yalnızlığın kitabını yazdığım bu sessiz akşamın sonunda, hakedilmiş
pulitzer ödülümü alacak olmanın gururu içindeyim.
kimsesiz kalmış gibi, sesler ve nefeslerden bile uzağım bu hüzün dolu akşamda. saatler sanki ağlıyor, halime acıyorlar…
bazen karmaşık düşünce girdabımdan bir parça koparıyorum. belki kopardıkça azalır, azaldıkça biter diye ümit ederek.. bitirmeye çalıştığım her şey gibi aksine çoğalan ve istenmeyen tüy gibi biten düşüncelerle boğuşuyorum yeniden. sanırım, ben, çok sıkıldım.
bazen birine bir şey anlatınca; “kimin kimsen yok mu? yakın arkadaşın falan?” sorusunu alıyorum. insanların yalnızlığa yüklediği anlam bu kadar göreceli olmamalı. elbette var. sevdiklerim ve beni seven insanlarım, elbette var. zannettiğiniz üzere bir yalnızlık değil bu. bu başka türlüsünden. kimim kimsem yok değil ama paylaşmak için o an seni seçtim belki. neyse. anlatmaktan da vazgeçtim artık zaten. sadece sıkılıyorum ve içimdeki daraltıyı nasıl atarım ona kafa yoruyorum şu an.
iyi olsun akşamınız ve akşamlarınız. sevgiyle…
devamını gör...