1.
manga'nın güzel bir şarkısı.
devamını gör...
2.
4 yaşımdayken balkonda bağıra bağıra söylediğim manga şarkısı. küçüklüğümü hatırlatır. klipteki maskeli adamlardan da korkardım.
devamını gör...
3.
ne ilginçtir ki benim de, lisede eski sevgilimle bağıra bağıra söylediğim çok iyi manga şarkısı. artık dinlemem ama çok iyi.
devamını gör...
4.
nükhet duru ve levent yüksel tarafından seslendirilmiş, manga'ya ait olmayan bir şarkı da vardır bu adda. bu şarkının da en çok medcezir'de söylenen halini seviyorum. onun linki için de buyrun.
devamını gör...
5.
beni benimle bırak
beni benimle bu cehennemde
ruhum senden çok uzak
yabancıyım senin cennetine
beni benimle bu cehennemde
ruhum senden çok uzak
yabancıyım senin cennetine
devamını gör...
6.
manga'nın en güzel parçalarından biridir.
devamını gör...
7.
keşke bıraksalardı da her şey o zamanki gibi güzel ve özel kalsaydı.
devamını gör...
8.
bu cehennemde...
devamını gör...
9.
ne olur benden artık uzak dur
bir günahım varsa işlediğim, o benim borcumdur.
bir günahım varsa işlediğim, o benim borcumdur.
devamını gör...
10.
levent yüksel'in kadın şarkıları albümünde yer alan şarkı. sözlükten bir arkadaşımın tavsiyesiyle dinlediğim andan beri bağımlılık yaptı. özellikle dakika 3'ten sonra yapılan düet efsane.
devamını gör...
11.
levent yüksel'in kadın şarkıları albümünde yer alan güzel parçalarından biri.
güzel bir ayrılık şarkısı.
duygusal.
levent yüksek şarkının bir kısmında çok yükseliyor.
o kısım daha da dokunaklı.
"sanma ki, senin için yaptıklarımın
hesabı, sorulacaktır senden"
yine de öyle olmuyormuş levent'cim.
nakarat kısmı
"beni benimle bırak giderken
başka bir şey istemem sen ayrılırken
bana bir tek beni bırak ne olur
gerisi senin olsun
senin olsun"
güzel bir ayrılık şarkısı.
duygusal.
levent yüksek şarkının bir kısmında çok yükseliyor.
o kısım daha da dokunaklı.
"sanma ki, senin için yaptıklarımın
hesabı, sorulacaktır senden"
yine de öyle olmuyormuş levent'cim.
nakarat kısmı
"beni benimle bırak giderken
başka bir şey istemem sen ayrılırken
bana bir tek beni bırak ne olur
gerisi senin olsun
senin olsun"
devamını gör...
12.
aralık 2009. ankara. havada kar serpiştiriyor.
okuldayım. birkaç saat önce, aşık olduğumu düşündüğüm kızı bir başka arkadaşımla biraz sıkı fıkı görmüşüm, keyfim bozuk. annem benim okuduğum okulda anasınıfı öğretmeni. etüt saatinde yanına varıyorum. o yokken her zaman geçtiğim bir etkinlik odası var, o saatlerde boş olan. ahşap bir merdivenden çıkarak minderli, koltuklu bir bölmeye geçiyorum. merdiven ile duvar arasındaki dar aralıktan gözüken pencereye ulaşıp, perdeyi aralayarak okulun giriş kısmına bakıyorum. çocuğunu alan veliler, işi bitmiş öğretmenler, hizmetliler hızlı hızlı yürüyor. ne o kız kalmış okulda, ne onu birlikte görüp kıskandığım çocuk. herkes evine gitmiş.
anasınıfı çocukları için tasarlanmış küçük koltuklardan birine oturup, telefonumu çıkarıyorum. nokia 6300’ın inanılmaz kullanışlı arayüzünde gezinip, birkaç gün önce bilgisayardan telefona ucu kopmuş usb kablosuyla güç bela attığım şarkıları dinliyorum.
“al, bu dünya al senin olsun…”
nedensizce sinirleniyorum. ortaokul çağının hoşlanma belirtilerinin her birine tik atmışım. kızla bütün gün uğraşıyorum, saçını çekiyorum, derste ayağımla uzanıp sandalyesini dürtüyorum. yine de, kendime bile olsa, hislerimi açık açık dile getirme konusunda tecrübesizim. ne şiddet yanlısı ne de mazoşist bir çocuk olarak ilk kez hiddetle ayağa kalkıp boy hizama gelen alçak tavandaki florasan lambaya yumruk atıyorum. beklediğimden daha çok acıyınca bakıyorum. “t” şeklinde bir yara açılmış, kanıyor.
lavaboya koşuyorum. telefon cebimde, şarkı çalmaya devam ediyor. “gaybana” kelimesinin ne anlama geldiğini bi an merak eder gibi oluyorum ama elimi yıkarken unutuyorum. anasınıfındaki öğretmenler tuvaletinin, bugüne kadar kokusunu sadece orada aldığım özel bir sıvı sabunu var. lavaboya kan damlarken sabunun kokusu burnuma geliyor. aynada kendime bakıp gülüyorum. kıza olan hislerimi ilk kez orada teyit ediyorum. küçük hayatımın gerçeküstü bir anında olduğumun farkındayım. “meğer,” diyorum “ne güzelmiş birini sevmek”.
üstünden 13-14 yıl geçmiş. ne şarkı kulağımdan silinmiş, ne o sabun kokusu burnumdan gitmiş ne de sağ elimin işaret ve orta parmağı arasındaki soluk pembe yara izi kaybolmuş.
çocukluktan ergenliğe attığım ilk adımı, ergenliğimin son demlerinde doyasıya hatırlıyorum.
okuldayım. birkaç saat önce, aşık olduğumu düşündüğüm kızı bir başka arkadaşımla biraz sıkı fıkı görmüşüm, keyfim bozuk. annem benim okuduğum okulda anasınıfı öğretmeni. etüt saatinde yanına varıyorum. o yokken her zaman geçtiğim bir etkinlik odası var, o saatlerde boş olan. ahşap bir merdivenden çıkarak minderli, koltuklu bir bölmeye geçiyorum. merdiven ile duvar arasındaki dar aralıktan gözüken pencereye ulaşıp, perdeyi aralayarak okulun giriş kısmına bakıyorum. çocuğunu alan veliler, işi bitmiş öğretmenler, hizmetliler hızlı hızlı yürüyor. ne o kız kalmış okulda, ne onu birlikte görüp kıskandığım çocuk. herkes evine gitmiş.
anasınıfı çocukları için tasarlanmış küçük koltuklardan birine oturup, telefonumu çıkarıyorum. nokia 6300’ın inanılmaz kullanışlı arayüzünde gezinip, birkaç gün önce bilgisayardan telefona ucu kopmuş usb kablosuyla güç bela attığım şarkıları dinliyorum.
“al, bu dünya al senin olsun…”
nedensizce sinirleniyorum. ortaokul çağının hoşlanma belirtilerinin her birine tik atmışım. kızla bütün gün uğraşıyorum, saçını çekiyorum, derste ayağımla uzanıp sandalyesini dürtüyorum. yine de, kendime bile olsa, hislerimi açık açık dile getirme konusunda tecrübesizim. ne şiddet yanlısı ne de mazoşist bir çocuk olarak ilk kez hiddetle ayağa kalkıp boy hizama gelen alçak tavandaki florasan lambaya yumruk atıyorum. beklediğimden daha çok acıyınca bakıyorum. “t” şeklinde bir yara açılmış, kanıyor.
lavaboya koşuyorum. telefon cebimde, şarkı çalmaya devam ediyor. “gaybana” kelimesinin ne anlama geldiğini bi an merak eder gibi oluyorum ama elimi yıkarken unutuyorum. anasınıfındaki öğretmenler tuvaletinin, bugüne kadar kokusunu sadece orada aldığım özel bir sıvı sabunu var. lavaboya kan damlarken sabunun kokusu burnuma geliyor. aynada kendime bakıp gülüyorum. kıza olan hislerimi ilk kez orada teyit ediyorum. küçük hayatımın gerçeküstü bir anında olduğumun farkındayım. “meğer,” diyorum “ne güzelmiş birini sevmek”.
üstünden 13-14 yıl geçmiş. ne şarkı kulağımdan silinmiş, ne o sabun kokusu burnumdan gitmiş ne de sağ elimin işaret ve orta parmağı arasındaki soluk pembe yara izi kaybolmuş.
çocukluktan ergenliğe attığım ilk adımı, ergenliğimin son demlerinde doyasıya hatırlıyorum.
devamını gör...
13.
manga'nın kızgın topraklarda klip çektiği efsane şarkılarından biridir. beni benimle bırak, beni benimle bu cehennemde der. klipte ise müzisyenler cehennemde gibi canavar maskeleri takmış olarak gelirler.
al bu dünya, al senin olsun
benim hiç gözüm yok, hepsi senin olsun
ama son bir dileğim var senden şu gaybana dünyada
varını, yoğunu al, hepsini al da
beni benimle bırak
beni benimle bu cehennemde
ruhum senden çok uzak
yabancıyım senin cennetine
al bu dünya, al senin olsun
ne olur benden artık uzak dur
bir günahım varsa işlediğim, o benim borcumdur
sen varını yoğunu al, hepsini al da
beni benimle bırak
beni benimle bu cehennemde
ruhum senden çok uzak
yabancıyım senin cennetine
beni benimle bırak
beni benimle bu cehennemde
ruhum senden çok uzak
yabancıyım senin cennetine
beni benimle bırak
beni benimle bu cehennemde
ruhum senden çok uzak
yabancıyım senin cennetine
al bu dünya, al senin olsun
benim hiç gözüm yok, hepsi senin olsun
ama son bir dileğim var senden şu gaybana dünyada
varını, yoğunu al, hepsini al da
beni benimle bırak
beni benimle bu cehennemde
ruhum senden çok uzak
yabancıyım senin cennetine
al bu dünya, al senin olsun
ne olur benden artık uzak dur
bir günahım varsa işlediğim, o benim borcumdur
sen varını yoğunu al, hepsini al da
beni benimle bırak
beni benimle bu cehennemde
ruhum senden çok uzak
yabancıyım senin cennetine
beni benimle bırak
beni benimle bu cehennemde
ruhum senden çok uzak
yabancıyım senin cennetine
beni benimle bırak
beni benimle bu cehennemde
ruhum senden çok uzak
yabancıyım senin cennetine
devamını gör...