büyüklerden dinlenilmiş mistik olaylar

çocukluğum bu tarz hikayeleri dinleyip korkudan altıma sıçmakla geçti. bir tanasini buraya bırakıyorum.
anneannemin yeni evlendiği şehirde eski bir eve gelin geldiği zamanlardan itibaren evde, bahçede hep bir köşede oturan aksakallı bir dede görmesi. işin tuhaf tarafı o zamanlar 3-4 yaşında olan annem ve teyzemin de yıllar sonra bu konuda konuşulduğunda gördükleri kişiyi kıyafetlerinin şekline rengine kadar aynı tasvir etmesi.

mahallemizde bulunan bir evin perili olduğunu söylemişti babaannem. ilk başta inanmamıştık ancak evin ilk sahipleri şiddetli geçimsizlikten ayrıldı, ikinci sahipleri soba zehirlenmesi dolayısıyla vefat etti, üçüncü sahiplerini yılan soktu, son sahiplerinden bir adam da intihar etti.

bizim köydeki bir dedenin anlattıkları vardı, biraz saf diye başka boyuttakileri görmüş deniyordu.

(bizim orlarda evliya mezarı var.) gece dağlardayken bir ateş görmüş: altın çatallı, kaşıklı bir sofrada yemek yiyorlarmış sanırım, sonra ordaki bir kişi gel bizle ye demiş: korkudan kaçmış, yememiş.

başka olayı ise: çeşmeden su almaya gittiğinde çeşmenin başında uzun boylu, uzun saçlı bir kadın saçlarını tarıyormuş, dede beklemiş su almak için(tabi o zaman genç sanırım). sonra o kadın göle doğru gitmiş, gölün içine doğru yürümüş, kaybolmuş.

dedem hikaye anlatır sürekli, hiç de sıkılmaz. her hikayesinde kullandığı 3 cümleden biri mutlaka budur; "tezeği kurutup yakardık, onunla ısınırdık."

dedemin her hikayesi mistiktir.
işin kötü tarafı hatırlayamıyor olmam. o zamanlar çok küçüktüm.
vefat etti dedem.
biraz daha aklım eriyor olsaydı ve biraz daha büyük olsaydım hepsinin ses kaydını alırdım.
huzur içinde yat dedem.