1.
herhangi bir sorun yaşandığında hemen avrupa kıyaslaması yapılır:
“bizim insanımız bi kere beklemeyi bilmez. avrupa’da olsa kuyruğa girer, sesini çıkarmaz.”
“bizim insanımız bi kere kurallara uymaz. avrupa’da kırmızı ışıkta bir karınca bile geçmez.”
“bizim insanımız bi kere saygı nedir bilmez. avrupa’da herkes birbirine gülümser.”
“bizim insanımız bi kere çalışmayı sevmez. avrupa’da adamlar sabah 6’da işe gider.”
“bizim insanımız bi kere fikir tartışamaz. avrupa’da olsa insanlar medeni şekilde konuşur.”
gerçekler ise biraz farklıdır:
bizim insanımız bi kere her şeyi bilir, ama hiçbir şeyi öğrenmez. doktoruna hastalığını o anlatır, mühendise bina yapmayı öğretir, ekonomiste doların kaç olacağını söyler. ama gel gör ki kendi maaşı hep yerinde sayar, evini müteahhit yapar, borsa oynar ama hep zarar eder.
bizim insanımız bi kere trafikte fizik kurallarını yeniden yazar. kırmızı ışıkta geçen “vitesi boşa almıştı,” emniyet şeridini kullanan “acil işi vardı,” ters yöne giren “bi’ dakikalık işini hallediyordu.” hepsi haklıdır, tek suçlu yolların yanlış yapılmış olmasıdır.
bizim insanımız bi kere sosyal medyada aktivist, evde televizyon bağımlısıdır. ekonomiye söver, zamları eleştirir, hükümete laf eder ama ertesi gün aynı adamlara oy verir. kendi hayatı kötüye gidince de hemen “bu ülke adam olmaz” der. sanki kendisi başka ülkeden gelmiş gibi.
ve bizim insanımız bi kere başkasının hayatına burnunu sokmadan duramaz. kadının giydiğine karışır, adamın kaç para kazandığını merak eder, kim kiminle çıkıyor onu tartışır. ama kendi hayatı? o zaten muhteşem.
velhasıl, bizim insanımız bi kere asla değişmez. o yüzden de hiçbir şey değişmez.
“bizim insanımız bi kere beklemeyi bilmez. avrupa’da olsa kuyruğa girer, sesini çıkarmaz.”
“bizim insanımız bi kere kurallara uymaz. avrupa’da kırmızı ışıkta bir karınca bile geçmez.”
“bizim insanımız bi kere saygı nedir bilmez. avrupa’da herkes birbirine gülümser.”
“bizim insanımız bi kere çalışmayı sevmez. avrupa’da adamlar sabah 6’da işe gider.”
“bizim insanımız bi kere fikir tartışamaz. avrupa’da olsa insanlar medeni şekilde konuşur.”
gerçekler ise biraz farklıdır:
bizim insanımız bi kere her şeyi bilir, ama hiçbir şeyi öğrenmez. doktoruna hastalığını o anlatır, mühendise bina yapmayı öğretir, ekonomiste doların kaç olacağını söyler. ama gel gör ki kendi maaşı hep yerinde sayar, evini müteahhit yapar, borsa oynar ama hep zarar eder.
bizim insanımız bi kere trafikte fizik kurallarını yeniden yazar. kırmızı ışıkta geçen “vitesi boşa almıştı,” emniyet şeridini kullanan “acil işi vardı,” ters yöne giren “bi’ dakikalık işini hallediyordu.” hepsi haklıdır, tek suçlu yolların yanlış yapılmış olmasıdır.
bizim insanımız bi kere sosyal medyada aktivist, evde televizyon bağımlısıdır. ekonomiye söver, zamları eleştirir, hükümete laf eder ama ertesi gün aynı adamlara oy verir. kendi hayatı kötüye gidince de hemen “bu ülke adam olmaz” der. sanki kendisi başka ülkeden gelmiş gibi.
ve bizim insanımız bi kere başkasının hayatına burnunu sokmadan duramaz. kadının giydiğine karışır, adamın kaç para kazandığını merak eder, kim kiminle çıkıyor onu tartışır. ama kendi hayatı? o zaten muhteşem.
velhasıl, bizim insanımız bi kere asla değişmez. o yüzden de hiçbir şey değişmez.
devamını gör...