1.
jacob van ruisdael'in 1665 yılında bitirdiği, londra'daki national gallery'de sergilenen, hollanda'nın altın çağı dediğimiz o dönemin en müthiş tablolarından bir tanesi.
bu güzel tablonun içeriğinden de bahsedelim biraz.
kilisenin atık dini temalı resim siparişi vermediği, yeni protestan hollanda cumhuriyet'nde dünyevi mesenler, hollanda manzaralarını içeren resimlere özellikle değer vermişlerdir. tuvalin büyük bir kısmı gökyüzü ve dalgalar halinde yükselen bulutlarla kaplı olduğu için jacob van ruisdael'in yaptığı bu geniş ve açık manzara resmini bir gökyüzü manzarası olarak nitelendirebiliriz pekala.
bu tür dış mekan görüntüleri ilk kez 17.yüzyılda hollanda'da ortaya çıkmış ve yeni bir türün doğmasına vesile olmuştur. doğaya ilişkin görüntülere uzun bir süre resimlerde yer verilmiş ama genel tarihi, mitolojik veyahut dini anlatılar için birer fon olarak kullanılmışlardır. burada ise manzara artık resmin ana temasıdır. betimlenen düz ve adeta sonsuz gözüken bu sahnenin gerçek bir yerin topografik temsili olduğunu düşünmek pekala mümkündür. aslında bu resim, örneğin, hollanda'nın merkezindeki gooiland bölgesinin genel görünümü olacağı yerde hiçbir mutlak yer bilgisi de vermez bizlere...
resmin tasarımı şüphesiz ruisdael'e ait olsa da sol alt köşede görülen çobanlar ve hayvanlar, bir gigür ve hayvan uzmanı adriaen van de velde tarafından yapılmıştır. farklı uzmanlıkları olan ressamların iş birliği yapması , hollanda resim sanatında sık karılaşılan bşr uygulamadır. ruisdaeel, philip wouwerman ve jan lingelbach ile de aynı şekilde çalışmıştır. bu resim, ressamın yaşamının ortalarında yağtığı tipik çalışmalardandır. güneş ışığının aydınlattığı çayır ile fırtınalı gökyüzü arasındaki dramatik tezat, ilahi kudretin mevcudiyetini manzarada aynı anda olup biten her şey tamamen doğal görünür.
bu güzel tablonun içeriğinden de bahsedelim biraz.
kilisenin atık dini temalı resim siparişi vermediği, yeni protestan hollanda cumhuriyet'nde dünyevi mesenler, hollanda manzaralarını içeren resimlere özellikle değer vermişlerdir. tuvalin büyük bir kısmı gökyüzü ve dalgalar halinde yükselen bulutlarla kaplı olduğu için jacob van ruisdael'in yaptığı bu geniş ve açık manzara resmini bir gökyüzü manzarası olarak nitelendirebiliriz pekala.
bu tür dış mekan görüntüleri ilk kez 17.yüzyılda hollanda'da ortaya çıkmış ve yeni bir türün doğmasına vesile olmuştur. doğaya ilişkin görüntülere uzun bir süre resimlerde yer verilmiş ama genel tarihi, mitolojik veyahut dini anlatılar için birer fon olarak kullanılmışlardır. burada ise manzara artık resmin ana temasıdır. betimlenen düz ve adeta sonsuz gözüken bu sahnenin gerçek bir yerin topografik temsili olduğunu düşünmek pekala mümkündür. aslında bu resim, örneğin, hollanda'nın merkezindeki gooiland bölgesinin genel görünümü olacağı yerde hiçbir mutlak yer bilgisi de vermez bizlere...
resmin tasarımı şüphesiz ruisdael'e ait olsa da sol alt köşede görülen çobanlar ve hayvanlar, bir gigür ve hayvan uzmanı adriaen van de velde tarafından yapılmıştır. farklı uzmanlıkları olan ressamların iş birliği yapması , hollanda resim sanatında sık karılaşılan bşr uygulamadır. ruisdaeel, philip wouwerman ve jan lingelbach ile de aynı şekilde çalışmıştır. bu resim, ressamın yaşamının ortalarında yağtığı tipik çalışmalardandır. güneş ışığının aydınlattığı çayır ile fırtınalı gökyüzü arasındaki dramatik tezat, ilahi kudretin mevcudiyetini manzarada aynı anda olup biten her şey tamamen doğal görünür.
devamını gör...