çok emek verilmiş tanımların tutmaması sorunsalı

zaman zaman çeşitli sözlüklerde ve minnoş sözlüğümüz kafa'da başıma gelen durumdur.
hani böyle görünce dur şuna harika bir tanım gireyim diyip 1 saat tanım yazıp sonra tek bir + bile almadan, tek bir dönüş dahi olmadan tanımın öylece kalakalması insanı üzüyor be sözlük .

mesela bakınız #768470 şu tanımı yazarken kalktım arapça sözlerin leksikolojik incelemelerini not aldığım defterlerimi buldum. sürekli, latin ve arap alfabesi kullanmak için klavye değiştirdim. farklı osmanlıca türkçe sözlüklere baktım. hem kamus-i türki'den hem de ferit devellioğlu'ndan teyit ettim.
baya baya uğraştım. sonra tek bir kişinin bile dikkatini çekmedi tanım.

ya da #768229 tanımında tek tek yönetmenleriyle birlikte çiçek gibi film listesi yaptım. yok asla tutmadı.

bu arada tabii ki 'tutması' için tanım girmiyorum, ama insan bir tanıma çok uğraşınca görülsün istiyor kimsecikler de görmeyince üzülüyor. en azından ben üzülüyorum.

öyle işte sözlük bu sabah da içimi döktüm şimdi işime gücüme dönebilirim.

edit: #875287 şunu da şuraya bırakayım sevgili sözlük şaka değil, 2 saatten fazla sürdü yazması.*

evet maalesef var öyle bir şey. olsun oğuz atay'ın tutunamayanlar kitabı için de 10 sene tek bir yazı kaleme alınmadığı, görmezden gelindiği söylenir. sonradan edebiyatın en önemli eserlerinden birisi olmuştur. tanımlarınız zamanını bekliyor olabilir.

tutmak ya da tutmamak iste bütün mesele bu.

emek verilmiş tanımlar, tanımların ait olduğu konuya ilgi duyanlar tarafından okunur. uzun vadede bu tanımlar bi çok kişinin işine yarar. mesela sözlükle ilgili yapılan hatalı tespitlerden biri bu. zannediliyo ki emek verilen tanımlar okunmadığı için sözlükte bi niteliksel eksiklik var. böyle bi durum yok. burda yazan avukat necmi, psikolog ayla, bakkal niyazi napsın senin mekanik tanımını ya da tıp terimleri sözlüğünden cımbızladığın latince terimi ya da husserl fenomenolojisini. zamanla bu konulara ilgi duyan insanlar bunların karşılığını verir zaten. asıl mesele kötü başlıklar açılması. başlığın niteliği de değil, başlık açmayı becerememek.

ayyy kıyamam ya, üzmeyin lan insanları. ağlamak isteyen geniş omuzlarımda ağlayabilir.

arkadaşım vicdan kelimesine o kadar vakit harcamasaydın sende ayrıca tek derdin böyle saçma sapan şeyler olsun üzülme.

ben başucu tanımlarıma koyuyorum. ille de okunmasını istiyorsam. ama bu kadar takmaya gerek yok yahu. relax biraz...

hayat dediğiniz budur zaten değil mi? bazen emeklerinizin karşılığını alamazsınız. siz gider bir başlıkta destan yazarsınız, üç beş tane beğeni alırsınız en fazla. ama sonra sözlüğün popüler yazarı sadece bir tanecik cümle yazar oraya, ve hemen yazdığı gibi beğeni ve favorilere boğulur. hiç anlam veremesiniz bunun nedenine. "ula ben eşşoğuleşşek miyim?" diye içinizden geçirmeden edemezsiniz. oysa ki insanlar burada genelde birilerine yaranmak için oy veriyor. dürüst olmak gerekirse, ara sıra ben de yapmıyor değilim. çünkü fazladan iki beğeni için her şeyi yapabilirim. bu poktan hayatta beni mutlu eden, ve egomu okşayan güzel bir şey bulmuşum çünkü. bırakır mıyım lan hiç size?

davy jones'in de dediği gibi. çünkü, life is cruel...

(bkz: portakalı ve yıldızı bir arada hak eden entryler)

bu başlıkta böyle düşünülen entryler gösterilebilir, maksat etkileşim olsun.