içi içine sığmıyordur, neden ağladığını bilip çözüm bulmak ister. akan gözyaşları o gözleri gördükçe içi parçalanan hüzünlenendir.
eğer dikkatli olmazsa kadınlar tarafından çok kolay kandırılabilecek bir erkektir.
devamını gör...

maske.
devamını gör...

"bir tebessümüne yenik düştükleriniz, kırk yıllık gülüşlerinizi alır elinizden..."
devamını gör...

bildiğim birkaç yazar var. tanımlarının çoğu copy/paste. önce kontrol ediyorum sonra moderatörlere şutluyorum.
devamını gör...

bu karikatürü sözlükte kullanmam diye düşünüyordum, teşekkürler şeyma'cım!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

örümceğin hem barınmak hem de avını yakalamak için karın kısmındaki ağ bezlerinden salgıladığı kuru ya da yapışkan ipliklerle oluşturduğu örgü. bir anlamda örümceğin ipeği sayılan biyolojik polimer bir elyaftır.

her örümcek cinsinin ağ biçimi farklı olur. bazıları kusursuz ve esnek iken, bazıları da karmaşık ve düzensiz görünümlüdür. düzensiz olan ağı örümcek her gün örmek zorunda kalırken, düzenli ve sağlam olanı da uzun süre dayanıklı kalır.

örümcek, avını doğrudan avlamayıp kurduğu bu düzen sayesinde yakalar. ördüğü bu ağ, teknik çalışması sonucu rüzgara dayanacak şekilde sağlamdır. böylelikle ağına düşen böcekleri, sonradan yemek üzere canlı şekilde sarıp sarmalayarak depolar.

bazen ürkünç gelse de, hayran olunası estetik bir yapı harikasıdır. kendi çapında dayanıklı ve esnektirler. bizim görüş açımıza göre sadece yuva ve beslenme amaçlı bir örümcek işi olarak görünse de, onu yapan örümcek açısından da dış dünyayı algılamak için bir araçtır. aslında örümceklerin görme duyusu zayıf olduğundan dış dünyayı ağındaki titreşimler ile algılayarak haberdar olurlar.
devamını gör...

sabah saatlerinde meydana gelendir.
sağ olsunlar ete para vermiyorlar.
çeliktepe mahallesi boş bir arazide birbirlerine girmişler.

devamını gör...

armağan’ın aşk, sevda bunların benim gözümde değeri sıfır demesi üzerine haydar dehasıyla aşkı tanımlamıştır:
“sıfır bir değer değildir. bir sayı bile degildir. ancak başka bir sayının yanına gelince değer yaratır, tıpkı sevda gibi. sevdanın da tek başına değeri yok. ille de biri olmalı. sıfır ne kadar çoksa sayı o kadar çoğalır. sevda ne kadar çoksa insan o kadar çoğalır, büyür.
sana dese ki biri, "sevdamı al, kendine ekle, bir ömür ile çarp, sonra sonsuza eşitle". yine değeri sıfır mı olur senin için?
devamını gör...

mutlu yıllar canlarım.
devamını gör...

üff en sevdiğim şeyler, o iş hep bendeydi sayın yazar.

alttaki yazarcım beni ilk 10a sok pls bu ay.
devamını gör...

deniz tekin-ayrılık ( cover ) /
devamını gör...

--- alıntı ---
yani neredeyse ben olmayacaktım.
--- alıntı ---

peki ya senin neredeyse olmayacak olmandan kime ne dediğim bir parça laf öbeği.

hamile her kadın çocuğu doğurmak zorunda değil sonuçta doğurmak istememenin de herkesçe bir nedeni vardır. belki tecavüze uğradı, belki karnındaki yavrunun sakat ya da çok hasta doğacağını öğrendi ve buna dayanamadı, belki hamilelik kendi sağlığı için çok riskli ve işin sonunda ölüm var? nereden biliyoruz ki? iyi veya kötü her ne olursa olsun kimseyi bir şey yapması için zorlayamayız. herkes kendi davranışlarının sorumluluğunu alabilmeli, dayatmalarla bir yere varılmaz.
devamını gör...

yani bu konunun çok fazla yönü var. günlük çalışan işçinin, emekçinin, esnafın, zanaatkarın, hizmet sektörü çalışanının, patron mağduru mavi/beyaz yakalının, milyonlarca insanın fütursuzca karşı karşıya bırakıldığı kaotik maddi sorunlar... herkes, hepimiz iş için, o için, bu için sokaklarda sürterken ya da zorunda kalırken plansız, programsızca eve tıkılan yaşlıların, çocukların aylardır yaşadıkları ve belli ki yaşamaya da devam edecekleri psikolojik sınırları zorlayan sosyal izolasyonları... yani ne toplum bilimciyim, ne psikolojik akademik bilgi sahibi biri ne de ekonomist. ama gün gibi ortada. bunun tespitini yapmak için alim olmaya gerek yok. herkese ikrah geldi.

tüm bunların yanında bir de şahsi olarak yaptığımız ve iptal etmek zorunda kaldığımız programlarımız var. gündemin içinde tabi ki hiçbir önemleri yok ama itiraf edin içinizi burdu bi' bu durum. dostlar romalılar; iç sesinizin diego sen de bi dur allahını seversen zaten ortalık karışık diyerek sizi durduğu ama bir yerlere kusmak istediğiniz iptal olan o programlarınızı utanmadan çekinmeden yazabilin diye linci göze alarak kamu hizmetine soyundum. gazamız mübarek olsun. açılışı ben yapıyorum.

5 kişilik, izolasyonundan emin olduğum mükemmel bir grup insanla yaptığım bayramdan önce dönmeli bir kamp planını iptal ettim. gözümde yaş.
bayram sonu için "turizme dokunmazlar yeaa" diyerek rezervasyon yaptırdığımız bir romantikli planı çöpe atmak zorunda kaldık.
2 kedi onda 1 kedi bende var. üstelik daha çok taze bir ilişki. ben nasıl adamla 17 gün karantinaya gireyim? ayrılmasak bari.

yapacağınız içi seveyim diyeceğim diyemiyorum. mecazen bile sevme fiili ile siz'i aynı cümlede kullanmaya gönlüm razı değil.
devamını gör...

artı oy vermeyen yazarlara öğretilmesi gereken eylemdir. tıklayın lan hayalet herifler.
devamını gör...

dolma biber diye de anılan ve çok emin olmamakla birlikte dolmada kullanılması dışında gastronomi aleminde çok da ciddiye alınmayan ve bana bir çocukluk travması yaşatmış olan bir karikatürün yardımcı oyuncusu olan biber çeşididir.

biber dolmasını severim, o çok ayrı bir konu. sevmek biraz iddialı bir duygu oldu. şöyle düzelteyim önüme konursa homurdanmadan yerim. kesinlikle pırasaya verdiğim saldırgan tepkiyi vermem kendisine. olmasa da aramam. biber dolması olsa da yesek sözünü ilk kez şimdi kullanmış oldum mesela.

dünyanın en saçma çocukluk travmalarını yaşamış biri olarak bana hiçbir travma akıldışı ya da mantığa aykırı gelmiyor. sonuçta bu dünyada kaç kişi dolmalık biber yüzünden travma geçirmiş olabilir ki. hayal gücü doğru ellerde mükemmel bir yaratıcı güç olabilirken bazı insanlarda kişinin kendine yönelmiş bir silaha dönüşebilir.

travmaya neden olan karikatürü bir türlü bulamadım internette çünkü üzerinden çok uzun bir zaman geçti. konusu şöyle idi; bir gün evin babası tıraş olup eve geldiğinde kafasının üzerinde dolmalık biberlerin ucu gibi bir çıkıntı belirir. bunun ne olduğunu soran eşine ise berberin saçlarını biraz fazla kısalttığını, artık bu sırrını saklayamayacağını söyler. sonra da yukarıdaki saptan tutup üzerindeki kabuğu soyar ve aslında kendisinin bir dolmalık biber olduğunu söyler.

belki de dünyanın en saçma karikatürü ama ben bu karikatürü okuduğum zaman 6 yaşında idim. o günden sonra babam ne zaman saç tıraşı olup eve gelse bir yolunu bulup kafasının üstüne bakmaya çalıştım. kapıdan girince babamın tıraş olduğunu anladığım an içimde bir korku başlıyordu her seferinde “ya babam dolmalık biberse” diye.

bu korkuyu atlattığımı sanıyorum ama hala berbere gidince üstleri fazla kısaltmamasını söylüyorum. her zaman tedbirli olmakta fayda var.
devamını gör...

(bkz: adile naşit).
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

küçükken vardı o. bir gün uyanacağım ve balovari kıyafetlerimle portakal suyu içeceğim bir kahvaltıya ineceğim. aşk-ı memnu'dan öğrenmiştim onu da. sonra hayatın gerçekleri vurdu işte. diplomalı işsiz olmayayım, karnım doysun da o yeter valla.
devamını gör...

"yalnızlığın dayanılmaz hafifliği" bunun en geçerli ve güzel örneğidir..

bir diğeri de modern zaman aşıkları. aşık dediysem yanlış anlaşılmasın lütfen, kastım aşkı tek öğünlük yemek olarak gören, gördüğü her tabağa ağzının suyu akan maneviyat yoksunu oburlar..

yoksa yeşilçam'ın saf aşıklarına saygımız sonsuz efendim..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

her şeye rağmen gülümsemek en güzel devrimdir.
devamını gör...


spinoza'nın önermeler ve bu önermelere matematiksel kanıtlar sunduğu felsefe kitabı. okumak isteyenlere kabalcı yayın evinden çiğdem dürüşken'in yaptığı çeviriyi önerebilirim. direkt latince aslından çevirmiş olup metinlerin orjinalleri de çevirisiyle birlikte içerisinde yer almaktadır. o dönemde dinlerin çoğu tanrının dünyanın dışında bir yerde, belki de cennette olduğunu öğretir. spinoza tanrının dünyada olduğunu düşünmesi bakımından alışılmadıktı. bu fikrini ifade etmek için tanrı veya doğa hakkında görüşlerini şu şekilde belirtir. tanrı ve doğanın aynı şey olduğunu ifade eder. tanrı ve dağa tek bir şeyi tanımlamanın iki farklı yoludur. tanrı doğadır, doğa da tanrı. tanrının her şey olduğu inancı, bir çeşit panteizmdi. spinozanın yaşadığı dönemde başına epey iş açan fikirlerinden biridir bu. spinozanın bu kitabında sunduğu matematiksel kanıtlar üçgenin açıları, çemberin çapları gibi konularla uğraşmak yerine tanrı, doğa, özgürlük ve duygular hakkındadır. spinoza bu konuların üçgen, çember ve kareler üzerinden akıl yürütmemize benzer bir şekilde analiz edilebileceğini ve haklarında akıl yürütülebileceğini düşünür. spinoza dünya ve dünyadaki yerimizin temelinde yapısal bir mantığın yattığına, bunun da akıl yoluyla ortaya çıkarılabileceğine inanır. hiçbir şey şans eseri olduğu gibi değildir; tamamında bir amaç ve ilke vardır. her şey devasa bir sistem içinde bir birine uyar ve bunu anlamanın en iyi yolu düşüncenin gücünden geçer. deney ve gözlemden çok aklı vurgulayan bu felsefi yaklaşım, sıklıkla rasyonalizm olarak anılır. kitapta tanrı ile ilgili bir diğer önerme şöyledir. eğer tanrı sonsuzsa, bunu tanrı olmayan bir şeyin olamayacağı, düşüncesi izlemelidir. eğer evrende tanrı olmayan bir şey bulursanız, o zaman tanrı da sonsuz olamaz, çünkü tanrı, prensipte her şey olabildiği gibi o şey de olabilir. hepimiz tanrının parçalarıyız ama taşlar, karıncalar, çimenler ve pencerelerde tanrının parçalarıdır. hepsi. hepsi de inanılmaz karmaşık bir bütünün içinde birbirine geçer, ama var olan her şey nihayetinde bu tek bir şeyin, yani tanrının parçasıdır. ayrıca spinoza özgür irade konusunda da determinist bir görüş izlemiştir. " havaya atılan bir taş düşünebilseydi eğer, kendi iradesiyle düştüğünü sanırdı." bu sözlerle gerçekte özgür iradenin yanılsama olduğunu ve kendiliğinden özgür eylem diye bir şey olamayacağını savunur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim