yazar: enis batur
yayım yılı: 2013
yazarın ''yazarsınız ve bir tren yolculuğunda karşınızdaki kişi sizin kitabınızı okursa nasıl hissedersiniz, konuşur musunuz, bir yazar olarak okurunuzdan ne bekliyorsunuz?'' fikri ile yazdığı deneme tadında kısa bir öykü kitabıdır. birçok yerde uzun paragraflar ve felsefe niteliğindeki metinler ile okur-yazar ilişkisini konu almıştır.
yayım yılı: 2013
yazarın ''yazarsınız ve bir tren yolculuğunda karşınızdaki kişi sizin kitabınızı okursa nasıl hissedersiniz, konuşur musunuz, bir yazar olarak okurunuzdan ne bekliyorsunuz?'' fikri ile yazdığı deneme tadında kısa bir öykü kitabıdır. birçok yerde uzun paragraflar ve felsefe niteliğindeki metinler ile okur-yazar ilişkisini konu almıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "afillibirbey" tarafından 22.06.2021 12:15 tarihinde açılmıştır.
1.
#101537 no’lu tanımda bahsedildiği üzere türkiye’nin (bkz: umberto eco)’su, şiirleriyle edebiyat dünyamızın en nadide ödüllerinden cemal süreya, necatigil ödüllerini; denemeleriyle tdk ödülü alan, türkiye’nin en entelektüel kişilerinden olan (bkz: enis batur) tarafından kaleme alınan, ekim 2015’te (bkz: kırmızı kedi yayınları)’ndan yayımlanmış kitabıdır.
gün ortasında bir kafede, kahvenizi içerken;
mesai arasında 1 saatlik yemek molanızda,
yahut istanbul gibi bir şehirde, kadıköy’den ümraniye’ye trafiğin kilit olduğu bir saat diliminde yolculuk ederken bitirebileceğiniz kolaylıkta, dümdüz, sade, 84 sayfalık tuhaf bir kitap…
tuhaf çünkü şekil itibariyle değişik bir kitap...
sayfalar paragraftan oluşuyor. bu paragraflar yeri geliyor sayfanın tamamını dolduruyorken; yeri geliyor, sayfanın yarısı bile etmiyor.
yani biçim bakımından tuhaf geldi bana…
sonra çıkış noktası olarak tuhaf bir deneme…
çünkü daha kitabın başlarında şöyle bir şey karşılıyor sizi:
"eğer bir kış sabahı, trenin bir iki dakikalığına durduğu uzak bir ülkenin taşra istasyonundan binen tek yolcu, karşındaki boş koltuğa oturur ve senin yıllar önce yazdığın bir kitabı çıkarıp okumaya koyulursa, şaşırma.
bu sahne başka bir yazar tarafından senin için yazılmıştı."
yani bu denemeyi yazmaya enis batur’u iten şey bu şekilde gerçekleşen bir anı mıydı, yoksa sadece fikir olarak kafasında şekillenen bir şey miydi emin olamadım. sahneyi kafamda canlandırıp hem okurun, hem yazarın yerine koyduğumda kendimi, gerçekten çok tuhaf bir rastlantıyla tuhaf şeyler hissettim.
işte bu yüzden tuhaf bir kitap benim için…
enis batur’un kalemine hakim olmayan bir okur için tanışma kitabı diyemem, çünkü bazı cümleleri anlamlandırabilmek için defalarca okumak gerekebiliyor. evet basit bir kitap, çabuk bitiyor ama başlarda, bu 'defalarca okumak' bazı sabırsız okurları sıkabilir. işte tam o sıkılmanın başladığı anda kitap bir ivme kazanıyor aniden. bu yüzden de tuhaf bir kitap benim için. kurgu bakımından da tuhaf yani...
totale baktığımızda beğendiğim bir kitaptı. bazı cümleleri çok sevdim mesela:
‘’hayat yalnızca şimdiki zamanlardan oluşur.’’
‘’kitap , daha iyi bir dünyanın kılavuzu olabilir.’’
gibi..
deneme okurlarına tavsiyemdir.
keyifle okuyunuz.
gün ortasında bir kafede, kahvenizi içerken;
mesai arasında 1 saatlik yemek molanızda,
yahut istanbul gibi bir şehirde, kadıköy’den ümraniye’ye trafiğin kilit olduğu bir saat diliminde yolculuk ederken bitirebileceğiniz kolaylıkta, dümdüz, sade, 84 sayfalık tuhaf bir kitap…
tuhaf çünkü şekil itibariyle değişik bir kitap...
sayfalar paragraftan oluşuyor. bu paragraflar yeri geliyor sayfanın tamamını dolduruyorken; yeri geliyor, sayfanın yarısı bile etmiyor.
yani biçim bakımından tuhaf geldi bana…
sonra çıkış noktası olarak tuhaf bir deneme…
çünkü daha kitabın başlarında şöyle bir şey karşılıyor sizi:
"eğer bir kış sabahı, trenin bir iki dakikalığına durduğu uzak bir ülkenin taşra istasyonundan binen tek yolcu, karşındaki boş koltuğa oturur ve senin yıllar önce yazdığın bir kitabı çıkarıp okumaya koyulursa, şaşırma.
bu sahne başka bir yazar tarafından senin için yazılmıştı."
yani bu denemeyi yazmaya enis batur’u iten şey bu şekilde gerçekleşen bir anı mıydı, yoksa sadece fikir olarak kafasında şekillenen bir şey miydi emin olamadım. sahneyi kafamda canlandırıp hem okurun, hem yazarın yerine koyduğumda kendimi, gerçekten çok tuhaf bir rastlantıyla tuhaf şeyler hissettim.
işte bu yüzden tuhaf bir kitap benim için…
enis batur’un kalemine hakim olmayan bir okur için tanışma kitabı diyemem, çünkü bazı cümleleri anlamlandırabilmek için defalarca okumak gerekebiliyor. evet basit bir kitap, çabuk bitiyor ama başlarda, bu 'defalarca okumak' bazı sabırsız okurları sıkabilir. işte tam o sıkılmanın başladığı anda kitap bir ivme kazanıyor aniden. bu yüzden de tuhaf bir kitap benim için. kurgu bakımından da tuhaf yani...
totale baktığımızda beğendiğim bir kitaptı. bazı cümleleri çok sevdim mesela:
‘’hayat yalnızca şimdiki zamanlardan oluşur.’’
‘’kitap , daha iyi bir dünyanın kılavuzu olabilir.’’
gibi..
deneme okurlarına tavsiyemdir.
keyifle okuyunuz.
devamını gör...