aslında her insanın kendi içinde rabbi aradığı gerçeği

evet, bence istisnasız her insan ömrünün bir noktasında bütün zaaf ve zayıflıklarında, geçici ve kalıcı mutsuzluklarında, ağlama ve yaslarında, sonsuz bir gücün yanında olup yardımına koşmasını beklemekte ve aramaktadır...

arayan ya bulur ya bulduğunu ve bulabileceğini inkar eder ya da arayış içinde kalır" diyor sextus, aman ha, aman.

ve buyurdu ki, duyuldu,
dedi,

*
allahu teala, ancak ki dünyevi çirkin alışkanlıklarımızı terk ettiğimiz vakt, bizi dostluğuna nail kılacaktır. sen mal mülk para şöhreti sevmeyeceksin ki, tanrı'yı bulacaksın.
ve bir gün, herkes düşer bir dara. bunu unutma.

rabbi demek ingilizcede haham demek.

insanın aramasına gerek yoktur çünkü her insan inancı ile beraber doğar. içinde var olan duygunun ve bağlılığın ne olduğunu öğrenmek için de, bir guide( rehber) ihtiyacı vardır. bu ebeveynler olabilir, okulda ki hocalar olabilir, arkadaşlar, kitaplar, bireysel araştırmalar.. yani adı farklı olsa da, işlevi aynı olan bir şey; dini- inancın ne olduğunu öğrenmek..

her insan, rabbimizden bir parça taşır. dolayısıyla en dinsiz olduğunu iddia eden insan bile, en kötü anında ilk " tanrı" der ya da "dua" eder. bu iç güdüsel bir savunma sistemidir. zaten bildiğin şeye, bağlı olduğun şeye savaş açmak yerine( modern dünyanın saçma sapan teorileri yüzünden), kendini zaten var olana açarsın ve tanrı'nın akışına %100 bağlılık sergilersin.

rabbim şaşırtmasın ama popüler kültürün sattığı ideolojiler insanları agnostik/ deist/ ateist olmaya itti. dinsizliği satabilmek için, bir sürü soru üretip; insanları çıkmaza sokuyorlar. bu çıkmazlar sonucunda ise; kişi dini inancı konusunda hasar alabiliyor.

diyeceksiniz ki ; " insanlar bunu niye yapsınlar? "

her sistemin bir çıkarı vardır. dolayısıyla dinsizlikte bir pazardır. din'in yasakladığı şeylerin önünü açıp, bunlara ticaret sahaları oluşturabilmek için; dini inancın öğretilerine saldırıldığını düşünüyorum.

modern dünyanın eğlence sektöründe var olan her şey, kutsal kitaplarda "günah" olarak geçiyor çünkü insanın bedenine ve akli iradesine hasar veriyor. her dini inançta insana az/ çok zarar verecek her şey " günah" olarak tanımlanmıştır ve insanların uzak durması öğütlenmiştir. mesela uyuşturucu, fuhuş, kara para, mafyacılık bunlar dini inançların hepsinde büyük günahlardır ama aynı zamanda bunlar dünyada ciddi pazarlardır da. bunlara dini inancı sebebi ile dahil olmayan bir sürü kitle var. dolayısıyla bu kitleden de bir çıkar sağlamak gerekiyor ki pazarın çapı genişlesin. bu insanları bu işlere çekebilmenin en kolay yolu nedir?

- ekonomik darlama,
- baskılama,
- tehdit,
-izolasyon,
- sosyal medya gücü( ultra lüks hayatlara özendirme)

dünya toplumlarında bunların çoğu var zaten. bunlara rağmen dürüstçe, kendi halinde yaşayan insanların elinde ki ana sebep; dini inanç. bu yüzden bu baltalanıyor.

yani devreye " manipülasyon ve saldırı" giriyor. bu da söyle hayat buluyor;

" tanrı veya din yoktur çünkü eğer tanrı olsaydı ...... olmazdı." ve bir sürü zırva cümleler sıralanıyor. bu zırvalıklarla bu teori aşılanıyor ki, günün sonunda kutsal kitaplarda yazılan şeylere sadakat gösterilmesin. herkes assın, kessin, tecavüz etsin, kara para aklasın, kadın- cocuk fuhuş ticareti yapsın.. bunlardan geçinenler 1000 kazanıyorsa, 100000000 milyar olsun.

dikkatli olmakta fayda var. kapana konan peynire kanmayın.

insan doğasında "rab" aramak gibi bir güdü yoktur. zor ve çıkışsız durumlarda insanların "çaresizlik nedeniyle", bir takım mucizevi beklentiler ve arayışlar içine girmesi olasılığı vardır. ancak bu bir rab arayışı değil, bildiği inandığı somut seçeneklerinin o an için olmayışının yarattığı geçivi ve anormal bir durumdur. yani insan bilgi ve deneyimleri ile nelerin gerçek çözüm sağlayıcı olduğuna bilir, inanır, önceler ve tercih eder. bu bildikleri o an için mevcut değilse 'olmayacağına inandığı, bildiği şeylerden yardım bekleme çaresizliği ile' anormal tutumlar da gösterebilir. kısaca: insan için doğal, normal olan bildiklerini, sınayıp öğrendiklerini seçmektir. anormal ve sıradışı olansa mucize güçlere sığınma çaresizliğidir.
bir akrebin de ateşten bir çember içinde bırakılması halinde her yöne giderek kurtulmaya çalıştığı ancak çıkış olmadığını anladığı anda da kendisini sokup zehirleyerek kurtulacağına inandığı gözlenmiştir. bu mucize inancı akrebi ne kadar kurtarıyorsa insanı da o kadar kurtarır kısaca.. bilim ve akıl yolundan şaşmayın, ayrılmayın, mucize ve kof masallara kanmayın.

benim aramalarim sonucu :

aradiginiz rabbe su an ulasilamiyor. lutfen daha sonra tekrar deneyiniz.
the god you are looking for is not available right now. please, try later.

(bkz: varoluş sancısı)

bir arayışım kalmayalı yıllar oldu. o keskin netliğin uzun zamandır farkındayım. hazin bir boşluğun daimi mutsuzluğunu kabullenmek arayıştan da bulamayıştan da zormuş.

insan kendi içine dönünce öyle şeylerle karşılaşıp öyle koca koca yükler yükleniyor ki bunları taşıyamayacağını hissedince kudretli bir şeye aktarıp hafiflediğini hissediyor. eğer ki içsel yolculukta aranılan bir yaratıcı var ise kaçıştır bana göre.

yıkılmadım, ayakta da değilim, rabbim taşıyor tüm yüklerimi
bir gün arayı açarsan peki?
işte o zaman sil baştan.

böyle bir gerçekliğin olmadığını düşünüyorum.

ı looked inside for a long time and there is no rabbi men.

her insanın rabbi kendisine ve kendisidir. herkes dualitenin bir parçası ve bu düzlemdeki her noktanın temsilidir. yaratan da yaratılan da aynı kişidir. haktan geliriz, hakka gideriz. biz hakkın ta kendisiyiz. evren gökyüzünde ve aynı zamanda gözlerimizin içinde.

(bkz: ene'l-hakk)
(bkz: yumurta teorisi)

içimizde diyenleri cem yılmazın şu videosuyla baş başa bırakıyorum

paranın tanrı, tengri, allah, buddha,göktengri adına ne diyorsanız işte daha çok işe yaradığı bir dünyada tanrı paradır.

içinizde bir rabbi olduğundan şüpheleniyorsanız sakın kendiniz çıkarmaya çalışmayın en yakın sinagoga gidin

allah haşa icimizde degil diye olmayan gercek. allah goktedir, ilmi ise her yerdedir. arayan bulur deniyor incil'de.