bulunduğu toplumun seviyesinden sürekli şikayet eden tip

yumurtadan çıkar ama kabuğunu beğenmez...
şimdilerde jakuzisinde varoluşsal sancılara gark olurken, çocukken çimdiği mavi leğeni unutmuştur.

bir anonim söz var, bana onu hatırlatan başlıktır. "dünyanın en zeki insanı da olsanız, bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden ibaret ise, düzeyinizi koruma imkanınız yoktur. hepimiz, beraber en çok zaman geçirdiğimiz beş kişinin ortalamasıyız."
şikayet edince bir şeylerin değişeceğini düşünmek günümüzde geçerliğini kaybetmiştir. değişimi herkes ister ama kimse değişmek istemez, günümüzün özeti bu...

kendi seviyesinin üstünlüğünü reklamlıyordur. toplum, devlet, sistem umurunda değildir.

münferit düşünüyordur, toplumsal düşünmüyordur.

her zaman haklı olan tiptir. elinden bir şey gelmese bile en azından içinde olduğu rezaletin farkındadır.

'' yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmiyor '' değildir. muhtemelen kendisini geliştirmiştir ve aynı ortamda bulunduğu kişilerden de aynısını bekliyordur.

haklı kişidir, toplumu aydınlık geleceğe şikayet edenler taşıyacaktır.

eleştiri olmadan ilerlemenin olmayacağını bilen kişi.

beğenmediğiniz, öyle olmaması gerektiğini düşündüğünüz şeyleri dile getirmeniz iyidir. var olan aksaklıkları görmezden gelip onlarla birlikte mutlu yaşarsanız, ülkedeki herkes, hiçbir sorun olmadığına ikna olursa, dünyada sizin gibi davranmayan ve olumsuz yanlarını düzeltmeye çalışan ülkeler alır başını gider, siz de arkalarından nal toplarsınız. hele günümüzde bir de onların teknolojilerine muhtaç kalır, o teknoloji olmadan hiçbir işinizi yapamayacak duruma gelirsiniz.

tıpkı bugün olduğu gibi...

eleştiriden kaçmayın. eleştiren kişi her şeyin daha iyi olmasını isteyen iyi niyetli biri olabilir. onu dinleyin.

bireysel hayatınız için de bu durum geçerlidir. size kötü yorum yapan herkes kötü niyetli olmayabilir. dost acı söyler.

toplumun bulunduğu seviyeden aşağıda olmayı kaldıramayan tiptir.

dünyada genellikle şikayetler, alt veya orta tabaka denilen kesimlerden gelir.
jakuzi lüksüne ulaşmış kişilerin şikayet ettikleri genellikle az görülen bir durumdur.
ama eğer o şartlarda bile şikayet ediyorsa iki ihtimal olabilir,

birincisi, gerçekten topluma karşı kendini duyarlı hisseden, toplumsal sorunların çözümü noktasında, ses çıkarmaktan korkmayan duyarlı bir kişidir,

veya, bulunduğu şartlarla, imkanlarla yetinmeyip, daha fazlasını isteyen bir yüzsüz...

şimdi yargılanacağımdan eminim ama eskiden bu insanlardan birisiydim ve o dönemde kendi kendini geliştirmeye çalışan, okumaya azimli bir genç kızdım. sonra ne mi oldum, büyüdüm ve politik olmam söylendi. etrafındaki insanları sevmesen bile onlarla iletişimini iyi tutman gerektiği söylendi. haliyle ben de bir kez olsun hayatımda değişiklik yapmak istedim ve çevremdeki sosyal hayata dahil oldum. kötü müydü? hayır, hiç de bile. benden farklı başka önceliklerle yetiştirlmiş, hayattaki ideali ve bakış açısı farklı olan insanlarla tanıştım. evet arada iflah olmaz insanlar da vardı ama sırf sosyal medya girşimcileri etrafındaki beş insanın toplamısın dediği için ne yalnız kalmak ne de benden farklı görüşe sahip insanlardan ayrılmayı istemiyordum. tamam ben bu ortama ait değildim belki ama kendi fikirlerime yakın insanlar olduğunu, veya benim düşündüğüm şeyleri dert edinmeyen kendi halinde yaşayan güzel insanlar olduğunu gördüm. şikayet etmiyorum ve hayatımın bir sonraki dönemini iple çekiyorum.

sepetteki çürük elmalar yüzünden ön yargılı olmayın diye bir şey yoktur. sepetten çıkma imkanı olmayınca düzgün elmalar da yavaş yavaş çürümeye başlar.