11 eylül 2021 aşı karşıtlarının mitingi

#11eylüldemaltepedeyiz hashtag'i ile twitter'da açılmış olan, aşı ve pandemi önlemlerine karşı olan bireylerin gerçekleştireceklerini beyan ettikleri miting.

katılmadığım görüştür.

buradan buradan

napalım yani aşı denen o deneysel sıvıyı almayıp kara kara ölümü mü bekleyelim.

#bütünmallarmaltepede.

türkiye gibi faşist ülkelerde özgürlük lüks bir kavram. burası dahil her tür aşı tapar, özgürlük düşmanı faşistin seke seke olacaksınız bu aşıyı şeklinde yorum yapan cahil beyinsizlerin çoğunluk ötesi olması ve azınlık olanları öldürme özgürlüğüne sahip olduklarına inanmaları yüzünden bu toplumda olmayacak, bir işe yaramayacak bir miting.

#1240167
aşıyı sorgulayabilmek için bir 15 yıl eğitimini almak lazım.
bunu yapamayacağımız için de yetkililere güvenmekten başka seçeneğimiz yok.
---------
tag'e gelirsek.. bu bir özgürlük değil.
miting yapmak.
ben koronaya inanmıyorum anlamını doğuruyor.

edit: - de'yi ayırdım. şimdi ad hominemle başımız ağrımasın.

ayak takımının mitingi olacaktır.

görüşlerine katılmıyorum. ancak istemeyen bir insana aşı zorunluluğu getirilmesine de karşıyım. büyük bir kısmı sonuçları önceden bilinmeyen, doğru dürüst güvenilirliği ispat edilmemiş bir aşıyı vücutlarına sokmak istemiyor. bu konuda da haklılar. dünya çapında
aşının bir zorunluluk olarak dayatılması kabul edilemez.

çözüm, insan haklarını kısıtlamaktan geçiyorsa açık açık söyleyin. hayatlarımız bir istatistikten ibaret zaten.

aşı yaptırmazsan seyahat edemezsin, konsere gidemezsin, alışveriş yapamazsın diyerek zorlamak insan haklarına aykırıdır. bugün sarı öküzü verirsiniz yarın sıra size de gelir.

tarih çok manidar :/

zorunlu aşı karşıtlığı mitingi ile aşı karşıtlığı mitingi arasında fark çok.

zorunlu tutmaya gerek yok. olmak istemeyen olmasin. düzenli pcr testi ile hayatlarını yaşamaya devam edebilirler.

ama aşı karşıtlığı ahmaklıktır.

aferim sizeeeğ(tırcı abinin tonlamasıyla)

edit: otomatik yazım yanlışı "tonlamasıyla"

lgbt bayrağımla katılacağım meeting.

salt aşı karşıtlarına bırakılmayıp geniş anlamda sahiplenilmesi gerekir. küresel emperylizm 1991 de sovyetler yıkıldıktan sonra toplumun ve bireyin başına daha büyük belalarla çökmenin yollarına bakıyor.

ilk olarak emekçilerin hak gaspına başladılar. doran aecemoğlu'nun kitaplarını okuyanlar bilir ki bugün bir mühendis abd vatandaşı, 30 sene önce müstahdemlik yapan babasından daha az maaş almakta. örnekler bir çok ülkede değişik oranlarda gözlemlenip artırılabilir.

2001'den itibaren de afganistan ve ırak işgalleriyle büyük insanlığın tüm kazanımlarını tekrar ''özgürlük mü güvenlik mi'' darlığına hapsetmeye çalıştılar. başaramayıp rezil ettiler kendilerini

son iki senedir bildiğin gribin az üstü virüs yüzünden hayat konseptinin taa na mına koydular. tekraren öncelikli masum görünen yasaklar ve daraltmalarla aynı ''özgürlük mü güvenlik mi'' hapishanesine tıkmaya çalışıyorlar insanlığı.

bu kirli düzene baş kaldırmak hepimizin görevi. yarın çok geç olabilir. insanlığın sayısız bedel ödeyip kazandığı tüm değerleri elimizden almalarına izin vermemeliyiz.

#1241933 çok yerinde yazmış. bilimin yeni din olması söz konusu. ana akım medyası ve gündemdeki yöneticilerin kuklası bilim adamı olduğunu iddia edenlere güvenmek dışında hiç bir alternatif yok, sorgulamak yasak. ulemadan ne farkı var bunların? bilim dediğin bir kurum ve sonuçta insanların elinde. insanlara güvenmek için o insanların önce güvenilir olmaları ve özgür irade altında çalıştıklarına inanılması gerekir. bilim bir öğreti ve insanların elinde sonuçta. elimizde kalan tek silahımız bilim de bu şekilde yok edilecek.

bu 2 yıllık salgın süreci benim insanlara olan inancımı sıfıra indirdi. bu salgın iyi ki de çıktı diyorum bazen, neyin ne olduğu daha iyi anlaşılmış oldu. demokrasinin sorunlarından biri apaçık gözler önüne serildi. zeka seviyesi şempanze ile kafa kafaya giden ayak takımının konuşma hakkı var ve bunlar normal insanların hayatlarını tehlikeye atıyorlar.

hiç çekinmeden söylüyorum; sizin, yaşam hakkınız dahil, hiçbir hakkınızı tanımıyorum. siz ve sizin gibi umursamaz, bencil canavarlar yüzünden bu süreç bu kadar uzadı ve masum insanlar öldü. soğukkanlılıkla, üstüne basa basa söylüyorum; niye dünyaya bir iyilik yapıp, sizin gibi davranan muhtemel çevreniz ile beraber yok olmuyorsunuz?

pandeminin başında kullanılan birçok ilaç artık kullanılmıyor. bazı ilaçların hastaların durumunu daha kötü yaptığına dair çalışmalar dahi yayımlanmaya başladı. covid’in kaynağına dair dsö henüz net bir araştırma yapamadı üzerinden iki yıl geçmesine rağmen. yapılan birkaç aşı birkaç ülkede olumsuz etkileri nedeniyle ya hiç yapılmıyor veya belli yaş grubuna yapılmıyor. sağlık bakanının sinovac’ın çift doz ile hastaneye yatışı yüzde yüz engellediğine ilişkin açıklamaları bir tık uzağımızda bulunabilir. deltaya karşı korumuyor önceki varyantlara karşı koruyordu deniyor ama bakan bu açıklamayı yaptığında ingiltere deltadan kasıp kavruluyordu ve hızlı yayılımı sebebiyle dünyada baskın varyant olacağı da ifade ediliyordu. d vitamini c vitamini gibi bütün soğuk algınlıkları tedavisinin en önemli unsurları olan vitaminler ülkemizde tedavi protokolüne yeni yeni girmeye başlıyor. üstelik d vitamini seviyesinin hastalığı atlatmadaki etkisine ilişkin birçok çalışma çok uzun zaman önce yapılmasına rağmen. iki doz aşıdan sonra en az bir doz daha aşı yapılacağı muhakkak ve daha fazlası da olabilir yeni varyantlara göre. bizzat üreticileri henüz bilmediklerini söylüyorlar. yani bu konuda da belirsizlik söz konusu. ülkemizin 18 yaş üstü nüfusunun yarısına yakını en az çift doz aşılı olmasına rağmen ölümler pandeminin en pik zamanlarıyla başabaş. aşıların koruduğuna dair bunca araştırma varken aksini iddia etmek doğru değil elbette ama bu kadar kişi çift doz aşılıyken ölüm oranları ülkemizde neden bu kadar fazla? doktorlar çıkıp ya sinovac olmuşlardı veya aşısızlardı diyorlar ama bu korkunç ölüm sayısı ile bu aşı oranı kıyaslandığında buna cevap olduğunu düşünmüyorum. ölümlerde aşılı aşısız oranı nedir veya farklı sebepleri mi var ölümlerde bunlar şeffafça açıklanmıyor. bakanlık twitterda birkaç hekimin inisiyatine bırakmış meseleyi herkes bir ağızdan konuşuyor. aşı oranı yüksek ingilterede vakalar pik yapsa da ölümler dip seviyelerde. üstelik tıklım tıklım stadyumlarda kaç haftadır futbol müsabakaları düzenleniyor. biz ise halen her yere maskeyle girip çıkıyoruz, stadyumlar yüzde otuz kapasiteyle açık, aşı oranları avrupaya göre en üst seviyelerde ancak ölümler korkunç seviyelerde. aşı olanlar da karantinaya alınıyor bulaştırma ihtimalleri sebebiyle. aşılıların aşısızlara göre bulaştırma oranı nedir, toplumun söz gelimi yüzde sekseni iki doz aşılanırsa karantina tamamen kaldırılacak mı?

bu ve şu an aklıma gelmeyen pandemiye ve aşıya dair ortada birçok soru işareti varken insanların zorunlu aşı ve pcr testine mahkum edilmeleri hukuksuzluğun dik alasıdır. buna karşı eylem yapılması da en başat anayasal haklardan biridir. özellikle devlet üzerine düşen şeffaflığı göstermeden, ortadaki sorulara akla yatkın cevaplar vermeden böyle bir zorunluluğu dayatamaz. hele yoğun bakımdan insanlara video çektiren bir propaganda zihniyetinin böyle bir şeyi dayatmaya hiç hakkı yok.

üstelik üstü kapalı şekilde aşıdan ölme ihtimaliniz covidden ölme ihtimalinizden bilmem şu kadar kat fazla diyen bilim insanları aşı sebebiyle ölümler meydana gelebileceğini kabul ediyorlar. zaten bu yönde araştırmalar da var. en azından belirli sağlık problemlerine yol açtığına ilişkin çok net çalışmalar mevcut. insanlar ihtimal düşük de olsa pek ala aşıdan ölmek veya aşı kaynaklı bir hastalığa yakalanmak yerine covidle boğuşmayı tercih edebilirler. malum söz konusu aşıların faz süreleri normal bir aşı prosedürüne göre çok daha kısa ve ileriye dönük etkileri de muamma.

ayrıca aşı olmayan insanlar artık azınlıkta ve eğer pandemi aşısızların pandemisi haline dönecekse ve üstelik aşı olanlar hastaneye yatmayacaksa sağlık çalışanlarının yükünün artmayacağı sonucu pek ala çıkarılabilir. aşısızların hastaneye yatışı durumunda tedavisi için belirli bir ücret talep etmek çok daha hukuka uygun. bu durumda da aşı olup hastaneye yatanlar olursa onlar da parasını ödesin denileceği için kesin çözüm bana kalırsa aşılı aşısız fark etmeksizin aşı oranı belirli bir seviyeye geldikten sonra hastaneye yatışta tedavi için ücret talep edilmesi. böylece ölen ölüme razı gelmiş olacak, aşılı hastaneye çoğunlukla yatmayacak ve hastaneye yatan parasını ödeyecek. falan filan. bırakalım da insanlar inandıkları/inanmadıkları şeyler için en azından miting yapabilsinler. malum ülkemizde çok da büyük haklara sahip değil kimse zaten.

not1: bu tanımı özellikle anayasal haklarını kullanmak isteyen insanların çok haklı gerekçelere sahip olduklarını vurgulamak amacıyla girdim, aşıya dair olumlu olumsuz net bir düşüncem yok açıkçası.

not2: yazdıklarımın tamamının kaynağı mevcut ancak telefondan her birini bulmak bayağı külfet olduğu için ekleyemedim. artık ya itimat ederek okur veya bir tarafından uyduruyor diyebilirsiniz, sağlıklı günler.

insanlar düşüncelerini özgürce ifade edebilmeliler. çünkü biliyorsunuz, düşünceleri engellemek faşistlere yakışır. demek ki, aşı konusunda inançları, eğitimleri ve güvenleri tam değil. bizler, aşı olanlar, zaten virüsün olası bir durumda bize bulaşması halinde bunu en az zararla atlatmak için olduk.

aşı olmayı reddettiği halde; bu hastalığı kolay atlatamayacaklarsa bu da biz aşı olanların sorunu değildir.

modernizmin post modernizme evrilmesi ile artık herkes her konuda görüş beyan etme hakkına sahip olduğuna inanıyor.

ben herkesin görüş bildirme hakkı olduğunu savunuyorum ve usulüne uygun barışçı meeting - gösteri - yürüyüşleri destekliyorum.

burada şöyle bir sorun var. cahil kitle birileri tarafından manipüle edilebiliyor. bu manipülasyon da olumsuz sonuçları doğuruyor. bu sonuçlardan tüm toplum olumsuz etkileniyor.

bir gemi düşünün. içinde biri delirip şeytanın gemiyi ele geçirdiği sanrısına kapılsın. gemidekilerin bir kısmını da buna ikna etsin. bu kişiler de gemiyi ele geçirip batırmak istesin. işte geminin içinde aklı başında olanlar da sanrıya kapılanlarla birlikte boğulmak zorunda kalıyor.

aklı başında olanlar insan hayatına saygı duyduğu için sanrıya kapılanları uykusunda kesmez ama şeytan tarafından ele geçirilmiş olduklarına inanlar diğerlerini çok rahat öldürebilir.

bütün tıbbi bilgilerimden bağımsız merak ediyorum, yıllardır yaşadıkları kapitalist sistemde karşı çıka çıka bunu bulmuşlar ya pes miting yapacak başka konu mu yoktu.

şimdi anlamadığım birşey var: başa dönelim maske işi ve gece çıkma yasağı vs. çok çok sıkı tutulmadı, okullar bi açıldı bi kapandı yani biz aman dikkat edelim derken, kurallara riayet ederken, bazıları düğün dernek, asker eğlencesi yaptı mı..? yaptı..! hmm peki aşıya gelirsek... 1. doz oldu 2. doz - 3. doz böyle gidiyor.. peki imzalatılan kağıt.? sorumluluk üstlenmeme..? ya da aşı vurulan vücuda bilinmeyen bir sürü kimyasal enjekte edilen kişinin tekrar maske takması? veya corona olması..? bana göre o kadaaar dozdan sonra aşı olmayanlardan bir farkı-ayrıcalığı olması gerekmez mi..?

+birçok ülkede bu konuda ayaklanma-tepki mevcut, yine farklı ülkenin bilim insanları aşı içeriğindeki kimyasalların 4-5 ay içerisinde beyine kadar tepkime gösterdiğini belirtmekte ancak bunları basında göremiyoruz sadece ilgili ve biraz şüpheci olursanız twitter'da denk gelirsiniz..

nedense filtreli haberlere maruz gibiyiz... nedense...

ve böyle tavırlar beni aşı konusa daha da şüpheci yaklaşmama sebep oluyor.. kafam karışık.. ortada net birşey yok..!

bırakınız yapsınlar. demokrasi böyle bir şeydir. ancak bu gösteriden anti-emperyalist, anti-kapitalist bir hareket beklemek biraz ütopya.

halkın sahip olduğu ne varsa satılmış. merkez bankası boşaltılmış. liyakat ortadan kaldırılmış. eğitim sistemi “bilinçli” olarak yerle yeksan edilmiş. muhalif görüşlüler, garabet hukuk sistemi ile susturulmuş. doğa, çetelere ve ranta kurban edilmiş. yolsuzluklar, dünya tarihine geçecek boyutlara varmış.

daha onlarca örnek yazarım. ancak tüm bunlara rağmen, toplumsal karşı duruş gelişmemiş ama aşı karşıtları kapitalizmin büyük oyununu görmüş ve buna karşı duruyor demek pek mantıklı gelmiyor.

görüş olarak aşıların zorunlu olmasına karşıyım. ancak aşı karşıtı değilim. oldum zaten.

bırakınız yapsınlar eylemlerini. demokrasi böyle bir şey.