asla satın alınamayan yeşil ceketin öyküsü
başlık "portakala abi diyen mandalin" tarafından 12.11.2021 01:04 tarihinde açılmıştır.
1.
bugün sizlere kendi başımdan geçmiş bir olayı anlatmak istiyorum bu hikayeyi dinledikten sonra ikinci el modaya naletler yağdırıp direnmandalin etiketiyle sosyal yardım kuruluşlarınca bana destek olabilirsiniz. bundan 3 sene önce okulda bir arkadaşın üstünde bu yeşil ceketi gördüm. fakat samimi de değiliz soramıyorum nereden aldın diye. ceketimi asmak suretiyle askılığa giderken onun ceketin yanına asar markasını öğrenirim falan derkennn ben bir şekilde öğrendim bu ceketin markasını. pull and bear'mış. herkes gibi benim gelip geçici heveslerim olabiliyor, ceket de 280 lira açıkçası bana çok geldi. ben de dedim bu hevesimin geçmesini bekleyim bari ne yapayım nasılsa bitecek. unutursun dedim kendime. unutamadım... bu esnada benim cekete olan sevdam katlanarak devam etti. ben de ikinci el sayfalardan bakmaya başladım bu yeşil cekete. tam buluyorum alıyorum hooop satıcı bir anda ceketi göndermiyor. 7 defa tam 7 defa ceketi satın aldım göndermediler. sonra dedim dur mandalin, geçecek ulan unutacaksın. ama yok. unutamıyorum çığ gibi büyüyor bendeki bu sevda. sabah uyanıyorum ceketi düşünüyorum akşam yatıyorum ceketi düşünüyorum, bir şey giyiyorum diyorum keşke yeşil ceketim olsaydı böyle kombinlerdim falan derken. dedim dur. sen aşık mı oluyorsun? arkadaş ortamında hep yeşil ceketle anılmaya başladım. ne zaman uzaklara dalsam diyorlar ki ne oldu yine onu mu düşünüyorsun? evet, onu düşünüyorum. görenler diyor yeşil ceket diye tutturduğun bu muydu? diyorum siz onu bir de benim gözümden görün. geçenlerde pull and bear'ın resmi ınstagram sayfasına bile yazdım. dedim sizde var mı? onlar da eski koleksiyon ürünü bir daha gelmez dediler. onun gibisi gelmeyecek biliyorum... bu gece de onu düşünerek uyuyacağım bir gece. yine bir satıcı tarafından hüsrana uğratıldım. bu kadar üzüldüğümü bilse aşkıma saygı duyar ve ceketi bana karşılıksız verirdi belki de. yeşil ceketle arama giren herkese bu isyanım. işte anlıyorum şimdi nazım hikmet'in piraye'yi nasıl sevdiğini. bak bana yeşil ceket , sende ben imkansızlığı seviyorum fakat asla ümitsizliği değil... görsellere ceketi alıp alıp iptal edildiğini ekleyeceğim ancak yalnızca 4 tanesini ekleyebiliyorum 3 defa daha denemiştim fakat onları aldığım hesabımı kapattım. iyi geceler sözlük. bu kalbim ikinci el satıcılarını affetmeyecek...
edit: pull and bear konuşmalarını da ekliyorum. delirdiğimi düşünenler olabilir. delirdim*.
edit: pull and bear konuşmalarını da ekliyorum. delirdiğimi düşünenler olabilir. delirdim*.
devamını gör...
2.
(bkz: çok üzgünüm senin adına)
devamını gör...
3.
4.
o yeşil cekete, pembe fitilli kadifeden pantolonla kombin yapılabilir : )
devamını gör...
5.
barış mançonun "ahmet beyin ceketi" şarkısı bile bukadar dokunaklı değil.
devamını gör...
6.
işte bu tam benim seviye. ben de birleşik krallıktaki sen de 3 ben deyim 5 sene önceki mavi koltuğumu çok özlüyorum biliyor musunuz? ikeanındı ama hiç görmedim bir daha. bir de build a bear'in halloween ayısı vardı o zamanda harçlığım bitmiş alamamıştım. yıllardır unutmadım gittim ebayden aldım. bir de içimde kalan bir diğer hadise (içimde de kalmadı çok aslında bütün sülalem arkadaşlarım beş yüz kez dinledi) lush oxford streetteyim babamın parasıyla lush'u topluyorum. oxford street'teki lushta çok meşhurdur ve yeni ürünler exclusive ürünler hep oraya gelir ilk. neyse efendim ben orada bir lush mumu gördüm bayıldım. ama sepetime baktım dedim çok harcadın bugün (ben o aklımı çemenleyeyim iyi mi) bıraktım. sonra sen gel biri mumu söndürmeyi unutmuş ve üründe bambuyla kaplı olduğundan ürün yanmış. ürünü piyasadan çektiler iyi mi! istesem de bulamam artık bu da böyle bir anımdır. acın acımızıdr mandalin. bunu ancak eşya bağımlısı insanlar anlar.
devamını gör...
7.
bir ton yeşil ceket var bende de sana olmaz herhalde. neyse ben giymeye devam ediyim.
devamını gör...
8.
bir yazarın hüzünlü anısı.
konuyu anlatan yazarla aynı burçta olduğuma eminim ama ispatlayamam*. aynı takıntı durumu bende de oluyor. taktığım bir ürün için fizana gitmişliğim de olmuştur.
ama biri var ki… ipekyol’da gördüğüm o mor renkli ceket.. düşünün hem ceket hem de mor. neyse efendim ben ilk görüşte aşık oldum tabi. kendinden desenliydi , rengi de koyu mora yakındı. benzeri yoktu anlayacağınız. ben de yazar gibi fiyatını görüp, aşkı söndürmeye çalıştım ama yok efendim.
gel zaman git zaman, sürekli fiyatları kontrol ediyorum derken, indirime girdi. hem de yarı yarıya. hemen almak için harekete geçtim ve baktım ki sadece 1 adet ve bedeni yok. yine yılmadım; siteden tüm mağazaları kontrol ettim. ama yok efendim, var ama bedeni yok.
şimdi google’dan da kalkmış. arada bakıp dertleşiyordum onunla.
sevgiliye kavuşamamak gibidir bu durum; yaşamayanlar bilmez* .
konuyu anlatan yazarla aynı burçta olduğuma eminim ama ispatlayamam*. aynı takıntı durumu bende de oluyor. taktığım bir ürün için fizana gitmişliğim de olmuştur.
ama biri var ki… ipekyol’da gördüğüm o mor renkli ceket.. düşünün hem ceket hem de mor. neyse efendim ben ilk görüşte aşık oldum tabi. kendinden desenliydi , rengi de koyu mora yakındı. benzeri yoktu anlayacağınız. ben de yazar gibi fiyatını görüp, aşkı söndürmeye çalıştım ama yok efendim.
gel zaman git zaman, sürekli fiyatları kontrol ediyorum derken, indirime girdi. hem de yarı yarıya. hemen almak için harekete geçtim ve baktım ki sadece 1 adet ve bedeni yok. yine yılmadım; siteden tüm mağazaları kontrol ettim. ama yok efendim, var ama bedeni yok.
şimdi google’dan da kalkmış. arada bakıp dertleşiyordum onunla.
sevgiliye kavuşamamak gibidir bu durum; yaşamayanlar bilmez* .
devamını gör...
9.
vay anasını yaaa, bir yeşil ceket kadar sevilemedik şu dünyada.
devamını gör...
10.
uzuun zaman önce lisedeyim.
ailemin durumu yok. taklit veya kimsenin duymadığı marka spor ayakkabılarla idare ediyorum.
kıvırcık, esmer zayıf bir koşucu kız var. okulda normalde spor ayakkabı yasak ama bu kız hem sporda başarılı hem de babası mühim biri, dolayısıyla yeşil arkalı adidas stan smith giyiyor.
tenefüslerde esmer ince bileğine inanılmaz yakışan o bembeyaz ayakkabıyla dolaşıyor.
üstünden 30 sene geçiyor.
sporu salonda yapıyorum. özel salon içi üretilen epey pahalı spor ayakkabılarım varken pat diye stan smith gene moda oluyor.
gidip yeşil arkalı olanı deniyorum. inanılmaz rahatsız. dümdüz bir taban ve önü sivri. babet çorabı ayağımdan çıkarıyor. deri tabana hiçbirşey yapışmıyor resmen ayağın kayıyor içinde. istediğim numarayı erkek tipinde buluyorum. içine kalıp koyup genişletiyorum önünü. epey bir süre bekletip dışarda giyiyorum.beyazı kirlense de çok sık giymesem de o ayakkabının vestiyerde durması çocukluk yaralarımı bir nebze iyileştiriyor. herhalde ölene dek kalacak orda.
ailemin durumu yok. taklit veya kimsenin duymadığı marka spor ayakkabılarla idare ediyorum.
kıvırcık, esmer zayıf bir koşucu kız var. okulda normalde spor ayakkabı yasak ama bu kız hem sporda başarılı hem de babası mühim biri, dolayısıyla yeşil arkalı adidas stan smith giyiyor.
tenefüslerde esmer ince bileğine inanılmaz yakışan o bembeyaz ayakkabıyla dolaşıyor.
üstünden 30 sene geçiyor.
sporu salonda yapıyorum. özel salon içi üretilen epey pahalı spor ayakkabılarım varken pat diye stan smith gene moda oluyor.
gidip yeşil arkalı olanı deniyorum. inanılmaz rahatsız. dümdüz bir taban ve önü sivri. babet çorabı ayağımdan çıkarıyor. deri tabana hiçbirşey yapışmıyor resmen ayağın kayıyor içinde. istediğim numarayı erkek tipinde buluyorum. içine kalıp koyup genişletiyorum önünü. epey bir süre bekletip dışarda giyiyorum.beyazı kirlense de çok sık giymesem de o ayakkabının vestiyerde durması çocukluk yaralarımı bir nebze iyileştiriyor. herhalde ölene dek kalacak orda.
devamını gör...
11.
onsuz geçirdiğim bir gün daha sayın yazarlar... durumu merak edenler olmuş (1 kişi) bu yüzden güncelleme yapmak istedim. 5 aydır değişen bir şey yok. olmuyor yapamıyorum kara sevda bu benimkisi. bunca nankörlük, kötülük arasında tek tutunduğum şey onun çisil çisil bakan yeşil cepleri. onu düşünmeden uyuduğum tek bir gece bile yok.
senelerdir neredeyse her gün tüm ikinci el sitelerini talan ediyorum, her sabah uyandığımda keşke o da olsaydı bu gömleğime en çok o yakışırdı dediğim başka bir yeşil ceket yok.
bakın benim hayatıma çok ceket girdi, kimisi tek kombinlikti ama yeşil ceket... geçen gün arkadaşlar kafam dağılsın diye beni defacto'ya bile götürdüler. beğen ulan alıcaz sana bi yeşil ceket dediler. tam bir yeşil ceket giyecektim ki aklıma senin iki yandan sarkan iplerin geldi... neydi bu bendeki? ne bu sendeki beni delirten şey? sana sahip olma arzum neydi?
evet belki seni unutmak için her gün başka ceketler giyiyorum, belki dolaşıyorum mağazaları fütursuzca. sen yoksun diye başka ceplerde arıyorum mutluluğu ama ben senden sonra hiç eski mandalin olmadım. daha bir hakan akkaya'yım sanki. sen, dışı güzel içi polyester ceketlerden değilsin sen yüzde yüz pamuklusun. bu yüzden bil değerini. sana verilmeyen değeri başka kollarda arama boşuna. onlar seni ikinci elden pahalıya satmaya çalışırlar. bense sana paha biçemediğim için benim değilsin, bunu hiç unutma. iyi giyinenler yalnızlıktan ölüyor, iyi ceketlerse kötü giyinenlerin balkonundan yıldızlara bakarak diye boşuna dememiş dostoyevski.
"seni kaburgamın altın parçası, seni yakasında elma kokusu... bir daha hangi fabrika üretir seni?"
bulacağım seni yeşil ceket. sensiz geçirdiğim her günü seni üzerimden çıkarmayarak telafi edeceğim. ne demiş özdemir asaf;
"uykunun içinde bir rüya, rüyamda bir gece, gecede ben... bir yere gidiyorum, delice... üstümde sen."
senelerdir neredeyse her gün tüm ikinci el sitelerini talan ediyorum, her sabah uyandığımda keşke o da olsaydı bu gömleğime en çok o yakışırdı dediğim başka bir yeşil ceket yok.
bakın benim hayatıma çok ceket girdi, kimisi tek kombinlikti ama yeşil ceket... geçen gün arkadaşlar kafam dağılsın diye beni defacto'ya bile götürdüler. beğen ulan alıcaz sana bi yeşil ceket dediler. tam bir yeşil ceket giyecektim ki aklıma senin iki yandan sarkan iplerin geldi... neydi bu bendeki? ne bu sendeki beni delirten şey? sana sahip olma arzum neydi?
evet belki seni unutmak için her gün başka ceketler giyiyorum, belki dolaşıyorum mağazaları fütursuzca. sen yoksun diye başka ceplerde arıyorum mutluluğu ama ben senden sonra hiç eski mandalin olmadım. daha bir hakan akkaya'yım sanki. sen, dışı güzel içi polyester ceketlerden değilsin sen yüzde yüz pamuklusun. bu yüzden bil değerini. sana verilmeyen değeri başka kollarda arama boşuna. onlar seni ikinci elden pahalıya satmaya çalışırlar. bense sana paha biçemediğim için benim değilsin, bunu hiç unutma. iyi giyinenler yalnızlıktan ölüyor, iyi ceketlerse kötü giyinenlerin balkonundan yıldızlara bakarak diye boşuna dememiş dostoyevski.
"seni kaburgamın altın parçası, seni yakasında elma kokusu... bir daha hangi fabrika üretir seni?"
bulacağım seni yeşil ceket. sensiz geçirdiğim her günü seni üzerimden çıkarmayarak telafi edeceğim. ne demiş özdemir asaf;
"uykunun içinde bir rüya, rüyamda bir gece, gecede ben... bir yere gidiyorum, delice... üstümde sen."
devamını gör...
12.
ula ben mi şıpsevdiyim yoksa herkes mi duygusal? vay bee dediğim başlık. vayy bee....
(bkz: ahmet beyin ceketi)
dur bakalım düşünelim: ben neye böyle deli gibi bağlandım?..* *
(bkz: ahmet beyin ceketi)
dur bakalım düşünelim: ben neye böyle deli gibi bağlandım?..* *
devamını gör...