#ödüllü filmler

öne çıkanlar | diğer yorumlar

hikayede benjamin button'ın hayatı tersten yaşamasından çok daisy ile olan ilişkisi ön planda tutulmuş. tersten yaşama olayını çıkarsak, bu aşk hikayesi süslenerek de anlatılabilirdi. bence böyle orijinal bir fikiri arka plana atmak mantıksızca olmuş. tabii ki bunun sebebi engellere veya tuhaflıklara aldanmadan bir yaşamı anlatma gayesi olabilir fakat bence bu materyal başka bir hikaye çerçevesinde çok daha güzel olabilirdi.
devamını gör...
evet sadece tek yönden ele alınmış oysa yaşadığı bir çok zorluğu daha ustaca işleyebilirlerdi. sadece kızınına ve daisy'le olan ilişkisi anlatılmış. olaylar ne kadar bağımlı görünse de benjamin'in hayatı çok bağımsız,kısa ve sıradan bir hayat gibi anlatılmış.konu olarak güzel işleniş olarak alt seviyelerde.
devamını gör...
dünyada insan için zaman tersten işleseydi nasıl olurdu, bunu sorgulatan bir filmdir. aslında çocukken ve gençken zaman daha yavaş, yaşlandıkça daha hızlı gibi geçer öyle hissederiz ya, filmi de sanki bunu düşünerek bu yavaş hızda çekmişler diye düşünmekteyim.
başlangıçlar bitiş midir, bitişler başlangıç mıdır??
izledikten sonra normal şekilde yaşlanarak ölmeyi tercih ettim.

filmden dikkat çeken bir kaç replik bırakalım:


'' hayatlarımızı bazen yakaladığımız fırsatlar belirler, bazen de kaçırdığımız."
----
"...her ne olursa olsun, kendin olmak için asla geç değildir. ya da benim durumumda asla erken değildir. bunun zamanı yoktur, istediğin zaman başlayabilirsin."
----
+ sana herkes gibi yaşlanmadığımı, aksine gençleştiğimi söylesem ne düşünürdün?
- senin için üzülürdüm. sevdiğin herkesin senden önce ölüşünü izlemek, bu çok acı bir sorumluluk olurdu...
+ daha önce ölüm ve yaşam konusunu bu şekilde düşünmemiştim.
- benjamin, bizler sevdiğimiz insanları kaybetmek için dünyaya gelmişiz, yoksa onların bizim için ne kadar değerli olduklarını nasıl anlarız?
devamını gör...
--! spoiler !--

86 yaşındaki bir adamın fiziksel görünümüne sahip şekilde doğan bir bebeğin, yaşlandığında fiziksel olarak bir bebeğe dönüşmesini anlatan ilginç hikayeli bir film.

--! spoiler !--

birçok sıradan filmin olduğu sinema sektöründe, izlemeye değecek ilginç konulu filmlerden biri bence.

***

bir de, yaşlansam da yaşımı göstermediğimden, arkadaşlar arasında "benjamin buttoniye" şeklinde bir üne sahibim. o nedenle karakteri kendime yakın hissettiğimi söyleyebilirim *
devamını gör...
gereksiz abartıldigini düşündüğüm bir film. konu gerçekten güzel ama asıl verilmesi gereken konu çok perdelenmiş. müthiş bir konu ziyan edilmiş. ha izlenir mi izlenir ama abartılı bir güzellik yok maalesef.
devamını gör...
zodiac filminden bir yıl sonra gösterime girmiş, cate blanchett ve brad pitt'i buluşturan fantastik film.
fincher filmlerinden alışık olduğumuz boğuk ve kasvetli hava filmin her sahnesinde mevcut.
dramatik havasını da benjamin'in yolculuğunu da beraber ve sıcacık şekilde biz de yaşarız.
tesadüfler silsilesi. hatalar. daisy ve benjamin. oldukça hüzünlü bir film.
--! spoiler !--

1918'de yaşlı olarak doğan benjamin 2003'te bebek olarak ölür.

--! spoiler !--
ayrıca hikayeye mark twain'in bir sözü de uygundur.
'hayatın en iyi kısmının baş, en kötü kısmının ise son' olduğunu söylermiş.
devamını gör...
--! spoiler !--

hayatı tersten yasasaydık nasıl olurdu düsüncesini yaratıyor insanda, gözünüzü ilk actıgınızda kücücük bir bedende bombos bir zihindeyken, bu sefer olumunuz sırasında kücücük bedende dolu bir zihinle bitiyor size ayrılan süre.

--! spoiler !--
devamını gör...
ılginç bir film. hikayesi kısaca yaşlı doğup genç ölmek. izlediğimde açıkçası oldukça garip hissettim. böyle olsaydı ne olurdu diye düşünerek bir ay kafamı dolu tutmuşumdur. kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum.
devamını gör...
aslında gerçek bir hikayeden uyarlanmış. 1734 yılında bir çocuk yaşlı insanlarda gösterilen belirtilerle doğru. fazla değil 16 yıl yaşadı. ama bu 16 yıl eziyet gibi geçti ebeveynleri için. adını bile tam öğrenemedi bu çocuk. normal çocuklar gibi koşup oynayamadı. kendi yemeğini bile yiyemedi hiç. osmanlının kosova vilayetinden olan bu çocuk lanetli olarak gözüküyordu. kosova kadısının uyarısı ve yaptırımlarıyla çocuk ve ailesi korunmuşlar. amaaan daha uzatamıyacağım. yok öyle bir şey zaten.
devamını gör...
cate blanchett sevdamı depreştiren ve daha yeni izlediğim film.

"ama hayat böyledir. kimsenin kontrolünde olmayan kesişen olaylar ve yaşamalar dizisi." ile biten brad pitt tiradı uzunca bir süre kafamı kurcalayacak gibi. hepimiziz hayatında bir yerlerde beş dakika geç kalan veya kalmayan insanlar büyük rol oynuyor ama asla farkında olamıyoruz, olamayacağız da
devamını gör...
hamilelik esnasında hücrelerin normalden daha hızlı yaşlanmasına sebep olan, 4 milyonda bir görülen hastalıkla doğan bir bebeğin kurgusal hikayesini anlatıyor.

öyküsü 1922 yılında yazıldı, filmi 2008 yılında çekildi. başrollerinde brad pitt ve cate blanchett’in oynadı.

birinci dünya savaşı 'nın bittiği gün doğar benjamin.

babası anneyi ve bebeği görmeye gelir. anne babaya, bebeğime iyi bak der ve ölür.
baba bebeğe ilk bakışta bile katlanamadığı için, onu bir yaşlı bakım evinin merdivenlerine bırakıp gider.

bakım evini siyahi bir çift işletiyordur. çocuğu olmayan, çok dindar olan bir siyahi çift.

kadın, çocuğun ona özel bir mucize olduğunu düşünür. çok yoğun bir sevgiyle ve bol dua ile büyütür onu. büyüdükçe gençleştiğini, beceri geliştirdiğini fark eder ve bunları ettiği dualara yorar.

bir gün, yaşlıları ziyarete gelen küçük kızıl bir kızla tanışır. kız ona çok ilgi duyar.
benjamin, o kızda dahil herkese inanır, herkesi sever. sevilmek ve ilgi görmek onu mutlu eder.

sevildikçe, ilgi gördükçe, yeni şeyler deneyimledikçe, siyahi annesi ona dua ettikçe, hızla değiştiğini görür.
yürümekten, konuşmaktan aciz yaşlı çocuk gitmiş, yerine dünyanın en yakışıklı erkeği olan brad pitt gelmiştir.

her anı felsefik sözler ile dolu, her anı hüzün ve mucize dolu bir film. sonuna doğru ise brad pitt’in en yakışıklı olduğu zamanları var. o mavi gözler ile o sevgi dolu gözler ile o umut dolu bakan gözler ile sanki bana bakıyormuş gibi izledim filmi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

film, seksenli yaşlarında doğup, geriye doğru yaşlanan bir adamın hayatını konu alıyor.


benjamin button hepimiz gibi zamanı durduramayan bir adamdır. birinci dünya savaşı'nın sonunda, 1918'de, new orleans'tan başlayıp 21. yüzyıla uzanan serüveniyle, onun hikayesi herhangi birininkinden daha sıradışı bir hayatı içerir.


bu filmi izlemenizi tavsiye ederim çünkü ben çok beğendim yaşlı doğan bir adam bebek olarak ölüyor çok ilgi çekici ve merak uyandıran bir film.
ve bildiğim kadarıyla gerçek hayatta yaşanmış bir olay.
devamını gör...
başrollerini brad pitt ve cate blanchett paylaştığı biraz fantastik biraz dram dolu bir film. ana olay örgüsü de baş karakterimizin tersine yaşlanması, hayatında yaşadığı zorlukları kısaca hayatını anlatan bir film.

ana karakterimiz olan hastanede yatan yaşlı teyzemiz yani ana karakterimiz olan daisy kızına benjamin'in günlüğünü okumasını ister ve hikayede öyle başlar. 1. dünya savaşının bittiği gün benjamin doğar ama maalesef ki annesi doğumda ölmüştür. babası çocuğu görmek için geldiğinde de annemizin son sözleri benjamin'e iyi bakmasını babaya tembih eder. ama iş düşündüğü gibi olmaz benjamin'in yüzü buruşuk buruşuk aşırı çirkin bir bebektir babası bir yaşlı bakım evinin önüne bırakır. orada da daisy ile tanışır asıl aşk hikayemiz böyle başlar.

-spoiler-
bence en detay verilmesi gereken konularda benjamin'in hayatı atlanmış gibiydi. evet hikaye daisy üzerinden gitse e bazı yerlerde benjamin'in hayatının nasıl zorlandığını görmek isterdim. hayatında o kadar insan ölüyor ama benjamin hep tepkisiz. şahsen ben intihar etmeyi denemesini izlemek hoşuma giderdi zaten çocuğun hayatında hiç bir şey yolunda gitmiyor. daisy kaza geçirdiği zaman benjamin'in o halini görmesini istemediği için yanından kovmuştu. aynı şey benjamin'in çocuğunun benjamin'i öyle görmesini. daisy'e yük olmak istememesi bana çok mantıklı geldi. ben olsam bende giderdim. ama o kısımda da psikolojik olarak nasıl olduğunu günden güne nasıl gençleştiğini orada ona çocuk olduğu için iş vermemelerini açıkçası yine başa geliyorum yaşadığı zorlukları izlemek daha güzel olurdu. sonu gerçekten etkileyiciydi ama daisy'nin o yaşlı bakım evine yerleşmesini de detaylı görebilirdik sonuçta çocuğu vardı benjamin ona para da bırakmıştı biraz akıllarda soru işareti kaldı diyebilirim.

film birçok ödül de aldı en prestijli olan oscar ve bafta ödüllerine layık oldu.

benim puanım da 8.5/10
devamını gör...
başrollerine brad pitt ve cate blanchett'in hayat verdiği fantastik bir filmdir. hayatınızın tersine aktığını düşünsenize. buruş buruş, gözünüz yarı görür yarı görmez, çoğu organlarınızın yaşlı olduğunu. çirkin bir bebek olduğunuz için insanların yüzünüze bakmaktan kaçtığını.
tersine işleyen bir saat olsaydı nasıl olurdu? gitmişken geri dönerdik, ilerlemişken gerilerdik. buradaki öyküde ise aslında ölümle doğumun bir noktada aynı olduğunu görüyoruz. benjamin button yaşlı bir bebek olarak dünyaya geldiğinde yüzüne bakılmayacak kadar çirkin ve bedeni yorgundur. bebeği dünyaya getirirken ölen eşine ona iyi bakacağına dair söz veren baba button, bebeğin çirkin olduğunu görünce onu başka bir yere bırakır. onu evlat edinen aile zamanda bebekleri değişikliği farkeder. benjamin gittikçe gençleşiyordur.

hayatının bir döneminde karşısına çıkan daisy ile defalarca gelgitli bir ilişkisi olan benjamin onunla yaşamaya başlayınca gerçeklerle yüzleşir. daisy yaşlandıkça ve çiftin çocukları büyüdükçe benjamin gençleşecektir. bu nedenle daisy' i ve bebeğini terkeden benjamin büyütüldüğü evde çocukluk döneminde alzheimer belirtileri göstermeye başlar. bir zamanlar birlikte yaşadığı ve çocuğunun annesi olan kadının, benjamin'in son günlerinde onunla sadakatle ilgilenmesini, ve benjamin'in tam bir yeni doğmuş bebek görünümünde hayata daisy'nin kollarında gözlerini yummasını müthiş bir duygu seliyle izliyoruz
insanın bir doğduğu sırada, bir de öldüğü sırada dünyayla tamamen bağlantısının kesik olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz. benjamin'in normal bir insan gibi yaşamak isteyişi, daisy'nin ona olan bağlılığı, benjamin'in kızıyla aynı yaşta olduğu dönemin olması, hepsi bize bir çok duyguyu aynı anda geçiriyor. iyi seyirler efenim.
devamını gör...
2008 yapımı bir fitzgerald kitabı uyarlaması film. kitabını okumadan filmini izlediğim nadir eserlerden. bunda brad pitt ve cate blanchet etkisi büyük diyebiliriz.
kitabı hala okumamış olduğum için ikisi arasında bir kıyaslama yapamayacağım ama kitap çok uzun değil, senaryoda çok fazla ayrıntıyı dışarda bırakmamışlardır diye düşünüyorum.
evrenin en büyük parçasıyla en küçük parçasının nasıl birbirine çokça benzediğini herkes biliyor artık, en az bunun kadar etkileyici olan bir şey de insanın en yaşlı ve en genç halinin de birbirine çok benzemesi. bu film de bunu öyle açık bir şekilde gösteriyor ki etkilenmemek elde değil. filmi izlediğimde henüz yetişkin değildim. bir ergenin gözünde bu gerçekler çarpıcı ve ağır gelebiliyor.
oldum olası birilerinin yardımına ihtiyaç duymaktan nefret ederim. büyürken bu yardımlara gereksinim duymamaya başlamak beni en rahatlatan şeylerden olmuştu. bu film, yaşlandıkça insanın o yardıma muhtaç halinin geri geleceğini pat diye yüzüme vurmuştu o yaşımda.
insan yaşamının başlangıcı ve sonu bir, büyümek de küçülmek de aynı, zaman hem ileri hem geri gidiyor.
devamını gör...
film çıkalı baya olmuş ancak ben henüz izleme fırsatı bulabildim . filmde kim oynamış vs. vs zaten film anatomisinde bahsedilmiş. benim izlenimime gelirsek;

birinci dünya savaşı bir çok yıkıma ailelerden eş ve asker olan çocukların kayıplarına neden olmuştur. bu kayıplardan biri de new orleans’ta saatçilik yapan kör bir adamın oğludur. kör olan saatçi tren istasyonu için bir saat imal eder ve savaşın bitmesine istinaden kutlamalarda açılışını bizzat yapar .ancak saat geriye doğru çalışır .saatçi oğlunu kaybetmiş olmanın verdiği acıyla zamanın geriye akmasını böylece bir ihtimal gidenlerin geri döneceklerini hayal etmektedir. aynı gün doğan benjamin herkesin lanet olduğunu düşünmesinin aksine aslında saatin kimsenin fark etmediği bir mucizesi miydi? saatin çalışmasıyla benjamin'in doğumu ve yaşananlardan sonra yine benjamin'in ölümünden habersiz olarak tam da o sırada saatin istasyondan indirilmiş olması sadece bir tesadüf müydü?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

film buradaki resmin tam olarak geriye doğru gösterimi. 80 li yaşlarında ki bir adamın görüntüsüyle doğan , hayatı tersten yaşayan yaş aldıkça bedenen gençleşen günden güne sevdiği kadının kollarında bir bebek olarak hayata gözlerini kapatan bir adamın, benjamin'in hikayesi de burada başlıyor. benjamin button'un biyolojik olarak gençleşip geriye doğru bir gidiş mevcutken ruhu ise ters orantıyla normal insanlar gibi günden güne büyür ve yaşlanır. yaşlı bir adam olarak görünse de asıl yaşının gerekliliğine göre yaşar .benjamin'in hikayesi hayatının aşkı olan daisy'nin ölüm döşeğinde benjamin'in kendi anlatımıyla yazdığı günlüğü kızına okutmasıyla gün yüzüne çıkıyor. günlükle beraber ortaya çıkan kartpostallar ve resimler aslında daisy'nin kızına tüm gerçekleri anlatabilmesinin en güzel delilidir.

film genelinde iki biyografi görmek mümkündür. benjamin button ve daisy fuller. film 1918 den 21. yüzyıl'a kadar uzanan sıra dışı bir hayat serüveni içeriyor .filmin kurgusu bence harika aşk derinlemesine işlenirken dönemsel geçişlerdeki atmosfer ve gençleşme süreci iyi gösterilmiş. ancak esas konu olan benjamin'in doğumu ile ilgili detaylar, bu zorlukları yaşarken ki hisleri ,saatin ve zamanın mucizeleri yüzeysel aktarılmış. yine de filmi izlerken zaman ve yaşamla ilgili bazı şeyleri gözden geçirebilirsiniz. önemli olan hayatı ne yöne yaşadığımız değil nasıl yaşadığımızdır. kafa yormadan keyfini çıkarabilmek. bazı rastlantılar tesadüfler olmasa mucizeler de mümkün olmayabilir.
devamını gör...
hayatı tersten yaşayan bir adamın öyküsünün anlatıldığı, fitzgerald öyküsünden esinlenilmiş 2 saat 46 dakikalık abd filmi.

başrolde brad pitt ve cate blanchett yer alıyor.

film izafiyet teorisine de selam çakıyor gibi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
filmi geçen sene izlemiştim hatırladıklarımı yazmaya çalışıcam oyuzden. film bana uzun geldi 2 saat 45 dakika. konusuda çok ilginç gelmişti ozman. benjamin bizim yaşadığımız hayatın aslında tam tersini yaşıyor

yani aslında yaşlı doğup bebek ölüyor. olmaz öyle şey demeyin adamlar yapmış vallahi. huzurevinde yaşıyor ve oradaki küçük çocukla iyi anlaşıyordu çünkü bedeni her ne kadar yaşlı ve aynı 70 yaşındaki biri gibi hasta da olsa aklı çocuk gibiydi. ama tuhaf olan şey gün geçtikçe gençleşmesi. sonra hatta yanlış hatırlamıyorsam o küçük kız büyüdükçe benjamin de gençleşiyordu ve ikisi de ortalama yaşlara geldiğinde 30 35 gibi birlikte oluyorlardı evleniyorlar mıydı orayı hatırlamıyorum ama aynı evde yaşıyorlardı. sonunda da kadın yaşlı olup benjamin ise bebek olup kadının kucağında bebek şeklinde ölüyordu. birde ters şeklinde dönen saat vardı belkide benjaminin hayatını bu saat değiştirmiştir merak edipte izlerseniz öneririm bu filmi.
devamını gör...
brad pitt ve cate blanchett isimlerinin başrolde olduğu oldukça uzun bir amerikan filmi.

yaşlı doğan bebeğin gittikçe gençleşmesini ve zamanın ona tersten akmasını konu edinir.
francis scott fitzgerald'ın öyküsünden uyarlanmıştır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
yaşlılıktan bebekliğe bir evre yaşayan adamın yaşı bir adamken tanıdığı küçük kıza zamanla aşık olma hikayesi olarak sezdim ben filmi ve bana olmayacağına karar verdim. bir takım düşünceleri normalmiş göstermek için uydurulan hikayeler olur ya hani ben de bu hikayeyi hatta filmi öyle buluyorum. düşünce olarak güzel olsa da içinde barındırdığı bana göre yanlış. illa bir aşk ekleyeceksen akla yatkın olsun ama yok illa iğrençleşecekler. izlemedim ama biliyorum kaba taslak var kafamda. izlemeye gerek olduğunu da sanmıyorum.

izleyecek binlerce hatta belki milyonlarca film varken böyle bir filmi izlemek için zamanımı harcamam. yaşlı dedelerin her türlü evliliğini meşrulaştırma çabası bana göre başka bir şey değil. güzel işlenmiş olabilir ama ben beğenmediğim fikri izlemektense 3 ımdb li film izlerim daha iyi. en azından yeni bir fikre şans vermiş olurum.

oynayan başrolü de severim ama maalesef bu film listemde yok ve izlemek gibi bir niyetimde yok. asla ve asla filmlerimden. izlemeyin derim ama sakın izleme demem herkesin kendi iradesi.

nur topu yerilmiş film tanımım oldu gördünüz mü hem de hiç izlemeden. salla gitsin.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"benjamin button'ın tuhaf hikayesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim