normal sözlük yazarlarının hissettikleri
biraz önce sabahattin ali'nin hayati ile ilgili bir dergi okudum. heyecan, merak ,bilinmezlik, kırgınlık, kızgınlık.. duygu karmaşası içindeyim..
devamını gör...
sözlükte ulu orta aşk yaşamak
ilk defa tribündeyim, ilk defa linç edilmiyorum, ilk defa yaftalanmıyorum, çok farklı imiş yav?*
takımlar kim kim şimdi?*
edit : 10 dakika sürmedi ya la? ahahah
takımlar kim kim şimdi?*
edit : 10 dakika sürmedi ya la? ahahah
devamını gör...
yahudi soykırımı
olmayandır, çünkü soykırım çok başka bir şeydir.
baştan belirtmek isterim, yazacaklarım +18 kaçabilir, bir çoğunuzun midesini de kaldırmayabilir.
aynı zamanda eklemek isterim ki, öldürmenin her türlüsü kötüdür. nazilerin yaptığı bütün bu işler sorgusuz sualsiz, insanlık dışıdır.
soykırım kelime anlamı ile birlikte bir milletin yok edilmesi demektir.
örnek verecek olursak ; amerikada kızılderililerin uğradığı soykırım buna örnektir.
güney amerikada azteklerin uğradığı soykırım buna örnektir.
bugun kaynaklara bakarsak nazilerin 6 milyon yahudiyi katlettiğini görürüz. bu mantıksal olarak saçmadır. yahudilerin sözde soykırıma uğradık dedikleri yerler aslen çalışma kamplarıdır.
zaten bu kampların önünde de "çalışmak insanı özgürleştirir" yazmaktadır. gaz odalarının varlığı ise muammadır çünkü gaz odalarında insanları yok etmek zyklon b kullanıldığı belirtilmiştir. fakat günümüzde gaz odası diye bize gösterilen odaları bir hapishane odası gibidir, halbuki bu gaz hava ile temas ettiğinde etrafındaki bütün canlıları öldürebilecek derecede güçlüdür.
yani demem o ki; eğer gaz odası olsaydı bunun etrafı paslanmaz çelik ile yalıtılmalıydı. gaz odalarının varlığı bunun yüzünden çürümüştür.
bir diğer nokta ise yahudilerden sabun yapıldığı fikridir. bu ise tamamen yalandır. yahudiler ilk olarak kurşuna dizilerek öldürülmekteydi. daha sonra bunun maliyeti çok olup gömme işlemi de zaman alınca fırınlar ortaya çıktı.
burada hem gömme işlemi gerekmiyordu hem de daha sistematik bir şekilde öldürülebiliyordu insanlar. fakat bir süre sonra bacalardan duman çıkmamaya başladı, bunun sebebi ise yakılan insanlardan çıkan yağlardır. yağlar bacada birikmiştir.
bunu gören alman mühendisler yağı ayrı şekilde çıkaran bir filtre icat etmiştir. sabun tezi ise böyle çürümüştür.
günümüzde bile çoğu yahudi soykırım olayını yalanlamaktadır. onlara göre bu yahudi öldürme olayı bir yahudi devletinin kurulmasına ön ayak olması için hazırlanmıştır.
aslında mantıklıdır; yahudi devleti ne zaman kuruldu? 1948 yılında yani savaştan sadece 3 sene sonra...
avrupanın dört bir yanına dağılmış ve seyrekleşmiş olan yahudi nüfusu, bu soykırım propogandasından sonra gemilerle israil devletine göç etti ve tek bir bayrak altında toplanmış oldu. eğer bu göçler olmasa ve nüfusu bu derece yoğun bir israil devleti olmasaydı, günümüz israil'inin orada varlığını bu denli güçlü tutması mümkün değildi.
dünyanın en geniş yahudi örgütlenmesi olan bnai brith bunu savunan bir dernektir.
bu dernek 1939-1945 yılları arasında sadece 1.5 milyon yahudinin öldürüldüğünü belgelerle kanıtlamışlardır fakat örtbas edilmiştir orası ayrı. genel olarak yalan bir soykırımdır.
baştan belirtmek isterim, yazacaklarım +18 kaçabilir, bir çoğunuzun midesini de kaldırmayabilir.
aynı zamanda eklemek isterim ki, öldürmenin her türlüsü kötüdür. nazilerin yaptığı bütün bu işler sorgusuz sualsiz, insanlık dışıdır.
soykırım kelime anlamı ile birlikte bir milletin yok edilmesi demektir.
örnek verecek olursak ; amerikada kızılderililerin uğradığı soykırım buna örnektir.
güney amerikada azteklerin uğradığı soykırım buna örnektir.
bugun kaynaklara bakarsak nazilerin 6 milyon yahudiyi katlettiğini görürüz. bu mantıksal olarak saçmadır. yahudilerin sözde soykırıma uğradık dedikleri yerler aslen çalışma kamplarıdır.
zaten bu kampların önünde de "çalışmak insanı özgürleştirir" yazmaktadır. gaz odalarının varlığı ise muammadır çünkü gaz odalarında insanları yok etmek zyklon b kullanıldığı belirtilmiştir. fakat günümüzde gaz odası diye bize gösterilen odaları bir hapishane odası gibidir, halbuki bu gaz hava ile temas ettiğinde etrafındaki bütün canlıları öldürebilecek derecede güçlüdür.
yani demem o ki; eğer gaz odası olsaydı bunun etrafı paslanmaz çelik ile yalıtılmalıydı. gaz odalarının varlığı bunun yüzünden çürümüştür.
bir diğer nokta ise yahudilerden sabun yapıldığı fikridir. bu ise tamamen yalandır. yahudiler ilk olarak kurşuna dizilerek öldürülmekteydi. daha sonra bunun maliyeti çok olup gömme işlemi de zaman alınca fırınlar ortaya çıktı.
burada hem gömme işlemi gerekmiyordu hem de daha sistematik bir şekilde öldürülebiliyordu insanlar. fakat bir süre sonra bacalardan duman çıkmamaya başladı, bunun sebebi ise yakılan insanlardan çıkan yağlardır. yağlar bacada birikmiştir.
bunu gören alman mühendisler yağı ayrı şekilde çıkaran bir filtre icat etmiştir. sabun tezi ise böyle çürümüştür.
günümüzde bile çoğu yahudi soykırım olayını yalanlamaktadır. onlara göre bu yahudi öldürme olayı bir yahudi devletinin kurulmasına ön ayak olması için hazırlanmıştır.
aslında mantıklıdır; yahudi devleti ne zaman kuruldu? 1948 yılında yani savaştan sadece 3 sene sonra...
avrupanın dört bir yanına dağılmış ve seyrekleşmiş olan yahudi nüfusu, bu soykırım propogandasından sonra gemilerle israil devletine göç etti ve tek bir bayrak altında toplanmış oldu. eğer bu göçler olmasa ve nüfusu bu derece yoğun bir israil devleti olmasaydı, günümüz israil'inin orada varlığını bu denli güçlü tutması mümkün değildi.
dünyanın en geniş yahudi örgütlenmesi olan bnai brith bunu savunan bir dernektir.
bu dernek 1939-1945 yılları arasında sadece 1.5 milyon yahudinin öldürüldüğünü belgelerle kanıtlamışlardır fakat örtbas edilmiştir orası ayrı. genel olarak yalan bir soykırımdır.
devamını gör...
kemal sunal replikleri
-buraya geldiğin günden beri senden başkasını düşünemiyorum; sen burdaki öteki salaklardan öyle farklısın ki!
+niye, ben başka tür bir salak mıyım? *
(bkz: kiracı(film)) 1987
+niye, ben başka tür bir salak mıyım? *
(bkz: kiracı(film)) 1987
devamını gör...
never give up
avustralyalı şarkıcı ve söz yazarı olan sia'nın lion (film)inde dinlediğim ve sonra da dinlemeyi bırakamadığım
çok sevdiğim bir şarkısı.
türkçe çeviri haliyle şarkıda en sevdiğim kısımlar şunlar:
denize seslendim ama o beni terketti...
ama asla vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır
gökyüzüne seslendim ama o bulutluydu...
ama asla vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır
peki bu kısımları neden çok sevdim? bir düşünün, hüzünlüsünüz ve güneşli bir havada bir deniz kenarında olsam ne kadar güzel olurdu bu bana çok iyi gelirdi diye düşünüyorsunuz. evet bu çok güzel olur ama şöyle bir durumda var; ya hava fırtınalı olsaydı, gökyüzü karanlık, deniz ise sisle kaplı olsaydı.*
beklentilerimiz ve isteklerimiz olduğu gibi gerçekleşecek diye bir kaide yok. evet doğanın insan psikolojisinde bir etkisi olduğu gerçek ama kendimizi herhangi bir şey ile kısıtlamazsak yani mutlu olmamızı, yeniden ayağa kalkmamız için bize gereken gücün dışa bağlı olduğunu düşünmez, herhangi bir madde ya da insana atfetmezsek, gereken şeyin sadece zihnimizde olduğunu düşünürsek, bunu zihnimizde halledersek ne kadar güçlü olabileceğimizi bir düşünün.
çok sevdiğim bir şarkısı.
türkçe çeviri haliyle şarkıda en sevdiğim kısımlar şunlar:
denize seslendim ama o beni terketti...
ama asla vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır
gökyüzüne seslendim ama o bulutluydu...
ama asla vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır
peki bu kısımları neden çok sevdim? bir düşünün, hüzünlüsünüz ve güneşli bir havada bir deniz kenarında olsam ne kadar güzel olurdu bu bana çok iyi gelirdi diye düşünüyorsunuz. evet bu çok güzel olur ama şöyle bir durumda var; ya hava fırtınalı olsaydı, gökyüzü karanlık, deniz ise sisle kaplı olsaydı.*
beklentilerimiz ve isteklerimiz olduğu gibi gerçekleşecek diye bir kaide yok. evet doğanın insan psikolojisinde bir etkisi olduğu gerçek ama kendimizi herhangi bir şey ile kısıtlamazsak yani mutlu olmamızı, yeniden ayağa kalkmamız için bize gereken gücün dışa bağlı olduğunu düşünmez, herhangi bir madde ya da insana atfetmezsek, gereken şeyin sadece zihnimizde olduğunu düşünürsek, bunu zihnimizde halledersek ne kadar güçlü olabileceğimizi bir düşünün.
devamını gör...
delirmemek için yapılanlar
yalnız kalmak.
devamını gör...
tüyleri diken diken eden anlar
genellikle heyecan mutluluk gibi oluşan durumlarda tüylerimizin ürpermesi anlamına gelen deyimdir. mesela benim bir topluluğun içinde istiklal marşı okurken tüylerim hazır ola geçiyor.
devamını gör...
sözlük radyosu
#431961
sözlük radyosu yayına başladığı gün yazmıştık efendim. kafa sözlük her geçen gün büyüyor ve gelişiyor. bizler, bu gelişme hızına yetişemiyoruz.
sabah erken saatlerde genelde radyo dinlerim, istasyonlar arasında geçiş yaparken ''sözlük radyosunu araçlardan dinleyebileceğimiz günler ne zaman gelecek'' diye düşünürken bir de ne göreyim;

bu güzel gelişmeyi sözlük yönetiminden duymak isterdim lakin sabah ayazında, bu sürprizle karşılaşınca çok mutlu oldum.*
istanbul'da yaşayan arkadaşlar için üzgünüm! sözlük yönetimi, ankara'nın başkent olduğu ayrıntısını atlamadan yayını burada başlatmış* istanbul'da yaşayan arkadaşlar, sizin deniziniz varsa bizim de araç radyolarında dinleyebileceğimiz sözlük radyo frekansımız var.
güne (bkz: modern sabahlar) ile başlayıp akşamı (bkz: cenk & erdem) ile sonlandıran bünyeme, ilaç gibi gelmiştir.
efendim trafiğin çok yoğun olduğu saatler 07.00-10.00 ile 17.00-20.00 aralıklarıdır. sözlük radyomuzda yayınlanan her program çok güzel, sırayla bu saatlerde hepsini yayınlamanızı öneririm.
ankara dinleyicisi sağlamdır, programlar hemen tutulur, ardından gelsin tanıtımlar, üniversite söyleşileri, zaga-beyaz show programlarına katılım.
ben bu atılımı sözlüğün ilk yerli ve milli mücadelesi olarak görüyorum, üzerime düşen görevi yapacağım. milli gizli olarak bütün arkadaşlarımın araçlarında radyo kanallarını sözlük radyosu frekansına sabitleyeceğim.
(bkz: barış manço')dan, (bkz: amy winehouse)'a ve ardından (bkz: kıvırcık ali)'ye keskin geçişler yapan, post-modern radyo anlayışı dinleyicilerde bağımlılık yaratacaktır**
sözlük radyosunun elde edeceği reklam gelirleri ile kitap hasreti ile yanan, 800 tanım yapmış arkadaşlara kitaplarını alın, susturun onları
geri kalan paranın hayvan barınaklarına yardım olarak kullanılmasını öneriyorum.
sözlük radyosu yayına başladığı gün yazmıştık efendim. kafa sözlük her geçen gün büyüyor ve gelişiyor. bizler, bu gelişme hızına yetişemiyoruz.
sabah erken saatlerde genelde radyo dinlerim, istasyonlar arasında geçiş yaparken ''sözlük radyosunu araçlardan dinleyebileceğimiz günler ne zaman gelecek'' diye düşünürken bir de ne göreyim;

bu güzel gelişmeyi sözlük yönetiminden duymak isterdim lakin sabah ayazında, bu sürprizle karşılaşınca çok mutlu oldum.*
istanbul'da yaşayan arkadaşlar için üzgünüm! sözlük yönetimi, ankara'nın başkent olduğu ayrıntısını atlamadan yayını burada başlatmış* istanbul'da yaşayan arkadaşlar, sizin deniziniz varsa bizim de araç radyolarında dinleyebileceğimiz sözlük radyo frekansımız var.
güne (bkz: modern sabahlar) ile başlayıp akşamı (bkz: cenk & erdem) ile sonlandıran bünyeme, ilaç gibi gelmiştir.
efendim trafiğin çok yoğun olduğu saatler 07.00-10.00 ile 17.00-20.00 aralıklarıdır. sözlük radyomuzda yayınlanan her program çok güzel, sırayla bu saatlerde hepsini yayınlamanızı öneririm.
ankara dinleyicisi sağlamdır, programlar hemen tutulur, ardından gelsin tanıtımlar, üniversite söyleşileri, zaga-beyaz show programlarına katılım.
ben bu atılımı sözlüğün ilk yerli ve milli mücadelesi olarak görüyorum, üzerime düşen görevi yapacağım. milli gizli olarak bütün arkadaşlarımın araçlarında radyo kanallarını sözlük radyosu frekansına sabitleyeceğim.
(bkz: barış manço')dan, (bkz: amy winehouse)'a ve ardından (bkz: kıvırcık ali)'ye keskin geçişler yapan, post-modern radyo anlayışı dinleyicilerde bağımlılık yaratacaktır**
sözlük radyosunun elde edeceği reklam gelirleri ile kitap hasreti ile yanan, 800 tanım yapmış arkadaşlara kitaplarını alın, susturun onları
geri kalan paranın hayvan barınaklarına yardım olarak kullanılmasını öneriyorum.
devamını gör...
eski tanımlara oy gelmesi
yazmak için girdiğim başlıklarda ne yazılmış ufaktan bir göz gezdiririm. bunu bir başkasıyla aynı şeyi yazmamak için yapıyorum gerçi. o arada da bakıyım küçükken ne yazmış bu kerata diyerekten tık tık edip öyle geçiyorum.
devamını gör...
onsuz ilk bayram
hayatınızın, eksikliğini hiç tatmadığınız parçası gün gelir ayrılır, yokluğunun boşluğuyla baş başa bırakır sizi. öyle bir duygudur ki kalbiniz bir türlü ısınmaz. aklınız bir şekilde sıyrılır bu işin içinden gündüz kargaşasında da kalp hep dargın kalır. ışık gidince, sesler kaybolunca işte o zaman baş başa kalınır o boşlukla.
güneş battığında gitti, güneş doğduğunda geri gelmeyecek. onsuz ilk sabah her şey pusluydu ama onsuz ilk bayram her şey çok sahi. çocuklar kapıyı çalmadı, temiz bayramlıklar giyilmedi, neşeli kahvaltı sofraları hazırlanmadı, harçlık toplanmadı, el öpülmedi. o gelmedi, bayram da gelmedi. o yok baklavanın tadı da yok. o yok çocukluk da yok. içimdeki çocuk gelmiyor niceleri zaten. geriye kalan kırık parçalı soğuk mutluluklar. o gitti, herkes gitti. o gelmedi, hiçkimse uğramadı ayrılıklar başkentine.
güneş battığında gitti, güneş doğduğunda geri gelmeyecek. onsuz ilk sabah her şey pusluydu ama onsuz ilk bayram her şey çok sahi. çocuklar kapıyı çalmadı, temiz bayramlıklar giyilmedi, neşeli kahvaltı sofraları hazırlanmadı, harçlık toplanmadı, el öpülmedi. o gelmedi, bayram da gelmedi. o yok baklavanın tadı da yok. o yok çocukluk da yok. içimdeki çocuk gelmiyor niceleri zaten. geriye kalan kırık parçalı soğuk mutluluklar. o gitti, herkes gitti. o gelmedi, hiçkimse uğramadı ayrılıklar başkentine.
devamını gör...
hacamat yaptıran basur hastasının anüsüne bardak kaçması
twitter.com/atavrattroll/st...
şanlıurfa’da gerçekleşen enteresan olay. hacamat yaptıran basur hastası vatandaşın anüsüne yağlı çay bardağı kaçmış. çay bardağı ameliyatla çıkarılmış. evet.
not: başlık karakter sınırına takıldığı için çay bardağı diyemedim. evet.
şanlıurfa’da gerçekleşen enteresan olay. hacamat yaptıran basur hastası vatandaşın anüsüne yağlı çay bardağı kaçmış. çay bardağı ameliyatla çıkarılmış. evet.
not: başlık karakter sınırına takıldığı için çay bardağı diyemedim. evet.
devamını gör...
bahriye üçok
ilahiyat fakültesi'nde cübbe giyen ve kadının özgürleşmesini savunan ilk kadın öğretim üyesi.
devamını gör...
pazar günü mangala gitmek
bayılırım.ben oturacağım herkes çalışacak falan.en sona da önüme etleri sucukları dizip verecekler.sonra eğer keyfim olursa patlıcanları közletip deli bir salata yapardım belki.canım çekti bak şimdi.
devamını gör...
mücahit
kıbrıs'ta 1 ağustos 1958'de eoka terör örgütüyle mücadele için türk mukavemet teşkilatı (tmt) kurulmuştur. bu teşkilatın üyesi olan topçu kıdemli üsteğmen oğuz kalelioğlu, 1 eylül 1973'de kıbrıs türklerinin can ve mal güvenliğini sağlamak ve mağusa kalesini kaybetmemek için kıbrıs'a gönderildi. oğuz kalelioğlu mağusa namık kemal lisesi'nde tarih öğretmeni sadi bey olarak işe başladı. o görevine başladığı zaman tüm şartlar kıbrıslılara, kıbrıs türklerine karşıydı ama o kıbrıs türklerinin özgür yaşaması için mücadele etti. 20 temmuz 1974 günü başlayarak 252 kişiden oluşan mücahitleriyle ve mağusa halkıyla mağusa kalesini 8 bin kişilik rum ve yunan kuvvetlerinden kıbrıs barış kuvvetleri gelene kadar bir ay boyunca askerlerini kaybetmek, yangınlar çıkması ve aç susuz kalmak pahasına savundu. mağusa limanını ele geçirerek düşmana büyük darbe vurdu. mağusa'ya gazi ünvanın verilmesine nedeni olan direniş budur. türk mukavemet teşkilatı 1 ağustos 1976 tarihinde kıbrıs türk güvenlik kuvvetleri komutanlığı ismini aldı. o zaman olduğu gibi günümüzde de kıbrıs'ı koruyan askerlere mücahit denir aynı bizim askerlerimize mehmetçik dememiz gibi.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
iki kalp
iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol
merdivenlerin oraya koşuyorum,
beklemek gövde gösterisi zamanın;
çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
bir şeyin provası yapılıyor sanki.
kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
cemal süreya
iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol
merdivenlerin oraya koşuyorum,
beklemek gövde gösterisi zamanın;
çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
bir şeyin provası yapılıyor sanki.
kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
cemal süreya
devamını gör...
ekolojik ayak izi
bireyler için ayri, şehirler, bölgeler ve ülkeler için ayrı ayrı hesaplanabilen ölçü birimi. alan.
karbon ayak izinin çok daha geniş hali.
ne kadar çevreci bir yasam sürüyorsanız o kadar küçük ekolojik ayak iziniz oluyor.
yaşarken tükettikleriniz; (ahşap, cam, kağıt, metal, su, pamuk, gıda...) ve bu tükettiklerinizin doğa tarafından yerine konulabilmesi için gerekli alan, artı ürettiğiniz çöplerin saklanabilmesi için gerekli alan. km kareler ile ölçülebilir.
avm'de, metro istasyonunda yürüyebileceği yerde asansör kullananların, toplu taşıma kullanmayanların, kullanmıyorsan söndür uyarısına uymayanların, bez torba yerine plastik poşet kullananların, çöplerini ayrıştırmadan atanların, zırt pırt cep telefonu değiştirenlerin, motor hacmi yüksek araç kullananların, yemek israfı yapanların, ihtiyacı yokken ayakkabı alışverişi yapanların, otel odasında klimayı açık bırakmayi niyetlenenlerin, kısacası benden sonrası tufan koy gitsin düşüncesinde olan insanların ekolojik ayak izi büyüktür.
ihtiyaçindan fazlasını tüketmek, lükse kaçmak, geri dönüşüm yapmamak, enerji sarfiyatı yapmak ekolojik ayak izini büyütür.
dünyada en büyük ekolojik ayak izine sahip ülkeler için şöyle bir liste var.
en büyük ekolojik ayak izi listesi ilk 10
liste başında birleşik arap emirlikleri var. taksi kullanımının toplu taşımadan daha yaygın olması ve özel jet kullanma ve abartılı yaşam tarzı onları liste başı yapıyor.
bae
katar
bahreyn
danimarka
belçika
abd
diye devam ediyor liste.
karbon ayak izinin çok daha geniş hali.
ne kadar çevreci bir yasam sürüyorsanız o kadar küçük ekolojik ayak iziniz oluyor.
yaşarken tükettikleriniz; (ahşap, cam, kağıt, metal, su, pamuk, gıda...) ve bu tükettiklerinizin doğa tarafından yerine konulabilmesi için gerekli alan, artı ürettiğiniz çöplerin saklanabilmesi için gerekli alan. km kareler ile ölçülebilir.
avm'de, metro istasyonunda yürüyebileceği yerde asansör kullananların, toplu taşıma kullanmayanların, kullanmıyorsan söndür uyarısına uymayanların, bez torba yerine plastik poşet kullananların, çöplerini ayrıştırmadan atanların, zırt pırt cep telefonu değiştirenlerin, motor hacmi yüksek araç kullananların, yemek israfı yapanların, ihtiyacı yokken ayakkabı alışverişi yapanların, otel odasında klimayı açık bırakmayi niyetlenenlerin, kısacası benden sonrası tufan koy gitsin düşüncesinde olan insanların ekolojik ayak izi büyüktür.
ihtiyaçindan fazlasını tüketmek, lükse kaçmak, geri dönüşüm yapmamak, enerji sarfiyatı yapmak ekolojik ayak izini büyütür.
dünyada en büyük ekolojik ayak izine sahip ülkeler için şöyle bir liste var.
en büyük ekolojik ayak izi listesi ilk 10
liste başında birleşik arap emirlikleri var. taksi kullanımının toplu taşımadan daha yaygın olması ve özel jet kullanma ve abartılı yaşam tarzı onları liste başı yapıyor.
bae
katar
bahreyn
danimarka
belçika
abd
diye devam ediyor liste.
devamını gör...



