gırgırın gelişmiş versiyonuna bu kadar para vermek saçma geliyor. öyle bir şey olmalı ki koltuğu da süpürsün, dolap da silsin, tuvalet de yıkasın. o nedenle ilk engelde takılacak gırgır pluslar benlik değil.
geçmişteki bana özlem duyuyorum sadece. belki de özlem de değil merhamet duyuyorum. o saf duygularıma, yalnızlığıma, sevgiye… onun dışında geçmişe dair hiçbir şeyi özlemiyorum. iyi ki geçmiş ve bitmiş.
çocukluğum, gençliğim hatta yetişkinliğim. hayatın her evresinde bir şey öğrendik senden. en son nasıl dik durulur, aile babası olunur, çocuk yetiştirilir bakınca gördük, hep helal olsun dedik. sen en sevdiğim meslektaşlarımdan biri olarak kalacaksın. gerçekten de her şeyin en iyisiydin,yerin hiçbir zaman dolmayacak. allah rahmet eylesin.
kendi öz çocuklarına maddi manevi sahip çıkamayanlar gelmiş ahkam kesiyor. bu insanlar kısa vadede eğitilecek gibi durmuyor ne yazık ki. ortada medeniyet sorunu var. ortadoğulular medeni değiller. en son yaptığım çocuk polikliniğinde gördüğüm hepsinin en az 5 tane 10 yaş altı çocuğu var. kardeşim bu ne rahatlık. hepsinin üstü başı pis, kokudan odaya girilmiyor, bakım desen sıfır. 9 yıldır türkiye'deler hala dertlerini anlatacak kadar bile türkçe konuşamıyorlar. kendilerini geçtim burada doğan çocukları da ne anlıyor ne konuşuyor. bu insanlarla aramızda kültür, eğitim, medeniyet her türlü farklılık var. herkes ait olduğu yerde olsun. bizim derdimiz bize yeter.
talihsiz bir açıklama daha bugün tarihe geçti. doktorlar sorunlarını, düzeltilmesini istedikleri taleplerini aylardır açık ve net dile getiriyor belli ki görmezden geliniyoruz. bu ülkede sadece doktorları devlet okutuyormuş gibi bir algı yapılması doğru değil.
eşim de ben de ilkokuldan üniversiteyi bitirene kadar devlet okullarında okuduk. ilk okumayı söken, matematiği, feni iyi olan sonrasında iyi liseler kazanan kendi emeğiyle bir yerlere gelmiş insanlarız. tıp fakültesi okumak hiç kolay değil. ilk 5 yıl sabah 8 akşam 5 memur gibi dersiniz olur, her gün bir kitap kalınlığında not çıktı alırsınız. son sene buna bir de nöbetler eklenir. bitirirsin mecburi hizmet, dünyanın en zor sınavlarından biri olan tusa çalışırsın bir yandan. kazanırsın ayda en az 13 tane 36 saat nöbetle başlarsın sonrası yine mecburi hizmet. sokakta görsen yolunu değiştireceğin it kopuk gelip seni tehdit eder, elini kolunu keser arkanda duran kimse olmaz. bizler de bir ana babanın evladıyız emin olun buralara kolay gelmedik. tek memur maaşıyla babam beni ne zorluklarla borçla harçla okuttu. kyk desen çıkmaz yaz gelir, ara tatili olur yurt kapanır herkes evine gider, tıp öğrencisini nöbetçi yurt diye dağ başı bir yere yollarlar. eşim desen o da karadenizin bir köyünde yazın milletin bahçesinde fındık toplayıp harçlık biriktirip kışın okula gidip okumuş biri. biz ne yaptıysak kendi aklımızla, çalışkanlığımızla, dişimizle tırnağımızla kazıyarak yaptık. bunları yaparken de önümüze binbir engel, cemaat torpilleri, siyasilerin torpilleri kaç kere geçti hepimiz yaşadık gördük. yazıklar olsun, allah'a çok şükür aklımız çalışıyor, gerçekleri görecek kapasitemiz var. gerekirse sıfırdan başlar yine yaparız ama bugünleri hiçbir meslektaşım unutmasın.
kervansaray diye bir mekan var oraya gidip karışık et tabağı yemek yanında acılı ayranla, dönüşte bir kasa kayısı almak. çarşıda da kebap sarayı var, çok salaş bir mekan ama adamlar gayet başarılı kebaplarda tavsiye ederim.
not: tabi bir elazığ değil ama yine de severiz kofikleri.
makbul olandır. sosyal medya kullanan erkek varoştur, işi gücü yoktur. hayatımdaki erkeğin sosyal medya kullanıp onu bunu beğenen, yediğini içtiğini paylaşan biri olduğunu düşününce bile kusasım geliyor.
eğitim öğretimden bihaber öğretmen beyanı. o çocuklar temiz olmayabilir tabiki. sen orada sadece okuma yazma öğretmek için yoksun. çocukların aileden göremediği temel temizlik kuralları, toplum kuralları gibi şeyleri öğretmek için varsın. gerekirse aileleri de okula çağırıp, okula üstleri başları temiz gelmeleri gerektiğini, tırnaklarının temiz olması gerektiğini anlatırsın defalarca. biz de devlet okulunda okuduk, evden tertemiz gitsek de öğretmenimiz tırnağımızı, saçımızı başımızı hep kontrol edip uyarırdı. okul böyle bir yer.
şehrin ortasındaki okulda bitlenmişliğim de var. üstelik benim annem süper ilgili hiçbir şeyimizi eksik etmeyen, okula dört dörtlük yollayan bir anneydi.
iclal aydın'ın dizisi çekilen kitabı. dram, dram, dram... içimiz şişti vallahi. herkes mağdur, herkes prenses, herkes el değmemiş gül goncası. ne zaman başarılı, güçlü kadınların hikayelerini göreceğeiz. hayal kırıklıkları hayatın her döneminde var ama kendi ayakları üzerinde duran, hayal kırıklıklarından ders çıkaran, giderek güçlenen kendisine, ailesine kol kanat geren, hayatını bir erkeğin iki dudağı arasında görmeyen kadınlar yok.
halbuki benim gördüğüm her türlü sevgisizliğe, mağduriyete rağmen bugünlere tırnaklarıyla kazıyarak gelen, varlığını ortaya koyabilmiş güçlü kadınlar. bu hikayeleri kabul etmiyoruz.
bu gidişle çocuğumu okutmayacağım galiba. düşünsene böyle birinin kurduğu özel okula gidecek, ben de parasını çıkartmak için her sene götümden ter akıtacağım.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.