bir elmanın iki yarısı olmak
başlık "sevişilinebilizite" tarafından 20.12.2021 14:37 tarihinde açılmıştır.
1.
erkekler çok garip değil mi?
kısa bir adamsa, uzun boylu kadınları sever. esmerse, sarışınlar gözüne ilahe gibi görünür. ailesi az eğitimliyse, karım mutlaka üniversite mezunu olacak diye tutturur. fakirse, maddi sorunlardan çok çekmişse, zengin kız bulacağım diye takla atar.
yok babası zenginse ve bir de üstelik aile üzerinde parasıyla otorite kurmuşsa, bu baskıdan bunalan adam gider hippi olur, hipster olur, beyoğlu'nun leş lağım barlarında, mutfak tezgahlarında hamamböceklerinin gezdiği istiklal restoranlarında, bir bira için verecek kadar düşmüş, ağzı kokan aç çakal kızların peşinde koşar.
şişmansa zayıf sever.
zayıfsa, etli butlu olsun, ele gelsin diye yırtınır.
bir erkek, zaafı neredeyse, onu kapamak için hayat arkadaşından destek bekler. o eksik olan yarısını arar.
işte kızların hep bahsettiği, o salak aşk kitaplarında okuyup okuyup sağa sola yazdığı, ağlaya ağlaya arkadaşlarına anlattığı "bir elmanın iki yarısı olmak" aslında budur.
erkek hep, diğer yarısını arar. erkek hep eksik yarısının peşindedir. o eksik parçasını bulmak, onunla bütün olmak, tek olmak ister.
ama aradığı o kızı, yani diğer yarısını bulduğunda aldığı cevap da hep aynıdır: "ay benim yarım erkekle işim olmaz! gerizekaalıııaaa! nerede manyak var beni buluyoooooo yaaaaaaa!"
-peki abi napçaz? biz hiç aşık olmayalım mı yani?
+olmayın.
-ne olalım o zaman abi?
+akıllı olun!
kısa bir adamsa, uzun boylu kadınları sever. esmerse, sarışınlar gözüne ilahe gibi görünür. ailesi az eğitimliyse, karım mutlaka üniversite mezunu olacak diye tutturur. fakirse, maddi sorunlardan çok çekmişse, zengin kız bulacağım diye takla atar.
yok babası zenginse ve bir de üstelik aile üzerinde parasıyla otorite kurmuşsa, bu baskıdan bunalan adam gider hippi olur, hipster olur, beyoğlu'nun leş lağım barlarında, mutfak tezgahlarında hamamböceklerinin gezdiği istiklal restoranlarında, bir bira için verecek kadar düşmüş, ağzı kokan aç çakal kızların peşinde koşar.
şişmansa zayıf sever.
zayıfsa, etli butlu olsun, ele gelsin diye yırtınır.
bir erkek, zaafı neredeyse, onu kapamak için hayat arkadaşından destek bekler. o eksik olan yarısını arar.
işte kızların hep bahsettiği, o salak aşk kitaplarında okuyup okuyup sağa sola yazdığı, ağlaya ağlaya arkadaşlarına anlattığı "bir elmanın iki yarısı olmak" aslında budur.
erkek hep, diğer yarısını arar. erkek hep eksik yarısının peşindedir. o eksik parçasını bulmak, onunla bütün olmak, tek olmak ister.
ama aradığı o kızı, yani diğer yarısını bulduğunda aldığı cevap da hep aynıdır: "ay benim yarım erkekle işim olmaz! gerizekaalıııaaa! nerede manyak var beni buluyoooooo yaaaaaaa!"
-peki abi napçaz? biz hiç aşık olmayalım mı yani?
+olmayın.
-ne olalım o zaman abi?
+akıllı olun!
devamını gör...
2.
(bkz: entry nick uyumu)
devamını gör...
3.
sırf bu yüzden yarım armut arıyorum.
devamını gör...
4.
yarısı çürük çıkarsa ne yapılır ki?
devamını gör...
5.
devamını gör...
6.
bunun peşinde koşmak hata.
meyve salatası da iyidir.
meyve salatası da iyidir.
devamını gör...
7.
8.
ruh eşi olmaktır.
devamını gör...
9.
devamını gör...
10.
11.
ben bu meseleye hiç inanmıyorum. tamamlamak yada. birini tamamlamak. yanlış geliyor bana. melek ve şeytan. iyi-kötü. doğru-yanlış. saçma.
ben birini olsa olsa idare edebilirim. keyfini, neşesini, zevklerini, saklı meraklarını her şeyini sever insan. pozitifi herkes sever ya. anladığım şu oluyor bir yerden sonra, endişelerini, korkularını, yalnızlığını, susmalarını, gizli kapaklı sinirini, terk edişlerini. yolculuklarını.. herkesten sakındığı diğer yüzünü kısacası. iyiye sadece kötüyü gösterirsin çünkü. doğruya, yanlışı. siyaha, beyaz sunarsın. böyle bir şeyden bahsetmiyorum. bir insanın teslimiyetinde, bunları sevebiliyormuyuma bakarım. onun da benim tuhaflıklarımı sevip sevmediği önemli. birbirimizi ne kadar anlayabiliyoruz. ne kadar tahammülümüz var bir aradayken. tüm bu çaba, değecek mi. bilmek isterim yanındayken.
ben hayatın tuhaf ayrıntılarından biriyim, sen ne kadar bu tuhaflığı normal kabul edeceksin. yoksa yalnız mı bırakacaksın. bunu da anlarım. bir gün, taksiyi durdurmuştum. ölüyorum, kusucam. indim. bir ağacın altında kusuyorum, evime 100 metre ya var ya yok. yanımdaki kız arkadaşım benden utandığı için eve geçmiş. kafamı kaldırdım kimse yok. başına bir iş mi geldi dedim panikle sokağa bakıyorum, yok. en sonunda aradım, evdeyim, eve gel dedi. şok olmuştum.
sısıısısıs
hayat.. ying yang zart zurt değil. bir insanı taşıyabilmekle başlar.
ben birini olsa olsa idare edebilirim. keyfini, neşesini, zevklerini, saklı meraklarını her şeyini sever insan. pozitifi herkes sever ya. anladığım şu oluyor bir yerden sonra, endişelerini, korkularını, yalnızlığını, susmalarını, gizli kapaklı sinirini, terk edişlerini. yolculuklarını.. herkesten sakındığı diğer yüzünü kısacası. iyiye sadece kötüyü gösterirsin çünkü. doğruya, yanlışı. siyaha, beyaz sunarsın. böyle bir şeyden bahsetmiyorum. bir insanın teslimiyetinde, bunları sevebiliyormuyuma bakarım. onun da benim tuhaflıklarımı sevip sevmediği önemli. birbirimizi ne kadar anlayabiliyoruz. ne kadar tahammülümüz var bir aradayken. tüm bu çaba, değecek mi. bilmek isterim yanındayken.
ben hayatın tuhaf ayrıntılarından biriyim, sen ne kadar bu tuhaflığı normal kabul edeceksin. yoksa yalnız mı bırakacaksın. bunu da anlarım. bir gün, taksiyi durdurmuştum. ölüyorum, kusucam. indim. bir ağacın altında kusuyorum, evime 100 metre ya var ya yok. yanımdaki kız arkadaşım benden utandığı için eve geçmiş. kafamı kaldırdım kimse yok. başına bir iş mi geldi dedim panikle sokağa bakıyorum, yok. en sonunda aradım, evdeyim, eve gel dedi. şok olmuştum.
sısıısısıs
hayat.. ying yang zart zurt değil. bir insanı taşıyabilmekle başlar.
devamını gör...