askeri rütbeler
5 kategori altında askerin, askeriyedeki hiyerarşik mevkisini belirten işaret ve isimlerdir. bunlar ;
erat rütbeleri
onbaşı
çavuş
uzman rütbeleri
uzman onbaşı
uzman çavuş
astsubay rütbeleri
yedek astsubay
astsubay çavuş
astsubay kıdemli çavuş
astsubay üstçavuş
astsubay kıdemli üstçavuş
astsubay başçavuş
astsubay kıdemli başçavuş
subay rütbeleri
asteğmen (kısım komutanı)
teğmen (takım komutanı)
üsteğmen (takım komutanı)
yüzbaşı (bölük komutanı)
binbaşı (bölük/tabur komutanı)
yarbay (tabur komutanı)
albay (alay komutanı)
general rütbeleri (deniz kuvvetlerinde general yerine amiral. tümgeneral yerine tümamiral gibi)
tuğgeneral (tugay komutanı)
tümgeneral (tümen komutanı) *
korgeneral (kolordu komutanı)
orgeneral (ordu komutanı)
bir de aktif bir savaşta başarı gösteren orgenerallere ve oramirallere tbmm tarafından verilen mareşal rütbesi vardır.
edit: ayrıca (bkz: askeri yaka işaretleri)
büdüt: kaynak isteyen?
düdüt: @rossoarche bilgilendirdi, tümen kaldırılmış. "tümen teşkilatı yerine , birlikler tugay şeklinde teşkilatlandırılmış ve kolordulara bağlanmıştır." kaynak
erat rütbeleri
onbaşı
çavuş
uzman rütbeleri
uzman onbaşı
uzman çavuş
astsubay rütbeleri
yedek astsubay
astsubay çavuş
astsubay kıdemli çavuş
astsubay üstçavuş
astsubay kıdemli üstçavuş
astsubay başçavuş
astsubay kıdemli başçavuş
subay rütbeleri
asteğmen (kısım komutanı)
teğmen (takım komutanı)
üsteğmen (takım komutanı)
yüzbaşı (bölük komutanı)
binbaşı (bölük/tabur komutanı)
yarbay (tabur komutanı)
albay (alay komutanı)
general rütbeleri (deniz kuvvetlerinde general yerine amiral. tümgeneral yerine tümamiral gibi)
tuğgeneral (tugay komutanı)
tümgeneral (tümen komutanı) *
korgeneral (kolordu komutanı)
orgeneral (ordu komutanı)
bir de aktif bir savaşta başarı gösteren orgenerallere ve oramirallere tbmm tarafından verilen mareşal rütbesi vardır.
edit: ayrıca (bkz: askeri yaka işaretleri)
büdüt: kaynak isteyen?
düdüt: @rossoarche bilgilendirdi, tümen kaldırılmış. "tümen teşkilatı yerine , birlikler tugay şeklinde teşkilatlandırılmış ve kolordulara bağlanmıştır." kaynak
devamını gör...
yazarların sevdiği nostaljik şarkılar
dareio moreno- deniz ve mehtap buradan
devamını gör...
gereksiz abartılan şeyler
sevgiliyi uyurken izlemek olabilir. ruhsuzum galiba. ya da yaşlandım.
devamını gör...
dünyanın ilk aşk şiiri
14 şubat' a özel olarak bu başlığı uyandırmak istedim. siz de okuyun, insan bir güzel hissediyor. ayrıca #455576 nolu entry' de konu çok güzel açıklanmış.
"güveyi, kalbimin sevgilisi
senin güzelliğin fazladır, bal gibi tatlı
beni büyüledin
senin önünde titreyerek durayım
seni okşayayım
benim kıymetli okşayışım baldan hoştur
bağışla bana okşayışlarını
benim beyim, baygınlığım
enlil'in kalbini memnun eden su-sin'im
bağışla bana okşayışlarını."
"güveyi, kalbimin sevgilisi
senin güzelliğin fazladır, bal gibi tatlı
beni büyüledin
senin önünde titreyerek durayım
seni okşayayım
benim kıymetli okşayışım baldan hoştur
bağışla bana okşayışlarını
benim beyim, baygınlığım
enlil'in kalbini memnun eden su-sin'im
bağışla bana okşayışlarını."
devamını gör...
kafa sözlük renk modu güncellemesi
gece moduna o kadar alışmıştım ki far görmüş tavşana döndüm. ben yine tam gece moduna devam edeceğim * ama bazı yazarların gerçekten faydalanacağını düşünüyorum. teşekkürler iko bey!
edit: hanım da olabilir, emin olamadım şimdi. neyse konumuz bu değil zaten.*
edit: hanım da olabilir, emin olamadım şimdi. neyse konumuz bu değil zaten.*
devamını gör...
yaşın sadece bir sayı olması
devamını gör...
sözlük radyosunun yayına başlaması
yaşamımıza dahil olduğunuzdan beri öyle güzel, öyle gülümseten bir enerjiyle sardınız ki çoğalarak daim olsun dilerim.
“hadi uyan
aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
ilkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
yoksul olsan da uyan
garip olsan da uyan
madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için"
metin eloğlu – uyan
“hadi uyan
aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
ilkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
yoksul olsan da uyan
garip olsan da uyan
madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için"
metin eloğlu – uyan
devamını gör...
hirudoid forte jel
pek çok işlevi olsa da benim için bel ağrılarına iyi gelen santa farma ürünü jeldir.
hatta avrupada kışın getirdiği karda yağmurda ayak kayıp bel incitme sezonunda en çok talep edilen jel olarak bilinir.
ek bilgi olarak, hirudoid forte jel morarmayı da çekip alıyor.
hatta avrupada kışın getirdiği karda yağmurda ayak kayıp bel incitme sezonunda en çok talep edilen jel olarak bilinir.
ek bilgi olarak, hirudoid forte jel morarmayı da çekip alıyor.
devamını gör...
pegasus çalışanlarının içkili kadir gecesi paylaşımı
başlıkla belki de alakasız kalacak ama içime dert olmuş kelimeleri kusmam için doğru an olduğunu hissettim. kim, ne kadar okur onu bilemeyeceğim.
öncelikle; yaşadığımız devirde bir insan hangi din, dil, inanç, ırk, yönelime mensup olursa olsun saygı duyalım diyen kitle islamı aşağılamak, küçümsemek, hatta daha da ileri gidip "gelenek" adlandırması ile çirkinleşmek için büyük bir çaba harcıyor. başarıyor da. öylesine çirkinleşip öylesine düşüyorsunuz ki gözümde.
islam gerçekten yetim bir çocuğu andırmaya başladı, üstelik bu topraklar senelerdir bu dine mensup insanları yaşatmışken, o insanların kanı ayağımızı bastığımız yerlere sinmişken. burada herhangi bir ajitasyon yapmaya çalışmıyorum. sadece düşünmeye çağırıyorum. bu coğrafyada yaşıyorsunuz, türk kanı taşıyorsunuz ya da sadece türkiye'nin ekmeğini yiyorsunuz. (hükümet veya devlet değil ülkemden, halkımdan bahsediyorum.)
öyleyse nasıl kolayca bu ülkenin ecdadına bile hakaret edebiliyorsunuz? (kesinlikle saygı duymanız gereken ve zaten de saygı duyduğunuzu söylediğiniz mustafa kemal atatürk de dahil bu ecdada. ve pek tabii ona eşlik etmiş diğer vatanseverler.)
inanmak değil mesele. herkese, her şeye yetirdiğiniz hoşgörü neden islama gelince bitiyor? kişilere kusmanız gereken nefret neden dönüp dolaşıp bir insanın tek sığınağına gidiyor? diyorum ya, bu dönemi, şu an yaşayanları geçelim. atalarımıza nasıl saygı duymuyorsunuz?
bir insanın inancına gelenek demek kadar çirkin bir şey yok benim lügatımda. aydın sandığınız kafalarınızın içi önyargı ve nefret ile dolu ama bunun farkında bile değilsiniz. üstelik kolayca başka bir dini savunabilecekken.
new york'ta namaz kılmış müslümanlar. paylaşımın altına hemen doluşmuş hakaretler. bu nasıl size dokunabilir anlamıyorum. islama terör gözüyle bakan bir dünya düzeninden bahsediyoruz, böylesine büyük bir yargı kalıbının altına oturmuş bir inanç! ve insanlar bunu kırmaya çalışıyor, bu eline pankart alıp protesto etmekle aynı şey. insan hakları için protesto edebiliyoruz, bu çok doğal. neden islam dini için protesto edilince yobazlık, cahillik oluyor? en büyük cahillik sizin önünü görmeyen gözlerinizde gizli değil mi?
bazen bu konu hakkında tartışma ortamı oluşturup fikrini almak istediğim insanlar oluyor. gayet de saygı çerçevesinde tabii. o insanlardan biri bir gün, belli bir kitleye duyulan nefretin taşkınlığı olduğunu düşündüğünü söyledi bu islam düşmanlığının. (evet düşmanlık diye adlandırıyorum, daha uygun bir sıfat varsa seçeneklere açığım.) eğer öyleyse, o kitlenin dikte ettirdiği kendi düşünceleri, hoşgörüsüzlüğü sizin aynanız hâline gelmiş olmadı mı?
kolayca diyebilirim ki, din bir tercihtir. ve din bireyseldir. kişinin göğsünde başlar, kişide sonlanır. hâl böyleyken birkaç insana duyulan hisleri dünyanın binbir yerinde yaşayan müslümanlara atfedemezsiniz.
ha, bir de gelenek mevzusu var değil mi?
bir insanın hac takması ne kadar gelenekse, başörtü takması da o kadar gelenektir. istavroz taşımak ne kadar gelenekse, muska taşımak da o kadar gelenektir.
bir kez olsun, başka bir insanın gözünden görmeyi denemeye davet ediyorum sizi. ve inancı sizden çok farklı bir insanın, bu inanç sebebiyle yargılanmasını, hakaretlere maruz kalmasını anlamaya çalışın. sebebini sorgulayın. en azından bunu yapın.
eğer gereğinden sert ve yargıcı bir yazı olduysa, bu da dolmuşluğumdandır. herhangi bir karşı fikir üzerine de taştışmaya, kendimi anlatmaya açığım. umarım en azından birilerinde bir ışık yakmıştır bu sözler. yukarıdaki saygısız, çirkin paylaşımı yapabilecek insanlar gibi insanlardan bahsediyorum.
insanları derinden yaralayacak böylesine büyük bir eylemi yüzlerinde gülümsemeyle kolayca yapan insanlar. ne komik değil mi? ne güzel de bakıyorsunuz dünyaya; sığ, düşüncesiz ve yobaz.
öncelikle; yaşadığımız devirde bir insan hangi din, dil, inanç, ırk, yönelime mensup olursa olsun saygı duyalım diyen kitle islamı aşağılamak, küçümsemek, hatta daha da ileri gidip "gelenek" adlandırması ile çirkinleşmek için büyük bir çaba harcıyor. başarıyor da. öylesine çirkinleşip öylesine düşüyorsunuz ki gözümde.
islam gerçekten yetim bir çocuğu andırmaya başladı, üstelik bu topraklar senelerdir bu dine mensup insanları yaşatmışken, o insanların kanı ayağımızı bastığımız yerlere sinmişken. burada herhangi bir ajitasyon yapmaya çalışmıyorum. sadece düşünmeye çağırıyorum. bu coğrafyada yaşıyorsunuz, türk kanı taşıyorsunuz ya da sadece türkiye'nin ekmeğini yiyorsunuz. (hükümet veya devlet değil ülkemden, halkımdan bahsediyorum.)
öyleyse nasıl kolayca bu ülkenin ecdadına bile hakaret edebiliyorsunuz? (kesinlikle saygı duymanız gereken ve zaten de saygı duyduğunuzu söylediğiniz mustafa kemal atatürk de dahil bu ecdada. ve pek tabii ona eşlik etmiş diğer vatanseverler.)
inanmak değil mesele. herkese, her şeye yetirdiğiniz hoşgörü neden islama gelince bitiyor? kişilere kusmanız gereken nefret neden dönüp dolaşıp bir insanın tek sığınağına gidiyor? diyorum ya, bu dönemi, şu an yaşayanları geçelim. atalarımıza nasıl saygı duymuyorsunuz?
bir insanın inancına gelenek demek kadar çirkin bir şey yok benim lügatımda. aydın sandığınız kafalarınızın içi önyargı ve nefret ile dolu ama bunun farkında bile değilsiniz. üstelik kolayca başka bir dini savunabilecekken.
new york'ta namaz kılmış müslümanlar. paylaşımın altına hemen doluşmuş hakaretler. bu nasıl size dokunabilir anlamıyorum. islama terör gözüyle bakan bir dünya düzeninden bahsediyoruz, böylesine büyük bir yargı kalıbının altına oturmuş bir inanç! ve insanlar bunu kırmaya çalışıyor, bu eline pankart alıp protesto etmekle aynı şey. insan hakları için protesto edebiliyoruz, bu çok doğal. neden islam dini için protesto edilince yobazlık, cahillik oluyor? en büyük cahillik sizin önünü görmeyen gözlerinizde gizli değil mi?
bazen bu konu hakkında tartışma ortamı oluşturup fikrini almak istediğim insanlar oluyor. gayet de saygı çerçevesinde tabii. o insanlardan biri bir gün, belli bir kitleye duyulan nefretin taşkınlığı olduğunu düşündüğünü söyledi bu islam düşmanlığının. (evet düşmanlık diye adlandırıyorum, daha uygun bir sıfat varsa seçeneklere açığım.) eğer öyleyse, o kitlenin dikte ettirdiği kendi düşünceleri, hoşgörüsüzlüğü sizin aynanız hâline gelmiş olmadı mı?
kolayca diyebilirim ki, din bir tercihtir. ve din bireyseldir. kişinin göğsünde başlar, kişide sonlanır. hâl böyleyken birkaç insana duyulan hisleri dünyanın binbir yerinde yaşayan müslümanlara atfedemezsiniz.
ha, bir de gelenek mevzusu var değil mi?
bir insanın hac takması ne kadar gelenekse, başörtü takması da o kadar gelenektir. istavroz taşımak ne kadar gelenekse, muska taşımak da o kadar gelenektir.
bir kez olsun, başka bir insanın gözünden görmeyi denemeye davet ediyorum sizi. ve inancı sizden çok farklı bir insanın, bu inanç sebebiyle yargılanmasını, hakaretlere maruz kalmasını anlamaya çalışın. sebebini sorgulayın. en azından bunu yapın.
eğer gereğinden sert ve yargıcı bir yazı olduysa, bu da dolmuşluğumdandır. herhangi bir karşı fikir üzerine de taştışmaya, kendimi anlatmaya açığım. umarım en azından birilerinde bir ışık yakmıştır bu sözler. yukarıdaki saygısız, çirkin paylaşımı yapabilecek insanlar gibi insanlardan bahsediyorum.
insanları derinden yaralayacak böylesine büyük bir eylemi yüzlerinde gülümsemeyle kolayca yapan insanlar. ne komik değil mi? ne güzel de bakıyorsunuz dünyaya; sığ, düşüncesiz ve yobaz.
devamını gör...
her daim yanında şiir okuyan sevgili
"her daim yanımda şiir okuyan sevgilim" olsa oracıkta vururum ben onu, çok ciddiyim bak?
gider idama mahkum mu olurum, müebbet mi yerim bilmiyorum ama yaparım..
çekilir mi o ya, o ne öyle bokluca bülbülü gibi 24 saat carcarcar?
gider idama mahkum mu olurum, müebbet mi yerim bilmiyorum ama yaparım..
çekilir mi o ya, o ne öyle bokluca bülbülü gibi 24 saat carcarcar?
devamını gör...
misc radyo yayını
çok uzun ben okuyamam:
akşam yayında ben yokum, sadece hazırladığım playlist 1 saat kadar sizlerle olacak.
~
uzun olsun ben okurum:
selamlar.
bu hafta yayın var diye duyuru geçtim erkenden ama “man plans, and god laughs” sözünü bir kez daha doğrulamış bulunduk. canlı yapabilir miyim diye test ettim gece ama malesef bulunduğum konumdaki internet bağlantım buna izin vermedi. haftaiçi, yayını kayıttan yapacağımı duyurmuştum ama onu da bir türlü olduramadım, odaklanamadım. o yüzden, bu hafta da müsadenizi isteyeceğim sizden.
konularım, şarkılarım hazırdı ama ben hazır değilmişim demek ki, istediğim gibi olmayacak bir yayındansa hiç yayın yapmamak üzülerek söylüyorum ki daha çok içime sinecek. yine de sizi en azından şarkısız bırakmamak için, hazırladığım playlist’i kaptanımız gomercan’ın ellerine teslim ettim. seçtiğim şarkılar yayın saatinde -tr saatiyle 21:00- 1 saat kadar sizlerle olacak.
playlistimizde sağda solda sokakta barda cafede yahut spotify’da youtube’da çok sık karşınıza çıkmayan hatta belki de hiç çıkmayan şarkılar var. tamamı türkçe olan parçalar geniş ancak alternatif bir skalada. punk, reggae, ska-punk, rock ve rap içeriyor. şüphesiz ki alternatif kültürlerin köpeği olmaya devam edeceğiz, şimdiden keyifli dinlemeler.
akşam yayında ben yokum, sadece hazırladığım playlist 1 saat kadar sizlerle olacak.
~
uzun olsun ben okurum:
selamlar.
bu hafta yayın var diye duyuru geçtim erkenden ama “man plans, and god laughs” sözünü bir kez daha doğrulamış bulunduk. canlı yapabilir miyim diye test ettim gece ama malesef bulunduğum konumdaki internet bağlantım buna izin vermedi. haftaiçi, yayını kayıttan yapacağımı duyurmuştum ama onu da bir türlü olduramadım, odaklanamadım. o yüzden, bu hafta da müsadenizi isteyeceğim sizden.
konularım, şarkılarım hazırdı ama ben hazır değilmişim demek ki, istediğim gibi olmayacak bir yayındansa hiç yayın yapmamak üzülerek söylüyorum ki daha çok içime sinecek. yine de sizi en azından şarkısız bırakmamak için, hazırladığım playlist’i kaptanımız gomercan’ın ellerine teslim ettim. seçtiğim şarkılar yayın saatinde -tr saatiyle 21:00- 1 saat kadar sizlerle olacak.
playlistimizde sağda solda sokakta barda cafede yahut spotify’da youtube’da çok sık karşınıza çıkmayan hatta belki de hiç çıkmayan şarkılar var. tamamı türkçe olan parçalar geniş ancak alternatif bir skalada. punk, reggae, ska-punk, rock ve rap içeriyor. şüphesiz ki alternatif kültürlerin köpeği olmaya devam edeceğiz, şimdiden keyifli dinlemeler.
devamını gör...
erkeklerle daha iyi anlaşan kadın
normal bir insan türü.
küçüklüğümden beri erkeklerle daha iyi anlaştım çünkü ilgi alanlarımız her zaman daha çok benzeşiyordu. pek öyle yemek yapayım (yapmayı biliyorum, o ayrı), örgü öreyim (bak bunu bilmem), modadan bahsedeyim insanı olmadım hiçbir zaman. küçükken deli gibi bir araba tutkum vardı mesela. bir dergi vardı almanca (das auto olabilir ismi, çok net hatırlamıyorum). sürekli onu alır, dili anlamasam da resimlere bakardım özenerek.
evcilik oynamayı değil futbol oynamayı severdim. yengeç, kertenkele yakalayarak kızları korkutmak hoşuma giderdi.
söylemesi ayıp, o zamanlar ağzım da çok bozuktu ve kendim gibi küfredenlerle birlikteyken daha rahat oluyordum.
birazcık büyüyünce (16 yaş civarı ve sonrasında birkaç sene) bilardo (3 top) oynamayı çok sevmeye başladım. kızlar genellikle amerikan oynadığından ben erkeklerle 3 top oynardım. okey, king, batak gibi kahve oyunlarına bayılırdım. benim gibi 3-4 kız arkadaşım daha vardı. kahveye bile giderdik sürekli. zaten maçları da kaçırmazdım. sınıfın erkek futbol takımına zorla kendimizi aldırmıştık 2 kız.
daha fazla uzatmıyorum ama biliniz ki bir kadının sürekli erkeklerin içerisinde olmasının nedeni çoğunlukla, art niyetli kişilerin zanlarından oldukça uzaktır. insanlar, yanındayken rahat oldukları kişilerle arkadaşlık etmeyi tercih ederler.
bu arada, hiçbir kız arkadaşımdan da kazık falan yemedim. kız arkadaşların da hakkını yemeyelim. hep öcü gibi görülürler ama hepsiyle de gayet güzel ilişkilerim oldu bu zamana dek. yani en azından benim arkadaşlık ilişkilerim için "erkekler daha güvenilir" diye bir şey yok kesinlikle.
küçüklüğümden beri erkeklerle daha iyi anlaştım çünkü ilgi alanlarımız her zaman daha çok benzeşiyordu. pek öyle yemek yapayım (yapmayı biliyorum, o ayrı), örgü öreyim (bak bunu bilmem), modadan bahsedeyim insanı olmadım hiçbir zaman. küçükken deli gibi bir araba tutkum vardı mesela. bir dergi vardı almanca (das auto olabilir ismi, çok net hatırlamıyorum). sürekli onu alır, dili anlamasam da resimlere bakardım özenerek.
evcilik oynamayı değil futbol oynamayı severdim. yengeç, kertenkele yakalayarak kızları korkutmak hoşuma giderdi.
söylemesi ayıp, o zamanlar ağzım da çok bozuktu ve kendim gibi küfredenlerle birlikteyken daha rahat oluyordum.
birazcık büyüyünce (16 yaş civarı ve sonrasında birkaç sene) bilardo (3 top) oynamayı çok sevmeye başladım. kızlar genellikle amerikan oynadığından ben erkeklerle 3 top oynardım. okey, king, batak gibi kahve oyunlarına bayılırdım. benim gibi 3-4 kız arkadaşım daha vardı. kahveye bile giderdik sürekli. zaten maçları da kaçırmazdım. sınıfın erkek futbol takımına zorla kendimizi aldırmıştık 2 kız.
daha fazla uzatmıyorum ama biliniz ki bir kadının sürekli erkeklerin içerisinde olmasının nedeni çoğunlukla, art niyetli kişilerin zanlarından oldukça uzaktır. insanlar, yanındayken rahat oldukları kişilerle arkadaşlık etmeyi tercih ederler.
bu arada, hiçbir kız arkadaşımdan da kazık falan yemedim. kız arkadaşların da hakkını yemeyelim. hep öcü gibi görülürler ama hepsiyle de gayet güzel ilişkilerim oldu bu zamana dek. yani en azından benim arkadaşlık ilişkilerim için "erkekler daha güvenilir" diye bir şey yok kesinlikle.
devamını gör...
havuzlamak
geminin karinasının bakımı, onarımı, temizliği ve boyanması amacıyla kuru ya da yüzer havuza girişini sağlama işidir.
devamını gör...
ikili ilişkilerde sık yapılan hatalar
ilişkiye başlamak
devamını gör...
geceye nazım hikmet'ten bir şiir bırak
sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin,
sen ülkemin yaz geceleri gibisin .
saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında,
beni unutma.
ah! saklı gülüm
sen hem zor hem güzelsin.
şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
sen memleketim kadar güzelsin,
ve güzel kal!
(bkz: aşk mönüsü)
sen ülkemin yaz geceleri gibisin .
saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında,
beni unutma.
ah! saklı gülüm
sen hem zor hem güzelsin.
şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
sen memleketim kadar güzelsin,
ve güzel kal!
(bkz: aşk mönüsü)
devamını gör...
disembriyoblastik nöroepitelyal tümör
genellikle çocuklarda görülen,klinik olarak epilepsi ile ortaya çıkan ve tipik olarak temporal lobun yüzeyel kısmına yerleşen grade 1 düşük dereceli nöronal tümördür.
dnet olarak kısaltması yapılır.
dnet olarak kısaltması yapılır.
devamını gör...
süleyman çakır'ın zam yorumu
süleyman çakır'ı okuyunca kurtlar vadisi'nden bir sahne göreceğimi sanmıştım. linke tıklayınca öfkeli şirine denk gelmek bir miktar üzdü.
eminim bu dayı 20 yıldır kendine don dahi almıyordur. sadece fatura ödeyip, gıda alışverişi yapmayı falan geçinmek sanıyor bunlar. sadece ihtiyaçları karşılayıp, isteklerine gücün yetmiyorsa çalışmanın, yaşamanın ne anlamı var ki? hayvanlar da bu şekilde yaşıyor. dönelim o zaman özümüze. avcı toplayıcı devam edelim hayatımıza. hem mülk edinmek de yok. yer içer yatarız yani!
bin yıldır aynı şeyleri anlatmaktan da bıkmadılar. 50 sene önce kuyruk varmış da hastanede sıra bekliyorlarmış da birilerini asıyorlarmış da... geçti kardeşim o dönemler. seme oldu 2022. sen o yapraklı takvimi okumayı bırak artık her şey dijital. sen de ölüsün aslında ama sadece gömmeyi unutmuşlar!
eminim bu dayı 20 yıldır kendine don dahi almıyordur. sadece fatura ödeyip, gıda alışverişi yapmayı falan geçinmek sanıyor bunlar. sadece ihtiyaçları karşılayıp, isteklerine gücün yetmiyorsa çalışmanın, yaşamanın ne anlamı var ki? hayvanlar da bu şekilde yaşıyor. dönelim o zaman özümüze. avcı toplayıcı devam edelim hayatımıza. hem mülk edinmek de yok. yer içer yatarız yani!
bin yıldır aynı şeyleri anlatmaktan da bıkmadılar. 50 sene önce kuyruk varmış da hastanede sıra bekliyorlarmış da birilerini asıyorlarmış da... geçti kardeşim o dönemler. seme oldu 2022. sen o yapraklı takvimi okumayı bırak artık her şey dijital. sen de ölüsün aslında ama sadece gömmeyi unutmuşlar!
devamını gör...
seri tanım silme özgürlüğü
yazarlar buradan yazdıklarını da alıp gidebilmelidir. tanımlar yazarlara aittir. suç teşkil eden tanımlar için nasıl sorumluluk yazara aitse, silmek istediği tanım sorumluluğu da yazara ait olmalıdır.
(bkz: seri tanım silmek sözlüğe zarar vermektedir)
(bkz: tanım silme ve düzenleme kısıtlamasına takılmak)
(bkz: seri tanım silme özgürlüğü)
(bkz: seri tanım silmek sözlüğe zarar vermektedir)
(bkz: tanım silme ve düzenleme kısıtlamasına takılmak)
(bkz: seri tanım silme özgürlüğü)
devamını gör...
kitap okuyamayanlara öneriler
kitap dediğimiz nesne derya denizdir.
zibilyon tane bölüme ayrılıyor. roman okurken sıkılıyorsanız gidin sosyoloji kitapları okuyun. sosyoloji sarmıyorsa ansiklopedi okuyun.
kendinizi huzurlu bulduğunuz, okurken zevkten dört köşe olacağınız kitaplara yönelin. yeni fikirler ve bilgiler edindiğinizde alacağınız haz çoğu şeyde olmayacak. ondan sonra zaten okuyamama gibi bir problemin kalacağını hiç sanmıyorum.
zibilyon tane bölüme ayrılıyor. roman okurken sıkılıyorsanız gidin sosyoloji kitapları okuyun. sosyoloji sarmıyorsa ansiklopedi okuyun.
kendinizi huzurlu bulduğunuz, okurken zevkten dört köşe olacağınız kitaplara yönelin. yeni fikirler ve bilgiler edindiğinizde alacağınız haz çoğu şeyde olmayacak. ondan sonra zaten okuyamama gibi bir problemin kalacağını hiç sanmıyorum.
devamını gör...
kafa dengi arkadaş bulmanın zorluğu
kim bilir gün içinde kaç insan yanımızdan geçip gidiyor kafa dengi diyebileceğimiz. günümüzde yeni insanlarla tanışmanın çoğunlukla arkadaş ortamı ve sosyal medyadan olduğunu var sayarsak bu iş biraz zor.
devamını gör...