aşk acısının edebi eser yaratmadaki etkisi

yadsınamaz bir gerçek, bunun için aşık olup ayrılın. hep sanat için yapılan fedakarlıklar bunlar.
#2847868 kral ağır oldu bu

ölümün verdiği etki * 5

neden mi? kaybettiğin aşkının akıbetini ve senle birlikte şekillenmeyen geleceğini de görüyorsun da ondan.

çok sağlamdır. magnum dondurma yalatan reklamlarda işlenen asıl konu bu. sıısısıs

aşk acısı doğrudan bizim benliğimizle ilgilidir çünkü. benliğimizin bir parçasını teslim etmiş olmamız ve bu parçanın yaralanmasıyla ilgili. benlik mahremiyet demektir, özeldir ve dış müdahalelere karşı fazla hassas, alıngandır. bu sebeplerden dolayı yaşadığımız aşk acısını güvendiğimiz birkaç arkadaş haricinde kimseye göstermeyiz. güçlü durmamız, güçlü görünmemiz, gözyaşlarımızı yutmamız gerektiğini düşünürüz hep. hakkımızda; aşk acısı sebebiyle perişan olmuş, zayıf düşmüş demelerini istemeyiz. çünkü bilinçaltımıza işlenen şey, aşk acısının zayıflık belirtisi olduğu, hele erkeklerin bu bahsi ağızlarına dahi almamaları gerektiği düşüncesidir. oysa aşk acısı ruhun alabileceği en cesur, en kutlu yaradır ve âşık bu yarayı bir madalya gibi ruhunda sonsuza kadar taşır.

bknz

(bkz: sevdan olmasa)

evet evet bende de aşırı edebi küfürlere sebep oluyo bazen

merakla beklenendir.

bir gün yazarlık kursunda betimlemeli bir şeyler karalıyoruz. anonim olarak ilk benimki okundu. bir iki olumsuz ve çoğunluk olumlu eleştiri alan ben dayanamadım ve kendimi açık ettim. gıymatlı örgetmen bayan da bana döndü ve:
beddua etmek istemem ancak edebi diliniz o kadar süslü ki, sizin aşk acısı çekmenizi isterim. yani, sizden bu acıyı tarif etmenizi istiyorum, dedi.
hayırlısı bakalım.

aşkta acı da insana yaşamı sorgulatan, iç dünyasında yol almasını belki yol aramasını sağlayan etkenler.. edebiyatçıyı üretmeye yönlendirmesi, bu isteği tetiklemesi son derece doğal.

aşk acısı, yazarların ve sanatçıların duygusal bir ruh haliyle harekete geçmelerini, eserlere de gerçekçilik ve duygusallık katmalarını kolaylaştırabilir.

yaşanmış bir aşk acısının edebi esere dönüşmesi oldukça düşük bir ihtimaldir.*

birçok büyük yazar eserlerini hep kendi idealleri etrafında şekillendirir. hepsinin zihninde bir mükemmel vardır. bazı yazarlar bu mükemmeli eserlerine taşırken bazı yazarlar ise mükemmelin oluşmasını engelleyen nedenleri ele alır. sonuç olarak bu mükemmel dediğimiz nesne iyi olmak zorunda değildir. örneğin divan edebiyatında birçok şairimiz sevgilinin verdiği acıyı işler. eğer birazcık eğilip o dizelere bakarsanız tasvir ettikleri sevgilinin gerçek hayatta olma ihtimali olmayan bir sevgili olduğunu fark edersiniz. sevgilinin boyu upuzundur, saçları yerlerde sürünür bir beli vardır kıldan incedir. kirpikleriyle ok atar. dudağı nokta kadar minnacıktır. birçok divan şairimiz kendi zihinlerinde tasarladıkları bu mükemmel'e yönelik olarak şiirler yazdılar. bunun dünyadaki örnekleri de oldukça fazladır.

yaşanmış somut acılar çekilecek nefesi kalmamış bir cığara gibidir ancak olmasını istediklerimiz, keşfedilmemiş ve bütün güzelliğiyle bizleri bekleyen bir kıta gibidir.

şarkıcılara bakın mesela. romantik parçalar yazan ve seslendiren sanatçılar evlenene kadar bir başka yazarlar ve söylerler. evlenince o duygu uçup gidiyor sanki. aşk acısı insana her şeyi yaptırabildiği gibi şairane yazmayı ve konuşmayı da öğretir efendim.

tanımlanmış acı sınırlandırır. aşk acısı tanımlanmış bir acıdır. çok güzel bir aşk şiiri için ıstırap olmazda olmazdır. edebi eser biraz genel bir ifade oluyor aşk acısı için.

aşk acısının kişinin kendisine bağlı olarak dışa vurumu farklıdır, çekilen aşk acısı beyinde ölüm etkisi gibidir. aynada kendinden birini görememe gibidir.