çizmenin içinde ayak kaşınması

bir yamaçtan sürünerek aşağıya yuvarlanırken, tutunmaya çalıştığın her çalı çırpının, dalın yaprağın kökünden kopması, umutla yeni bir dala tutunmak ama nafile sürüklenmeye devam etmektir.
sabah erkenden uyanıp, iştahla hazırlanıp, süslenip tam zamanında evden çıkmış ve durakta beklerken zirzop bir otomobilin üzerinize sıçrattığı kirli su birikintisidir.
özene bezene yaptığınız keki fırına verdikten sonra, kahve falındaki içim gibi kabarmışken elektriklerin kesilmesidir.
kem gözlü teyzenin "maşallah kızıma" demesidir.
çok hoşlandığım bey ile ilk buluşmada söylediğim dilli kaşarlı tostun double şeritli yıllarca uzayıp, saçlarıma yapışması akabinde "acımadı kiii" temalı aptal ve yüzü pembe/kırmızı sersem sırıtmadır.
sevgilimiz olarak tanımladığımız bireyin, "seni ailemle tanıştırmak istiyorum" dedikten sonra bizi eşi ile tanıştırmasıdır.
dün "seni çok özledim, sana ihtiyacım var" diyen sevgilinin bugün, "yalnız kalmaya ihtiyacım var, bir süre görüşmeyelim" demesi ve uzay boşluğunda uzaklaşarak kaybolmasıdır.
"gözlerimin önünde birbirlerini seviyorlar, ben acılar içinde kivranirken, onların mutluluğundan ölüyorum" dur...

devam edecek....

çizmeye giren küçük çakıl taşlarından olabilir. ninem sirke dökerdi hemen. pamuk ve sirke ile ovunca mıknatıs gibi çekiyor kaşıntıyı. iple iki ayaktan bağlayanlar yanlış yapıyor. elma sirkesi ve makyaj pamuğu kafi. bozavrat otu ile bacakları okşayanlar da hatalı. hatta biraz art niyetli buluyorum onları. ayak kaşınıyorsa, bacak ne alaka yani? saçma olan o. deli gibi ovalıyor aç köpekler.