#ödüllü filmler
orijinal adı: anatomie d'une chute
2023 fransa yapımı film kocası öldürülen bir kadının cinayet şüphelisi olması ve tek tanığın kör oğulları olmasıyla yaşanan ikilemleri anlatır.
2023 fransa yapımı film kocası öldürülen bir kadının cinayet şüphelisi olması ve tek tanığın kör oğulları olmasıyla yaşanan ikilemleri anlatır.
yönetmen:
justine triet
oyuncular:
sandra hüller
swann arlaud
milo machado graner
antoine reinartz
samuel theis
jehnny beth
justine triet
oyuncular:
sandra hüller
swann arlaud
milo machado graner
antoine reinartz
samuel theis
jehnny beth
*avrupa film ödülleri (2023) - avrupalı kadın oyuncu [sandra hüller] / avrupalı film / avrupalı yönetmen [justine triet]
*florida film eleştirmenleri birliği ödülleri (2023) - yabancı dilde en iyi film film
*abd altın küre (2024) - en iyi senaryo
film toplam 52 ödüle sahiptir.
*florida film eleştirmenleri birliği ödülleri (2023) - yabancı dilde en iyi film film
*abd altın küre (2024) - en iyi senaryo
film toplam 52 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "miko" tarafından 20.10.2023 14:29 tarihinde açılmıştır.
1.
justine triet imzalı 2023 yapımı sinema filmi. palme d'or kazananı.
cannes'da bir anlayış değişikliği mi var acaba demek için henüz erken ama bahsetmeden geçmek imkansız; son 3 senedir yönetmen baskın filmlere nedense altın palmiye vermiyor jüri. geçen sene close gibi, holy spider gibi dahası bir türlü boş vakit ve motivasyon bulup hakkında şöyle istediğim gibi hakkıyla yazamadığım boy from heaven gibi yönetmenlerin şov yaptıkları filmler yerine triangle of sadness'a, bir önceki sene yine annette ya da benedetta (film) gibi filmler varken benim şahsen hiç sevmediğim titane'a ödül vermeyi tercih ettiler. şimdi konuya böyle girdim çünkü sinema entrylerimi okuyanların gayet iyi bildiği gibi ben filmlerin hikayelerinden bahsetmeyi sevmem. bu genç ve parlak kadın yönetmenin filminin de hikayesinden bahsetmeyeceğim haliyle. filmi geçtiğimiz çarşamba ilk gösteriminde izleme fırsatım oldu. çok da yüksek bir şekilde oturdum koltuğa çünkü yeni dalga fransız sineması benim çok yakından takip ettiğim ve oldukça da tatmin olduğum bir anlatım diline sahiptir genel olarak. başrol de sandra hüller olunca zemin müsait şartlar uygundu orgazm olmuş şekilde salondan çıkmam için. ancak gelgelelim kaz ve ayağı arasında bir uyumsuzluk vaki imiş...
bu 150 küsür dakikalık filmde totalde 5 dakika haricinde yönetmenin sizi düşündürdüğü, nasıl ya dedirttiği tek bir sekans bile yok. şimdi her film bunu yapmak zorunda mı canım diyebilirsiniz. haklısınız da. hayır değil, ama ne fransız sineması böyledir, ne cannes ödüllendirme alışkanlığı. dümdüz bir zaman çizgisinde akan, evet ikircikli ama bir o kadar da anlaşılabilir, tahmin edilebilir bir hikayesi olan, oyunculuğun üst düzey olduğu ve konuyu da detaylıca seyirciye inceletecek dikkatte çekildiği için iyi olmayı becermiş bir sinema filmi bu altı üstü. ne çıkınca üzerinde uzun uzun konuşmanız gerekiyor, ne cevaplamanız gereken bir soru kalıyor cebinize koydunuz, ne bir düşünsel edinim ile vedalıyorsunuz filmi. öyle dümdüz izliyor, yer yer gülümsüyor, kafanızı sallıyor, yer yer kendinizi karakterin yerine koyup üzülüyor, sıkışıyorsunuz ama hepsi bu. herhangi bir film gibi yani. yerli ya da yabancı herhangi bir orta düzey üstü beyaz perde işi.
yani anlayamıyorum gerçekten. ya benim sinema bilgim, tecrübem, malumatım kavramaya yetmiyor ya da bu festival jürilerine bir haller oldu. neyse. adettendir; 6/10.
cannes'da bir anlayış değişikliği mi var acaba demek için henüz erken ama bahsetmeden geçmek imkansız; son 3 senedir yönetmen baskın filmlere nedense altın palmiye vermiyor jüri. geçen sene close gibi, holy spider gibi dahası bir türlü boş vakit ve motivasyon bulup hakkında şöyle istediğim gibi hakkıyla yazamadığım boy from heaven gibi yönetmenlerin şov yaptıkları filmler yerine triangle of sadness'a, bir önceki sene yine annette ya da benedetta (film) gibi filmler varken benim şahsen hiç sevmediğim titane'a ödül vermeyi tercih ettiler. şimdi konuya böyle girdim çünkü sinema entrylerimi okuyanların gayet iyi bildiği gibi ben filmlerin hikayelerinden bahsetmeyi sevmem. bu genç ve parlak kadın yönetmenin filminin de hikayesinden bahsetmeyeceğim haliyle. filmi geçtiğimiz çarşamba ilk gösteriminde izleme fırsatım oldu. çok da yüksek bir şekilde oturdum koltuğa çünkü yeni dalga fransız sineması benim çok yakından takip ettiğim ve oldukça da tatmin olduğum bir anlatım diline sahiptir genel olarak. başrol de sandra hüller olunca zemin müsait şartlar uygundu orgazm olmuş şekilde salondan çıkmam için. ancak gelgelelim kaz ve ayağı arasında bir uyumsuzluk vaki imiş...
bu 150 küsür dakikalık filmde totalde 5 dakika haricinde yönetmenin sizi düşündürdüğü, nasıl ya dedirttiği tek bir sekans bile yok. şimdi her film bunu yapmak zorunda mı canım diyebilirsiniz. haklısınız da. hayır değil, ama ne fransız sineması böyledir, ne cannes ödüllendirme alışkanlığı. dümdüz bir zaman çizgisinde akan, evet ikircikli ama bir o kadar da anlaşılabilir, tahmin edilebilir bir hikayesi olan, oyunculuğun üst düzey olduğu ve konuyu da detaylıca seyirciye inceletecek dikkatte çekildiği için iyi olmayı becermiş bir sinema filmi bu altı üstü. ne çıkınca üzerinde uzun uzun konuşmanız gerekiyor, ne cevaplamanız gereken bir soru kalıyor cebinize koydunuz, ne bir düşünsel edinim ile vedalıyorsunuz filmi. öyle dümdüz izliyor, yer yer gülümsüyor, kafanızı sallıyor, yer yer kendinizi karakterin yerine koyup üzülüyor, sıkışıyorsunuz ama hepsi bu. herhangi bir film gibi yani. yerli ya da yabancı herhangi bir orta düzey üstü beyaz perde işi.
yani anlayamıyorum gerçekten. ya benim sinema bilgim, tecrübem, malumatım kavramaya yetmiyor ya da bu festival jürilerine bir haller oldu. neyse. adettendir; 6/10.
devamını gör...
2.
sandra hüller in döktürdüğü film. bir süredir övüldüğü kadar iyi bir film olduğunu düşünmesem de kesinlikle kaliteli bir film. sandra hüller in filmdeki eşi rolündeki kişiyle tartışma sahnesi, kadın-erkek ilişkilerine dair uzun zamandır izlediğim en gerçekçi tartışma sahnesiydi sanırım.
devamını gör...
3.
bir justin triet filmidir.
filmin senaryosunu da yönetmen justin triet, arthur harari ile birlikte yazmıştır. filmin başrollerinde sandra hüller, swann arlaud, milo machado graner, antoine reinartz, samuel theis, jehnny beth ve snoop rolü ile messi isimli muhteşem köpek oynamıştır.
film cannes film festivalinde palme dor kazanmış queer palm ödülüne ise aday olmuştur. snoop rolüyle devleşen messi ise palme dog ödülüne layık görülmüştür. film altın kürede de en iyi senaryo, yabancı dilde en iyi film ödüllerini de kazanmıştır. film yukarıda saydıklarım dışında onlarca ödüle ve adaylığa da layık görülmüştür.
filmde ikisi de yazar olan evli bir çiftin çocuklarının bir kaza sonucu görme yetisini kaybetmesi üzerine git gide kötüye giden ilişkisini takip ediyoruz.
eşinin evin üçüncü katından düşüp ölmesi ile beklemediği bir şekilde sanık konumuna düşen kadın yazarın kendini aklama çabasının yanı sıra mahkeme sürecini de takip ediyoruz.
filmin her anını çok sevdim. oyunculuklar muhteşemdi. yukarıda da bir iki kere andığım üzere snoop rolündeki messi isimli köpeğe de ayrıca hayran kaldım.
yönetmenin kamera kullanımı, seçtiği açılar ve sinema dili beni filmin içine aldı resmen, sanki filmi izlemedim de yaşadım.
bence muhteşem bir filmdi. mutlaka izlenmeli.
filmin senaryosunu da yönetmen justin triet, arthur harari ile birlikte yazmıştır. filmin başrollerinde sandra hüller, swann arlaud, milo machado graner, antoine reinartz, samuel theis, jehnny beth ve snoop rolü ile messi isimli muhteşem köpek oynamıştır.
film cannes film festivalinde palme dor kazanmış queer palm ödülüne ise aday olmuştur. snoop rolüyle devleşen messi ise palme dog ödülüne layık görülmüştür. film altın kürede de en iyi senaryo, yabancı dilde en iyi film ödüllerini de kazanmıştır. film yukarıda saydıklarım dışında onlarca ödüle ve adaylığa da layık görülmüştür.
filmde ikisi de yazar olan evli bir çiftin çocuklarının bir kaza sonucu görme yetisini kaybetmesi üzerine git gide kötüye giden ilişkisini takip ediyoruz.
eşinin evin üçüncü katından düşüp ölmesi ile beklemediği bir şekilde sanık konumuna düşen kadın yazarın kendini aklama çabasının yanı sıra mahkeme sürecini de takip ediyoruz.
filmin her anını çok sevdim. oyunculuklar muhteşemdi. yukarıda da bir iki kere andığım üzere snoop rolündeki messi isimli köpeğe de ayrıca hayran kaldım.
yönetmenin kamera kullanımı, seçtiği açılar ve sinema dili beni filmin içine aldı resmen, sanki filmi izlemedim de yaşadım.
bence muhteşem bir filmdi. mutlaka izlenmeli.
devamını gör...
4.
orijinal adı (bkz: anatomie d'une chute) olan, yönetmenliğini justine triet‘in (cannes’ı kazanan üçüncü kadın yönetmen, en iyi film ödülünü alan ikinci kadın yönetmen), senaristliğini justine triet ve eşi arthur harrari’nin yaptığı film.
filmin konusu hakkında ne desem spoiler olacak gibi, bu yüzden bir şey yazamıyorum.
film, shiningdeki metafizik ögeleri çıkarınca, shiningin daha gerçekçi hali gibiydi. bu yüzden de çok hoşuma gitti.
filmin konusu hakkında ne desem spoiler olacak gibi, bu yüzden bir şey yazamıyorum.
film, shiningdeki metafizik ögeleri çıkarınca, shiningin daha gerçekçi hali gibiydi. bu yüzden de çok hoşuma gitti.
devamını gör...
5.
30+ yaş için iyi film de altı için çok da çekici bir yanı yoğ. şahsen ödülü bu almışsa demek ki ya diğer filmler vasattı ya da içlerinden birine haksızlık yapıldığını düşünüyorum. böylesine sıkıcı konulara rağmen 1 saat 40 fln iyi idare etti, sonra tempo eksilere düştü. artık günümüzde bir filmi oyunculuklar iyi sinematografi muazzam abi diye övmenin mantığı yok çünkü bu koşabiliyor diye bir futbolcuyu övmek gibi bir şey olur. o yüzden hikaye ve anlatım çok daha önemli hale geldi. bu açıdan tek beğendiğim yani gizemini belli bir derecede kaybetmemesiydi o da malum sahneden sonra çözüldü gibi bir şey. beğeneceğimi düşünerek izlemiştim ama olmadı......
devamını gör...