bu pazarların bir anlamı olmalı

hepsini değil, böyle pazarları kastediyorum...

yağmur serpiştiren, kapalı, depresif bir hava. el ayak çekilmiş sokaklardan, yağmurun asfalta vuruşunu net duyabildiğin bir sessizlik var. normalde tek başına ürkek gezen sokak köpekleri, başı boş sokaklarda meydan okurcasına toplanmış volta atıyorlar. kafelere doluşmuş tek tük mahallelinin muhabbetleri bile coşkusuz, gri renkte. gündüz vakti olmasına rağmen sokak lambaları yanıp yanmama konusunda kararsızlar. yansalar da insanların aydınlanası yok bugün, farkında gibiler.

en çok, düşünmeye teşvik ettiği için sevmiyorum bu havaları. düşünmek demek gidenleri hatırlamak demek, düşünmek demek yanında olamadığın birileri için endişelenmek demek, düşünmek demek iç huzursuzluğu demek. düşünmeye fırsatım olmasın istiyorum aslında; sürekli bir yerlere yetişmeye çalışmak, salakça da olsa bir oyalanmanın içinde kendimi iyi hissetmek, dost meclislerinde boş muhabbetlere kahkaha atmak istiyorum. düşünmeden.

tekrar içime dönmeye hazır mıyım bilmiyorum. sancılı olsa da dönmem gerektiğini hissediyorum artık, sıkıntılarla yüzleşerek. istemesem de düşünerek olacak bu geri dönüş. bu pazarların anlamı bu mu? belki de...

bu cümleyi kuran kişi sanırım işveren olmalı.

(bkz: doğrusunu unutturan sözler)
vega'nın bu sabahların bir anlamı şarkısının başlığı sandim önce. diyorum ritme uymuyor, allah allah. ama doğrusu da aklıma gelmiyor. sonra aydınlandim.*

olmalı evet. ama bulamıyoruz.

uzun zaman sonra ailemin yanına geldim. tek başıma o kadar çok bunalıp sıkışmışım ki. şu an huzur doluyum. güvenli limandayım. işte bu pazar daha bir anlamlı şu an benim için.

zorlamayınız, biraz da şu pazarlara bakınız. olmayınca olmuyor olabilir.

böyle havanın kapalı olduğu pazarlar, bana hep çocukluğumda rahmetli babaannemin evinde
geçirdiğim zamanları hatırlatıyor. böyle havalarda bahçeye de çıkamadığımızdan, kuzinenin üstüne koyduğu bir tencere suyun içine haşlamalık kuru mısır koyar, hamur mayalar, peynirli veya ıspanaklı pide yapardı. aynı zamanda da gençliğinde yaşadıklarını hikayeleştirip bana tatlı tatlı anlatırdı. onunla geçirdiğim o güzel zamanları öyle özlüyorum ki...

dün gündüz mesaisinden çıktım yarın gece nöbete gidecem valla hiçbir anlamı yok inanır mısın.

fakirler için özgür 24 saat işte.

hiçbir anlamı yok kardeşim sıradan bir gün işte.
same shit.

bir vega şarkısıdır

ama bi anlamı yoktur.
öküz gibi yatıyorum işte.

pazardır
derinlerden mangal yakın sesleri yükseldi bizde bu sese biad edip köyümüze geldik.