1.
isveçli neoklasik power metal grubu majestic'in 1999 çıkışlı süper albümüdür.
şu alta koyduğum albüm kapağına bakar mısınız? adeta "sarı kırmızı bir saray"! (bkz: cim bom bom)
ayrıca majestic kelimesinin de kraliyetten (bkz: your majesty); krallar ve kraliçelerden geldiğini belirtmem gerekir. aslan kral, saraydaki kral/kraliçe vs.

2023-2024 sezonu şampiyonuyuz! bu gece kutlu gecemiz!
yani bu vesileyle bu albüm şu anda aklıma düşse de hakikaten çeyrek asırdır çok sevdiğim bir albümdür bu. inanılmaz bir gitaristleri var mesela. evet, yngwie j. malmsteen etkilenimi çok bariz ama cidden akılalmaz yetenekli bir gitarist, peter espinoza.
vokalistleri jonas blum'un müthiş güzel bir ses rengi olsa da performansı için tam aynısını söyleyemeyeceğim zira gerçekten kusurları, albümü aldığım 1999'dan beri beni biraz rahatsız etmektedir ki albümün çıkış yılı da bu aslında. ne vesileyle keşfettim de aldım bu albümü hatırlamıyorum ancak iyi ki almışım. vokalistin ses renginin müthiş güzel olduğunu bir kez daha vurgulayayım da kendisine haksızlık olmasın zira cidden de aynen öyle adamın ses rengi. yani power ve progressive power metal gibi türlerde ses rengiyle fark yaratabilen çok sayıda isim olmuyor. hakikaten olmuyor. bu adam da öyle olabilenlerden biri olduğu için kendisinin kıymetini gayet iyi biliyorum. yoksa teknik performansıyla büyüleyen birçok isim var. ses rengi özel olan isimlerin kimi teknik kusurlarını görmezden gelebiliyorum. yaşasın jonas!
klavyelerde richard andersson da uçuk yeteneklere sahip bir isim ki zaten neoklasik avrupa power metalinde klavyeler hem sound'da çok baskın hem de performans bakımından uçuk kaçık olur normalde. andersson zaten birçok grupla çalışmış, kalifiye bir müzisyen ve bu albüme de çok güzel katkıda bulunmuş ve "uçuşa geçtiğinde" ise tüm sahne ışıklarını üzerine topluyor.
baslar ve davullara gelirsek... şimdi öncelikle bas gitardan çok anlamıyorum teknik olarak. yani o konuda cidden de ne söylersem söyleyeyim yanlış olur. ancak albümün sound bütünlüğünü çok sevdiğim için bir şey dememe de gerek yok. kaldı ki bu grup, norveçli progressive metal grubu ark gibi bir "yıldızlar topluluğu" da değil. bu arada ark'ın da majestic'in de sadece ikişer albümleri olageldi ve bu saatten sonra zannetmiyorum ki herhangi biri yeniden birleşip bir albüm daha çıkarsın. bunu biri yapacak olsa da ark olabilir bence.
davullara şimdi geleyim... öncelikle burada ideal bir davul sound'una rastladığımızı söyleyemesem de çok da şikayetçi değilim bu durumdan. zaten dream theater gibi "zengin" bir grup değilseniz, 90'larda power metal ve progressive metal gibi türlerde süper ötesi klas bir sound'a ulaşabilmeniz çok zor zira bu iş paraya bakıyor. davulcunun performansı içinse, albümün genel ruhuna gittiğini ama öyle makine bir performans göremediğimizi söyleyebilirim. yani bu bir şikayet değil aslında zira belki de anısı olduğundandır ve bu albümü alıp dinlemeye başladığımda henüz binlerce metal grubu bilmediğim için (yüzlerce bile zor. rock ve metal toplamı belki 100 falandır.) oldukça sevmiştim bu eserin sound'unu. davulları da genel sound'a uygun buluyorum bu bağlamda. ve organik davullar da mekanik davullara yeğ olabiliyor bazı durumlarda.
bu grubun ve albümün günümüzde pek bileni yok sanırım zira orada burada bahsedildiğine 2-3 kere denk gelmişimdir ancak, eve internet bağlattığımdan beri. yani 20 senedir falan. ama hiç bilinmiyorlar da diyemem. hatta bana yakın yaştaki ve metal bağlamında benzer tarz şeyler dinlediğimiz kişilerden bilen çoktur abstract symphony'yi. yani bir dostum mesela benden bağımsız hayranıymış bu albümü. kendisiyle 2003 gibi tanışmıştık ki ikimiz de çok seviyormuşuz bu albümü. yabancılardan da keza öyle kişilerde tek tük sohbetim olmuştur.
neyse ya uazatmayayım.
şampiyon cim bom bom!
albümü tümden dinlemek isteyenler için:
not: rock ballad'ı/slow'u sevenler 10:30'uncu dakikasına bakabilir aşağıdaki videonun. standing alone şarkısı oradan başlıyor ki cidden muhteşem bir parçadır.
şu alta koyduğum albüm kapağına bakar mısınız? adeta "sarı kırmızı bir saray"! (bkz: cim bom bom)
ayrıca majestic kelimesinin de kraliyetten (bkz: your majesty); krallar ve kraliçelerden geldiğini belirtmem gerekir. aslan kral, saraydaki kral/kraliçe vs.

2023-2024 sezonu şampiyonuyuz! bu gece kutlu gecemiz!
yani bu vesileyle bu albüm şu anda aklıma düşse de hakikaten çeyrek asırdır çok sevdiğim bir albümdür bu. inanılmaz bir gitaristleri var mesela. evet, yngwie j. malmsteen etkilenimi çok bariz ama cidden akılalmaz yetenekli bir gitarist, peter espinoza.
vokalistleri jonas blum'un müthiş güzel bir ses rengi olsa da performansı için tam aynısını söyleyemeyeceğim zira gerçekten kusurları, albümü aldığım 1999'dan beri beni biraz rahatsız etmektedir ki albümün çıkış yılı da bu aslında. ne vesileyle keşfettim de aldım bu albümü hatırlamıyorum ancak iyi ki almışım. vokalistin ses renginin müthiş güzel olduğunu bir kez daha vurgulayayım da kendisine haksızlık olmasın zira cidden de aynen öyle adamın ses rengi. yani power ve progressive power metal gibi türlerde ses rengiyle fark yaratabilen çok sayıda isim olmuyor. hakikaten olmuyor. bu adam da öyle olabilenlerden biri olduğu için kendisinin kıymetini gayet iyi biliyorum. yoksa teknik performansıyla büyüleyen birçok isim var. ses rengi özel olan isimlerin kimi teknik kusurlarını görmezden gelebiliyorum. yaşasın jonas!
klavyelerde richard andersson da uçuk yeteneklere sahip bir isim ki zaten neoklasik avrupa power metalinde klavyeler hem sound'da çok baskın hem de performans bakımından uçuk kaçık olur normalde. andersson zaten birçok grupla çalışmış, kalifiye bir müzisyen ve bu albüme de çok güzel katkıda bulunmuş ve "uçuşa geçtiğinde" ise tüm sahne ışıklarını üzerine topluyor.
baslar ve davullara gelirsek... şimdi öncelikle bas gitardan çok anlamıyorum teknik olarak. yani o konuda cidden de ne söylersem söyleyeyim yanlış olur. ancak albümün sound bütünlüğünü çok sevdiğim için bir şey dememe de gerek yok. kaldı ki bu grup, norveçli progressive metal grubu ark gibi bir "yıldızlar topluluğu" da değil. bu arada ark'ın da majestic'in de sadece ikişer albümleri olageldi ve bu saatten sonra zannetmiyorum ki herhangi biri yeniden birleşip bir albüm daha çıkarsın. bunu biri yapacak olsa da ark olabilir bence.
davullara şimdi geleyim... öncelikle burada ideal bir davul sound'una rastladığımızı söyleyemesem de çok da şikayetçi değilim bu durumdan. zaten dream theater gibi "zengin" bir grup değilseniz, 90'larda power metal ve progressive metal gibi türlerde süper ötesi klas bir sound'a ulaşabilmeniz çok zor zira bu iş paraya bakıyor. davulcunun performansı içinse, albümün genel ruhuna gittiğini ama öyle makine bir performans göremediğimizi söyleyebilirim. yani bu bir şikayet değil aslında zira belki de anısı olduğundandır ve bu albümü alıp dinlemeye başladığımda henüz binlerce metal grubu bilmediğim için (yüzlerce bile zor. rock ve metal toplamı belki 100 falandır.) oldukça sevmiştim bu eserin sound'unu. davulları da genel sound'a uygun buluyorum bu bağlamda. ve organik davullar da mekanik davullara yeğ olabiliyor bazı durumlarda.
bu grubun ve albümün günümüzde pek bileni yok sanırım zira orada burada bahsedildiğine 2-3 kere denk gelmişimdir ancak, eve internet bağlattığımdan beri. yani 20 senedir falan. ama hiç bilinmiyorlar da diyemem. hatta bana yakın yaştaki ve metal bağlamında benzer tarz şeyler dinlediğimiz kişilerden bilen çoktur abstract symphony'yi. yani bir dostum mesela benden bağımsız hayranıymış bu albümü. kendisiyle 2003 gibi tanışmıştık ki ikimiz de çok seviyormuşuz bu albümü. yabancılardan da keza öyle kişilerde tek tük sohbetim olmuştur.
neyse ya uazatmayayım.
şampiyon cim bom bom!
albümü tümden dinlemek isteyenler için:
not: rock ballad'ı/slow'u sevenler 10:30'uncu dakikasına bakabilir aşağıdaki videonun. standing alone şarkısı oradan başlıyor ki cidden muhteşem bir parçadır.
devamını gör...