orijinal adı: diário da queda
yazar: michel laub
yayım yılı: 2011
hafızasında yer alan bir olaydan yıllar geçmesine rağmen kurtulamayan bir kişinin psikolojik dünyasını ele alan eser, anlatıcının yahudilerden müteşekkil bir sınıfta, yegane katolik öğrenci olan bir sınıf arkadaşına yaptıkları berbat şakayı yıllarca hafızasında büyütmesini konu alır. bu şakayı, büyüklerinin toplama kampında yaşadıklarıyla özdeşleştiren yazar, kalemini ırkçılığa, cinsiyetçiliğe karşı kullanır.
yazar: michel laub
yayım yılı: 2011
hafızasında yer alan bir olaydan yıllar geçmesine rağmen kurtulamayan bir kişinin psikolojik dünyasını ele alan eser, anlatıcının yahudilerden müteşekkil bir sınıfta, yegane katolik öğrenci olan bir sınıf arkadaşına yaptıkları berbat şakayı yıllarca hafızasında büyütmesini konu alır. bu şakayı, büyüklerinin toplama kampında yaşadıklarıyla özdeşleştiren yazar, kalemini ırkçılığa, cinsiyetçiliğe karşı kullanır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 20.10.2022 10:35 tarihinde açılmıştır.
1.
bir michel laub kitabıdır.
çok hacimsiz bir kitap olmasa da hızla okuyup bitirdim kitabı. hatta elimden bıraktığım kısa zamanlarda aklım kitapta kaldı. yazarın basit ama etkileyici bir dil kullanmasının yanı sıra seçtiği konuyu işleme tarzını da çok beğendim.
kitap üç neslin hikayesi ve bu üç nesilden adam birbirlerinin etkisinde kalarak birbirlerinden çok farklı karakterler geliştirmekle kalmıyor, hem özel bir konuya hem de dünyaya bakış açıları neredeyse tamamen farklılaşıyor.
bu neslin ilk temsilcisi olan dede auschwitz kampından sağ kurtulan kişi. ama bütün ailesini orada bırakmış. neredeyse tanıdığı herkesi orda kaybetmiş. ve hayatın ideal halini anlatan sayfalarca yazı yazmış.
neslin ikinci temsilcisi olan baba ise auschwitz'ten sağ çıkan babasına çok öfkeli. auschwitz hakkında düşünceler zihninde bir tabu haline gelmiş. ve dünyayı olduğu gibi anlatan sayfalar doldurmuş.
neslin üçü temsilcisi ise bu kitabın anlatıcısı o dedesi ve babası yüzünden auschwitz hakkında hiçbir şey duymak bile istemiyor. yahudi okulunda okumayı bile reddedecek seviyeye geliyor ve olayları salim bir kafayla anlatan bir kitap yazıyor bizim için.
ama aslında auschwitz'ten sonra kitap yazmak saçmalıktır.
çok hacimsiz bir kitap olmasa da hızla okuyup bitirdim kitabı. hatta elimden bıraktığım kısa zamanlarda aklım kitapta kaldı. yazarın basit ama etkileyici bir dil kullanmasının yanı sıra seçtiği konuyu işleme tarzını da çok beğendim.
kitap üç neslin hikayesi ve bu üç nesilden adam birbirlerinin etkisinde kalarak birbirlerinden çok farklı karakterler geliştirmekle kalmıyor, hem özel bir konuya hem de dünyaya bakış açıları neredeyse tamamen farklılaşıyor.
bu neslin ilk temsilcisi olan dede auschwitz kampından sağ kurtulan kişi. ama bütün ailesini orada bırakmış. neredeyse tanıdığı herkesi orda kaybetmiş. ve hayatın ideal halini anlatan sayfalarca yazı yazmış.
neslin ikinci temsilcisi olan baba ise auschwitz'ten sağ çıkan babasına çok öfkeli. auschwitz hakkında düşünceler zihninde bir tabu haline gelmiş. ve dünyayı olduğu gibi anlatan sayfalar doldurmuş.
neslin üçü temsilcisi ise bu kitabın anlatıcısı o dedesi ve babası yüzünden auschwitz hakkında hiçbir şey duymak bile istemiyor. yahudi okulunda okumayı bile reddedecek seviyeye geliyor ve olayları salim bir kafayla anlatan bir kitap yazıyor bizim için.
ama aslında auschwitz'ten sonra kitap yazmak saçmalıktır.
devamını gör...