10 nisan 2021 yurtta barınma için yenilenen şartlar

edit 2: nelere, ne adı altında soruşturma açıldığını görmeniz için; buradan.
sanırım yeterince açık.

edit akbayram: tatlısu liberalleri de damlamış. gerçekleri görmek için ortalama bir idrak ve muhakeme yeteneği yeterli. kendisine suç isnat edilememiş ama uydurulmuş bir sürü insan gözaltında ya da tutuklu olabiliyor burda heeey, bir uyansanız mı artık! 'hikirit itmidin kindinizi ifidi idibilirsiniz' evet hakaret etmiyoruz zaten eleştiriyoruz. bu sistemin en ufak bir eleştiriye bile katlanamadığını anlamak için bakmaktan vazgeçin ve görün artık!

evet z kuşağı söz sizde.. burda mısınız, ses verin bakalım.
buradan



nasılsa yargıyı, olayı, söylemi, adaleti istediğiniz gibi manipüle edebiliryor, eğip bükebiliyorsunuz. aferin size.

“muhalif olana su bile yok” anlamına gelen şartlardır. bu baskılar yalnızca gençleri daha da öfkelendirir ve radikalleştirir.

akp'nin kuyusunu iyice kazan şartlardır. aynı zamanda insanlarımızın ne kadar vicdansız ve acımasız olduğunu gösteren şartlardır, destekleyicileri çoktur çünkü. cumhurbaşkanı denen insan kutsal değil, hakarete uğraması kaçınılmazdır. hangi insan hakarete uğramıyor ki zaten bu devirde? hiçbir şey yapmasanız bile dahil olduğunuz bir genellemede hakarete uğruyorsunuz.
hal böyleyken kendini dokunulmazlaştırıp, hatta ilahlaştırıp bu kararları alan bir insan gençleri iyice karşısına almaktadır. bu karar yüzünden eğitim hakkından olacak gençlerin yaşayacakları da tamamen akp'nin sorumluluğundadır.
bir de ne yazık ki bu dünyada zaten bu yaptıklarının acısını çekmeyecekler, diğer dünyanın da varlığına inanmıyorum. yaptıkları yanına kalacak bu durumda, işte bu açıdan da insanı iyice umutsuzluğa sürükleyen kararlardır.

devamı buradan.


yeni düzenlemeye göre padişahımıza biat etmeyenler kendi vergileriyle beslenen kyk yurtlarında kalamayacak.

yurtlar vergilerle değil, first ladymizin bilezikleri bozdurularak yapıldığı için normal olandır. *

muhalif olmanın hakaret sayıldığı düşünülürse; sadece akpli arkadaşların kalabileceği yurtlardır.

bana hakaret ediyorsan halkımdan değilsin, bu milletin evladı değilsin, ben ülkeye hizmet için seçildim ama fikrini beyan ediyorsan barınamazsın. demektir.
ben anlamıyorum. hitler e çok mu küfür ettik de allah başımıza bunları verdi? sen başkansın tüm halkına barınma yakacak yardım yapmak zorundasın. nasıl bir hastalıklı kafanız var ya sizin? hakikaten ülkenin b.ku çıktı artık. hadi gel beni de evimden attır bakalım.

distopya is loading...

z kuşağın söz sizde denmiş başlık.

içimizden sövüyoruz merak etme.

demiş siyasal islamın ne olduğunu , ifade özgürlüğünü , cumhurbaşkanlığı makamının kutsal olmadığını bizim için yani halk için var olduğunu ve halkın vergileriyle ayakta durduğunu , 128 milyar doların nereye gittiğini bile sormanın cumhurbaşkanına hakaret kapsamına girdiğini bilmeyen polyyannayı s.kmiş gibi iyimser adam. bakın z kuşağı olarak bu abimiz gibi hiçbir şeyi sorgulamadan kabul edip uslu olursak belki şirinleri bile görebiliriz.

devletin yurtlarında barınabilmek için saraylarda yaşayan akp genel başkanının canını sıkmamanız gerekiyor . yirmi sene sonra kimsenin adını hatırlamayacağı vasat bir siyasetçiye devletin tapusunu veren "milli irade " bunun en büyük sorumlusudur .

kimse kimseye hakaret etmesin. kötü söz söylemesin. bunda bir şey yok. gel gelelim bizim memlekette eleştiri bile sayılmayacak sözler günü geldiğinde hakaret olarak değerlendiriliyor.
10 sene önce alakasız bir konuda attığım tweetin hakaret kapsamında önüme gelmeyeceği garanti edilirse, ben de hakaret suçunu desteklerim.

kötü bir yere gidiyoruz gibi duruyor. eleştiriyi bile hakaret sayarak insanları susturmak ve onları korkutmak geleceğe dair kötü öngörülere yol açıyor. durduk yere niçin geldi bu durum?

konuşmaya korkar olduk. cumhurbaşkanı hakkında olumsuz olarak söylediğin her cümle artık hakaret sayılıyor zaten. yani şuanda bile bilemeden hakaret ediyor olabilirim.
silivri'den yaziyormusum arkadaşlar. telefonu istiyorlar.

bu ülkede 128 milyar dolar nerede diye afiş asanlara cumhurbaşkanına hakaret davası açıldı, troller milli iradeye ana avrat sövemezsiniz yazmış. işini düzgün yapmayan her insana soracağımız sorular hakaret değildir sevgili troller. buradan uzak olun, otlanmaya devam edebilirsiniz.

iktidarın halktan korkması gerekirken -sonuçta orada isen bunu halk istedi- halk iktidardan korkuyor. bu nasıl yaman çelişki?

(aklıma yıllar önce kapanan bazı yurtlar geldi, niyeyse??)

resmi gazete'de yayımlandı; bir öğrencinin yurtta barınması için "cumhurbaşkanına hakaret suçundan mahkûm olmamak" şartı aranacak!
bu şey gibi değil mi... memleketten akraba gelir ve kavgalı olduklarını evine almazsın. kendi malındır, evin. paylaşmak ya da paylaşmamak hükümü sana aittir.
devlet yurdu, devletindir ve devlet vatandaşından şu anda yurdunu sakınıyor.
birilerinin, devlet 'kendi malı' sonuçta.
yeri gelmişken atatürk'ün bir anısını anlatmak istiyorum.

atatürk'e hakaretten sanık bir köylü hakkında soruşturma yapılıyordu. durumu atatürk'e arz ettiler:
-mahkemeye veriyoruz, size küfür etmiş.
atatürk sordu:
-ben ne yapmışım ona? dosyayı inceleyenler açıkladılar:
-gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş da ondan.
bunu söyleyen milletvekiline, atatürk sorar:
-siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?
- hayır...
-ben trablus'tayken içmiştim, bilirim. pek berbat şeydi. köylü bana az küfür etmiş. siz bunun için mahkemeye vereceğinize, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız!

(bu anıyı şükrü kaya'dan, hikmet feridun es nakletmiştir.)

hey gidi türkiye, kimlere kaldın!
ben her geçen gün bu ülkede mutlu olabileceğime dair inancımı kaybediyorum. önceden ortalığın ayağa kalkacağı olaylar şimdi ne kadar 'olası'. şimdi ne kadar da sessiziz, ne kadar alıştık? kurallarımız yok oldu, orman kanunları devreye girdi. gücü elinde olan dilediği gibi hükmediyor. kaplumbağa misali kabuğumuza çekildikçe -sustukça- orman kanunları normalmiş gibi hissetmeye başladık ve işte o an gerçekten kaybettik. hepimizin içine korkular saldılar. insan ancak korkarsa razı olur. susmayanın susturulduğu bir normalin içindeyiz.

baktılar gençleri kendi taraflarına çekemiyorlar, en azından apolitik yetiştirelim, fikirlerini ulu orta söylemesinler, savunmasınlar çırpınışıdır.

128 milyar dolar pankartına cb’na hakaret suçundan soruşturma açılması haberinden sonra ilaç gibi gelmiş haberdir. daha yurdu bırak okula bile gidemeden ev bakmaya başlasam iyi olur.

padişahımız çok yaşa (!)

cinsel suçlar ve uyuşturucuyla ilgili suçlardan hüküm giyenlerin devletin öğrenci yurtlarında kalamayacağını düzenleyen şartlardır. yasa dışı bahis suçu ve yüz kızartıcı suçlar da aynı şekilde engeldir denilmiş. devletin güvenliğine karşı suçlar da aynı şekilde.

burada istihbari veri değil mahkeme kararı üst mahkemelerden falan onanmış hüküm aranmış. yargının işleyişindeki tereddütlere özellikle cinsel suçlar yönünden katılıyorum. adana'da hiçbir suçu yokken, 15 yaşından küçük bir kızın iftirasıyla öldürülen 17 yaşındaki delikanlıyı hatırladığımda. buradan iftira suçunu da bu yönetmeliğe dahil etmeleri gerekirdi diye düşündüm.

diğer taraftan 18-22 yaş arası gençlerin oy kullanma hakkı olmasaydı bu düzenlemeye ağır derdim. 18 yaşında seçilme hakları olmasa yine ağır derdim. ama mahkeme kararıyla 17 yaşında bile evlenebildiklerine göre birer yetişkin gibi muamele görmeleri ağır değildir.

cinsel suçlardan kaydı olanlar, ortada mahkeme hükmü olmasa ve yargılama sonunda beraat etse bile pratikte kamu görevlisi olamıyor da yurtlarda neden kalsın diyor vicdanım. yazarları tenzih ederim ama basında bu düzenlemeyle alakalı yaygarayı basanların asıl derdinin uyuşturucu sabıkalı kişileri kollamak olduğunu düşünüyorum. benim evladım tecavüzden yahut zehir satmaktan sabıkalı biriyle neden aynı yurtta barınsın ki...yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymiş kişilerle neden aynı odada yaşasın ki sekiz ay.

cumhurbaşkanına hakaret suçunun net ifadelerle düzenlenmesi konusunda bir tane yasa teklifi vermeyen gılıçdar'a da sitemlerimi iletiyorum. kendin de binlerce lira tazminat ödediğin halde; bu yasa gün gelir ben seçilirim işime yarar diye mi ses etmiyorsun be adem?

ek: şu bilgiyi de şuraya ekleyeyim. harika nesiller yetiştiren eğitim enstitüleri ve sonrasında öğretmen okulları mahkeme kararı bile aramıyordu; güvenlik soruşturması yapıyordu okula kabul edeceği öğrencilere.