1.
brenda lozano’nun yazdığı ideal defter isimli romanda geçen bir ankettir.
bu anket uydurma bir ankettir elbette. proust anketini çözmek istemeyen kahraman bir beckett anketi çözmeye karar verir. bu anket proust anketine göre çok daha basit, çok daha kısa, çok daha absürt, çok daha anlaşılmaz ve bütün bunların yanında anlam verilmesi ve cevaplanması çok güç olan bir ankettir. ayrıca anket cevaplandıktan sonra ne olacağı, elimize nasıl bir bilgi geçeceği de belirsizdir.
yine anket görünce çözmeden duramayan biri olarak ve sözlükte bana benzer insanların olduğuna dair boş bir inanca kapılarak bu anket sorularını yazacağım ve yazmışken de elbette cevaplayacağım.
soru 1: sağ bacak mı, sol bacak mı?
bu soru bağlamı çerçevesinde cevaplanması gereken bir soru bence. ve futbol fanatiği olarak sol kanata yıllarımı verdiğim için sol bacağı tercih edeceğim.
soru 2: birliktelik mi, yalnızlık mı?
sanırım bu soru da zaman içinde anlamını bulacak ve değişken bir cevap dinamiğine sahip bir sorudur. doğru insanı bulduğumuz anda birliktelik olacaktır cevap. o yüzden birliktelik.
soru 3: lessness kelimesini türkçeye nasıl çevirirsin? *
bir ingilizce öğretmeni olarak lessness sözcüğünü serbest bir çağrışımla ferahlık diye çevirmeyi tercih ederim.
soru 4: bir taşı cebine koymadan önce kaç kere emersin?
bu soru aklıma hemen ferdinand cheval’i getirdi. benim de aklımda ideal bir saray inşa etme fikri var. dolayısıyla taşları cebime koymam gerek artık. ve sanırım ilkinde üzerindeki tozlardan tamamen kurtulmak, ikincide işe yararlığından emin olmak, üçüncüde ise kabullenmek için üç kez emerim.
soru 5: karanlık bir oda, bir ses seninle konuşuyor. ne söylüyor?
die furcht ist das unglück, deshalb ist nicht mut das glück, sondern furchtlosigkeit.
soru 6: sevdiğin insanlar çöp tenekelerinde yaşıyor, sende de bir tane damla çikolatalı kurabiye var, nasıl paylaştırırsın?
muhtemelen paylaştırmaya çalışmam bile. yoldan geçen birine veririm. ve sevdiğim insanlarla çöpte yaşamaya devam ederim. kurtuluş yok tek başına.
soru 7: market arabalı bir kral mı, karton burger king taçlı bir berduş mu?
bu soru cevabından en emin olduğum soru. öncelikle krallıkla ilgili içimden derin bir nefret duygusu var ve market arabalarından hiç hoşlanmam. burger king ne kadar sağlıksız olursa olsun double whooper cheese’e karşı koyamıyorum. ordan aldığım bir taç da güzel olabilir. ayrıca bu tacı takabileceğim muhteşem bir berduş da tanıyorum. o yüzden tercihim ikinci şık olacak.
soru 8: godot’dan söz ettiğimizde neyden söz ederiz?
god+idiot: tanrıyı bekleyen budalalar.
bu anket uydurma bir ankettir elbette. proust anketini çözmek istemeyen kahraman bir beckett anketi çözmeye karar verir. bu anket proust anketine göre çok daha basit, çok daha kısa, çok daha absürt, çok daha anlaşılmaz ve bütün bunların yanında anlam verilmesi ve cevaplanması çok güç olan bir ankettir. ayrıca anket cevaplandıktan sonra ne olacağı, elimize nasıl bir bilgi geçeceği de belirsizdir.
yine anket görünce çözmeden duramayan biri olarak ve sözlükte bana benzer insanların olduğuna dair boş bir inanca kapılarak bu anket sorularını yazacağım ve yazmışken de elbette cevaplayacağım.
soru 1: sağ bacak mı, sol bacak mı?
bu soru bağlamı çerçevesinde cevaplanması gereken bir soru bence. ve futbol fanatiği olarak sol kanata yıllarımı verdiğim için sol bacağı tercih edeceğim.
soru 2: birliktelik mi, yalnızlık mı?
sanırım bu soru da zaman içinde anlamını bulacak ve değişken bir cevap dinamiğine sahip bir sorudur. doğru insanı bulduğumuz anda birliktelik olacaktır cevap. o yüzden birliktelik.
soru 3: lessness kelimesini türkçeye nasıl çevirirsin? *
bir ingilizce öğretmeni olarak lessness sözcüğünü serbest bir çağrışımla ferahlık diye çevirmeyi tercih ederim.
soru 4: bir taşı cebine koymadan önce kaç kere emersin?
bu soru aklıma hemen ferdinand cheval’i getirdi. benim de aklımda ideal bir saray inşa etme fikri var. dolayısıyla taşları cebime koymam gerek artık. ve sanırım ilkinde üzerindeki tozlardan tamamen kurtulmak, ikincide işe yararlığından emin olmak, üçüncüde ise kabullenmek için üç kez emerim.
soru 5: karanlık bir oda, bir ses seninle konuşuyor. ne söylüyor?
die furcht ist das unglück, deshalb ist nicht mut das glück, sondern furchtlosigkeit.
soru 6: sevdiğin insanlar çöp tenekelerinde yaşıyor, sende de bir tane damla çikolatalı kurabiye var, nasıl paylaştırırsın?
muhtemelen paylaştırmaya çalışmam bile. yoldan geçen birine veririm. ve sevdiğim insanlarla çöpte yaşamaya devam ederim. kurtuluş yok tek başına.
soru 7: market arabalı bir kral mı, karton burger king taçlı bir berduş mu?
bu soru cevabından en emin olduğum soru. öncelikle krallıkla ilgili içimden derin bir nefret duygusu var ve market arabalarından hiç hoşlanmam. burger king ne kadar sağlıksız olursa olsun double whooper cheese’e karşı koyamıyorum. ordan aldığım bir taç da güzel olabilir. ayrıca bu tacı takabileceğim muhteşem bir berduş da tanıyorum. o yüzden tercihim ikinci şık olacak.
soru 8: godot’dan söz ettiğimizde neyden söz ederiz?
god+idiot: tanrıyı bekleyen budalalar.
devamını gör...