yazar : gökhan duman
yayım yılı : 2020
sirkeci'den münih'e uzanan yaşamlar...
evlerini, ailelerini, memleketlerini geride bırakıp, yeni umutlar, hayaller ve beklentilerle 1961 yılında almanya'ya giden işçilerin hikayelerini anlatan kitaptır. hayal kırıklıkları, zorlukları, gurbette geçen günleri okurla buluşturan, yalın ve samimi hikayeler vardır.
yayım yılı : 2020
sirkeci'den münih'e uzanan yaşamlar...
evlerini, ailelerini, memleketlerini geride bırakıp, yeni umutlar, hayaller ve beklentilerle 1961 yılında almanya'ya giden işçilerin hikayelerini anlatan kitaptır. hayal kırıklıkları, zorlukları, gurbette geçen günleri okurla buluşturan, yalın ve samimi hikayeler vardır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "hobaaa3434" tarafından 23.04.2021 17:58 tarihinde açılmıştır.
1.
gökhan duman tarafından yazılan, avrupa'daki gurbetçilerin anılarının yazıldığı bir kitap. okurken duygulanmamak elde değil, beni en etkileyeni ise şudur:
"12 işçi köln’de bir pansiyonda kalıyorduk. bizim pansiyonun en yaşlısı muharrem abinin okuma yazması yoktu.
bir gün elinde mektupla geldi, ‘yengen yollamıştır belki şunu bana okur musun bayram?’ dedi. bir kıyıya geçtik, mektubunu tane tane okudum. yenge yollamıştı... hem dinledi, hem ağladı.
birkaç gün sonra ‘bir de cevap yazalım bayram’ dedi. oturduk iki sayfa yazdık. gel zaman git zaman bu iş benim üstüme kaldı. iki haftada bir mektup okuyup cevap yazıyorduk. artık aileden biri sayılırdım, her şeylerini biliyordum.
son mektupta muharrem abinin hanımı ‘sağ olsun bizim komşunun kızı gülizar ne zaman istesem sana mektup yazıyor’ diye not düşmüş. meğer yengenin de okuma yazması yokmuş, o da tanıdık birine yazdırıyormuş. muharrem abi cevabi mektubunda şöyle yazdırdı: ‘allah razı olsun bizim bayram da beni kırmıyor, hem okuyor hem yazıyor.’
işte her şey o günden sonra başladı. ben muharrem abiden habersiz mektubun sonuna ‘gülizar hanım yazınız pek güzelmiş, okunması çok kolay’ minvalinde bir not düşünce o da bana bir şeyler yazdı. o notlar zamanla çeyrek sayfa, hatta yarım sayfayı bulmaya başladı.
tabii ne muharrem abi ne de yenge hanım bu durumdan haberdar. öyle öyle biz işi büyüttük. gülizar ailesinden çekindiği için kendi ismine mektup yazamıyordum. muharrem abinin mektubunun bir kısmını kendime ayırıp öyle haberleşebiliyordum. o da aynısını bana yapıyordu. yani onların gurbet mektupları bizim de aşk mektuplarımız olmuştu aynı zamanda.
çok vakit geçmeden konuyu muharrem abiye açtım. ‘ulan bayram ben bir söylüyorum sen üç yazıyordun meğer ondanmış’ dedi, gülüştük. gülizar’ı istemeye gittik, dört ay içinde evlendik çok şükür.
ama o mektupları bize vermediler. aşk mektuplarımız onlarda kaldı."
"12 işçi köln’de bir pansiyonda kalıyorduk. bizim pansiyonun en yaşlısı muharrem abinin okuma yazması yoktu.
bir gün elinde mektupla geldi, ‘yengen yollamıştır belki şunu bana okur musun bayram?’ dedi. bir kıyıya geçtik, mektubunu tane tane okudum. yenge yollamıştı... hem dinledi, hem ağladı.
birkaç gün sonra ‘bir de cevap yazalım bayram’ dedi. oturduk iki sayfa yazdık. gel zaman git zaman bu iş benim üstüme kaldı. iki haftada bir mektup okuyup cevap yazıyorduk. artık aileden biri sayılırdım, her şeylerini biliyordum.
son mektupta muharrem abinin hanımı ‘sağ olsun bizim komşunun kızı gülizar ne zaman istesem sana mektup yazıyor’ diye not düşmüş. meğer yengenin de okuma yazması yokmuş, o da tanıdık birine yazdırıyormuş. muharrem abi cevabi mektubunda şöyle yazdırdı: ‘allah razı olsun bizim bayram da beni kırmıyor, hem okuyor hem yazıyor.’
işte her şey o günden sonra başladı. ben muharrem abiden habersiz mektubun sonuna ‘gülizar hanım yazınız pek güzelmiş, okunması çok kolay’ minvalinde bir not düşünce o da bana bir şeyler yazdı. o notlar zamanla çeyrek sayfa, hatta yarım sayfayı bulmaya başladı.
tabii ne muharrem abi ne de yenge hanım bu durumdan haberdar. öyle öyle biz işi büyüttük. gülizar ailesinden çekindiği için kendi ismine mektup yazamıyordum. muharrem abinin mektubunun bir kısmını kendime ayırıp öyle haberleşebiliyordum. o da aynısını bana yapıyordu. yani onların gurbet mektupları bizim de aşk mektuplarımız olmuştu aynı zamanda.
çok vakit geçmeden konuyu muharrem abiye açtım. ‘ulan bayram ben bir söylüyorum sen üç yazıyordun meğer ondanmış’ dedi, gülüştük. gülizar’ı istemeye gittik, dört ay içinde evlendik çok şükür.
ama o mektupları bize vermediler. aşk mektuplarımız onlarda kaldı."
devamını gör...