amerika kıtasına hiç peygamber gönderilmemesi

uzakdoğu'ya hiç peygamber gönderilmemesi olayında olduğu gibi, amerika kıtasının gerçek sahipleri olan kızılderililerin dini anlayışının panteist ve peygamberlik kurumunun orta doğu'daki samilere özgü bir gelenek olasındandır. gerçi amerika kıtasının yerlileri; 1492'den beri latinler* ve cermenler* tarafından işgal edilip soykırıma uğratılmıştır, latin amerika gibi tanımlar da bunun en somut kanıtıdır.
ayrıca peygamberlik, mitolojide ay kültü ile bağlantılıdır.

gönderildi kardes..
(bkz: john brown)

ben varım kardeş ben diyen yok mu be yok muu

muhammed ali clay 'dir evet.

bir gerçektir git şimdi adamların yanına dal taaşuk geziyorlar hala yerliler, kültürleri bu. islam'da ki katı tesettür anlayışıyla nasıl bağdaştiracaksin ki şimdi bunu, bir peygamber geldiyse her kavme inananlarin dediği gibi, ortak yönlerinin olması lazımdı ama yok işte. aksine aşırı zıtlıklar mevcut.

amerikaya indirilmiş bir sürü peygamber var.
örneğin;
1830da joseph smith kutsal incilin değiştirilmiş ve tahrif edilmiş olduğunu, tanrının kendisine incilin değiştirilmemiş hakiki kopyasını indirdiğini, kendinin son peygamber (mesih) olduğunu iddia etmiş ve bir çok taraftarda bulmuştur.
mormonluk olarakta adlandırılan latter day saint hareketi yada kilisesi dünyada yaklaşık 5 milyon, türkiye'de de 839 kayıtlı müride sahiptir.
kendi kutsal kitapları mainstream hristiyanlığın kullandığı kitaplardan ayrı olmasına ve joseph smith isimli kişinin son peygamber olduğuna inanmalarına rağmen, kendilerini hristiyan olarak tanımladıkları için kimileri hristiyan tarikati olarak görürken, bir çok kişi onları hristiyan olarak görmez.
ha keza jagalo, jehowas witness vb bir çok din abdye inmiştir.
mormonluk dini wikipedia

orada muhtelif tanrılar olduğu için ihtiyaç duyulmamış olabilir.

musafta biz her kavime kurtarıcı gönderdik deniliyor.

kehf suresi'nde zülkarneyn as'ın doğu ve batıya yaptığı iki yolculuktan bahsedilir. güneşin battığı yer olarak tasvir edilen yerin bugünkü amerika kıtası veya kıta yakınlarındaki bir ada olması muhtemeldir. zülkarneyn cenab-ı mevla tarafından oranın halkı hakkında dilediği gibi davranma hususunda muhayyer bırakılmıştır. bazı kavimlere peygamber gönderilmediği doğrudur. kendilerine uyarıcı gönderilmeyen topluluklara azab edilmeyeceği de beyan edilmiştir.

bir de amerikan siyah müslümanlar hareketini başlatan esrarengiz wallace fard denilen ironik şekilde beyaz bir adam var. arabistan'dan geldiğini söyleyip kapı kapı dolaşarak hediyelik eşya satan şu şahıs, islamiyeti tebliğ ederek belli bir kitle oluşturuyor ve sonrasında esrarengiz bir şekilde ortadan kayboluyor. bugün abd'deki tüm siyah müslümanlar, fard'ın takipçisi olan kişi ve gruplardan türemiştir. ben bu şahsın da hızır as veya bir melek olduğunu düşünüyorum. zira abd'de en acınası, zavallı durumda olup, bir yandan büyük potansiyel taşıyan ve kurtuluşu sadece islam'da olan topluluk siyahlardı.

gidip de mi gordun (bkz: haspam) dedirtir.

amerika kitasi zaten son 600 yildir kesfedildi ne bilicen aztek misin sen.

gönderilmiştir belki de adam "ne gidicem oralara. oğlumuzu kesmeye kalksak bizondan başka bir şey yok. onun da boynu yok" deyip gitmemiştir.
beni gönderse giderdim. manhattan civarında 10 hektar arazi kapatsam fırsattan istifade, bugün hepiniz yanıma on sekreterden geçtikten sonra gelebilirdiniz.

durum su ki biz ortadogu ve civari disinda yasamis hicbir peygamberin hikayesini ya da adini dahi bilmiyoruz.

“biz her kavime peygamber gonderdik” derken ya da 124bin diye bir sayida verirken dunyanin geri kalanindan hic birini bilmememiz 2 sonucu doguruyor.

1- tanri oralara hic gondermedi. ki bu “her kavime gonderdik” sozunu yalanlar

2- gonderdi ama basarisiz oldu ya da az guvendigi peygamberleri gonderdi.

yani oralara guclu,basarili olacak bir peygamber tabiki isteseydi gonderirdi. ordaki halkin bu gonderilen peygamberlerin degerini bilmedigini ? ya da hak etmedigini mi dusunuyor ?

yahudiler gibi ufacik bir halka 100lerce hikayesini bildigimiz peygamber gonderirken ve bu gonderilenlerin degerini bilmemis onlara ihanet etmisken buna ragmen onlarca sans veren tanri guney amerikadaki bir halka musa gibi guclu bir peygamberi cok mu gormustur ?

bir şanlıurfa olamadığı için.

of avel internet ateistlerinden gına geldi artık. metin yorumlamayı bilmez, teoloji bilmez, felsefe hiç bilmez gelip burada sanki müthiş sorgulamalar yapmış da sonuca ulaşmış gibi yazı yazıyorlar inanılmaz gerçekten.

çok basit bir cevabı var; her şeyden önce (değiştirilmediğini onlarca yüzlerce tarihsel veri ile emin olduğumuz kitap olan kur'an anlatısını örnek olarak kullanacağım) mesaj iddiası taşıyan kitaba bir bakalım, bu kitap neyi amaçlıyor? elbette ideal bir insan ve ideal bir toplum yaratmak. ideal insan profilini nebi a.s. ile, ideal toplum profilini de kur'an'da ve hadiste övülen ''selef'' olarak adlandırılan insan grubuyla yapıyor. bu insanların batılda ittifak etmeyecekleri belirtiliyor. (bu yalnızca bir inanç değil, akli bir ton çıkarımın sonucudur) ideal toplum yapısını nebi a.s. aracılığıyla oluştururken okuyanların ve islami ilimlerle uzaktan bile olsa ilgilenenlerin bilecekleri ''mekki ve medeni'' ayet ayrımına gidiliyor. mekki ayetler mekke'de, medeni ayetler ise medine'de inen ayetler. ayrıma gidilmesinin sebebi ise indirildiği ortamın farklılığı. birinde güçsüz bir müslüman tebaaya hitap var iken birinde de gayet düzenli ve güçlü yapıda olan bir tebaaya hitap mevcut. bu insanlardan beklenen şeyler haliyle fark edecek. aklı olanların buradan anlayacakları şey; ideali oluşturma yolunda kitabın mevcut ortam ve özellik gözettiği. şimdi size ben soruyorum, amerika vb. yerlerde yaşayan peygamberlerin, oranın coğrafyalarının, penguenlerin, ileri tarihte çıkacak teknolojik özelliklerin ve verebileceğimiz milyon tane örneğin kur'an'da anlatılmasının dönemin insanları üzerinden oluşturulacak ideal toplum yapısına ne gibi katkıları olabilir? buna gerek var mıdır ayrıca bu bir eksiklik midir? önce reddiyesi yapılan metin ve içinde büyük bir külliyat barındıran bu din iyi anlaşılmalı daha sonra reddiyesi yapılmalıdır. ha yazdıklarımı henüz eline 2 tane didaktik eser almamış internet ateistleri ''kıvırıyor ehehe'' deyip geçiştirebilirler fakat bu işlerle inceden temas kurmuş insanlar gayet iyi anlayacaklardır. tarihi metinleri özellikle de dini öge barındıran metinlerin nasıl anlaşılabileceği konusunda daha çok ama çok yolumuz var. maalesef ki bu da içler acısı.