1.
açık öğretim lisesi denilen garabet sistemin kısaltması.
amacı orta öğretime gitmemiş veya gidememiş olan kişilere hak tanımaktı sözde. sonuç ise orta öğretimde her geçen yıl okuldan alınan kız çocuklarının sayısının artması oldu. geri kafalı babalar ve destekçileri olan anaların işine yaradı. erken yaşta evliliğin önünü açtı.
bu sistemin devam ediyor olması cumhuriyet değerlerine hakarettir.
amacı orta öğretime gitmemiş veya gidememiş olan kişilere hak tanımaktı sözde. sonuç ise orta öğretimde her geçen yıl okuldan alınan kız çocuklarının sayısının artması oldu. geri kafalı babalar ve destekçileri olan anaların işine yaradı. erken yaşta evliliğin önünü açtı.
bu sistemin devam ediyor olması cumhuriyet değerlerine hakarettir.
devamını gör...
2.
tanımı açan arkadaşa katılmakla birlikte hiç okula gönderilemeyen kız çocuklarının da önünü de açmıştır. bir taraftan da liseyi bitiremeyen insanların okuma şansını hatta üniversite hayallerinin depreşmesine de vesile olmuştur.
tam bilmemekle birlikte son sınıfta olan gençlerin geçiş yaptığını da duymuştum. *
tam bilmemekle birlikte son sınıfta olan gençlerin geçiş yaptığını da duymuştum. *
devamını gör...
3.
#2258789
son sınıfta olan gençlerin geçtiği bilgisi doğru, ben de onlardan biriydim bizim lisedeki pek çoğu gibi. karantina bitip de tekrar okul açıldığında 12. sınıftık, 1,5 senedir yatarak okumanın rahatlığı çok sert bir şekilde elden alınınca* * daha ilk günlerden/haftalardan geçenler oldu. zaten bunun bir son tarihi* vardı, millet elini çabuk tuttu o yüzden*. hocalar sayının ciddiyetini görünce sınıflarda uyarılarda bulundular "lise çoh eyidir" şeklinde ama sökmedi, en son okulun tüm rehberlikçileri tek tek sınıf turlamaya başladılar sebebi öğrenmek/yol göstermek için iddiasıyla da amaç okulda tutmaktı* *. bu da işe yaramadı çünkü geçmeyi düşünenlerin sebebi okulda gereksiz yere tutulduğumuzdu: son sene olduğundan almanca, ingilizce vb pek önem arz etmeyen ya da yks'de karşılaşmayacağımız dersler işlenmiyordu; bu derslerde ders çalışıyorduk*, çalışmaya çalışıyorduk. kütüphane havası asla yakalanamadığından* pek verimli olmuyordu. öğrencilerin teklifi* ders programının bu derslerin günün sonuna konulacak şekilde ayarlanması ve bu derslere girmemekti* *. tabii ki kabul edilmedi, görüşmeler tıkandı*. ekim ortası olmuştu bu, millet baktı ki okulda bir değişim olmayacak ve geçişin son tarihi yaklaşıyor; patır patır geçmeye başladılar: bizim sınıf hafta başı ziyaret edilmişti rehberlikçiler heyeti tarafından, haftanın sonuna doğru sınıftan 4-5 kişi gitmişti; biri de bendim. benden sonra da gidenler olmuş diye duydum*.
geçtikten sonra değdi mi, valla boğaziçi'nde* okuyorum değdi bence. öğrenci disiplinliyse değer, kendi iradesi dışında hiçbir şey çalışmaya itmeyecek çünkü onu*. dershaneye gidiyor ve açığa geçince dershanenin mezun sınıfına geçtiyse bilemem* ama bence bu da mantıklı değil, ben açığa zaman ihtiyacından geçmiştim ve mezun sınıfı hafta içi full ders yaptığından katlediyordu o zamanı. hafta içleri paso dershanenin kütüphanesine* gidiyordum; dersler hafta sonu oluyordu genelde. aöl'ün sınavlarının basit olduğunu duymayan yoktur ama sınavların discord'da yayın açarak birkaç kişilik arkadaş grubuyla dakikalar içinde bitirildiğini bilmeyen olabilir. biz yapmadık tabii ki böyle şeyler ama kulağıma çalındı yani*.
son sınıfta olan gençlerin geçtiği bilgisi doğru, ben de onlardan biriydim bizim lisedeki pek çoğu gibi. karantina bitip de tekrar okul açıldığında 12. sınıftık, 1,5 senedir yatarak okumanın rahatlığı çok sert bir şekilde elden alınınca* * daha ilk günlerden/haftalardan geçenler oldu. zaten bunun bir son tarihi* vardı, millet elini çabuk tuttu o yüzden*. hocalar sayının ciddiyetini görünce sınıflarda uyarılarda bulundular "lise çoh eyidir" şeklinde ama sökmedi, en son okulun tüm rehberlikçileri tek tek sınıf turlamaya başladılar sebebi öğrenmek/yol göstermek için iddiasıyla da amaç okulda tutmaktı* *. bu da işe yaramadı çünkü geçmeyi düşünenlerin sebebi okulda gereksiz yere tutulduğumuzdu: son sene olduğundan almanca, ingilizce vb pek önem arz etmeyen ya da yks'de karşılaşmayacağımız dersler işlenmiyordu; bu derslerde ders çalışıyorduk*, çalışmaya çalışıyorduk. kütüphane havası asla yakalanamadığından* pek verimli olmuyordu. öğrencilerin teklifi* ders programının bu derslerin günün sonuna konulacak şekilde ayarlanması ve bu derslere girmemekti* *. tabii ki kabul edilmedi, görüşmeler tıkandı*. ekim ortası olmuştu bu, millet baktı ki okulda bir değişim olmayacak ve geçişin son tarihi yaklaşıyor; patır patır geçmeye başladılar: bizim sınıf hafta başı ziyaret edilmişti rehberlikçiler heyeti tarafından, haftanın sonuna doğru sınıftan 4-5 kişi gitmişti; biri de bendim. benden sonra da gidenler olmuş diye duydum*.
geçtikten sonra değdi mi, valla boğaziçi'nde* okuyorum değdi bence. öğrenci disiplinliyse değer, kendi iradesi dışında hiçbir şey çalışmaya itmeyecek çünkü onu*. dershaneye gidiyor ve açığa geçince dershanenin mezun sınıfına geçtiyse bilemem* ama bence bu da mantıklı değil, ben açığa zaman ihtiyacından geçmiştim ve mezun sınıfı hafta içi full ders yaptığından katlediyordu o zamanı. hafta içleri paso dershanenin kütüphanesine* gidiyordum; dersler hafta sonu oluyordu genelde. aöl'ün sınavlarının basit olduğunu duymayan yoktur ama sınavların discord'da yayın açarak birkaç kişilik arkadaş grubuyla dakikalar içinde bitirildiğini bilmeyen olabilir. biz yapmadık tabii ki böyle şeyler ama kulağıma çalındı yani*.
devamını gör...
4.
devran feci dönmüş. benim zamanımda kapanmadan önce anadolu öğretmen liseleri kısaltmasıydı bu. ortaklar canlandı gözümde. çifteler okuluna yaptığımız geziyi hatırladım. ah ulan ah. açık öğretim böyle mi kısaltılıyor? gözümde canlandı koskoca mazi.
devamını gör...