zege yazar profili

sabah insanı değilseniz okula işe gitmediğiniz sürece kalkmanıza gerek olmayan bir saattir. ben artık bu hayalden vazgeçtim sözlük. her türlü günüme akşam 9-10 civarı başlıyorum. spor yapıp kitap okuyup okulla ilgili her şeyi bu saatlerde yapıyorsam 7'de kalkmamın pek mantığı yok gibi. 5'te güneşi selamlayan verimli güncü ahaliden özür dilerim ama kendimi böyle kabul ettim artık. (kömüş gibi uyuyun demiyorum tabiki her şeyin bi ayarı var)

bence çağımızın problemi olan sabırsızlıktır. hedeflenen şeyler öyle bir iki saat çalışmayla olacak şeyler değil ama o kadar hızlı tüketen bir toplum haline geldik ki bir şeyler için sabırla çabalamayı unuttuk.

bahsi geçen my mistakes were made for you şarkısını on iki on üç yaşlarımda keşfetmiştim ve hala favorilerimden. bu grubun biraz underrated olduğunu düşünüyorum çünkü alex genelde arctic monkeys'le biliniyor tlsp da gölgede kalıyor fakat (bkz: calm like you) şarksı gözlerden kaçmamalı.

bunu söyleyebilmek için cidden sadece türkçe pop dinlemiş olmak gerekir ki onun bile iyi örnekleri var (bkz: serdar ortaç-mesafe) ayrıca bunu diyenlerin anatolian rock revival project kanalına bi bakmalarını öneriyorum zira havalı gözükeyim derken ezik duruyorsunuz.
geceye de bi şarkı kondurayım (bkz: üç hürel-sevenler ağlarmış) burdaki gitar solosunu dinleyip hayran olmamak ya da cem karaca benim de bu cihandan gidişim memleket sevdasından derken yüreğinin titrememesi nasıl mümkün olabilir bilemiyorum sevgili dostlar.

bu bir gelenek mi bilmiyorum ama bizim bazı kalabalık akraba ortamlarında yemek yerken büyük masaya yaşı fark etmeksizin erkek çocukları oturtulur. böyle dedenin yanına dizilirler boncuk gibi. tüm gün yemeği yapıp saçını süpürge eden anne yenge teyze hala kim varsa koca koca kadınlar mutfakta ya da yerde falan yerler. servisi kimin yaptığını yazmıyorum bile. bide kırk elli yaşındaki kadınların on beşindeki sidikli çocuğun ikidebir yemeğini tazelemek için ayağa kalkması ağırıma gidiyor. bu çocuklar büyüyünce de eşlerine hizmetçi muamelesi yapıcaklar. bu durum fıtratla falan alakalı değil, ailenin verdiği eğitimle ilgili. lütfen şu erkek çocuklarına kendi ev işlerini kendilerinin halletmesinin ezikçe bir davranış olmadığını öğretelim. katledilen kadınlara melek kanadı koymakla olmuyor bu işler, yeni nesil olarak bu tür cinsiyetler arası adaletsizliği körükleyen hareketlere dur dememiz lazım, yoksa zor.

bu yorumda ne yazdığını asla öğrenemeyeceksin minvalinde cümleler. yorumu çok beğeni alan bazı zekiler girip bununla değiştirebililiyorlar. yok lütfen söyle ne yazmıştın bilmezsem çatlarım. allah allah ya ne yazdıysan dursun işte asla bilemeyeceksin yazıyor 1k beğeni almış aferin sana

bu ülkede su içmek bile siyasi olduğundan siyasetle ilgilenmeyen vatandaşımız bulunmamaktadır.

ilk izlediğim animedir, yeri bende büyük çünkü hem anime izlemeye başlamamı sağladı hem de izlerken çok keyif aldığımı hatırlıyor ve o günleri çok özlüyorum. evdeki internet kotalı olduğu için hiçbir şeyi rahatça izleyemediğim günlerdi. bir gün kidz animez kanalında denk gelip başladım. her gün saat 10da death note başında oluyordum ve tüm gün o anı beklerdim. bazen geceleri yarın ne olacak diye uyuyamazdım heyecandan :))

şöyle bi mezuniyet balosu iyi olurdu...niye bilmiyorum birden canım çekti.

yaya için yanan trafik lambalarını asla takmamak. yurt dışında göremezsiniz herkes saniye saniye uyar.
bir de kurallara uymayı, kibarlığı enayilik olarak görmek...bu çok acı

kuzey güney fanı olduğunu düşünüyorum (hadi ya) hayatında başarılar mutluluklar diliyorum kendisine

akrabalarımın hepsinin iyi insanlar olduğunu ve onlardan hiç kötülük gelemeyeceğini zannederdim.
2020'den edit: üçüyle falan anlaşabiliyoruz şu an

zırvalık ağır bir ifade. kimsenin kimsenin okuduğuna, izlediğine, yaşayışına, fikirlerine "zırvalık"demesi kabul edilebilir değil. sana ne kardeşim yazan yazıyor okuyan okuyor. beğenmiyorsan git kendi tarzına uygun şeyler oku. ben öyle yapıyorum mesela, kişisel gelişim kitapları bana bir şey katmıyor ama okuyana da laf edemem.
(bkz: ülkede kimsenin haddini bilmemesi)

bazen metroda okurum boş boş insanları seyretmektense kitapla gözleri oyalamak daha cazip gelebiliyor.

annemle yapılan tartışmanın sonunda gelen ve boğazıma yumruk gibi oturan o cümle:
(bkz: ne yaparsan yap)

ankara'da yaşayınca "aman botum da olmayıversin" demek mümkün olmuyor tabii. sanırım altı sene önce greyderden aldığım botu kullanıyorum hala. böyle şeylere para verirken cömert olmak lazım.

alıp alıp okumadan eve yığmak bir anlam ifade etmiyor benim için. dengesini kurmak önemli. elimde hep okunmamış 5-6 kitap olacak şekilde kitap alırım böylece ruh halime göre de seçme şansım oluyor. ama bazen üst üste kitap alasım geliyor... edebiyat derya deniz napalım karşı koyamıyoruz :)

çok fazla var ama yabancı: layla-derek&the dominos
türkçe: hayat bu işte-manga ile katıldığım anket

rüyada değil hayallerimde görüyorum daha çok. yaşarken öyle gelmese de hayatımın en iyi zamanlarıymış özellikle 11 ve 12.sınıf. sınav stresi altında ancak bu kadar iyi anılar edinilebilirdi.

durduk yere canınız çekebilir doğrudur. ama görünce de almam be sözlük. tadelle karam dururken ona elim gitmez.