adrian ilie

galatasaray'ın en parlak döneminin tohumlarının atıldığı 1996'da, genç yaşında kulübe gelmiş ve kısa sayılabilecek bir süreden sonra, kulübe iyi para kazandırarak takımdan ayrılmış rumen forvet.

1974 doğumlu olan oyuncu bizim için en çok galatasaray ile bilinse de dünyada daha çok bizden sonra gittiği valencia'daki kariyer dönemiyle bilinir ki bu çok normal; yani türkiye ligi vs ispanyol ligi denince bu versus'u kimin alacağı belli. * galatasaray'dan önceyse (gbkz: electroputere craiova ve steaua bucurești kulüplerinde oynamııştır. steaua, ilie'nin de büyük katkısıyla 3 sene üst üste lig şampiyonu olmuştur liglerinde ve 1995-1996 sezonunda bir de romanya kupasını kazanmıştır. yani ilie zaten bu kulüpte toplam 3 sezon oynamış. sonra da galatasaray ve valencia diye devam etti, bilindiği gibi.

valencia'dan ayrıldıktan sonra alavés kulübüne giden ilie, bu dönemde beşiktaş'ta kiralık olarak da oynamıştır. ve rumen yıldızın kariyerinin son dönemini geçirdiği kulüp ise zürich olmuştur (2004-2005). 2009'da futbola dönmek isteyen futbol starı, oynamayı planladığı rus kulübü fc terek grozny'nin medikal testlerinden geçememiştir ve futbolculuk hayatına nokta koymuştur böylelikle.

türkiye'ye gelen en yetenekli yabancı futbolculardan biridir. dünya çapında bir yıldız olabilecekken geçirdiği sarılık hastalığı (bu bilgi yanlışmış/yalanmış. aşağıdaki tanımımda bunu belirtmiştim.) ve kalıcı hasar bırakan ve nükseden ayak bileği sakatlığı/sakatlıkları yüzünden kariyeri pek de parlak devam etmemiştir.

galatasaray'dan valencia'ya transfer olduğunda, ispanyol kulübü taraftarlarınca kendisine kobra* lakabı takılmıştır.

çok rahat adam eksiltmesi,* iki ayağını da çok iyi kullanabilmesi, aşırtma şutlarda tam bir usta olması, gol sezgisi ve çevikliğiyle akıllara kazınmış bir oyuncudur.

gene de elbette bir gheorghe hagi değildir. yani yetenek de bir yere kadardır. efsane olmak başka bir şeydir.

yolu 2 kez ülkemize düşen rumen forvet. galatasaray'dan ayrıldıktan sonra 2003/04 sezonunda sezonun 2. yarısında kiralık olarak beşiktaş forması giydi.

90'ların firmino'su olur kendisi.
topun ayağına yakıştığı nadir forvetler'den biri sayılabilir.

rüzgar gibi geçti isimli belgesel serisinin bir bölümünün konusu/konuğu olan, unutulmayan topçu.

normalde öyle belgesel falan paylaşmam ama ilie'nin sarılık geçirdiği, burada dediklerinden anladığım kadarıyla bir yalanmış (i lie). ilie'nin satılacağı anlaşılınca taraftarlar acayip öfkelenmiş ve onları yatıştırmak için ilie'nin hasta olduğu söylenmiş. ama valencia'ya gider gitmez de oynamaya başlamıştı, haha. hatta ben, galatasaray, valencia'ya, ilie'nin sarılık geçirdiğini gizleyerek sattığını yani ispanyol kulübünü kandırdığını/kazıkladığını okuduğumu hatırlıyorum. meğerse adam hiç öyle hasta olmamış. güler misin ağlar mısın...

ilgili belgeseli izlemek için:

çocukluk dönemimde en sevdiğim futbolcuydu ama nedenini bilmiyorum.

sabin adında bir kardeşi vardı aynı pozisyonda oynayan ama abisi kadar sükse yapamayan.
klas golcülerden biriydi. valencia döneminde takip ederdim kendisini.