırt edebilmek için.

üstelik bu çiçek, bir numaralı kanser ilacıymış.