#netflix filmleri
2023 yılında izleyici ile buluşan onur saylak yönetmenliğinde bir netflix filmidir.
istanbul'da yaşayan bir çift, huzurlu bir hayat için ege'de bir köye yerleşir. artık her şeyin çok güzel olacağı düşüncesi içindedirler. ancak acı gerçek çok geçmeden ortaya çıkacaktır.
istanbul'da yaşayan bir çift, huzurlu bir hayat için ege'de bir köye yerleşir. artık her şeyin çok güzel olacağı düşüncesi içindedirler. ancak acı gerçek çok geçmeden ortaya çıkacaktır.
yönetmen:
onur saylak
oyuncular:
kıvanç tatlıtuğ
funda eryiğit
gürgen öz
müge bayramoğlu
onur gürçay
onur saylak
oyuncular:
kıvanç tatlıtuğ
funda eryiğit
gürgen öz
müge bayramoğlu
onur gürçay
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zed's dead baby" tarafından 25.03.2023 08:07 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmenliğini onur saylak'in yaptığı ve başrollerinde kıvanç tatlıtuğ ve funda eryiğit'in olduğu netflix yapımı gerilim filmi.filmin yayın tarihi 21 nisan 2023.
boğa boğa | resmi fragman | netflix / netflix türkiye
boğa boğa | resmi fragman | netflix / netflix türkiye
devamını gör...
2.
senarist hakan günday, yönetmen onur saylak olunca, eyvah eyvah ortaya bir şaheser çıkmış. kıvanç tatlıtuğ ise mükemmel oynamış. ya kıvanç, sen bizim başımıza gelen en güzel şeysin.
film yalın'ın yatırım şirketinin batması ve onun eşi beyza ile asos'a gelmelerini anlatıyor. büyük bir vurgun söz konusu. yine halkımız bir koyup bin kazanmak için neyi varsa neyi yoksa satıp yatırıyor. yalın'ın geldiği memleketinde de ona güvenip para yatıranlar çok fazla. insanlar onu gördükçe daha fazla sinirleniyor. yeni bir başlangıç yapmak isteyen çiftin hayatta kalma mücadelesi.
yalın egoist bir karakter. güce ve paraya tapıyor. istiyor ki herkes onun önünde eğilsin. karısının onun için dediği içi para dolu ceket giymiş bir korkuluk tanımını sonuna kadar hak ediyor. kendi varlığı devam etsin diye ortaklarını satmak onun için bir şey ifade etmiyor, ölmemek için çatır çatır öldürmek ve hayatına devam etmek konusunda sıkıntı çekmiyor. gözyaşları canını yaktığı insanlar için değil asla, kendisine bir şey olur diye korkuyor. rahatı kaçtığı ve insanların değişen davranışları yüzünden rahatsız.
karısını bile öldürmekten çekinmeyen bir adam. çünkü karısı onu ihbar etti. kendisine karşı geldi. onu bir tehdit olarak görüyor. karısı yunanistan'a kaçma planı yerine ondan sakladığı parayı halka vermek isteyince gözü dönüyor ve onu bile gömüyor. adam geldiği yerde üçü yerli halk olmak üzere dört cinayet işliyor. peki bu işten nasıl kurtuluyor? para ile. bakıyor ki kaçarak bir hayat sürmek yerine parayı insanlara vereyim de bana tapsınlar. yaptıklarımı görmezden gelsinler, pisliklerimin üstü örtülsün. zaten avukatı da onun paçasını kurtaracak, oh ne güzel hayat.
kötülüğün ve onun pisliklerinin nasıl hasır altı edildiğini anlatan, paranın bir toplumu sessiz kalmaya iten gücünü gözler önüne süren harika bir film.
film yalın'ın yatırım şirketinin batması ve onun eşi beyza ile asos'a gelmelerini anlatıyor. büyük bir vurgun söz konusu. yine halkımız bir koyup bin kazanmak için neyi varsa neyi yoksa satıp yatırıyor. yalın'ın geldiği memleketinde de ona güvenip para yatıranlar çok fazla. insanlar onu gördükçe daha fazla sinirleniyor. yeni bir başlangıç yapmak isteyen çiftin hayatta kalma mücadelesi.
yalın egoist bir karakter. güce ve paraya tapıyor. istiyor ki herkes onun önünde eğilsin. karısının onun için dediği içi para dolu ceket giymiş bir korkuluk tanımını sonuna kadar hak ediyor. kendi varlığı devam etsin diye ortaklarını satmak onun için bir şey ifade etmiyor, ölmemek için çatır çatır öldürmek ve hayatına devam etmek konusunda sıkıntı çekmiyor. gözyaşları canını yaktığı insanlar için değil asla, kendisine bir şey olur diye korkuyor. rahatı kaçtığı ve insanların değişen davranışları yüzünden rahatsız.
karısını bile öldürmekten çekinmeyen bir adam. çünkü karısı onu ihbar etti. kendisine karşı geldi. onu bir tehdit olarak görüyor. karısı yunanistan'a kaçma planı yerine ondan sakladığı parayı halka vermek isteyince gözü dönüyor ve onu bile gömüyor. adam geldiği yerde üçü yerli halk olmak üzere dört cinayet işliyor. peki bu işten nasıl kurtuluyor? para ile. bakıyor ki kaçarak bir hayat sürmek yerine parayı insanlara vereyim de bana tapsınlar. yaptıklarımı görmezden gelsinler, pisliklerimin üstü örtülsün. zaten avukatı da onun paçasını kurtaracak, oh ne güzel hayat.
kötülüğün ve onun pisliklerinin nasıl hasır altı edildiğini anlatan, paranın bir toplumu sessiz kalmaya iten gücünü gözler önüne süren harika bir film.
devamını gör...
3.
kör göze parmak bir film olmuş.
öncelikle hakan günday ve onur saylak ikilisine hakimim hem solo işlerini hem ikili işlerini izledim hatta sevdim.
bu ikili beni heyecanlandırıyordu ama filmi izleyince tam olarak öyle olmadı, özgür veya kendilerini rahat bırakarak bir iş yaptıklarını düşünmüyorum, olay netflix olunca birçok denklem yerinden oynayabiliyor. örnek vereyim ben bir senaryo yazıyorum ve senaryoyu yazarken başrol olarak ali atay düşünüyorum, o karaktere göre senaryo yazıyorum ve netflix bana abi kıvanç tatlıtuğ diyebiliyor. bu örnek bir filmin her zerresinde yaşanmış olabilir.* ben böyle bir problemin yaşandığına eminim aynı şeyi aşıklar bayramı filminde hissetmiştim. sonuç olarak bir dijital platform bu filmleri izletmek istiyor reklamını yapmaya çalışıyor. normal yani.
ikinci bir problem absürtlük ve gerilim problemi. bunlar basit gibi görünen zor konular. bir absürtlük yaratacaksan bunu atmosfere uygun gerilime eşlik eden şekilde yapmalısın. atıyorum siyah saçlı birinin saçının bir tutamının gri olması ve filmde kös kös oturması “aaa çok garip ya” dedirtmiyor en azından artık dedirtmiyor. garip gizemli tipler yazmak yazarken garip ve gizemli gelebilir ama ekranda o tipler bize öyle gelmezse sıkıntı vardır ki bana film boyunca gelmedi.
karakterlerin derinliği yok mesela, arka planları veya geçmişleri hakkında fikrimiz yok. bu o kadar önemli değil diyebilirsiniz ama gerilim filmlerinde bu önemlidir. bir karakterle iletişim kurmamız gerekiyor ve kuramıyoruz. bunu neden yaptıklarını anlıyorum, karakterin istediği an istediği garipliği yapmalarını istiyorlar. yani siz çıkıp bu karakter bunu yapmaz diyemiyorsunuz çünkü bir fikriniz yok, yönetmen ve senarist için bu bir özgürlük ama ben seyirci olarak bunu kolaycı buldum.
gerilim tıpkı karakterler gibi çok hızlı tırmanıyor her şey oldu bittiye geliyor. aslında filmin süresi yeterli bir süre ama gerilim hızlı şekilde sona geliyor.
benim için son problem ise inandırıcılık problemiydi, karakterlerin çatışma anları ve olayın sonuca ulaştığı yerlerde ciddi bir inandırıcılık problemi vardı. yine senarist ve yönetmen bunu özgürlük için yapmışlar ama bana göre kolaycılık oluyor.
tabii ki bu söylemlerimi ikilinin diğer önceki projeleriyle kıyaslayarak söylüyorum. o projelerin gerisinde kalmış bir iş olmuş. vermek istenen mesaj kör göze parmak şeklinde verilmiş. belki ben ikiliyi severek takip ettiğim için bana öyle geldi bilmiyorum.
hep olumsuz yazmışsın be feridun diyenler için iyi şeyler söyleyeyim. bir türk netflix projesi için iyiydi. atmosfer ve oyunculuklar güzeldi, bazı kara mizah öğeleri iyi yerleştirilmiş ve hoşuma gitti. hakan günday kitaplarından alışık olduğum bir kelime oyunu vardı ve hoşuma gitti, çok basitti ama hoşuma giden bir olay oldu. umarım bu ikili yukarıda yazdığım problemleri düzelterek bol bol proje üretirler.
buraya kadar okuyan olduysa 10 üzerinden 6.5 hatta 7 veririm. iyi seyirler.
ha unutmadan kıvanç tatlıtuğ çok iyiydi ve sevişme sahnesinde parmağını emdiriyordu. meraklısı bir baksın.
öncelikle hakan günday ve onur saylak ikilisine hakimim hem solo işlerini hem ikili işlerini izledim hatta sevdim.
bu ikili beni heyecanlandırıyordu ama filmi izleyince tam olarak öyle olmadı, özgür veya kendilerini rahat bırakarak bir iş yaptıklarını düşünmüyorum, olay netflix olunca birçok denklem yerinden oynayabiliyor. örnek vereyim ben bir senaryo yazıyorum ve senaryoyu yazarken başrol olarak ali atay düşünüyorum, o karaktere göre senaryo yazıyorum ve netflix bana abi kıvanç tatlıtuğ diyebiliyor. bu örnek bir filmin her zerresinde yaşanmış olabilir.* ben böyle bir problemin yaşandığına eminim aynı şeyi aşıklar bayramı filminde hissetmiştim. sonuç olarak bir dijital platform bu filmleri izletmek istiyor reklamını yapmaya çalışıyor. normal yani.
ikinci bir problem absürtlük ve gerilim problemi. bunlar basit gibi görünen zor konular. bir absürtlük yaratacaksan bunu atmosfere uygun gerilime eşlik eden şekilde yapmalısın. atıyorum siyah saçlı birinin saçının bir tutamının gri olması ve filmde kös kös oturması “aaa çok garip ya” dedirtmiyor en azından artık dedirtmiyor. garip gizemli tipler yazmak yazarken garip ve gizemli gelebilir ama ekranda o tipler bize öyle gelmezse sıkıntı vardır ki bana film boyunca gelmedi.
karakterlerin derinliği yok mesela, arka planları veya geçmişleri hakkında fikrimiz yok. bu o kadar önemli değil diyebilirsiniz ama gerilim filmlerinde bu önemlidir. bir karakterle iletişim kurmamız gerekiyor ve kuramıyoruz. bunu neden yaptıklarını anlıyorum, karakterin istediği an istediği garipliği yapmalarını istiyorlar. yani siz çıkıp bu karakter bunu yapmaz diyemiyorsunuz çünkü bir fikriniz yok, yönetmen ve senarist için bu bir özgürlük ama ben seyirci olarak bunu kolaycı buldum.
gerilim tıpkı karakterler gibi çok hızlı tırmanıyor her şey oldu bittiye geliyor. aslında filmin süresi yeterli bir süre ama gerilim hızlı şekilde sona geliyor.
benim için son problem ise inandırıcılık problemiydi, karakterlerin çatışma anları ve olayın sonuca ulaştığı yerlerde ciddi bir inandırıcılık problemi vardı. yine senarist ve yönetmen bunu özgürlük için yapmışlar ama bana göre kolaycılık oluyor.
tabii ki bu söylemlerimi ikilinin diğer önceki projeleriyle kıyaslayarak söylüyorum. o projelerin gerisinde kalmış bir iş olmuş. vermek istenen mesaj kör göze parmak şeklinde verilmiş. belki ben ikiliyi severek takip ettiğim için bana öyle geldi bilmiyorum.
hep olumsuz yazmışsın be feridun diyenler için iyi şeyler söyleyeyim. bir türk netflix projesi için iyiydi. atmosfer ve oyunculuklar güzeldi, bazı kara mizah öğeleri iyi yerleştirilmiş ve hoşuma gitti. hakan günday kitaplarından alışık olduğum bir kelime oyunu vardı ve hoşuma gitti, çok basitti ama hoşuma giden bir olay oldu. umarım bu ikili yukarıda yazdığım problemleri düzelterek bol bol proje üretirler.
buraya kadar okuyan olduysa 10 üzerinden 6.5 hatta 7 veririm. iyi seyirler.
ha unutmadan kıvanç tatlıtuğ çok iyiydi ve sevişme sahnesinde parmağını emdiriyordu. meraklısı bir baksın.
devamını gör...
4.
başrollerinde kıvanç tatlıtuğ ve funda eryiğit'in olduğu, netflix'te yayınlanan türk filmi. yönetmeni onur saylak'tır ve senaryo hakan günday imzası taşır.
beklentilerle başladığım filmin sonunda değerlendirmem maalesef vasat altı, orijinallikten yoksun, izlemeye değmeyecek bir yapım şeklindedir. zaten bildiklerimizi tekrar ısıtıp önümüze sürmüşler, bunu yaparken de "kıvanç'ı kullanırız öyle çok ağdalı yazmaya gerek kalmaz, filmden anlamayanlar bizi bir halt çektik zanneder" demişler sanırım. benim için geri verin 2 saatimi dedirten bir filmdi. diyeceksiniz, niye 2 saatini harcayıp bitirdin, madem yarıda kesseydin... ah be ah!!!! onu yapamıyorum işte. başladığım iş/kitap/film/dizi vs illa bitecek!
filmde şöyle hafiften sanat filmimsi bi hava var ama öyle çok yoğun değil. sanat sanat koksun istemişler sanki ama yok olmamış, üzgünüm. gerilim türünde diye belki de o sanat filmi havasına başvurmuşlardır diyeceğim ama maalesef yine üzgünüm... sırf ortamda fazla kasvet var diye bir yapım gerilim olmaz hocam. filmden kesinlikle buram buram gerilim beklemeyin (eğer kaliteli birkaç örneğini izlemişseniz).
oyunculuklar eyvallah, iyiydi güzeldi. zaten kıvanç tatlıtuğ oyunculuğu birçokları tarafından sevilen, benim de sevdiğim biri. yalnız son zamanlarda çok kötü işlerde yer almaya başladı. menajeri/akıl hocası/koçu artık her kimse neden böyle işler ayarladı? resmen heba oluyor adam. nedir yani, sırf yakışıklı diye "boş işlere yerleştirelim, biz de payımızı alalım" mı dediniz, naptınız allasen?!! evet, aile (dizi)si 'hiç'i anlattığı için tvde kıvanç'tan umudumuzu kesmiştik ama bari film olarak biraz olsun şöyle adam akıllı, güzel işlerde izleseydik. ortalıkta zaten 'oyuncu gibi oyuncu' bir elin parmaklarını geçmezken, işini hakkıyla yapanları da böyle yapımlarda izlemek... evet evet!! hayalleri suya~ cup!
filmin bence mesajı şu; kimse kötüye, yanlışa durduk yere ses çıkarmaz. ama kendine kötülük yapılanın katil olması işten bile değildir..(nasıl yani?!!) yani herkes "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" düsturu üzerine bu hayatta varoluyor demişler tabiri caizse. hatta bu sözdeki yılanı napsak da kullansak diye şöyle bi düşünmüş olacaklar ki sonunda "aaa~ biz karakterin adını yalın koyalım, film içinde de yalın-yılan oyunu yaparız tam olur” şeklinde kendilerince bi akıllılık yapmaya çalışmış olabilirler.
evet, toplumun çoğunluğu bu eğilimde belki (size göre) ama bu denli insanlıktan ümidimizi kesersek hayat hepten yaşanmaz olur sanki?! velhâsıl alın size bildiğimiz, gayet sıradan mesajı olan bir filmsi.
beklentilerle başladığım filmin sonunda değerlendirmem maalesef vasat altı, orijinallikten yoksun, izlemeye değmeyecek bir yapım şeklindedir. zaten bildiklerimizi tekrar ısıtıp önümüze sürmüşler, bunu yaparken de "kıvanç'ı kullanırız öyle çok ağdalı yazmaya gerek kalmaz, filmden anlamayanlar bizi bir halt çektik zanneder" demişler sanırım. benim için geri verin 2 saatimi dedirten bir filmdi. diyeceksiniz, niye 2 saatini harcayıp bitirdin, madem yarıda kesseydin... ah be ah!!!! onu yapamıyorum işte. başladığım iş/kitap/film/dizi vs illa bitecek!
filmde şöyle hafiften sanat filmimsi bi hava var ama öyle çok yoğun değil. sanat sanat koksun istemişler sanki ama yok olmamış, üzgünüm. gerilim türünde diye belki de o sanat filmi havasına başvurmuşlardır diyeceğim ama maalesef yine üzgünüm... sırf ortamda fazla kasvet var diye bir yapım gerilim olmaz hocam. filmden kesinlikle buram buram gerilim beklemeyin (eğer kaliteli birkaç örneğini izlemişseniz).
oyunculuklar eyvallah, iyiydi güzeldi. zaten kıvanç tatlıtuğ oyunculuğu birçokları tarafından sevilen, benim de sevdiğim biri. yalnız son zamanlarda çok kötü işlerde yer almaya başladı. menajeri/akıl hocası/koçu artık her kimse neden böyle işler ayarladı? resmen heba oluyor adam. nedir yani, sırf yakışıklı diye "boş işlere yerleştirelim, biz de payımızı alalım" mı dediniz, naptınız allasen?!! evet, aile (dizi)si 'hiç'i anlattığı için tvde kıvanç'tan umudumuzu kesmiştik ama bari film olarak biraz olsun şöyle adam akıllı, güzel işlerde izleseydik. ortalıkta zaten 'oyuncu gibi oyuncu' bir elin parmaklarını geçmezken, işini hakkıyla yapanları da böyle yapımlarda izlemek... evet evet!! hayalleri suya~ cup!
filmin bence mesajı şu; kimse kötüye, yanlışa durduk yere ses çıkarmaz. ama kendine kötülük yapılanın katil olması işten bile değildir..(nasıl yani?!!) yani herkes "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" düsturu üzerine bu hayatta varoluyor demişler tabiri caizse. hatta bu sözdeki yılanı napsak da kullansak diye şöyle bi düşünmüş olacaklar ki sonunda "aaa~ biz karakterin adını yalın koyalım, film içinde de yalın-yılan oyunu yaparız tam olur” şeklinde kendilerince bi akıllılık yapmaya çalışmış olabilirler.
evet, toplumun çoğunluğu bu eğilimde belki (size göre) ama bu denli insanlıktan ümidimizi kesersek hayat hepten yaşanmaz olur sanki?! velhâsıl alın size bildiğimiz, gayet sıradan mesajı olan bir filmsi.
devamını gör...
5.
yani bilemedim dediğim filmdir.
bu filmde kopuk, eksik olan bir şeyler var. mesela yalın'ın (kıvanç tatlıtuğ) film boyunca çizdiği karakter, önceki finansal dalaverelere bulaşmış bir tipten çok farklı. bu açıdan biraz flashback sahnelerle aynı karakterin farklı uçları iyi bir oyunculuk performansıyla bir arada verilebilirdi. nitekim kıvanç kardeş, bunları yapamayacak bir herif de değil.
diğer karakterlerin de her biri farklı bir filmdeymiş gibi bir kopukluğu var.
film boyunca yan karakterlerle sürekli verilmeye çalışılan lüzumsuz bir gerilim var. öyle ki ne koşulda olursa olsun hiçbir ilk karşılaşma, ilk karşılaşma olağanlığında değil, buna rağmen film yine hayli sakince, hatta sıkıcı denebilecek raddede ilerlemeye devam ediyor. burada da benzer ekolojideki filmlerde görülen çarpıcı gerilim sahneleriyle bu hava beslenebilirdi.
konusu itibariyle de acayip bir film ki yalın'ın üzerine yapıştırılmış algıya, orantısız refleks gösteren toplumsal çevre de bu türden köşeyi dönmelerin, yolunu bulmaların daniskasının döndüğü bir ülkede, tüm bunlara olabildiğince duyarsız kalmasıyla meşhur bir topluma göre çok yapay, çok eğreti duruyor. sırf tükürdü diye öldürülen, o kadar boğuşmadan sonra saçı bile bozulmadan boylu boyunca yatan figür gibi detay eğretiliklere hiç girmiyorum.
funda eryiğit de dahil olmak üzere başkarakterler, kendilerinden isteneni performans olarak fazlasıyla verebilmişler ama hikaye yönü zayıf olduğu için filmdeki tüm unsurlar hikayeyi ve bu başkarakterleri beslemek üzerine konumlandırılmış. böyle olunca da tüm ögeleriyle zayıf bir film izlemiş oldum.
net beğenmedim.
bu filmde kopuk, eksik olan bir şeyler var. mesela yalın'ın (kıvanç tatlıtuğ) film boyunca çizdiği karakter, önceki finansal dalaverelere bulaşmış bir tipten çok farklı. bu açıdan biraz flashback sahnelerle aynı karakterin farklı uçları iyi bir oyunculuk performansıyla bir arada verilebilirdi. nitekim kıvanç kardeş, bunları yapamayacak bir herif de değil.
diğer karakterlerin de her biri farklı bir filmdeymiş gibi bir kopukluğu var.
film boyunca yan karakterlerle sürekli verilmeye çalışılan lüzumsuz bir gerilim var. öyle ki ne koşulda olursa olsun hiçbir ilk karşılaşma, ilk karşılaşma olağanlığında değil, buna rağmen film yine hayli sakince, hatta sıkıcı denebilecek raddede ilerlemeye devam ediyor. burada da benzer ekolojideki filmlerde görülen çarpıcı gerilim sahneleriyle bu hava beslenebilirdi.
konusu itibariyle de acayip bir film ki yalın'ın üzerine yapıştırılmış algıya, orantısız refleks gösteren toplumsal çevre de bu türden köşeyi dönmelerin, yolunu bulmaların daniskasının döndüğü bir ülkede, tüm bunlara olabildiğince duyarsız kalmasıyla meşhur bir topluma göre çok yapay, çok eğreti duruyor. sırf tükürdü diye öldürülen, o kadar boğuşmadan sonra saçı bile bozulmadan boylu boyunca yatan figür gibi detay eğretiliklere hiç girmiyorum.
funda eryiğit de dahil olmak üzere başkarakterler, kendilerinden isteneni performans olarak fazlasıyla verebilmişler ama hikaye yönü zayıf olduğu için filmdeki tüm unsurlar hikayeyi ve bu başkarakterleri beslemek üzerine konumlandırılmış. böyle olunca da tüm ögeleriyle zayıf bir film izlemiş oldum.
net beğenmedim.
devamını gör...
6.
güzel film. fazla abartmaya gerek yok ama netflix filmli olmasaydı festival filmleri arasında bu denli bir ses getiremezdi. gereksiz kullanılmaya çalışılmış metaforlar ve film müziklerinin hikayeden kopuk hissettirmesi beni üzdü.
devamını gör...
7.
anadolu irfanindan ayri bir de asos irfani olduğunu ögrendiğim film.hele ki finaldeki sepetle ayva getiren ve 'ayvalaa olmus bahin taze taze' diyen dayi yok mu? ah seni seni!kedi canini senin.
bnce film herseyiyle on numara.senaryo,oyunculuk vd. . konusmalar da efsane .mavi üniformali elemanin 'garanti yunan adalarina gitti bunlar.' demesi,kacakcilarin 'arabanin anahtarini getir' demesi ,beyzanin arkadasinin finalde 'seninle şöyle bi yürüsek mi ?' demesi, sanat organizatörü kilikli elemanin 'buralar cennet cennet' demesi. hepsi insanimizin irfanini gösteriyor.
tabi bunlarin 'yılan bey' imzali küfede bulunan 1 milyon euro ile alakasi yok.olamaz da.
bnce film herseyiyle on numara.senaryo,oyunculuk vd. . konusmalar da efsane .mavi üniformali elemanin 'garanti yunan adalarina gitti bunlar.' demesi,kacakcilarin 'arabanin anahtarini getir' demesi ,beyzanin arkadasinin finalde 'seninle şöyle bi yürüsek mi ?' demesi, sanat organizatörü kilikli elemanin 'buralar cennet cennet' demesi. hepsi insanimizin irfanini gösteriyor.
tabi bunlarin 'yılan bey' imzali küfede bulunan 1 milyon euro ile alakasi yok.olamaz da.
devamını gör...