sözlükte henüz başlığı açılmamış olmasına şaşırdığım; yönetmenlik koltuğunda stuart rosenberg'in, başrolünde paul newman'ın bulunduğu 1967 yapımı hapishane filmi. ımdb puanı 8,1'dir.

filmi izlediğimde henüz liseli bir ergen olduğum için aklımda pek fazla detay kalmadı lakin bunun, istesem dahi spoiler veremeyeceğim için aynı zamanda bir avantaj olduğunu düşünüyorum.

film, luke abimizin sarhoş olduğu bir gece kasabanın parkmetrelerine zarar vermesiyle başlar. akabinde kendisi abd'nin güney eyaletlerinde bulunan, ağır şartlarından dolayı o dönemlerde toplama kamplarını andıran hapishanelerden birine gönderilir ve olaylar gelişir.

film, 1967 yapımı olmasına rağmen günümüzde bile sıradışı kabul edilebilecek bir hapishane filmidir. klişe bir "hapishaneden kaçış" teması yoktur. hata klişeyi bırakın, filmin teması bile hapishaneden kaçış değildir.

filmin isminde yer alan "cool hand" ibaresinden de anlayacağınız üzere şahsına munhasir, otoriteden nefret eden luke abimizin hapishane maceralarını anlatır. bulunduğu hapishanenin aşırı otoriter yönetimi ve zor şartlarına rağmen her zaman başına buyruk hareket eden luke, kısa zamanda mahkumların idolü, gardiyanların ise düşmanı haline gelir.

filmi ayricakli kılan en önemli faktör, luke'un başına buyrukluğu değildir. luke'un tam olarak "senin benim gibi" bir insan olmasıdır. luke hapishaneye girdigi gün 3-5 psikopat mahkumu tek başına dövmez, muhteşem zekasıyla harika planlar kurmaz. aksine luke yeri gelir ölümüne dayak da yer, yeri gelir herkesin alay konusu da olur. luke bizlere, insanın otoriteye başkaldirması ve tavrını ortaya koyması için süper kahraman olmaya ihtiyacı olmadığını öğretir. ihtiyacımız olan şeyler yalnızca inanç ve özgüvendir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

zamana yenik düşmüş oyun kategorisidir. rol yapma oyunu teriminin gerçekten hakkını verir. bir karakteriniz* olur ve karakterinize ne kadar zaman harcarsanız o kadar güclenirsiniz. zaman harcadikca oyunla ve karakterinize daha da çok bütünleştiğiniz için sonsuz bir döngüye girersiniz ve gerçekten de gerçek hayattaki rolünüz yerini oyundaki rolünüze birakir.

türünün en başarılı örneklerinden biri olan knight online ülkede adeta bir histeriye yol açmıştı. bizzat abimin bir olayından örnek vereyim;

başta da söylediğim ne kadar zaman harcarsanız o kadar güçlü olduğunuz için insanlar bir hesabı birkaç kişi ortak oynardı. geceye kadar biri, sabaha kadar biri, öğleye kadar biri gibi düşünebilirsiniz. bu sayede char neredeyse 24 saat kasılırdı*. paylaşımlı hesap kullanımı takdir edersiniz ki çokça sahtekarlığa da zemin hazirliyordu. abim de mahalleden arkadaşlarıyla bir hesabı ortak kullanırken bir gün hesabın şifresinin değiştiğini görmüş ve ortak kullandığı arkadaşını pat küt dövmüştü. böyle bir oyundu.

zamanla her şey gibi oyunlarda da hızlandı. insanlar artık bir oyunda en azından diğer oyuncular tarafından "ezilmeyeceği" bir seviyeye gelmek için aylarca ekran başında sabahlamak istemiyordu. tam bu noktada da insanların imdadına 2010'lu yıllarda yükselen moba türü yetişti. bu kategoride oyuna 2000 saat harcayan ile 20 saat harcayan, arabasını yatıran ile 5 kuruş para yatırmayan arasında oyunculuk yeteneğinde yaşanan gelişim harici hiçbir fark yoktu. 2000 saat oynayanin karakteri ile 20 saat oynayanin karakteri aynı hasarı veriyordu. insanlar da çok daha eşitlikçi olan bu oyun türünü tercih etti. artık insanlar uzun saatlerini ayırmadan yalnizca 1-2 saatlik sürelerle* oyunlarını keyifle oynayıp cikabiliyordu. tam da yeni çağın istediği gibi, hızlı.

sonuç olarak mmorpg türü, yeni çağın gerekliliklerini karşılamadığı için tacını yıllar önce devretti. benim kafamda ise tek bir soru kaldı;

"moba dedigin tür, kafana estikçe girip 2 saat keyifle oynayabildiğin bir tür olduğu için tutuldu. peki saatlerce moba oyunu oynayanlar neden bu türü tercih ediyor? mmorpg oynayıp karakterine kalıcı kazanımlar sağlayabilecekken neden her el baştan başladığın moba türünü tercih ediyorsun?"

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kore yapımı bir netflix filmi. ımdb: 6,3

filmin konusu bdsm'dir. netflix yapımı olduğu için tahmin edersiniz ki dom kız, sub ise erkektir.

esas oğlanımız yeni bir işe girmiştir. insanlarla hızlı kaynasmaktadir. özellikle de kızlar, yakışıklı oğlanımıza epey ilgi göstermektedir. ilgi duyanlar arasından esas kızımız da vardır. var olmasına vardır ama nasıl yaklaşması, yaklaşıp yaklaşmaması gerektiğine karar veremez.

bir gün oğlanımız internetten kendisi için bir tasma siparişi verir. siparişi koli icerisinde ofise gelecek, gün sonunda ise oğlanımız koliyi eve götürüp bir takım hınzırlıklar yapacaktır.

oğlanımızın kargosu gelir ve ofisin kargolarin tutulduğu bölümüne konulur. oğlanımız kolisini almak üzere kargo odasına gider ama görevliye kargosunu sorduğunda görevli kargonun teslim alındığını söyler. allah'ın işi, esas kızımız ve esas oğlanımız tek harf hariç aynı isimlere sahip olduğundan* kargo yanlışlıkla esas kızımıza teslim edilmiştir. basindan aşağı kaynar sular dökülen esas oğlanımız kız koliyi açmadan yetişebilmek adına kızımızın masasına doğru koşar adım ilerler ama nafile, yetişemez. sonrasında olaylar gelişir.

film hakkındaki görüşüm, konunun klişe olmasına karşın izlenebilir olduğu yönünde. hele ki bdsm filmleri seviyorsanız izlemeniz şiddetle önerilir. bdsm filmleri arasında izlenebilir film sayısı çok az. çoğunluğu kolaya kaçılıp nasılsa +18 film çekiyoruz diye erotizme abanilan, seks harici vadettiği bir şey olmayan bayağı ve cıvık filmler. bu film ise bunların yanında kesinlikle kaliteli kalıyor. film doğru dürüst çıplaklık bile barindirmiyor. filmde vuruşma sahnesi de yok. eğer bu tarz beklentileriniz varsa hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

son olarak, vanilla bir bdsm filmi diyebilirim. spoiler vermemek adına çok açamam ama şiddet az, kan ise çok çok az. bu, kimisi için filmi daha izlenebilir kılarken kimisi için de yavan kılabilir

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çeşitli flash animasyonlarla y kuşağının çocukluğuna değer katan grafi2000 tarafından üretilmiş ve ne yazık ki tutunamamış, türkiye'nin yetişkinlere yönelik ilk çizgi dizisi olma ünvanını taşıyan proje.

dizinin ilk bölümü 11 şubat 2013 tarihinde star tv'de yayınlanmıştır. ilk bolumleri 30 dakika gibi gayet uzun ve doyurucu bir süreye sahiptir. star tv'de 13 bölüm yayınlandıktan sonra yayın hayatına youtube'da devam etmek zorunda kalmıştır.

değişen tek şey yayınlandığı platform da değildir. yeterli geliri elde edemediği için bölüm süreleri 30 dakikadan önce 15 dakikaya, yayın hayatının sonuna doğru da 10 dakikaya kadar düşmüştür.

a-ama hala bitmedi. değişen şeyler sadece platform ve bölüm süresi de değildir. dizi, star tv'den youtube'a geçtiğinde, yayın sürelerini düşürmüş ama ilk etapta yayın aralığı* aynı kalmıştır. ilerleyen süreçte ise bu aralık önce 2 haftaya, sonra ise 3 koca haftaya kadar çıkmıştır. tam hatırlamakta birlikte son bölümlerindeki aralık 1 ay şeklinde dahi gerçekleşmiş olabilir.

23 kasım 2015 tarihinde uzun zamandır kaybetmekte olduğu popülariteyi yeniden kazanma şansı elde etmiş ve youtube'dan tv 8'e geçerek tekrardan haftalık olarak televizyonda gösterilmeye devam etmiştir. lakin sonuç 2. kez hüsran ile sonuçlanmış ve 28 aralık 2016 tarihinde yayın hayatına son verilmiştir.

çıktığı dönemde "türkiye'nin the simpsons'ı" şeklinde kendisine yakıştırılan biz benzetme vardı ama dizi özellikle çizim tekniği yönünden family guy'a çok daha fazla benziyordu.

yayına çıkış yılı olan 2013'de antalya televizyon ödülleri festivali'nde en iyi eğlence programı ödülüne layık görülmüştür.

sevin veya sevmeyin, kendisi türk televizyon tarihinde bir ilk ve ekranlar için ise yeni bir yüz, farkli bir renkti. sonucunda tabi ki ülkemizin üzerindeki kara bulutlar bu diziyi de aldı ve yerine yasak elma, kuruluş osman, sadakatsiz, camdaki kız, teşkilat gibi dünya klasiği kült dizileri hediye etti.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

henüz başlığının açılmamış olması şahsımı derinden yaralamış, 7.8 ımdb puanıyla robert de niro'nun yönetmenliğini yaptığı ilk filmdir.

konusuna geçmeden önce, klasik bir italyan mafyası filmidir. eğer bu klişeyi sevmeyen bir insansanız dilerseniz izlemekle vakit kaybetmeyin. eğer bizim gibi normal insancıklardansanız tavsiye edebilirim.

filmi, daha kült ve kaliteli italyan mafya filmleri varken ön plana çıkaran şey ise atmosferidir. klasik italyan mafya filmlerindeki* aşırı kasvetli hava yoktur. daha çok sokağa yönelik bir filmdir. aradaki fark, kurtlar vadisi'nin ilk 2 sezonu ve son 2 sezonu arasındaki fark gibidir. mafyayı bir avuç, karun kadar zengin kodamanin gözünden değil de o ortamda yetişen sıradan bir çocuğun gözünden anlatır.

filmin konusuna gelirsek, bronx isimli pis bölgenin, italyanların yoğunlukta yaşadığı bir muhitinde geçer.

robert de niro'nun oynadığı lorenzo anello isminde bir abimiz vardır. bu adam yesilcam'daki fakir ama gururlu tiplemesinin birebir karşılığıdır. hemen herkesin suç ile bir şekilde ilişkili olduğu muhitte kendisi namusuyla otobüs şoförlüğü yaparak ailesini gecindirir ve özellikle oğlu calogero anello'yu pislikten uzak yetiştirip adam etme peşindedir.

peşindedir peşinde olmasına ama calogero zıpır bir çocuktur. mahalledeki mafya takımına sürekli özentiyle bakar. özellikle de bu mafyanın lideri sonny lospeccio'ya.. öyle bir hayranlik besler ki gününün yarısı, sonny'nin dikkatini çekmeye çalışmakla gecer.

tahmin edeceğiniz üzere nihayetinde bu çabası başarılı olur. bir gün sonny, mahallede adamın tekini vurur ve olayın en büyük görgü tanığı da küçük yaştaki calogero'dur. sonny adamı vurduktan sonra olay yerini terk ederken etrafını kolaçan eder ve calogero'yu ilk defa burada fark eder. olayın akabinde bölgeye polisler gelir ve küçük calogero'ya bazı sorular sorulur. calogero ise tabi ki sonny'yi ispitlemez. çünkü sonunda, yıllardır hayranlık beslediği bu adamın gözüne girme şansını yakalamıştır.

hikaye bunun üstüne kurulur ve sonrasında olaylar gelişir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir dönemin meşhur versusu olan family guy vs simpsons'un taraflarındandır.

hangisinin daha güzel olduğu tabi ki öznel olduğundan bu konuda bir karara varamayız ama bu diziyi rakibine göre avantajlı kılan bir özelliğinden bahsedebiliriz.

atmosfer efendim. family guy, amerikan rüyasının somutlaşmış halidir.

-mustakil, bahçeli* bir ev,
-bir adet köpek,
-mutlu bir aile,
-güzel, anlayışlı bir kadın.

family guy budur. mizahı olsun, göndermeleri olsun, çizim tekniği olsun.. bunlar tabi ki çok temel özellikler ama family guy'i farklı kılan en büyük özelliği, koca bir neslin* ütopyasını barindirmasıdır.

türk sitcom dizilerindeki ayakkabı ile girilen eve*, nasil olduğunu anlamadığın ama bir şekilde var olan zenginliğe, mükemmel akrabalık ve arkadaşlık iliskilerine, saray sofrası gibi olan kahvaltı ve bütün bir şekilde firinlanmıs iştah açıcı tavuğun yer aldığı akşam sofralarına bakıp hissettiğin çekiciliğin, özenti duygusunun bir benzerini hissedersin.

son yillarda popülaritesini kaybetme sebeplerinden biri de, kendisini önceden çekici kılan bu atmosferin yine kendisi. yukarıda betimlerken kullandığım koca bir neslin hayali cümlesindeki nesil değişti. tüm değişimlere spesifik olarak tek tek değinmek yersiz. tek bir örnek vermek istiyorum;

diziyi eril, homofobik, ırkçı olduğu suçlamalarıyla kötüleyen bir kitle dahi var. hatta gelen tüm bu tepkilere karşılık ocak 2019'da dizinin yapimci şirketi bile eşcinsel şakalarını artık kaldıracaklarını söylemek* zorunda kaldı. kaynak
bunları doğrudur veya yanlıştır anlamında da söylemiyorum. sadece değişimi örneklendirdim.

yukarıda koca bir neslin hayali diye belirttiğim imgelerin ta kendisi artık yeni nesile itici* geliyor. algıların ne kadar değiştiğini daha iyi orneklendiremem diye düşünüyorum.

değişen nesil ve algılar, popülarite kaybındaki tek sebep değil* elbette ama en büyük etken. son yıllarda dizinin yaptığı mizahın kalitesi, komikliğinden çok ofansifliği tartışılıyordu artık. daha ne diyeyim.

bu şekilde efendim. dizi tarihinin kült yapımlarından olan ama günümüzde gençliğini hızlı yaşayıp şu an ayda yılda bir aranıp sorulan mahzun dedeye dönmüş bu diziye, iade-i ziyaret babında yapilan bir değerlendirmeyi okudunuz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim