lilithinkizi yazar profili

lilithinkizi kapak fotoğrafı
lilithinkizi profil fotoğrafı
rozet
karma: 4474 tanım: 232 başlık: 22 takipçi: 84
Biz başı yastıkta ölecek insanlar değiliz.

son tanımları


bir üstteki yazar hakkında düşünülenler

yazacak bir şeyi anca 2022 de çalıkuşu alıntısında bulabildim. çalıkuşu sevdiysen kitap okuyor olmalısın. o zaman sana bir bilgi: aslında çalıkuşu istanbul kızı adıyla tiyatro olarak yazılmış ve darülbayi'de oynanmış çok sevilince reşat nuri romana çevirip 1922'de tefrika etmeye başlamış. *

düşünceme gelince çalıkuşu'ndan umut bulduysa iyi biri olmalı blumer kişisi.
devamını gör...

suat taşer

1919 istanbul doğumlu toplumcu gerçekçi şair, yazar ve oyuncu.

ben de bir şiirini bırakayım.

"ummaktır yaşamak.
çık bu saatte evinden
kilitle odanın ve kalbinin kapılarını,
keder seni evde bulmasın,
pişmanlık geri dönsün kapından.

vehimlerini azat et;
soyun hatıralarından,
tazelensin adımlarındaki kuvvet
doğacak günü yolda karşıla:
yeni umutlarla başlar yeni gün;
tahammül umuttan doğar.
zaman bizim dostumuzdur, unutma
en az hürriyet kadar.

ummaktır yaşamak.
ibret al, ders al geceden
çevir başını gökyüzüne
yıldızlara bak.
güneşli sabahların umududur yıldızlar."
devamını gör...

gazze

işgalci siyonist israil tarafından paramparça edilen bir filistin kenti. aksini iddia eden etmesin.
bu sözlükte kimseyle hakaret etmedim ama edebilirim.

filistin vardır ve filistinlilerin bin yıllık memleketidir. zenginlerin sattığı toprak falan beni bağlamaz. bu konuda kesin olarak taraf tutuyorum. gazze'deki kanın susmasının tek yolu barıştır evet. ama bu barış ancak filistin halkların işgalden kurtulmaları ile gerçek bir anlam kazanabilir.

elbet değişecek bu rüzgarın yönü, sapanlarla çarpışan filistin'in evlatları kazanacak. leyla halid'in yoldaşları kazanacak. çünkü savaşan örgütlü bir halkın önünde hiçbir güç duramaz.
nehirden denize özgür filistin! birgün mutlaka!
devamını gör...

normal sözlük yazarlarını ağlatan türküler

hasret gültekin, acıyı bal eyledik.

o sesin yangınlara boğulmuş olduğunu bilmek ve şiiri yazanın *çektiği acıları en derinde duyumsamak ciğerimi delip geçiyor her dinleyişte...
devamını gör...

8 aralık 2023 popeyes mücadelesi

başımıza gelen popeyes rezaletini rayuela bey geyet net açıklamış. ben de bir kaç şey ekleyeyim. insan canının kıymetsizliği ve leş gibi kokan tavuğu gayet rahat göndermeleri bir mesele, ama ayan beyan bir şekilde halk sağlığını tehdit etmeleri bambaşka bir mesele. bence işin en tehlikeli tarafı da bu.

bu konuda olayın yaşandığı gün avukatlarımızla da görüştüm. aslında işleyebilecek derli toplu bir hukuki süreç de yokmuş. onların tavsiyeleri üzerine cimer üzerinden sağlık bakanlığına belediyeye ve tüketici haklarına da şikayetlerde bulundum. fakat sonuç ne olur muamma.

burası müthiş bir hukuksuzluk devleti olduğu için muhtemelen bu işletme daha insanları zehirlemeye devam eder. işin korkunç tarafı hakikaten bir çocuk hayvan vs. yese kaçınılmaz bir şekilde hastanelik olurdu. belki de ölürdü bile..
ki bu zincir firmaların fast food yemeklerin en büyük alıcısının çocuklar olduğunu unutmayalım.

daha önce tavuktan zehirlenmişliğim olduğu için biliyorum ne kadar beter bir zehirlenme türü olduğunu. ve beni kaç gün hastanelik ettiyse bir çocuğa ne yapar düşünemiyorum bile. yani uzun lafın kısası bu firma alenen halk sağlığını tehdit edebiliyor ve her şey yanına kar kalıyor bu ülkede.

velhasıl konu para değil, hatta konu benim için rayuela beyin aksine saygısızlık ve utanmazlık bile değil.
benim asıl içime dokunan her şeyin bu kadar mümkün olması. insanların canını, sağlığını tehdit edip hayatınıza devam edebiliyorsunuz bu ülkede.

öyle bir vasatlık, iğrençlik çağı ki bir yanda instagram'da "makul" olmayan fotoğraf attı diye ters kelepçe ile gözaltına alınan kadınlar bir yanda insanlara bozuk tavuk gönderip "kapanışta oluyor bazen öyle" diyip ayağına taş değmeden yaşayan büyük şirketler...
devamını gör...

şanışer

susamam şarkısı hariç hiçbir işini düne kadar bilmediğim müzisyen.
şöyle ki dün 23. evvel temmuz kültür sanat festivali için kendisi ve sokrat st hatay serinyol'daydı.
bilmeyenler için evvel temmuz hatay'da binlerce yıldır kutlanan bir hasat bayramıdır. yirmi yılı geçkin zamandır da bu kültür, bir festival olarak sürdürülmektedir.

evvel temmuz bu sene deprem gündemi ve yeniden inşa için dayanışma çağrısı ile yıkılmış bir kenttin kültürüne sahip çıkmak için yapıldı. ben de izmir'den dayanışmaya, festivalin gönüllüsü olmaya gittim.
şanışer ve sokrat st.'yi de ilk defa orada dinledim. şöyle söyleyeyim hiç rap dinlemeyen biri olduğum ve sahne güvenliğinden sorumlu olduğum için ya bu geleceklerin fotoğrafını gösterin bana dedim. o kadar uzağım konuyla.

neyse sahne enerjileri ve şarkılarının politik alt metinlerini dinleyince çok beğendim.
fakat asıl şarkılarıyla hayatlarının tutarlılığını görünce cidden takdir ettim arkadaşları. ve hatta bir kaç şarkısını spotify'da beğeniye attım. ve yaptıkları müziğin tarzından vs bağımsız bir sanatçının karakterinin kendisini dinletmekte ne kadar belirleyici olduğunu bir kere daha hatırladım.


size şöyle söyleyeyim arkadaşlar, deprem gerçekliğinden bu sene, hiç sponsoru olmayan ve bütünüyle dayanışmaya dayanan çok kısıtlı imkanları olan bir festivaldi evvel temmuz.
şanışer ve sokrat ise beş kuruş para almadan çıktılar konsere. ama şöyle bir seviyeyle, biletlerini bile aldırmadılar. biz kendi aracımızla geliriz masraf etmeyin dediler. benzin parası bile kabul etmediler. hatta bir gece sağlam otellerden birinde kalmaya bile gerek yok dediler.
zaten kısıtlı imkanları olan festival komitesine bizim beklediğimizden bile az maddi külfet çıkardılar.
çok da mütevazı çocuklardı, geldiler konserden önce bir bahçede plastik masa sandalyede ikişer bira içtiler. çıkıp şarkılarını söylediler.

yürekten bir dayanışma duygusuyla ve samimiyetle oradaydılar. sağ olsunlar.

umarım bu ülkede kendileri gibi müzisyenler ve insanlar çoğalır. adamlar resmen festivalle ilişkilerini bizim kurduğumuz yerden kurdular çünkü. nasıl biz yüzlerce kilometre öteden kendi imkanlarımızla dayanışmaya evvel temmuzu yaşatmaya geldiysek, onlar da öyle yaptılar.

bu tarz organizasyonlarda bulunmuş olanlar bilir, bir konsere gönüllü çıkmak bir şeydir, ama yol parasını bile almadan, masraf olmasın biz depremi yaşamış insanları bir iki saat olsun eğlendirmek istiyoruz, kısıtlı imkanınızı bize harcamayın, demek başka bir şey.

ne diyim var olsun bizim çocuklar!
sırf bu yaptıkları için şarkılarını dinleyeceğim ve izmir'e gelince bir konserine bilet alacağım.
devamını gör...

zorbalara adalet dağıtmanın verdiği dayanılmaz keyif

bugün akşam izmir tramvayında bir kere daha deneyimlediğim keyif.
bu günün hatırası olarak buraya not düşmek istiyorum izninizle.

olay şöyle cereyan etti, alsancak'ta işlerimizi bitirip eve dönmek için hocazade durağından tramvaya binmiştik. bilenler vardır akşam saatlerinde oldukça kalabalık olur izmir tramvayı.

bizimle birlikte bir tane maganda kılıklı adam da bindi. tramvayda o sırada bulunan iki tane 8 10 yaşlarında çocuk vardı, çocuklar güya arapça küfretmişler. adam çocuğa tokat atıp kulağını çekiştirmeye başladı.
ben gördüğüm an napıyorsun sen diyip müdahale ettim.
neyse önce adamla kavga etmeye başladık.
bu arada çocukların arapça küfrettiğini iddia etse de çocuklar kürtçe konuşuyorlardı.
neyse çocukları aldık elinden herif başladı benle kavga etmeye.

adama ısrarla karşısındaki kişilerin bacak kadar çocuklar olduğunu ve şiddet uygulayamayacağını anlatmaya başladım. sonra tartışma alevlendi ve bütün tramvaya yayıldı. öğretmen olduğumu ve çocuk denilen canlının küfür de edebileceğini hata da yapabileceğini bunun ona çocuklara şiddet uygulama hakkı vermediğini de ifade etmem sonucunda kavga kontrolden çıktı.
alenen galeyana getirmem sonucu tramvaydaki laik teyzeler, çocuğu olan yetişkin ebeveynler ve genç kadınlarla kurduğumuz ittifakla bütün tramvayca adamla kavga etmeye başladık.

en son maganda kılıklı yetişkin zorba, trenin bitimine sıkışmış bütün tramvay tarafından azarlanıyordu.

arkadan sen elalemin çocuğuna hangi hakla vuruyorsun diye bağıran teyzeler, benim çocuğum var internetten öğrenmiş küfrediyor çocuktur uyarırsın vurmak ne demek diye yükselen babalar, bacak kadar çocuk yanlış da yapar, koca adamsın vuramazsın diye haykıran anneler, zorbalığın çocuğa mı kesiyor sen kendini ne sanıyorsun diye bağıran genç kadınlar ve en önde de ben.

sonuçsa adamı rezil rüsva ederek zorbalığa karşı hep birlikte kazandığımız kesin bir zafer.

en son adam, tramvaydan inerek hızlıca uzaklaştı. umarım bir daha ki sefer gariban çocuklara zorbalık etmeden önce iki kere düşünür. bu arada bu keyif ve tatmin hissini hiçbir şeye değişmem gerçekten.

bu cüreti kendinde bulan, güçsüz gördüğüne zorbalık edebileceğini sanan ucubelere gördüğüm hiçbir yerde geçit vermedim, vermeyeceğim.

bu ülkede bu dünyada iyi insanlar hala var. bunu bilsinler ve bir şey yaparken iki kere düşünsünler.

son olarak kaç yaşına gelmiş bir adama bacak kadar çocuklara ne olursa olsun şiddet uygulayamayacağını anlatmaktan duyduğum utanç da ağzımda kekremsi bir tat burakmadı değil. fakat yalnız olmadığımı hissetmek bu tadı bastırıyor az da olsa.

bu arada çocukları merak eden olduysa onları adamdan uzaklaştırıp sakinleştirdik. sonra da tramvaydan indiler.

bence kavga etmek, dövüşmekten öte bu şekilde rezil etmek ve bütün tramvayı organize ederek adamı toplum içinde utandırmak en etkili olan yöntemdi. ama yine de nişanlım adamın bir kaç uzvunu kırmadığı için bir miktar pişman. yine de bence mevcut durum, dayaktan çok daha iyi bir ders oldu.

uzun lafın kısası bu hayatta ne para pul, ne mal mülk, ne mevki makam, hiçbir şey bir zorbaya haddini bildirmek kadar keyif vermiyor.
devamını gör...

yazarların çocukluk anıları

bu hikayeyi anlattığım için garip hissediyorum ama 2 kasım 2002'den aşırı sayko bir anım var.

yaşım 6, o dönem annem chp nazilli ilçe yönetiminde. bir de ibo abi var o da gençlik kolları başkanı. işte abimle beni dondurma yemeye götüren annem seçim çalışmalarındayken işte bana lokalde oralet içiren insan ibo abi. yaş 6 olunca favori karakterim tabii.

neyse 2 kasım günü ibo abi resmen bizim evde ufak çaplı bir sinir krizi geçirmişti. o gün ilk defa recep tayyip erdoğan adını duymuştum. hani pek anlamıyorum ama demiştim ki başımıza büyük bir felaket geldi galiba. öyleymiş.

şimdilerde ibo abinin sinir krizi ile çocukluk travmam olan adamı başımızdan atmaya çok yakınız. umarım her şey çok güzel olacak...

dip not: chp'li değilim, hiç olmadım. annem hala tam bir chp'li teyzedir ama ben ve abim tertemiz enternasyonalist komünistler olmayı başardık. bu konuda da kendimizi tebrik ediyorum her gün.
devamını gör...

yeşil sol parti

burayı da boş bırakmayalım.
yeşil sol parti, emek ve özgürlük ittifakı bileşenlerinin seçime gireceği partimiz.
gölgesinde herkesin yer bulabildiği ağacımız.

bilenler bilmeyenlere anlatsın bütün kumpasları, ayak oyunlarını ve bizi denklemden çıkarmaya çalışanların oyununu yeşil sol parti ile seçimlere girerek bozacağız.

yeşil sol parti 81 ilde seçime girecek. ve hakkari'den amed'e, amed'den izmir'e, izmir'den mersin'e kadar onlarca bölgeden yine vekil çıkaracağız.
bizi denklemden çıkarıp yeniden iktidara gelme hayalleri kuranlara yeşil sol parti ile haddini bildireceğiz!

en efsunlu rüyalarında bizsiz bir seçim hayal edenlerin 14 mayıs'ta en büyük kabusları olacağız.
ve onları o koltuklarından indireceğiz. sarayları saltanatları yerle yeksan olacak. malum şahsın yerine de bütün muhalefetin desteği ve birliğiyle dersimli, yoksul memur çocuğu piro geçecek.
altın varaklı mutfaklarda yaşayanlar yerine bizden olanı başa getireceğiz.

velhasıl kelam bir oy yeşil sol parti'ye bir oy piroya vereceğiz ve bu ülkeye baharı getireceğiz.
devamını gör...

sevdiğiniz şarkıdan en sevdiğiniz söz

iki şarkı var.

ilki; "sana söz baharlar gelecek, sana söz umut bitmeyecek..."

ikincisi; "korkma bağır! olmadı hızırı çağır, hızır senin kalbindedir, hızır sensin ve güzelim..."

evet manidar, ama ben şuan öyle bir fokuslandım ki gözüm bir şey görmüyor.
devamını gör...

15 mayıs 2023 sabahı hissedilenler

seçim kurulunda ya da bir parti bürosunda veri girişi yaparak sabahlamışım, deliler gibi yorgunum. bir kumru almışım onu yiyerek eve dönüyorum. gökyüzü daha mavi, deniz daha bir güzel kokuyor. içimde bir huzur var, karabasan gibi üzerimize çökmüş bir kötülükten kurtulmuş olmanın huzuru bu... bir yandan kumru kemiriyorum, bir yandan da akşam yapacağımız kutlamada dinç olmak için eve yol alıyorum.
bir de merak duygusu var içimde haramiler hangi deliklere saklandı acaba kimler yargılanır kafamın içinde müzakere edip duruyorum.
merak, huzur, umut ve sevinç içinde eve gidip hayatımda hiç olmadığı kadar huzurlu bir uykuya dalıyorum...
devamını gör...

ahmet atakan

bugün şehri enkaza dönmüş, hatıraları yitip gitmiş bir genç... fakat yaşayacak zihnimizde, kalbimizde ve öfkemizde...

yıllar önce tanıştığımızda babasına söylediğim gibi binlerce kardeşi var onun, aynı göğe inanıyoruz çünkü...
devamını gör...

kimse umudunu kaybetmesin

kimse umudunu kaybetmesin!

depremin 72. saatine yaklaşırken size umudu, dayanışmayı ve bunların gücünü anlatmak istiyorum sevgili yazarlar.

bugün 9 şubat, depremin üzerinden geçen üçüncü gün gitmek üzere. hepimiz büyük bir toplumsal travmanın içinden geçiyoruz. öncelikle hepimizin başı sağolsun, hepimize geçmiş olsun.

üç gündür gece gündüz izmir'de yardım toplamakla uğraşıyorum. benim de elimden gelen bu çünkü. öncelikle canım sevgilim sözlüğümüzün de yazarı olan @rayuela'da halen deprem bölgesinde. ailelerinden kayıplar olsa da şu an görece iyiler, bölgeden çıkmayı bekliyorlar. bu yazının temelini aramızdaki kısıtlı iletişim şansı içinde ona anlattığım olaylar oluşturacak.

kimse umudunu kaybetmesin diyerek başladım, çünkü bu ülkede müthiş bir dayanışma ruhu var. twitter'ı kapatanlara, yardım tırlarına el koyanlara, aç çocuklarına yıkık marketlerden süt alanlara ateş açılsın diyenlere inat, bu ülkede dayanışmanın mayası var.

dediğim gibi üç gündür gece gündüz yardım topluyorum. dün bayraklı da azad diye bir çocuk geldi babasıyla. bacak kadar bir çocuk azad, bir koli hazırlamış en sevdiği oyuncaklarını koymuş içine. güzelce kolilemiş getirmiş vermedi bize, tıra kendi elleriyle koydu. gözümden yaşlar aktı gitti.

ondan önceki gün de menemendeydim yaşlı bir teyze bütün yüklüğünü çarşafa sarıp sırtında getirmiş. alın bunu dedi, bizim evimiz vardır. gönderin ki onlar ısınsın dedi. ellerimle koliledim.
kurban olduğum teyzem senin bu yüreğin kurtaracak bu ülkeyi dedim kendi kendime.

bugünde hem karabağlarda hem de buca çamlıkule'deydim. insanlar çoluk çocuk bütün enerjileriyle yardım taşıyor, ayırıyor koliliyordu. bir sürü koliden, poşeten türkçe, kürtçe dayanışma notları çıktı. hepsi yanınızdayız diyordu kendi lisanında.
çamlıkule de bir kız çocuğu ile tanıştım. berfin. ah benim canım berfin. annesine bende gelcem yardım edicem demiş. sekiz yaşına yeni basmış. kolileri bantladı, üzerlerine ne olduklarını yazdı. ben niye yardım etmiyim abla dedi, hem ben okuma yazma bile öğrendim. siz söyleyin yazarım ben üstlerine hepsini dedi. verdik kalemi yazdı.
sarıldım berfin'ne, bütün korkum, acım, endişem bir yana kocaman sarıldım ona. esmer yüzüde parlayan kocaman yeşil gözleriyle gülümsedi.
8 yaşındaki berfin'in inadı ve umuduyla bir kere daha doğdum sanki.

son bir güzel haber daha aldım bugün, annem depremde ailesiz kalan çocuklar için koruyucu ailelik başvurusu yapmış. eğer verirlerse 26 yaşından sonra bir kardeşim daha olacak.

yani kimse umudunu kaybetmesin arkadaşlar. umut dimdik ayaktadır. umut türkiye halklarının ördüğü dayanışmadadır. umut oyuncaklarını kendi eliyle yardım tırına yükleyen azad'ın çocuk yüreğindedir. umut bütün gün yardım malzemesi kolileyen berfin'in inadında, gülen gözlerindedir. umut bütün yüklüğünü sırtlayıp getiren o yaşlı teyzenin omuzlarındadır. umut 58 yaşından sonra ben çocuk büyütürüm, çiçek gibi bakarım ona diyip evlat edinme başvurusu yapan annemde, yap bakarız, evladımız bilir büyütürüz diyen 65 yaşındaki babamdadır.

umut gece gündüz demeden, çalışan çabalayan insanlardadır.
ve umut, enkazlar içinde iki tane muhabbet kuşunu kurtarıp, üç gündür, bu yavrucaklar da yaşayacak inadıyla onları yattıkları arabada barındıran rayuela kişisindedir. belki kendisi o cehennemden çıkabilirlerse bu iki muhabbet kuşunu da paylaşır sizinle. umarım paylaşır.
ve yeniden söylüyorum, kimse umudunu kaybetmesin! umut dayanışmadadır.

velhasılı kelam bugün dayanışmayı ve umudu örgütleyip yaralarımızı birlikte saracağız. ve yarın mutlaka bize bunları yaşatanlardan hesap soracağız. kimse unutmasın bu günleri, zulmü ve dayanışmayı, bu memleketin dostlarını ve düşmanlarını kimse unutmasın. hem dayanışma ve umudu hem de zulüm ve alçaklığı mıh gibi işleyin zihninize.

sözlerimi gülten akın ve nazım hikmetle bitireyim.
"karayı kaldırın, mavi koyun, umudumu yitirmedim!"
"benim kuvvetim :
bu büyük dünyada yalnız olmamaklığımdır."
devamını gör...

kitaplardaki en etkileyici giriş cümlesi

önce eru vardı.

jrr tolkien, silmarillion
devamını gör...

yeni başlayanlar için felsefe

sofie'nin dünyasını ve "felsefespri" denilen yaklaşımın kitaplarını okumak bence harika bir başlangıç. kitapları da belirteyim, belki felsefespri yazınca çıkmaz.
"platon bir gün kolunda bir ornitorenkle bara girer"
"nietzsche öldü! bir hipopotam olarak yeniden doğdu"
ve son olarak"aristoteles ile bir karıncayiyen washington'a gider"

sanırım daha soft ve eğlenceli bir başlangıç olamaz. bu arada kitapların yazarları daniel klein ve thomas cathcard.
devamını gör...

ne olursa olsun pozitif olan insan

benim galiba, istisnai vakitler olsa da genel olarak böyle olduğumu düşünüyorum.

sanırım benim hayatla mücadele etme yöntemim de bu.

yoksa hayat yeterince kötülüğü barındıran bir yer, ama yinede yaşamalı ve daha iyi bir ihtimal için ısrar etmeliyiz. tam cismiyle "aklın kötümserliği iradenin iyimserliği" aslında benimki.
çünkü böyle kavrayınca kolay kolay hayat ve şartlar yıldıramıyor sizi. bu bakış insanı yetmişinde bile olsa zeytin dikecek umutla donatıyor.

velhasılı kelam iyimserlik iyidir. hele ki iradenin iyimserliği hayat kurtarıcıdır.
fakat aklın kötümserliği de mecburidir.
yoksa temelsiz bir iyimserliğe kapılıp hayatın gerçeğine yabancılaşırsınız. ve yabancılaşmaya dayanan iyimserlik, hakiki bir iyimserlik değildir.
devamını gör...

zor günlerden geçenlerin en iyi bildiği şey

her gecenin bir sabahı var. her şey geçiyor bir kertede.

insanın en tılsımlı yetisinin unutmak olduğunu öğreniyoruz zamanla.

bir zamanlar nefes aldırmayan belalar soluk anılar gibi görünüyor şimdi. bir de şer görünende hayır, hayır bilinende şer buluyor insan çoğu zaman.

mesela zaman içinde bütün imtihanlarıyla barışmalı, bugün buysam bu sayede diyip, en kötü anıyı bile bağrına basmalı insan. en azından ben böyle yaptım. öteki türlüsü ızdırap çünkü insana. acı yalnızca onunla kavga etmeyi bırakıp onu kabullendiğinde, dikenleri görmeden gülistanda yürümenin mümkün olmadığını kabul edip, dikenlerin seni gülistana çıkardığını anladığında gerçekten geçiyor.

aksi ihtimalin ise yaradığına ben şahit olmadım. insan bence iç huzurunu ancak böyle yakalayabiliyor. çünkü kabullenmek aynı zamanda geride bırakmak da demek.
devamını gör...

barış akarsu

11 12 yaşındayız, o zamanlar yalancı yarim var ve kuzenimle büyük barış akarsu hayranıyız. ikimizinde odasında sanırım hello girl ya da salsanın verdiği bir barış akarsu posteri asılı.
bir yaz günü birlikte annanemin evinde kalmışız. gece televizyondan kazayı öğrenmiş ve pikenin altında sabaha kadar beraber ağlamıştık.
ne zaman adını görsem aklıma o an gelir ve içimi çocuksu bir üzüntü duygusu kaplar.
koca koca kadınlar olduk ama insan unutmuyor bazı şeyleri.

yattığı yer huzurludur umarım.
devamını gör...

sevdiği erkeğe çiçek alan kadın

toplumsal cinsiyet normlarını ejderyalar tepsin.
evet tepsin!

çiçekler güzeldir ve sadece kadınlar için değildir.

ben şahsen canım sevgilime bol bol çiçek alırım, çalışma masasına koyar, ilgilenir, bakımını yapar, çok da sevinir. hatta erkeklerin sevgililerine çiçek alınca taşımaya utandığı şu köhne dünyada bütün bir mutlulukla taşır çiçeklerini.

gerçekten toplumsal cinsiyet normlarını ejderyalar tepsin. ne var ki sevdiğinden gelen bir kucak çiçekte? insan mutlu olur, olmalı.
devamını gör...

teoman şarkılarında geçen acımasız sözler

midem bulanıyor, galiba dünya tuttu.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim