fırtınalı ve yağmurlu bir havada güvenli bir mekanda olmanın verdiği huzurdur chrysalism.
hele gök delinmiş, yağmur sağanak halinde yağarsa…o şiddetli yağmurun sesi, görüntüsü ve kokusu huzur verir ruhumuza masalımsı bir şatoda.
”ya dışarıda olsaydık, şükür ki kapalı yerdeyiz” deriz yedinci dem’in getirdiği demli çaydan içerken ve onun #426878 güzel şiirini dinlerken.
uzat sarı saçlarını rapunzel iyilik perisi gibi şatodan ipek saçlarını uzatıp yardımcı olur fırtınada kalan temiz kalpli canlılara.

kuzguncuktaki vişne ise enfes vişneli pastasını getirir neşeli şarkılarıyla.
biz una nocte, evernevergreen, 01 var dahası yok, robnaja ve blackeyes’in enfes portakallı tanımlarını okurken;
şair küçük bir zebellah şiir yazarken;
sergisinin açılışını yapar ressam la luna.

kafa sözlük radyosunda

chrysalism’in forget me şarkısı çalarken ork, uruk-hai, troller fırtınadan korkup sığınmak isterler şatoya.
bir anda ışıklar gider.

ölmedim ama hafif sürünüyorum "bu minik şişenin içinde, earendil'in yıldızının ışığı zapt edilip benim çeşmemin sularına sindirilmiştir. karanlık yerlerde, diğer bütün ışıklar söndüğünde ışık olur bu” diyerek kristal bir şişeyi havaya kaldırır, ışıklar gelir…
ork, uruk-hai, troller ağlayarak kaçar gider.

psy active “sinik shelob’a bakın, ıs ıs ıs” diye zırlıyor” diye seslenir.
elf okları kendisine doğrultulunca shelob topuklamak ister.
arkasına yediği oklarla rahvan gidişi ile bizleri ilk defa güldürür.

o esnada uzak bir diyarda ateist kaplumbağa büyük bir habercilik başarısına imza atmak üzeredir.
yoldaş benjamin franklin’in profil resmindeki baltanın baltacı mehmed paşa’nın baltası olduğu söylentileri üzerine moskova’ya gitmiştir.

1710 yılında erzağı ve cephanesi tükenmiş bitik rus ordusuna karşı son darbe indirilecek iken çariçe katerina ile çadırda baş başa bir görüşme yapıp, rusları yok olmaktan kurtaran mehmet paşa’nın o meşhur baltası.
putin’in bu balta karşılığında yoldaşa büyük paralar teklif ettiğini öğrendiğimizde "yazar maaşlarına zam yapılacağı düşüncesiyle" yürüyen şatomuzdaki chrysalism daha da artar.

devamını gör...
iki yıl önceydi. biz cahil izmirliler bir gecede yün yorgandan yazlık çarşaflara geçiş yaptığımız için mayıs ayında çocuklara terlik , tişört, şort giydirip düştük eskişehir yoluna. tüm gün bu iç anadolu şehrini "burası gölge çok soğuk, burası güneş çok sıcak" diye diye gezdikten sonra inönü caddesinde yagmura yakalndik. porsuk kenarındaki pastanelerden birisine sığındık. 2.5 saat boyunca yağmur yağdı, biz çay içtik, küçük oğlum çikolataya doydu, büyük oğlum babasının kucaginda uykuya daldi, biz sohbet ettik, ben yine insanları şekerci vitrindeki rengarenk şekerleri izleyen küçük çocuklar gibi meraklı ve hayran bakışlarla izledim. ben izledikçe eşim bana güldü. işte orhan pamuk'un romanında söylediği gibi o "chrysalism" benim için de "hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum."
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim