ne zaman gitti tren yazar profili

ne zaman gitti tren kapak fotoğrafı
ne zaman gitti tren profil fotoğrafı
rozet
kafa izninde
karma: 22899 tanım: 881 başlık: 152 takipçi: 177
“Her nerede değilsem orada mutlu olacakmışım gibi gelir.” Charles Baudelaire

son tanımları | başucu eserleri


ne zaman gitti tren (yazar)

sevgili sözlük, yaklaşık 3 yıl önce sözlüğe kayıt olduğumda kafam kalbim hayatım allak bullak haldeydi. şimdi geriye dönüp bakınca onca yangının savaşın belirsizliğin ve bilinmezliğin içinden nasıl çıkmışım diye soruyorum. sana sorduğum ne zaman gitti tren sorusuna nickaltımda bir çok cevap geldi. ben de bu süre zarfında istasyon olarak belirledigim bu cemiyette trenin geri dönmesini bekledim.

başlıkları ve tanımları okuyarak, bazı yazarlarla sohbet ederek, bazı yazarlara imrenerek bazılarına kızarak, bir çok şey öğrenerek bir çok şey yaşayarak kendimle yüzleştim.

insanın kendisine yaptığı yolculuk çok uzun ve zorlu. hiç de bitip tükenmek bilmiyor. başladığım nokta ile geldiğim nokta arasında fersah fersah mesafe var ve ben geldiğim noktadan çok ama çok memnunum. bu biraz da senin sayende.

tasavvufta rıza makamı diye bir şey var. çok şükür kafamın içinde sorduğum o soruların her birinin yanıtının bu makamda olduğunu fark ettim. şimdi sıra o makama ulaşabilmek. sözlükte kaldığım sürece bunu başaramayacağım.

her neyse, o kaçirdigim tren, seferini tamamlayıp geri dönmüş. şimdi düdüğünü öttürüp dumanını tüttürerek beni tekrar kaçırmadan binmem ve rıza makamına erişmem için acele ettiriyor.

sözlüğe emeği geçen moderasyon ekibine çok teşekkür ederim. bana karşı hep çok nazik ve içten oldular. görevlerinde de başarılar dilerim.

sözlükte sohbet ettiğimiz arkadaşlar oldu. onlara bana öğrettikleri paylaştıkları her şey için sonsuz teşekkürler. yalnızlıktan ve sakinlikten yana olan tavrım ile kibirli ve bencil göründüysem kusura bakmayın. tek isteğim kimseyi kırmadan yaşayabilmekti.

ben gidiyorum sözlük. sen daima burada kal. yorgunlara, yolunu şaşırmışlara, yola çıkacaklara, zamanının gelmesini bekleyenlere yer göster. biliyorsun,

bir kısa film hayattan kalan
oyuncu olsan yönetmen olsan
gördüklerini unutmuş olsan
yaşamak bazen sabır ister

devamını gör...

mümin

emn kökü ile “korku ve endişeden emin kılmak” anlamında olan el mümin allah'ın isimlerinden birisidir.

allah'ın bu ismi, yaratıcı olarak kullarına güven veren, kullarına dürüst olan, onları terk etmeyen tek ilah olduğunu belirtir.

yunan mitolojisi gibi semavi olmayan dinlerde ki ilah kavramında karısını aldatan zeus güvenilir değildir. tüm dünya islerinden el etek çekip yıllarca inzivaya çekilen uzak doğu tanrıları güvenilir değildir. oysa yaratıcı dediğiniz ve sizi yaratmış, dünyanın sahibi olan ilah her ihtiyaç duyduğunuzda dua edebileceğiniz, sizi duyduğuna inandığınız, yarattığı kullarından umudu kesip, yalnızlığa ve çaresizliğe bırakmaz. bunu yapıyorsa o ilah değil, nefis taşıyan bir yaradılmiş olur.

pandemi sonrası kaygı çağı olarak adlandırılan günümüz dünyası insanın korku ve kaygı içinde hep kötü bir şey olacak, kötülükler yüzünden hiç yüzü gülmeyecek endişesi ile yaşamasına neden olmaktadır. bu da kişiyi şirke sokmaktadır. çünkü insan kendisini güven içinde hissetmiyor, kaygıları ile başa çıkamıyorsa kelime-i şehadetin de bir anlamı kalmaz. "ben şehadet ederim ki allah'tan başka ilah yoktur." diyen kişi ne sözde başka ilahları ne de ilah yerine geçecek herhangi bir nesne, inanış, düşünce, yasayis şekline tapınmaz. mesela deprem olacağını bilimsel sonuçlarla önceden kestirebilir, buna uygun tedbirler alabilir. ama mutlaka öleceğini, depremden kacamayacağını düşünen kişi allah'ın dualar ve dağıtılan hayırlar ile kendisini felaketten yahut ölümden koruyabilecegini reddederek şirk gunahı işlemiştir ki bu da imanı zedeler ve kişiyi dinden çıkarır. örneğin sadece allah'a inanan ve onu ilah olarak gören kişi, başına gelecekler için allah'a dua etmeyi bırakıp, büyü sihir vs işlerine girmez. yaratıcısına güvenen ve onu el mümin ismi ile zikreden kişi, her işin öncesinde,sırasında ve sonrasında allah'dan gelecekleri kabullenir. tedbirini elden bırakmaz ama tevekkül ile bekler. insan bu dünyada yalnız ve çaresiz değildir. onu yaratan,öldürecek ve tekrar diriltecek olan allah tek ilah ise, yarattığı kulu yalnız ve çaresiz bırakmaz. işte kişinin yaşadığı her olay ve durumda, her an kendisini gören, bilen, yöneten ve yönlendiren allah'a güvenmesi onun el mümin isminin tecellisidir.

mümin ismi kişide hayat bulmuşsa (aynı kökten türeyen ve henüz peygamberlik görevi gelmeden aldığı lakaba yaraşır şekilde yaşayan ) hz. muhammed gibi el emin isminin gereğini yapar. elinden dilinden ahlakından guvenilen bir insan olmaya gayret gösterir. kendisine güvenen ailesine, çevresine, ülkesine, din kardeslerine karşı güvenilir birisi olduğunu göstermeye çalışır.

allah nasıl el mümin ismi ile kullarına güven veriyorsa kul da aynı şekilde kendisi ile bağlantılı herkese karşı güvenilir olmak zorundadır.
devamını gör...

yazarların uyuyamama sebepleri

yılmaz adamın arabasını almış, karısı da vay sen arabayı nasıl verirsin diye adamcağızı evden kovmuş. bağırıyor yilmaaaazz!!! yilmaaazzz!!!! senin ben ta biiiiiiiippppp!!! ben diyeyim 10 defa sen de 20 defa yilmaz'ın olmayan yerlerine koymaya calisti ama olmadı bir türlü. ayağında terlik yok, üstündeki tişörtü yağmurda ıslanan sokağa atarak yilmaz'ın kapısında dolandı durdu. dün bana "anne penis ne demek?" diye soran oğlum yarın kesin onu uykusundan uyandıran o iki harfli kelimenin (kadın üreme organının) ne demek olduğunu ve adamın neden onu bir türlü yılmaz'a koyamadiğını soracak. sonra döndü diğer tarafa babaaaa!!!! diye bağırdı bir kac kez. üstüne babası da evde yok mu öbür arabayı alsın da başını alıp çekip gitsin!!! bu adamın yaşadığı çileyi hangimiz yaşadı dostlar??
annesi, teyzesi, eniştesi ve yılmaz'ın oğlu bir olup zar zor eve soktular adamı. evde bir posta daha bağırdı, enişte adamın karısının yanına gitti, kadın ağladı ben öyle bir şey demedim diye. tül perdenin ardindan kadının hıçkırıkları duyuluyordu. teyze sokaklarda telefonla konuşup adamın sarhoş olduğu için böyle yaptığını anlattı yılmaz'a. bu gece gelmeyin sakın diye de tembihledi. sonra da çocukların uyumasını bekledim. şimdi ev halkı uyuyor, sarhoş adam uyuyor, yılmaz ve karısından emin degilim. karşı kaldırımda kedi bile uyuyor ama ben uyuyamıyorum sözlük. gittiler yine bir yerlere uyku perileri. yine sarma mı yesem acaba?
devamını gör...

ekmeksiz yemek yemek

an itibari ile yaptığımdır. oysa 1 dikim ekmek 25 kalori, 1 adet sarma 32 kalori.
(bkz: gece gece akla dolapta bulunan yaprak sarmasının düşmesi)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ilginç genel kültür bilgileri

dünyada sadece türkiye'de yetişen çay bitkisinin üzerine kar yağmaktadır. bu nedenle türk çayı hem daha steril hem daha aromatik hem daha uzun süre taze kalma özelliklerine sahiptir.
devamını gör...

the father

efendim fransız yazar florian zeller, 2012’de yazmış olduğu “le père” baba adlı oyununu, birçok oyununu ingilizceye çevirmiş olan ünlü ingiliz tiyatro yazarı christopher hampton ile birlikte sinemaya uyarlamış, filmin yönetmenliğini de kendisi yapmış ama zaten bu film bir üçlemenin ikinci filmi. daha önce la mère / anne”(2010) olarak ilk film yayımlanmış ve yakında da "le fills" oğul olarak tiyatroda sahnelenen oyun da filme çekilecekmiş.

bu film için tek kelime ile muhteşem diyebilirim ama bu tek kelimeyi 3 şey için paylaştırırım.
1. oyunculuklar ki en çok tabi ki (bkz: anthony hopkins) in önünde saygı duruşuna geçeceğiniz o saygın ve gerilimli oyunculuğudur. bu filmde baba rolünü (bkz: robert de niro)ya da (bkz: jean reno) ya da başka herhangi bir oyuncudan izleseydik şüphesiz yine etkilenirdik ama filmin varmak istediği noktayı anlamaz hasta babanın haline üzülürdük. oysa film bize hasta baba için üzüntüye davet etmiyor.

2. kurguya verirdim.kurgu size filmin 3 de ikisi boyunca anthony'nin küçük kızına ne olduğu ve marketten alınan tavuğun ne olduğu üzerinden merak ve gizem duygusunu yüksek bir noktada yaşatıyordu.

3. bakış açısına verirdim. şimdiye kadar demans, yaşlılık, ölüm, ebeveyn çocuk ilişkisi, huzurevi, yalnızlık vs konularda izlediğim, okuduğum, duyduğum ne varsa hemen hemen hepsi bu konuları sağlıklı olan taraf üzerinden ya da yardıma ihtiyacı olan kişi için acindirma mesajı ile yaptı. ilk kez bu filmde çok büyük bir oranda seyirciye demansın ve ya yaşlılığın çaresizliğini, tedirginliğini çok ama çok net şekilde yaşatıyor. siz de şu çaresiz adamın etrafında suretleri sürekli değişen insanlardan ve olaylardan yoruluyor, yalnızlık ve çaresizlik hissini yaşıyorsunuz ki filmin seyircide yaşatmak istediği duygu da tam olarak bu.


filmin sonunda yalnızlığı ile başbaşa kalan ve korkan anthony'nin annemi istiyorum diye ağladığı sahnede siz de onun için bir şey yapamıyor olmanın verdiği çaresizliği yasıyorsunuz çünkü orada gerçek bir çocuk ağlaması görüyorsunuz
.

tek bir mekanın ve aynı eşyaların film boyunca değişimine rağmen sahneler arasında oyuncuların değişimi ile asla sıkılmiyorsunuz, müziklerin coşku ve ruhani havası ve buram buram ingiliz ciddiyeti ile her an artan gerilim etkileyiciydi.
devamını gör...

gününüz nasıl geçti sorunsalı

sabah cocukları anneme bırakıp sgk'ya gittim.yarim saat süreceğini bilmeme rağmen akşama kadar gelmem dedim. planım tüm gün ayağı yanık it gibi afedersin gezip tozmaktı. kemeraltı alsancak bostanlı falan yapacaktım.
işim bitince ki gerçekten yarım saat sürdü, kemeraltı'na gittim. kendime eşarp, tunik, çorap aldım. süt çiçeği'nde bademli kazandibi yedim ve akşama kadar sıcakta dolaşmak yerine anneme geri döndüm. bir an alsancak ve bostanlı gozüme uzak göründü. sanki artık öyle dışarıda yalnız dolaşmak, alışveriş yapmak, bir cafede oturup gelip geçeni izlemek bana zevk vermiyor gibi geldi. iyi ki dönmüşüm çünkü (annem her ne kadar tam tersini söylemiş olsa da) yalnızlıktan giderek daha hızlı sıkılmaya başladığını ve konuşacak, dinleyecek ama en çok aynı şeyi tekrar tekrar en ince ayrıntısına kadar anlattığında onu sakince dinleyecek birisini aradığını fark ettim. akşam üzeri çocuklarla eve dönerken bu defa tüm gün annemle sohbet ettiğim için kendilerini yalnız hisseden oğullarım bana bir sürü zerre kadar ilgimi çekmeyen şey anlattılar ve sorular sordular. onları da sabırla dinledim ve sorularını yanıtladım. akşam yemeğini yerken eşimin işyerine yeni başlayan eleman ile ilgili yorumlarını dinledim. tam sofrayı toplamıştık ki telefonunda alarm çaldı ve bize bir haftadır beklediğimiz filmin (bkz: the father) başlamak üzere olduğunu hatırlattı. sonra maaile filmi izledik demek isterdim ama tahmin ettiğiniz üzere eşim yine sonlara doğru uyudu.* şimdi ev halkı uyuyor ve yalnızlığın tadını çıkarıyorum. günüm güzel geçti diyebilirim. şüphesiz daha güzel gunlerim de olmuştu, inşallah yine olur. çok kötü günlerden geçince böyle basit bir gün bile benim için gayet değerli hale geliyor. çok şükür, elhamdülillah.
devamını gör...

moderatör 6

o kadar nazik, o kadar seviyeli, o kadar içten ki bazen "acaba bot mu ?" diye şüpheleniyorum. bu zamanda boyle insan, bu sözlükte böyle moderatör olur mu ya hu? allah ayağına taş,kirpiğine yaş değdirmesin*. sevdiğimiz bir kardeşimizdir. *
devamını gör...

peçeni al git başka yere

yaşadığımız devire, ülkeye, yönetime, nefsimize uysa da uymasa da islam kadının dışarıdan dikkat çekmeyecek şekilde kapanmasını emrediyor. ancak günümüz türkiye'sinde bu şekilde dolaşıp daha çok dikkat çekmek yerine tesettüre uygun bir kıyafet de tercih edebilirsiniz. büyükşehir de yaşayanların görmediği ve halen çarşafı ile yaşamaya devam eden ve o çarşafın içinde sizden çok daha aydın ve rahat kafalarda yaşayan kadınlar mevcut. mesela onlar özgürlük olayında öyle bir yere gelmiş ki, dinsizlerle imansizlarla, münafıklarla falan uğraşmayıp sadece kendisinin ailesinin ve sevdiklerinin hidayete ulaşması için gamlanıyor.

yine de ben nasıl ki avm de içindeki tanganın ipine kadar gördüğüm, memeleri ağzıma girecek kadar acık, yürüyen merdivende partnerinin pipisine bacağını yaslayıp öpüşen sözde laik ve aydın kadının dinini imanını ahlakını laikliğini sorgulamıyorsam ve beni ilgilendirmiyorsa gerçek özgürlük ve eşitlik düşkünleri de bir zahmet güvenlik konusunu emniyet güçlerinin bilgisine bırakıp kafalarını başka tarafa ceviriversinler.

şu bir gerçek ki, yıllardır koyun çomar yobaz gibi çeşitli söylemlerle küçük görülen akp secmeninden hic bir farkı kalmayan, kendi sığ düşünce dünyasından asla çıkamayan sol cenah da aynı yobazlık ve aymazlıkla yaşamaya devam ediyor.
devamını gör...

bazı ağaç isimlerinin çok güzel olması

bence en güzel ağaç isimleri insanlar için de kullanılabilecek olan,
(bkz: ılgın)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ve
(bkz: selvi)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
dir.
devamını gör...

anın fotoğrafı

160 kilo domates ile yapılan 180 adet * kavanozun bir kısmı.
likopen aşkına !!!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kötü adamın 10 günü

(bkz: iyi adamın 10 günü) filmini izlemedigimiz halde bu akşam bu filme 2 saat ayırdığımıza inanamıyorum. üstelik de "hep dizi izliyoruz bu akşam degisiklik yapalım" diyen eş insanına tüm isteksizligime rağmen ayıp olmasın diye ses etmedim. tekrar tekrar ve tekrar boşu boşuna inanıp yine yanımda horlamasına rağmen filmi bitirme konusunda inat ettim.

2 saatim boşa gitti. ilk filmi izlemedigim halde hiç de bir şey kaçırmışım gibi de gelmedi. bonnnboşş bir intikam hikayesi. bolca mini etekli, göğüs dekolteli (bkz: ilayda akdoğan) ve bizi yine cool hareketleri, yandan yandan gülüşü ile çok janti bir esas oğlan olduğuna inandırmak isteyen (bkz: nejat işler) vasat oyunculuğu.

hadi filmin kötü olması normal, bu adamın her filmi kötü zaten de, ben yine neden işten yorgun gelmiş kocama inanıp film izleme teklifini kabul ediyorum?
devamını gör...

yazarların an itibarıyla düşündüğü şey

philphs maraton alıp yarı fiyatini vermek varken 17 bin tl verip dyson aldım sırf eşime inat. asla pişman değilim. sadece uzay mekiği gibi makineyi kırarsam bozarsam diye korkuyorum. yıllardır emek emek biriktirdiğimiz altınlar her defasında yeni bir arabaya verilirken ben halen 3+1 eve çıkabilme hayali kurmaktan yoruldum. sağlığım varken yiyecek, güzelken giyecek, hevesim varken gezeceğim.
devamını gör...

17 ağustos 2023 memurlara ikinci zam teklifi

#2698196 memur maaşına zam yapılmazsa özel sektör işçisine zam yapmaz. memur maaşları piyasayi düzenleyen en önemli kriterlerden birisidir. memurun maaşı 10 bin tl olsa özel sektör patronu sana sen daha çok çalışıyorsun diye 50 bin tl mı verecek sanıyorsun?
devamını gör...

anadolu arkeolojisi

trt izle uygulamasından günde 3-4 bölüm izlediğim kendisi de arkeolog olan ümit ışın tarafından sunulan program.

arkeoloji denince pek çok kişinin aklına efes, patata, artemis tapınağı, kibele vs kelimeler gelir. bu ve benzeri yerlere gittiyseniz ve bir rehberiniz yoksa ya internetten bulduğumuz bir iki bilgi ile ya da tabelalarda yazan bir sürü karışık mimari terim ile gezip, iki fotoğraf çekip çıkarsınız.


ben de ezelden beri antik yunan ve öncesi dönemlere ait eserleri diğer eski eserlerden daha çok severim.

bu program pek bilinmeyen, dağın başında, medeniyetten uzakta olan ören yerlerini tanıtarak başlıyor. aslında amac bu mekanları göstermekten daha ziyade arkeoloji ile ilgili genel bilgileri de öğretmek. yani bir antik kente gittiğinizde isminde ss ya da nd/nt takısı varsa bu şehrin luvi kavmine bir başka deyişle anadolu halklarına ait olduğunu anlamamızi öğretiyor. ephessus
arikanda vb
ya da arkeolojik alanda agora nedir, nekropol nedir, dor baslikli sütun nedir, olimpiyatlar nasıl oluşmuştur gibi bilgilerle izleyeni aydınlatıyor.

gerek görselleri gerek sunumu gerekse müziği ile 20 dk içerisinde başka bir boyuta geçiyorsunuz.

zamanla daha bilinen daha buyuk arkeolojik alanlar tanıtılmaya devam ediliyor. örneğin bergama ya da knidos gibi.

bu arada müzik için


roma imparatorluğu öncesi anadolu'da ne vardı? roma'nın nasıl etkileri oldu? doğa ile insan nasıl dost yaşadı? barbarlık, vandalizm, ülkemizdeki definecilik sorunları gibi pek çok konuya kısa kısa değinen güzel bir program. hem de 143 bölüm.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

"akşam üzeri çocuklar ezan okunmadan son bir tür oyun oynamak için apartmanların ortasındaki boşlukta ordan oraya koştururken sıra saklambaca gelmiş. ebe olan çocuk ortadaki ağacın gövdesine başını yaslayıp elleriyle gözlerini kapatmış. başlamış saymaya 1...2..3..4..5....
bildiği tüm sayıların bazılarının yerlerini değiştirerek bir tamam saydıkdan sonra gözlerini açmış ve etrafa ürkek gözlerle bakmış. tedirgin bir yalnızlıkla arabaların arkasını, apartman kapılarının içini, çöp teneklerinin arkasını kontrol etse de ona istediği avı gösterecek ne bir omuz, ne bir ayak ne bir ses ne bir kıpırtı bulamamış. mesai saatinin sonunda yorgun bacaklarını eve sürükleyen uzun ve dalgın amcaların yanından geçmesine izin vererek etrafı dolaşırken pencerelerden sokağa taşan sesleri duymuş, akşam ayazı kulaklarını ve saçlarını yalamiş belli belirsiz. tencerelerin kapakları kapanıyor, çekmecelerden kaşıklar çatallar çıkıyor, televizyonların gürültüsü hızla geçen arabaların kornalarina karışıyormuş. ne kadar beklerse beklesin ve saymayı bıraktığı ağaçtan ne kadar uzaklasirsa uzaklaşsın hiç bir arkadaşının ebelemek için gelmediğini farketmiş. herkes nerede diye sorarken ve akşam ezanını okuyan muezzinin sesi uzaklardan gelirken annesinin balkondan ona bakıp eliyle eve davet ettiğini görmüş. kafasini hafifçe yana çevirdiğinde başı arkadaşlarının çoktan eve ulaşmış bedenlerinin henüz kapanmamış perdelerin arkasından belirdigini görmüş. yakari'nin huzunlu müziği çizgi filmin başına davet ediyormuş tüm o küçük canlı gözleri. neden gittiler? neden haber vermediler? yoksa oyun bitmiş miydi? yoksa haberi mi olmamıştı? düşünüyor, bir kaç oyun öncesini düşünüyor. ne konuşulmuştu? neye karar verilmişti? yarın için hangi saatte çıkılacağı bile belirlenmeden kim nereye gitmişti?

oyun ona söylenmeden ve hiç beklemedigi anda sona ermiş. yorgun ve hayal kırıklığına uğramış bedenini eve doğru sürüklemiş. her oyunda biraz kenarda kalışını, hiç bir zaman gurubun vazgeçilmez üyesi olamayişıni, oyunlarda ara sıra duyduğu "o fasulyeden zaten sayılmaz" sözleri ile çok da kaale alınmadığını, yeni bir giysi yeni bir oyuncakla oyuna dahil olduğu zamanlarda kıskanç gözlerin inadına onu gormezden geldiği anların farkında olarak ama çocuksu bir inkar ile aklından savuşturmuş soruları.

sonbaharda ayazında dışarda oynamaktan bir türlü vazgeçmeyen mahallenin tüm çocukları gibi kuruyan ve pul pul dökülen elleri ile kapıyı çalmış. şimdi aidiyet duydugu yerde. yemek yemesi, ödevin başına oturması, yorgunluktan bitmiş vucudu ile son bir gayret göstererek küçük parmaklarının arasına sıkıştırdığı kalemi defterin beyaz sonsuzluğunda konuşturması lazım.

akşam oldu. oyun bitti. herkes evine, evi olmayan sıçan deliğine."

çocukluğumdan kalan mahallenin görüntülerine eşlik eden bu kısa hikayeyi annemin son bir yıldır yaşadığı yalnızlığa benzetiyorum. 3 kardeşini aynı gün kaybetmek, 40 gün sonra 52 yıllık hayat arkadaşıni toprağa vermek, kalan miras ile yaşadığı ipe sapa gelmez bir çok zorluk, yeğenlerinden yaşadığı ihanet... azalan ömrünün bitmesi için mi dua mı etsin, ölen yakınlarının huzur bulması için mi dua etsin, kalan zamanını cocuklarına biraz daha yardımcı olmak için, elinde kalan gücün son damlalarını seferber mi etsin, geçmişin muhasebesini yapıp alamadığı hakları için kadere veryansın mı etsin, bitmeyen çilesine lanet mi etsin, en çok korktuğu şey olan başkasına, evlatlarına muhtaç olmamak için bedenini doktordan doktora mı sürüklesin ?

artık görmeyen gözü yüzünden ne kuran'la ne örgüyle ne vitrinleri gezmekle ne yaşıtları ile bir araya gelmekle mutlu olmayan bu kadın ne yapsın?

cehaletin hırsın kiskanclığın boşboğazlığın içinde debelenip duran bir avuç akraba arasında ahlakını nasıl temiz tutmaya çalışsın? üzerine borç yazılan vasiyeti yerine getirmeye çalışırken işine burnunu sokan insanlara nasıl karşı çıksın?

hangisi daha zor anne? yaşlanmak mı yaşıtlarının olmadığı ve şimdiye kadar hiç olmadığı kadar hızlı değişen bu dünyada yalnızlık mı?
devamını gör...

bel fıtığı için tavsiyeler

kucağımdaki 3 aylık bebeği emzirirken yanlış bir hareket sonucu belimde fıtık oluşmuştu. emzirdigim için hiç bir kas gevseltici iğne ilaç vs kullanamiyordum. nefes alıp vermek de dahil olmak üzere her an korkunç bir sancı ile yaşıyordum. çocuğu da ilk iki gün emziremediğim gibi günlerce de yatarak emzirmistim. sancım kalçalarıma ve dizimin alt arka kısmına ya da çok afedersiniz sağ popomun ortasına vuruyordu. siyatik ile birleşen l3-l4 omurlarındaydı. ilk haftalar yaşadığım ağrı ve sancı yüzünden saatlerce uyuyamiyor, tam uykuya dalıp rahatlamak isterken muhtemelen derin uykuya geçerken yaptığım santimlik bir kıpırdama ile tekrar uyanıyor ve ağrı nöbetine kaldığı yerden devam ediyordum. bu yüzden aşağıdaki önerileri okurken sancının başladığı dönem ile azaldığı dönem olarak ikiye ayırıyorum.

bir de bu işin en önemli püf noktası şu. ayağınızı yere koyun. diğer parmaklarınızı hareket ettirmeden ayak baş pamaginizi önce kendinize doğru cekin. sonra diğer parmaklarınızı kendinize doğru çekip baş parmağınızı ileri doğru ittirin. doktorumun bana söylediği bu hareketi yapamayacak kadar parmağınızı hareket ettiremiyorsaniz 6 saat içinde bel fıtığı ameliyatı olmak zorundasınız. (ilk başlarda bu hareketi yapmakta zorlanabilirsiniz ya da ağrı ile yapabilirsiniz ama önemli olan zorlanarak da olsa yapmaktır.) hareketi yapıyorsaniz artık yardımsız yuruyemiyorum dediğiniz ana kadar ameliyat riskine girmeyin. yanlış bir doktor seçimi ya da ameliyat sırasında milimlik bir yanlış hareket felç kalmanıza neden olabilir.

fıtık dediğin şey belinin içinde oluşan bir yara ve o yaranın içinden çıkan taze et parçası gibi bir şey. nasıl ki bir yerin darbe alıp yara olduğunda canın acır ve o bölümü oynatmazsın, aynı şekilde belindeki yara da biraz kabuk bağlayana kadar ağrı ve acısı olacaktır.

ağrının ilk başladığı ve şiddetli sancı olan dönemlerde hareketi olabildiğince azaltmak ve kasları gevşek bırakmak yapılacak ilk iş olmalıdır. bunun için kas gevseltici hap ve kremler kullanılabilir.

bel fıtığı olduğunuz ilk günden ölene kadar asla eşya tasimamalısıniz. öyle ki evdeki eşyaları itip kalmamalı, kadınsanız el çantanızı bile çok hafifletmeklisiniz.

fıtığın ilk günlerinde sert yatakta hatta mümkünse bir yorgan sererek yerde yatmak gerekir. sert yatakta yatmak ve sert koltukta oturmak ağırlığın belde daha az hissetmenize sebep olacaktır. ağrı geçince bile artık hayat boyu oturacaginiz yerin sert ve yüksek olmasını tercih etmelisiniz. ağrı atakları yanlış bir koltuk seçimi ya da yatak değişiminde hemen tekrarlar.

bel fıtığının başladığı anlarda belinizi bir kaya gibi sert hissedersiniz. yüreğiniz ağzınızda, nefesiniz kesilir gibi dolaşabilirsiniz. boyle anlarda belin yumuşaması sizi sakinleştirir, acıyı azaltır. belinizi olabildiğince sıcak tutun. en güzel yöntem kalın bir kumaş parçasını örneğin şal eşarbı hiç sıkmadan belin etrafına dolamaktir. ya da bir havluyu da sırt vebel kısmına sararak da yapabilirsiniz. biraz terledikten sonra belinizin nasıl da yumuşadı gibi sizi nasıl da sakinlestirdigini görünce şaşıracaksınız. bunu ağrılarınız iyice azalana kadar devam ettirebilirsiniz. yaz sıcağı da olsa beli sararak kuvvetlendirmelisiniz. bu noktada doktorlar ağrıyı azaltmak için farklı medikal ürünler icinde korse verebilir. şahsen ben korse ile ağrının daha da çoğaldığını o kadar çok kişiden duydum ki korse yerine bu kuşak ile kendimi desteklemeyi daha uygun buldum.

yatarken cenin pozisyonunda yatmak da yine ağrıyı azaltır. bel fıtığı ağrısı daha çok dizin alt arka kısmında ya da kalçalarda hissedilen bir ağrıdır. cenin pozisyonunda yatarken bu kısımdaki kaslara baskı daha azdır bu yüzden rahatlatır.

ağrının azaldığı günden itibaren önce ev içinde sonra evin etrafında sonra daha geniş menzilde kısa ve yavaş yürüyüşler yapmak en önemlisidir. bel fıtığında vücudun dağılan dengesi yürüyüş ile tekrar yerine gelir. tek ve uzun bir yürüyüş değil, gün içinde bir kaç kez kısa yavaş yürüyüşler yapmak en önemli ağrı azaltma yöntemidir.

kilo vermek de bel fıtığının etkilerini azaltmakta çok etkili bir yöntem. bir kilo belinize ve dizlerinize 10 kilo olarak hissettiriyor.

zeytinyağı ile kuyruk sokumu denilen bölgenin üst kısmına yapılan hafif bir masaj da ağrıyı çok çok azaltıyor. orta kisimdan yanlara doğru germe şeklinde kasları yumuşatarak ağrıyi azaltabilirsiniz.

bel fıtığı başladığı andan itibaren ayakkabı seçiminiz köpük sert taban spor ayakkabilar olmalıdır. çok düz ve yumuşak tabaklar bele ağırlığı verip fıtığın sık sık kendini hatırlatmasına sebep olur.

bel fıtığının son evresinde ağrıların giderek azaldığı evredir. sinsi bir şekilde köşesine çekilen fıtık asla geçmez. siz yürüyüşü bıraktığınızda, bir kaç gün çok yürüyüp bir kaç gün hiç hareket etmediğiniz de yani duzeninizi bozduğunuzda hemen geri gelir. bel fıtığı düzenli ve hep aynı hızda bir yaşam ister.

geçmiş olsun sözlük, sağlıklı günler dilerim.
devamını gör...

rahim

allah'ın isimlerinden birisi.

besmele'de geçen 3 isimden biridir. (bkz: rahman) ismi ile birlikte anılır. rahman isminde yarattığı tüm kullara ihsan ve lütufta bulunan allah bu isimde kendisinin koyduğu emir ve yasaklar uyan mümin kullarını diğer kullarından ayırmakta ve ödüllendirmektedir.

mümin bir kul,tıpkı anne rahminin bebeği koruduğu ve beslediği gibi allah'ın da rahim ismi ile kendisini dünya hayatının zorluklarından korumasını ve cenneti ile ödüllendirmesini ister.

allah'ın "rahmetim gazabimi geçmiştir.* kutsi hadisi uyarınca şirk haricinde işlenen günahları affetme konusunda kullarına şefkat göstereceği, rahim ismi uyarınca kullarını cezalandırmak istemeyeceği umulur.

rahim ismi bir muminde tecelli etmişse, müminlerin bol bulunduğu ortamları tercih eder, kendisini her türlü kötülükten korur, allah'ın emir ve yasaklarını uyma ve yayma için gücünü seferber eder.
devamını gör...

rahman

allah'ın isimlerinden birisi.

ruhm kökünden oluşmaktadır. pek çok kaynakta merhamet eden anlamında kullanılmaktadır. ancak bazı kaynaklar merhamet etmeyi insanı bir kavram olarak kabul eder. insan merhametlidir. kendisinden düşük durumda olana karşı koruma ve yardım etme eğilimindedir. bu özellik de allah'ın rahman isminden gelmektedir.

ancak rahman ismi (allah'ın her türlü eksik ve noksanlıkdan münezzeh olması uyarınca ) yarattıklarının hepsini koruyan, ihsan ve lütufta bulunan anlamındadır.

insanın yaratılmış olması, kul olarak dünyada bulunması, allah'ın rahman isminin tecellisidir. yani allah kulu yaratarak ve ona dünya da bir lütuf vermiştir. yine başına gelecek her şey onun için bir lütuf ve ihsandir. bundan nasıl ders çıkaracağı kendi nefsine aittir.


bu isim (bkz: rahim) ismi ile birlikte besmele de; (bkz: bismillahirrahmanirrahim) şeklinde şeklinde geçmektedir. yani rahman ve rahim olan allah'ın adıyla denmektedir. rahim; kendisine uyan,onun yolundan ayrılmayan kullarına rıza gostermesi olduğuna göre, rahman kendisine uyan ya da uymayan tüm kullarına karşı lütuf ve ihsanda bulunmasıdır.

eğer ki allah kendisine inanmayan kullarına hemen ceza verseydi o zaman adil ve noksansız bir yaratıcı değil, haşa bencil ve kibirli bir yaratıcı olarak insanı özelliklere sahip olurdu.
kişi de rahman ismi tecelli etmişse; günahkârlara hakaret nazarıyla değil merhamet nazarıyla bakmalı, hiç bir kulu işlediği günahtan dolayı kınamamalı, günahın kendisine karsı olmalı ve ortadan kaldırmak için yol göstermelidir.
devamını gör...

melik

(bkz: kafa ayari) ukdesi başlık.

melk ya da milk sözcüklerinden türemiş allah'ın isimlerinden birisi.

sahip olmak,kuşatmak, elinde bulundurmak anlamındadır.

allah, insanoğlunun aklının alabileceği veya alamayacağı her şeyin tek sahibidir.

bu sahip olma hali sadece elinde bulundurmak değil onu yönetmek yönlendirmek, idare etmek anlamındadır.

allah adl(adil), rahman(rahmet merhamet eden) gibi isimleri uyarınca sahip olduğu her şeyi en iyi şekilde yönetendir.

insan topluluklarında yönetici olan kişi nasıl ki,idaresi altındaki halkı adil ve eşit şekilde idare etmeli, onların iyiliklerini ve refahını elde etmesi gerekiyorsa allah'ın da bu ismi uyarınca yarattıklarını muhafaza buyurmaktadır.

allah'ın melik ismi tecelli etmiş kişi kendisine tabii olan kişilere ve canlılara karşı koruma yönetme idaresini uygun yapma çabası içinde olması gerekir. yine melik ismi tecelli eden kul, her şeyin sahibi allah olduğu için dünyada kimseye kulluk etmez, boyun eğmez.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim