12 ocak 2021 kemal kılıçdaroğlu konuşması
başlık "dux" tarafından 13.01.2021 20:14 tarihinde açılmıştır.
1.
kemal kılıçdaroğlu'nun sözde cumhurbaşkanı söylemlerini daha da ağırlaştırdığı konuşma. son yıllarda muhalefetten hiç bu kadar sert çıkış olmamıştı. bildiğiniz gibi recep tayyip erdoğan'ın izlediği siyaset temelde kutuplaştırma üzerine ve türkiye siyasetini ciddi anlamda kısırlaştırıyor bu durum.
aynı zamanda akpli kesime baktığınızda, kılıçdaroğlu'nu birleştirici olmaya itiyorlardı ve akplilerce hiç inandırıcı algılanmayan gereksiz kimlik siyaseti yapmasına yol açıp muhalefeti de kısırlaştırıyorlardı. tıpkı başörtüsü vitrin vesaire konuları gibi.
ama gelinen noktada bu konuşmayla kılıçdaroğlu artık chp'nin temel stratejisini değiştirdi. sarayı, yandaşları, medyayı, 5li çeteyi hepsini millet nezdinde doğru bir şekilde ötekileştirmeye başladı. (tıpkı erdoğan'ın sekülerlere yaptığı gibi). konuşmayı buraya bırakalım, tarihe not olsun.
artık türkiye siyasetinin gündemi bu eksende ilerleyecektir.
--! spoiler !--
siyaset kurumunun temel görevi, ülkenin sorunları çözmeye odaklanmasıdır. kısır tartışmaların ülkeye hiçbir şey kazandırmayacağını herkesin artık çok iyi bilmesi lazım.
gerek pandemi sürecinde, gerek ekonomide, gerek dış politikada, her alanda hangi sorun varsa çözümü siyasi otoritenin önüne koyduk. hiç kimse şunu söyleyemez “efendim cumhuriyet halk partisi sadece eleştirir, hiçbir soruna çözüm üretmez.” hayır, şiddetle reddediyorum! kimin sorunu varsa o sorunla ilgileniyoruz. beylerin görmediği sorunlarla ilgileniyoruz.
apartman görevlilerinin, taşeron işçilerinin, evlere temizliğe giden kadınların, milyonlarca üniversite öğrencisinin, üniversiteyi bitirmiş ama işsiz olan milyonların, esnafın, kahvenin, simitçinin sorunlarını dile getiren kim? biziz. yani saray iktidarının oturup bize teşekkür etmesi lazım.
ama derin bir yarılma var türkiye’de. altını bir daha çiziyorum: derin bir yarılma var. nedir o yarılma? sarayın gündemiyle halkın gündemi ayrı. iki farklı gündem var türkiye’de. bir yapay gündem, bir de gerçek gündem. bir yapay gündemlerle türkiye’nin zaman kaybetmesini doğru bulmuyoruz. sen yapay gündemlerle bu sorun çözülür diyorsan oturup tartışalım, çözelim. işsizliği, yoksulluğu yapay gündemlerle çözeceksen buyur otur konuşalım.
bakın bugünkü gazeteden sadece bir örnek. işte türkiye’nin gerçek gündemi bu arkadaşlar: “yiğit muhtaç olmuş kuru soğana!” bu tablo doğru mu? doğru. türkiye’de mi? türkiye’de. tarih doğru mu? tarih doğru. fotoğraf doğru mu? fotoğraf doğru? hangi yılda çekildi? 21. yüzyılın türkiye’sinde çekildi. atık soğanlardan, çürüklerden acaba sağlam 1-2 tane bulabilir miyim diye kadınlar evlerine mutfaklarına malzeme bulmaya çalışıyorlar.
bu gerçek gündem acaba iktidarın da gündeminde mi? asıl soru bu. sarayın gündemi bununla mı ilgili? asıl sorun bu. saray türkiye’yi görmüyor. saray türkiye’nin gerçeklerinden tümüyle kopmuş vaziyette. hani akp milletvekili çıkıp da tbmm kürsüsünde esnafın şu sorunu var diye açıklama yaptı?
akp ve mhp’ye oy veren saygıdeğer vatandaşlarıma sesleniyorum. gün, beraber düşünme günüdür. ayrıcalığa izin vermiyoruz. ayrışmaya da izin vermiyoruz. bu soruna siyaset kurumu kayıtsız kalırsa, görevini yapmıyor demektir.
siz bu sorunu çözmek için meclise kanun getirdiniz de biz karşı mı çıktık? oturalım bir araştırma komisyonu kuralım dediniz de karşı mı çıktık? tam tersine, bizim getirdiklerimizi reddettiniz. bunların yatacak yeri yoktur. sefaletten de açlıktan da bunlar sorumlular. birebir yaşıyoruz bu tabloyu. görmüyorlar! bu gerçek gündemi görmeyen iktidar, devleti çürütmeye başladı. nerden başladılar? liyakat sistemini yok ettiğinizde devlet çürümeye başlar.
tüik açıklama yapmış. 2021 yılında işsizlik azaldı diye. tam komedi. ya arkadaşlar, orada görev yapanlar! siz gerçekleri görmüyor musunuz? her yaştan, her eğitim düzeyinden on binlerce işsiz var.
bir çiftçiyi düşünün. boğazından kesip çocuğunu üniversiteye gönderiyor. bitiriyor çocuk üniversiteyi, işsiz. o anne babanın dramını bilen var mı? türkiye gerçeği ayrı, iktidar sahipleri ayrı! türkiye gerçeğinde açlık var, açlık. bu coğrafyada açlık yaşanmamıştı. peki, hepimiz vergi ödüyoruz. nereye gidiyor bu paralar? cumhuriyet tarihinde en büyük borçlanmayı yaptılar 18 yılda. satmadıkları mal kalmadı. nereye gidiyor bu paralar? ve bu açlık, bu sefalet neden? asıl sorulması gereken soru bu.
erdoğan senden bu sorunun cevabını bekliyorum. devleti tek başına yönetiyorsun. istediğin her şeyi yapıyorsun. ben sana sokaktaki vatandaşın sorduğu soruyu soruyorum. nereye gitti bu parlar? ben cevabı veriyorum. herkes duysun. 83 milyonu bir avuç tefeciye mahkum ettiler. hepimizi, açlık çekenler dahil.
beşli çeteye 83 milyonu neden mahkum ettin sen? beşli çete dünyanın en büyük ihalelerini aldı. bir de garanti verdin, bir de londra mahkemelerini yetkili kıldın. sizin yatacak yeriniz var mı? sizde vicdan var mı? sizde ahlak var mı? sizde liyakat var mı? adalet anlayışı var mı? ben bunları söylediğim için kızıyorlar. zaten kızsınlar diye söylüyorum. görsünler, işitsinler diye söylüyorum.
1 milyon doları yüzde 4 faizle kendi ülkesinden kredi olarak çekip türkiye’ye getiren, net, kemiksiz, kendi ülkesindeki faizi de ödemek şartıyla, 130 bin dolar cebinde nakit para kalıyor. kim ödüyor 130 bin doları? bu ülkenin fakir fukarası ödüyor. 10 milyon dolar getiren, 1 milyon 300 bin dolar kazanıyor. alın teri yok. soygun düzenini bunlar oluşturuyor. döviz fırlayınca aynısı oluyor. yine onlar kazanıyor. kaybeden kim? 83 milyon ama, bir avuç hariç, beşli çete hariç. dolar bazında garanti verilmiş onlara. bu gerçeği herkese anlatmak zorundayız. birebir herkese anlatmak zorundayız. işsizliğin nedeni bu işte. senin verdiğin vergi dışarı gidiyor, içeride kullanılmıyor.
yapay gündemlerle halkın gündemini çalmak istiyor. cumhuriyet halk partisi istanbul il başkanıyla uğraşacağına, işsizlik sorununu nasıl çözeceğine kafa yorsana? ey kılıçdaroğlu diyor. sen benimle uğraşacağına çöpten yiyecek toplayanla uğraşsana.
cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat. efendim kendisine sözde cumhurbaşkanı dedim diye çok alınmış. bremen mızıkacıları gibi çıktılar hep beraber, meclis başkanından televizyonuna herkes saldırıyor. acaba bir yapay gündem oluşturabilir miyiz? o gündemi oluşturan sensin. milleti açlığa, yoksulluğa mahkum eden sensin. o nedenle ben sana sözde cumhurbaşkanı diyorum ve söylemeye devam ediyorum.
efendim bir de tazminat davası açmış, 1 milyon lira. neyse teşekkür ederim. en azından 1 paralık açmadı. ben onun hakkında 1 paralık açıyorum. değeri o kadar çünkü. başka ne olabilir? türk lirası açmış, dolarla da açabilirdi.
milletin oyuyla seçilmiş olan bir cumhurbaşkanına nasıl böyle denir? seçim kişiyi cumhurbaşkanı yapmaz. cumhurbaşkanı olmak için tbmm’de anayasa’nın 103. maddesinde yer alan yemini okumanız lazım. yemini ettikten sonra, bizim bir atasözümüz var, taç giyen baş akıllanır. yemini edeceksin, o yemine sadık kaldığın sürece elbette 83 milyonun cumhurbaşkanısın. her ortamda milletin iradesine saygı duyuyoruz. ama milletin seçtiği kişinin de millete saygısı olması lazım. karşılıklı olmazsa saygı olmaz.
“türkiye cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, büyük türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” bu yemini edip sadık kaldığı sürece cumhurbaşkanıdır. bu yemine sadık kaldı mı?
9 madde sayacağım. akp’ye mhp’ye oy veren kardeşlerim de 9 maddeyi dinlesinler, desinler ki şu cümle yanlış şu kelime yanlış. yüzde 100’ü doğru.
1. madde. süleyman şah türbesini kim kaçırdı? kendi toprağından bayrağını kim indirdi? kim kendi toprağından kaçtı ve terör örgütüne teslim etti. bunu teslim eden adamın türkiye cumhuriyeti’nin şan ve şerefini koruduğunu düşünüyor musunuz? elinizi vicdanınıza koyun. bir allah’ın kulu çıksın desin. “hayır efendim iyi ki bayrağı indirdik, iyi ki türbeyi kaçırdık ve böylece türkiye cumhuriyeti devletinin şanını ve şerefini kurtardır.”
2. madde. cumhurbaşkanı bulunduğu ülkenin temsil ettiği bayrağın şanını ve şerefini korur. trump erdoğan’a mektup yazıyor ve aptal olma diyor. erdoğan çıkıp sen bana aptal olma diyemezsin dedi mi? aptal olma kime diyor? türkiye cumhuriyeti’ne diyor aslında. temsil ettiği makama. ben rahatsız oluyorum. ben itiraz ediyorum. beyfendiden ses çıkmıyor. tüm vatandaşlarıma soruyorum. bu mudur türkiye cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak? ben buna sözde demeyeyim de ne diyim? aslında daha ağırını hak ediyor.
3. madde. ne dedik? taç giyen baş akıllanır. attığı adımı söylediği sözü türkiye cumhuriyeti devleti’ni düşünerek ifade etmesi lazım. kalktı şu açıklamayı yaptı. bu can bu tende kaldığı sürece papazı alamazsın dedi. kim söyledi? türkiye cumhuriyeti devleti’nin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat dedi. sonra ne oldu? bir telefon. papazı teslim etti. bu mudur türkiye cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak? bir allah’ın kulu çıksın desin bu tehdite karşı papazı teslim etmek türkiye’nin şan ve şerefini kurtarmak için yapılmıştır diye. yapan kim? erdoğan? vermem diyen kim? aynı adam.
4. madde. idlip’te 36 askerimiz şehit edildi. vuranlar da rusya’ydı. söylediler zaten. bize haber vermediniz biz de düşman zannettik vurduk dediler. koşa koşa nereye gitti erdoğan? putin’e gitti. biz dedik ki hesap sormaya gitti herhalde. putin’in kapısında dakikalarca bekletildi. bu mudur türkiye cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak. benim ağırıma gidiyor ya. beni temsil ettiğini söylüyorsun. ve gidiyorsun bir başka devlet başkanının kapısında dakikalarca bekliyorsun. sonra da kalkıp ben cumhurbaşkanıyım bana sözde diyemezsin diyor. ne sözde kardeşim, daha ağırını söylemek istiyorum aslında. sen türkiye cumhuriyeti devleti’nin şanını ve şerefini yok ettin. her gelenin tokatladığı bir ülke haline getirdin.
5. madde. aslan kesiliyor içeride. güzel, kesilsin. çıktılar bir açıklama yaptılar. “erdoğan bak bizi kızdırma yoksa senin mal varlığını araştırırız.” ne demek bu? ne demek bu? türkiye cumhuriyetinin şan ve şerefini koruyacak kişi çıkar ve şu açıklamayı yapar. cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişinin mal varlığı dolayısıyla tehdit edilmesi karşısında o kişinin çıkıp ben türkiye cumhuriyeti devletinin şanını ve şerefini korumak ve yüceltmek zorundayım, bu benim görevimdir, benim mal varlığımı araştırmazsanız namertsiniz demesi lazımdı. demedi. ağzına bant çekti ve yerine oturdu. bu mudur türkiye cumhuriyetinin şanı ve şerefi? sen mi koruyacaksın?
6. madde. akdenizin ortasında bizim gemimizi arıyorlar. arayacağız diyorlar, 4 saat ulaşamıyorlar. bir allah’ın kulu çıkıp arayamazsınız demiyor. roma büyükelçisi çıkıp 1 saat daha izin verin diyor. 5 saat geçiyor ve bizim gemimiz aranıyor, uluslararası sularda. sen mi koruyorsun türkiye cumhuriyetinin şan ve şerefini? kimsin sen?
bütün bunları yapanlar, kendi ülkelerine ihanet edenlerdir. bu ülke hiçbir zaman egemen güçlerin karşısında diz çökmedi. sen kim türkiye cumhuriyeti devletinin şanını ve şerefini korumak kim.
7. madde. taç giyen baş akıllı olur dedik. adaletli olur dedik. liyakatli olur dedik. sen cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuşsun, o koltuğu işgal etmişsin. yeminini tutmuyorsun. sahte diplomalı adamı alıyorsun, kamu bankasına yönetim kurulu üyesi olarak atıyorsun. akıl alacak şey değil. sahtekarlığa pirim veren bir adam cumhurbaşkanı olabilir mi? dünyanın hangi ülkesinde sahtekardan cumhurbaşkanı olur? sahtekarlık yapana ses çıkarmazsanız o suça ortaksınız demektir.
mısır’daki sağır sultan duyana kadar söyleyeceğim. devleti yönetemiyorlar. yönetme güçleri ve kapasiteleri yok.
8. madde. 15 temmuz darbe girişimi, beşiktaş’ta terör saldırısı. şehitlerimiz oldu. tuttunuz bir bağış kampanyası açtınız. bu milletin fakir fukarası o şehit yakınlarına ve gazilere verilmek üzere o bağış kampanyasına katkıda bulundu. ya bir ülkenin cumhurbaşkanı, allah aşkına ya, şehitler için vatandaşın verdiği paraya çöker mi ya? çöker mi ya? vermediler para, hala da vermiyorlar. yemin metninde var milli dayanışmayı sağlamak. ettiğin yemini tutmuyorsun. sen onu benim külahıma anlat.
9. madde. taç giyen baş akıllanır. bu söz basit bir söz değildir. bana çıkıp bir allah’ın kulu söylesin. akp’ye oy veren kardeşim de söylesin, mhp’ye oy veren kardeşim de söylesin. veya sandığa gitmeyen kardeşim, veya herhangi bir partiye oy veren kardeşim, veya oy vermeyen kardeşim. bir ülkenin en tepe noktasında olan bir kişi, dünyanın hangi ülkesinde rüşvet alan birisini türkiye cumhuriyeti devletini temsil etmek üzre atasın? türkiye cumhuriyetinin şanını ve şerefini ayaklar altına aldınız. utanmadan, sıkılmadan bunu yapıyorsunuz.
kalkmış bana neden sözde cumhurbaşkanı dedin diyor, sana cumhurbaşkanı demek hata.
son bir soru sorayım. defalarca sordum bir daha sorayım. sayın erdoğan, senin için namus ve şeref hangi anlama geliyor?
erdoğan 1 milyonluk tazminat davası açmış, önce kendisine yürekten teşekkür ederim. neden biliyor musunuz? bütün bu anlattıklarımı hakimin önüne de koyacağım. meclis başkanı, o bremen mızıkacıları dedim, milli savunma bakanı da demiş, efendim başkomutanmış da bilmemneymiş de. başkomutan kaçar mı terör örgütünden? bayrağını indirir mi başkomutan? paşa elbisesi giymek o kişiyi paşa yapmaz. paşa elbisesi giyen kişide vatan sevgisi ve yürek olur. terör örgütü tarafından teslim alanınan kişi de başkomutanlık yapamaz.
bütün bunları ve daha fazlasını hakimin önüne koyacağım. kime üzülüyorum biliyor musunuz? hakime üzülüyorum. bütün bu gerçekleri görüp ne yapacak?
--! spoiler !--
aynı zamanda akpli kesime baktığınızda, kılıçdaroğlu'nu birleştirici olmaya itiyorlardı ve akplilerce hiç inandırıcı algılanmayan gereksiz kimlik siyaseti yapmasına yol açıp muhalefeti de kısırlaştırıyorlardı. tıpkı başörtüsü vitrin vesaire konuları gibi.
ama gelinen noktada bu konuşmayla kılıçdaroğlu artık chp'nin temel stratejisini değiştirdi. sarayı, yandaşları, medyayı, 5li çeteyi hepsini millet nezdinde doğru bir şekilde ötekileştirmeye başladı. (tıpkı erdoğan'ın sekülerlere yaptığı gibi). konuşmayı buraya bırakalım, tarihe not olsun.
artık türkiye siyasetinin gündemi bu eksende ilerleyecektir.
--! spoiler !--
siyaset kurumunun temel görevi, ülkenin sorunları çözmeye odaklanmasıdır. kısır tartışmaların ülkeye hiçbir şey kazandırmayacağını herkesin artık çok iyi bilmesi lazım.
gerek pandemi sürecinde, gerek ekonomide, gerek dış politikada, her alanda hangi sorun varsa çözümü siyasi otoritenin önüne koyduk. hiç kimse şunu söyleyemez “efendim cumhuriyet halk partisi sadece eleştirir, hiçbir soruna çözüm üretmez.” hayır, şiddetle reddediyorum! kimin sorunu varsa o sorunla ilgileniyoruz. beylerin görmediği sorunlarla ilgileniyoruz.
apartman görevlilerinin, taşeron işçilerinin, evlere temizliğe giden kadınların, milyonlarca üniversite öğrencisinin, üniversiteyi bitirmiş ama işsiz olan milyonların, esnafın, kahvenin, simitçinin sorunlarını dile getiren kim? biziz. yani saray iktidarının oturup bize teşekkür etmesi lazım.
ama derin bir yarılma var türkiye’de. altını bir daha çiziyorum: derin bir yarılma var. nedir o yarılma? sarayın gündemiyle halkın gündemi ayrı. iki farklı gündem var türkiye’de. bir yapay gündem, bir de gerçek gündem. bir yapay gündemlerle türkiye’nin zaman kaybetmesini doğru bulmuyoruz. sen yapay gündemlerle bu sorun çözülür diyorsan oturup tartışalım, çözelim. işsizliği, yoksulluğu yapay gündemlerle çözeceksen buyur otur konuşalım.
bakın bugünkü gazeteden sadece bir örnek. işte türkiye’nin gerçek gündemi bu arkadaşlar: “yiğit muhtaç olmuş kuru soğana!” bu tablo doğru mu? doğru. türkiye’de mi? türkiye’de. tarih doğru mu? tarih doğru. fotoğraf doğru mu? fotoğraf doğru? hangi yılda çekildi? 21. yüzyılın türkiye’sinde çekildi. atık soğanlardan, çürüklerden acaba sağlam 1-2 tane bulabilir miyim diye kadınlar evlerine mutfaklarına malzeme bulmaya çalışıyorlar.
bu gerçek gündem acaba iktidarın da gündeminde mi? asıl soru bu. sarayın gündemi bununla mı ilgili? asıl sorun bu. saray türkiye’yi görmüyor. saray türkiye’nin gerçeklerinden tümüyle kopmuş vaziyette. hani akp milletvekili çıkıp da tbmm kürsüsünde esnafın şu sorunu var diye açıklama yaptı?
akp ve mhp’ye oy veren saygıdeğer vatandaşlarıma sesleniyorum. gün, beraber düşünme günüdür. ayrıcalığa izin vermiyoruz. ayrışmaya da izin vermiyoruz. bu soruna siyaset kurumu kayıtsız kalırsa, görevini yapmıyor demektir.
siz bu sorunu çözmek için meclise kanun getirdiniz de biz karşı mı çıktık? oturalım bir araştırma komisyonu kuralım dediniz de karşı mı çıktık? tam tersine, bizim getirdiklerimizi reddettiniz. bunların yatacak yeri yoktur. sefaletten de açlıktan da bunlar sorumlular. birebir yaşıyoruz bu tabloyu. görmüyorlar! bu gerçek gündemi görmeyen iktidar, devleti çürütmeye başladı. nerden başladılar? liyakat sistemini yok ettiğinizde devlet çürümeye başlar.
tüik açıklama yapmış. 2021 yılında işsizlik azaldı diye. tam komedi. ya arkadaşlar, orada görev yapanlar! siz gerçekleri görmüyor musunuz? her yaştan, her eğitim düzeyinden on binlerce işsiz var.
bir çiftçiyi düşünün. boğazından kesip çocuğunu üniversiteye gönderiyor. bitiriyor çocuk üniversiteyi, işsiz. o anne babanın dramını bilen var mı? türkiye gerçeği ayrı, iktidar sahipleri ayrı! türkiye gerçeğinde açlık var, açlık. bu coğrafyada açlık yaşanmamıştı. peki, hepimiz vergi ödüyoruz. nereye gidiyor bu paralar? cumhuriyet tarihinde en büyük borçlanmayı yaptılar 18 yılda. satmadıkları mal kalmadı. nereye gidiyor bu paralar? ve bu açlık, bu sefalet neden? asıl sorulması gereken soru bu.
erdoğan senden bu sorunun cevabını bekliyorum. devleti tek başına yönetiyorsun. istediğin her şeyi yapıyorsun. ben sana sokaktaki vatandaşın sorduğu soruyu soruyorum. nereye gitti bu parlar? ben cevabı veriyorum. herkes duysun. 83 milyonu bir avuç tefeciye mahkum ettiler. hepimizi, açlık çekenler dahil.
beşli çeteye 83 milyonu neden mahkum ettin sen? beşli çete dünyanın en büyük ihalelerini aldı. bir de garanti verdin, bir de londra mahkemelerini yetkili kıldın. sizin yatacak yeriniz var mı? sizde vicdan var mı? sizde ahlak var mı? sizde liyakat var mı? adalet anlayışı var mı? ben bunları söylediğim için kızıyorlar. zaten kızsınlar diye söylüyorum. görsünler, işitsinler diye söylüyorum.
1 milyon doları yüzde 4 faizle kendi ülkesinden kredi olarak çekip türkiye’ye getiren, net, kemiksiz, kendi ülkesindeki faizi de ödemek şartıyla, 130 bin dolar cebinde nakit para kalıyor. kim ödüyor 130 bin doları? bu ülkenin fakir fukarası ödüyor. 10 milyon dolar getiren, 1 milyon 300 bin dolar kazanıyor. alın teri yok. soygun düzenini bunlar oluşturuyor. döviz fırlayınca aynısı oluyor. yine onlar kazanıyor. kaybeden kim? 83 milyon ama, bir avuç hariç, beşli çete hariç. dolar bazında garanti verilmiş onlara. bu gerçeği herkese anlatmak zorundayız. birebir herkese anlatmak zorundayız. işsizliğin nedeni bu işte. senin verdiğin vergi dışarı gidiyor, içeride kullanılmıyor.
yapay gündemlerle halkın gündemini çalmak istiyor. cumhuriyet halk partisi istanbul il başkanıyla uğraşacağına, işsizlik sorununu nasıl çözeceğine kafa yorsana? ey kılıçdaroğlu diyor. sen benimle uğraşacağına çöpten yiyecek toplayanla uğraşsana.
cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat. efendim kendisine sözde cumhurbaşkanı dedim diye çok alınmış. bremen mızıkacıları gibi çıktılar hep beraber, meclis başkanından televizyonuna herkes saldırıyor. acaba bir yapay gündem oluşturabilir miyiz? o gündemi oluşturan sensin. milleti açlığa, yoksulluğa mahkum eden sensin. o nedenle ben sana sözde cumhurbaşkanı diyorum ve söylemeye devam ediyorum.
efendim bir de tazminat davası açmış, 1 milyon lira. neyse teşekkür ederim. en azından 1 paralık açmadı. ben onun hakkında 1 paralık açıyorum. değeri o kadar çünkü. başka ne olabilir? türk lirası açmış, dolarla da açabilirdi.
milletin oyuyla seçilmiş olan bir cumhurbaşkanına nasıl böyle denir? seçim kişiyi cumhurbaşkanı yapmaz. cumhurbaşkanı olmak için tbmm’de anayasa’nın 103. maddesinde yer alan yemini okumanız lazım. yemini ettikten sonra, bizim bir atasözümüz var, taç giyen baş akıllanır. yemini edeceksin, o yemine sadık kaldığın sürece elbette 83 milyonun cumhurbaşkanısın. her ortamda milletin iradesine saygı duyuyoruz. ama milletin seçtiği kişinin de millete saygısı olması lazım. karşılıklı olmazsa saygı olmaz.
“türkiye cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, büyük türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” bu yemini edip sadık kaldığı sürece cumhurbaşkanıdır. bu yemine sadık kaldı mı?
9 madde sayacağım. akp’ye mhp’ye oy veren kardeşlerim de 9 maddeyi dinlesinler, desinler ki şu cümle yanlış şu kelime yanlış. yüzde 100’ü doğru.
1. madde. süleyman şah türbesini kim kaçırdı? kendi toprağından bayrağını kim indirdi? kim kendi toprağından kaçtı ve terör örgütüne teslim etti. bunu teslim eden adamın türkiye cumhuriyeti’nin şan ve şerefini koruduğunu düşünüyor musunuz? elinizi vicdanınıza koyun. bir allah’ın kulu çıksın desin. “hayır efendim iyi ki bayrağı indirdik, iyi ki türbeyi kaçırdık ve böylece türkiye cumhuriyeti devletinin şanını ve şerefini kurtardır.”
2. madde. cumhurbaşkanı bulunduğu ülkenin temsil ettiği bayrağın şanını ve şerefini korur. trump erdoğan’a mektup yazıyor ve aptal olma diyor. erdoğan çıkıp sen bana aptal olma diyemezsin dedi mi? aptal olma kime diyor? türkiye cumhuriyeti’ne diyor aslında. temsil ettiği makama. ben rahatsız oluyorum. ben itiraz ediyorum. beyfendiden ses çıkmıyor. tüm vatandaşlarıma soruyorum. bu mudur türkiye cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak? ben buna sözde demeyeyim de ne diyim? aslında daha ağırını hak ediyor.
3. madde. ne dedik? taç giyen baş akıllanır. attığı adımı söylediği sözü türkiye cumhuriyeti devleti’ni düşünerek ifade etmesi lazım. kalktı şu açıklamayı yaptı. bu can bu tende kaldığı sürece papazı alamazsın dedi. kim söyledi? türkiye cumhuriyeti devleti’nin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat dedi. sonra ne oldu? bir telefon. papazı teslim etti. bu mudur türkiye cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak? bir allah’ın kulu çıksın desin bu tehdite karşı papazı teslim etmek türkiye’nin şan ve şerefini kurtarmak için yapılmıştır diye. yapan kim? erdoğan? vermem diyen kim? aynı adam.
4. madde. idlip’te 36 askerimiz şehit edildi. vuranlar da rusya’ydı. söylediler zaten. bize haber vermediniz biz de düşman zannettik vurduk dediler. koşa koşa nereye gitti erdoğan? putin’e gitti. biz dedik ki hesap sormaya gitti herhalde. putin’in kapısında dakikalarca bekletildi. bu mudur türkiye cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak. benim ağırıma gidiyor ya. beni temsil ettiğini söylüyorsun. ve gidiyorsun bir başka devlet başkanının kapısında dakikalarca bekliyorsun. sonra da kalkıp ben cumhurbaşkanıyım bana sözde diyemezsin diyor. ne sözde kardeşim, daha ağırını söylemek istiyorum aslında. sen türkiye cumhuriyeti devleti’nin şanını ve şerefini yok ettin. her gelenin tokatladığı bir ülke haline getirdin.
5. madde. aslan kesiliyor içeride. güzel, kesilsin. çıktılar bir açıklama yaptılar. “erdoğan bak bizi kızdırma yoksa senin mal varlığını araştırırız.” ne demek bu? ne demek bu? türkiye cumhuriyetinin şan ve şerefini koruyacak kişi çıkar ve şu açıklamayı yapar. cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişinin mal varlığı dolayısıyla tehdit edilmesi karşısında o kişinin çıkıp ben türkiye cumhuriyeti devletinin şanını ve şerefini korumak ve yüceltmek zorundayım, bu benim görevimdir, benim mal varlığımı araştırmazsanız namertsiniz demesi lazımdı. demedi. ağzına bant çekti ve yerine oturdu. bu mudur türkiye cumhuriyetinin şanı ve şerefi? sen mi koruyacaksın?
6. madde. akdenizin ortasında bizim gemimizi arıyorlar. arayacağız diyorlar, 4 saat ulaşamıyorlar. bir allah’ın kulu çıkıp arayamazsınız demiyor. roma büyükelçisi çıkıp 1 saat daha izin verin diyor. 5 saat geçiyor ve bizim gemimiz aranıyor, uluslararası sularda. sen mi koruyorsun türkiye cumhuriyetinin şan ve şerefini? kimsin sen?
bütün bunları yapanlar, kendi ülkelerine ihanet edenlerdir. bu ülke hiçbir zaman egemen güçlerin karşısında diz çökmedi. sen kim türkiye cumhuriyeti devletinin şanını ve şerefini korumak kim.
7. madde. taç giyen baş akıllı olur dedik. adaletli olur dedik. liyakatli olur dedik. sen cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuşsun, o koltuğu işgal etmişsin. yeminini tutmuyorsun. sahte diplomalı adamı alıyorsun, kamu bankasına yönetim kurulu üyesi olarak atıyorsun. akıl alacak şey değil. sahtekarlığa pirim veren bir adam cumhurbaşkanı olabilir mi? dünyanın hangi ülkesinde sahtekardan cumhurbaşkanı olur? sahtekarlık yapana ses çıkarmazsanız o suça ortaksınız demektir.
mısır’daki sağır sultan duyana kadar söyleyeceğim. devleti yönetemiyorlar. yönetme güçleri ve kapasiteleri yok.
8. madde. 15 temmuz darbe girişimi, beşiktaş’ta terör saldırısı. şehitlerimiz oldu. tuttunuz bir bağış kampanyası açtınız. bu milletin fakir fukarası o şehit yakınlarına ve gazilere verilmek üzere o bağış kampanyasına katkıda bulundu. ya bir ülkenin cumhurbaşkanı, allah aşkına ya, şehitler için vatandaşın verdiği paraya çöker mi ya? çöker mi ya? vermediler para, hala da vermiyorlar. yemin metninde var milli dayanışmayı sağlamak. ettiğin yemini tutmuyorsun. sen onu benim külahıma anlat.
9. madde. taç giyen baş akıllanır. bu söz basit bir söz değildir. bana çıkıp bir allah’ın kulu söylesin. akp’ye oy veren kardeşim de söylesin, mhp’ye oy veren kardeşim de söylesin. veya sandığa gitmeyen kardeşim, veya herhangi bir partiye oy veren kardeşim, veya oy vermeyen kardeşim. bir ülkenin en tepe noktasında olan bir kişi, dünyanın hangi ülkesinde rüşvet alan birisini türkiye cumhuriyeti devletini temsil etmek üzre atasın? türkiye cumhuriyetinin şanını ve şerefini ayaklar altına aldınız. utanmadan, sıkılmadan bunu yapıyorsunuz.
kalkmış bana neden sözde cumhurbaşkanı dedin diyor, sana cumhurbaşkanı demek hata.
son bir soru sorayım. defalarca sordum bir daha sorayım. sayın erdoğan, senin için namus ve şeref hangi anlama geliyor?
erdoğan 1 milyonluk tazminat davası açmış, önce kendisine yürekten teşekkür ederim. neden biliyor musunuz? bütün bu anlattıklarımı hakimin önüne de koyacağım. meclis başkanı, o bremen mızıkacıları dedim, milli savunma bakanı da demiş, efendim başkomutanmış da bilmemneymiş de. başkomutan kaçar mı terör örgütünden? bayrağını indirir mi başkomutan? paşa elbisesi giymek o kişiyi paşa yapmaz. paşa elbisesi giyen kişide vatan sevgisi ve yürek olur. terör örgütü tarafından teslim alanınan kişi de başkomutanlık yapamaz.
bütün bunları ve daha fazlasını hakimin önüne koyacağım. kime üzülüyorum biliyor musunuz? hakime üzülüyorum. bütün bu gerçekleri görüp ne yapacak?
--! spoiler !--
devamını gör...