1.
apartheid dönemi güney afrika’sı, yalnızca ırk ayrımcılığıyla değil, aynı zamanda ciddi insan hakları ihlalleriyle de hatırlanıyor. bu dönemde yaşanan en korkunç olaylardan biri, "the aversion project" adıyla bilinen ve güney afrika savunma kuvvetleri (sadf) tarafından yürütülen bir programdı. bu proje, eşcinsel askerleri zorla "tedavi etmeye" yönelik acımasız uygulamaları içeriyor, bireyleri istemedikleri halde dönüşüm terapilerine ve cinsiyet değiştirme ameliyatlarına maruz bırakıyordu.
1970'ler ve 1980'ler boyunca süren bu program, eşcinselliği bir "hastalık" olarak gören güney afrika ordusunun askeriyede katı bir düzen sağlama çabasının bir parçasıydı. orduda görev yapan psikiyatrist dr. aubrey levin'in liderliğinde yürütülen bu süreçte, eşcinsel askerler elektroşok terapisi, kimyasal kastrasyon ve hormon tedavisi gibi yöntemlerle "heteroseksüel" olmaya zorlandı. en ağır vakalarda ise bireylere zorla cinsiyet değiştirme ameliyatları yapıldı ve bu kişilerin çoğu daha sonra ordudan ihraç edildi.
tahminlere göre, yaklaşık 900 asker bu etik dışı uygulamaların kurbanı oldu. sayısı tam olarak bilinmese de, birçok kişi ağır fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz kaldı, bazıları ise bu "tedaviler" yüzünden hayatını kaybetti. projeye ait resmi kayıtların büyük bir kısmı ortadan kaldırılmış ya da gizlenmiş olsa da, apartheid sonrası kurulan gerçekleri araştırma komisyonu (truth and reconciliation commission) tarafından yapılan incelemeler, yaşanan insan hakları ihlallerini gün yüzüne çıkardı. ancak, programdan sorumlu olanların çoğu hiçbir zaman yargılanmadı.
dr. aubrey levin, apartheid rejimi sona erdikten sonra güney afrika’dan kaçtı ve kanada’ya yerleşti. yıllar sonra burada cinsel saldırı suçlarından mahkum edilerek hapis cezasına çarptırıldı.
the aversion project, güney afrika’nın geçmişinde kara bir leke olarak kalmaya devam ediyor. zorla uygulanan dönüşüm terapileri ve etik dışı tıbbi müdahaleler, yalnızca bireylerin hayatlarını mahvetmekle kalmadı, aynı zamanda tıp etiği açısından da büyük bir skandal yarattı. günümüzde insan hakları savunucuları, bu projede mağdur olan kişilerin adalet arayışına destek vermeye devam ediyor. bu olay, tarihin en acımasız insan hakları ihlallerinden biri olarak hatırlanıyor.
1970'ler ve 1980'ler boyunca süren bu program, eşcinselliği bir "hastalık" olarak gören güney afrika ordusunun askeriyede katı bir düzen sağlama çabasının bir parçasıydı. orduda görev yapan psikiyatrist dr. aubrey levin'in liderliğinde yürütülen bu süreçte, eşcinsel askerler elektroşok terapisi, kimyasal kastrasyon ve hormon tedavisi gibi yöntemlerle "heteroseksüel" olmaya zorlandı. en ağır vakalarda ise bireylere zorla cinsiyet değiştirme ameliyatları yapıldı ve bu kişilerin çoğu daha sonra ordudan ihraç edildi.
tahminlere göre, yaklaşık 900 asker bu etik dışı uygulamaların kurbanı oldu. sayısı tam olarak bilinmese de, birçok kişi ağır fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz kaldı, bazıları ise bu "tedaviler" yüzünden hayatını kaybetti. projeye ait resmi kayıtların büyük bir kısmı ortadan kaldırılmış ya da gizlenmiş olsa da, apartheid sonrası kurulan gerçekleri araştırma komisyonu (truth and reconciliation commission) tarafından yapılan incelemeler, yaşanan insan hakları ihlallerini gün yüzüne çıkardı. ancak, programdan sorumlu olanların çoğu hiçbir zaman yargılanmadı.
dr. aubrey levin, apartheid rejimi sona erdikten sonra güney afrika’dan kaçtı ve kanada’ya yerleşti. yıllar sonra burada cinsel saldırı suçlarından mahkum edilerek hapis cezasına çarptırıldı.
the aversion project, güney afrika’nın geçmişinde kara bir leke olarak kalmaya devam ediyor. zorla uygulanan dönüşüm terapileri ve etik dışı tıbbi müdahaleler, yalnızca bireylerin hayatlarını mahvetmekle kalmadı, aynı zamanda tıp etiği açısından da büyük bir skandal yarattı. günümüzde insan hakları savunucuları, bu projede mağdur olan kişilerin adalet arayışına destek vermeye devam ediyor. bu olay, tarihin en acımasız insan hakları ihlallerinden biri olarak hatırlanıyor.
devamını gör...