cruelty and the beast
başlık "the left hand of darkness" tarafından 01.11.2021 16:32 tarihinde açılmıştır.
1.
melodik black metal ve extreme gothic metalin babası olan cradle of filth’in 5 mayıs 1998 yılında çıkarmış olduğu black metal ile gothic metal karışımı olan şahane albümüdür. yok böyle albüm sayın seyirciler, hakikaten büyüleyici ve bol brutal scream barındıran bir albümdür. böylesine şahane bi albümün başlığı nasıl açılmaz ulan? sizleri şiddetle kınıyorum. *
albüme ait harikulade şarkılar şunlardır;
once upon atrocity
thirteen autumns and a window
cruelty brought thee orchids
beneath the howling stars
venus in fear
desire in violent overture
the twisted nails of faith
bathory aria
portrait of the dead countess
lustmord and wargasm
hangi şarkını güzelliğinden bahsedelim? bence her şarkı güzel lakin daha iyi dinlenebilir şarkıları şüphesiz ki cruelty brought thee orchids, venus in fear, bathory aria ve desire in violent overture’dır. yani bunlar benim favori şarkılarım açıkça söylemek gerekirse.
albümün kapağının enterasan bir hikayesi vardır. kapakta bir kadın kanla dolu küvette oturur vaziyette. macar seri katil elizabeth bathory’den esinlenmişler işte. o psikopat da bakire kızların kanıyla duş alırmış zaten albümde olan obathory aria şarkısı tamamen onunla ilgili.
cradle of filth’in sevdiğim diğer albümlerine göre daha cazip geliyor bu açıkçası yoksa dusk and her embrace olsun, from the cradle to enslave olsun bunlar da şahane albümlerdir. dusk and her embrace albümünü de ayrı şekilde yazacağım. bugün olmazsa muhakkak yarın…
albüm kapağı favori albüm kapaklarımın arasında yer alıyor;
cruelty and the beast albümün full şarkı videosu;
youtube.com/playlist?list=P...
albüme ait harikulade şarkılar şunlardır;
once upon atrocity
thirteen autumns and a window
cruelty brought thee orchids
beneath the howling stars
venus in fear
desire in violent overture
the twisted nails of faith
bathory aria
portrait of the dead countess
lustmord and wargasm
hangi şarkını güzelliğinden bahsedelim? bence her şarkı güzel lakin daha iyi dinlenebilir şarkıları şüphesiz ki cruelty brought thee orchids, venus in fear, bathory aria ve desire in violent overture’dır. yani bunlar benim favori şarkılarım açıkça söylemek gerekirse.
albümün kapağının enterasan bir hikayesi vardır. kapakta bir kadın kanla dolu küvette oturur vaziyette. macar seri katil elizabeth bathory’den esinlenmişler işte. o psikopat da bakire kızların kanıyla duş alırmış zaten albümde olan obathory aria şarkısı tamamen onunla ilgili.
cradle of filth’in sevdiğim diğer albümlerine göre daha cazip geliyor bu açıkçası yoksa dusk and her embrace olsun, from the cradle to enslave olsun bunlar da şahane albümlerdir. dusk and her embrace albümünü de ayrı şekilde yazacağım. bugün olmazsa muhakkak yarın…
albüm kapağı favori albüm kapaklarımın arasında yer alıyor;
cruelty and the beast albümün full şarkı videosu;
youtube.com/playlist?list=P...
devamını gör...
2.
en sevdiğim metal davulcusu nicholas barker'ın gruptan (bkz: cradle of filth) ayrılmasına sebep olmuş muhteşem albüm. dani filth'in tüm sound'a keyfine göre şekil vermesi yüzünden albümde soprano vokalleri yapan sarah jezebel deva ve davulcu nicholas barker büyük hayal kırıklığına uğramıştır. jezebel, dani'ye bir süre daha katlansa da nicholas gruptan çıkıp dimmu borgir'e girmiştir.
ben bu albümün sound'unu seviyorumdur ama cidden de buradaki sound'sal tercihler pek de doğru değil gibidir. 2019'da bu albümün "re-mistressed" versiyonu piyasaya sürülmüştür ve "keşke zamanında böyle bir miks ve mastering yapılsaymış," dedirtmiştir bu kayıt. mis gibidir mis.
introsu ile bile ne denli meşum bir şeyin bizi beklediğini anlıyoruzdur. böyle yavaş yavaş volümlenen ve tekinsizleşen bir introsu var albümün. sonrasında ise yer yer süper hızlanan ve grubun eski işlerine göre ritim gitarların çok daha dominant olduğu şeylere rastlamaya başlıyoruz. bu demek değil ki hiç yavaş ve atmosferik şey yok albümde... elbette var. zaten cradle of filth'in öyle sürekli aynı giden albümlerden/şarkılardan yapmak gibi bir geleneği olmadı diyebiliriz. hatta kimisine göre cradle of fith, progressive bir gruptur. prog archives'ın eski adminlerinden biri, bu grubu da "arşiv"lerine ekletmek için epey çaba sarf etmişti ancak bunda başarılı olamamıştı çooook eskiden. birebir şahidim.
neyse... dani filth'in buradaki vokalleri gerçekten etkilese de sanki dusk and her embrace'de daha "vahşiydi". zaten kendisi gırtlağını öyle acayip acayip kullandı ki, bundan sonraki midian'da da adamın vokali önceki tüm işlerindekilerden farklı oldu.
nicholas barker, davullarda adeta yarırıyor burada. hakikaten makine gibi çalmış ve diğer yandan da çok organik ve dinamik... dusk'taki kadar inanılmaz davul kompozisyonlarına rastlayamasak da burada, bu aslında eleştirilecekten ziyade övülecek bir şey nazarımda çünkü şarkı yapılarını bozmamak şeysi takdiri hak eder. yani genel kompozisyonlar sizin süper yaratıcı olmanıza olanak tanımıyorsa iki seçeneğiniz olur: ya saçmalamak yani yeteneklerini göstermek için kompozisyonları bozmak, ya da genel şarkı yazımına uygun davullar yazıp çalmak. nick elbette ilkini yapmış ki süper de olmuş bu.
birçok dinleyiciye göre cradle of filth, bu albümden sonra iyice bozmuştur. ben buna katılmasam da, grubun 90'lardaki albümleri gerçekten de en güçlüleriydi bence. sonra midian'a da itiraz edemem tam olarak, 2000 senesinde çıkan. bir de godspeed on the devil's thunder'ın yeri ayrıdır bence ki bu da 2007'de çıkmıştı. diğerleri olmasa da olurdu...
gerçi dani filth, cradle'ı epey toparladı ve yeniden çok iyi bir grup oldular. ama belki de ilk dönemlerdeki kadrolarıyla devam edebilselerdi o pek de parlak olmayan ara dönem de bambaşka güzel olacaktı...
neyse, olan olmuş.
ben bu albümün sound'unu seviyorumdur ama cidden de buradaki sound'sal tercihler pek de doğru değil gibidir. 2019'da bu albümün "re-mistressed" versiyonu piyasaya sürülmüştür ve "keşke zamanında böyle bir miks ve mastering yapılsaymış," dedirtmiştir bu kayıt. mis gibidir mis.
introsu ile bile ne denli meşum bir şeyin bizi beklediğini anlıyoruzdur. böyle yavaş yavaş volümlenen ve tekinsizleşen bir introsu var albümün. sonrasında ise yer yer süper hızlanan ve grubun eski işlerine göre ritim gitarların çok daha dominant olduğu şeylere rastlamaya başlıyoruz. bu demek değil ki hiç yavaş ve atmosferik şey yok albümde... elbette var. zaten cradle of filth'in öyle sürekli aynı giden albümlerden/şarkılardan yapmak gibi bir geleneği olmadı diyebiliriz. hatta kimisine göre cradle of fith, progressive bir gruptur. prog archives'ın eski adminlerinden biri, bu grubu da "arşiv"lerine ekletmek için epey çaba sarf etmişti ancak bunda başarılı olamamıştı çooook eskiden. birebir şahidim.
neyse... dani filth'in buradaki vokalleri gerçekten etkilese de sanki dusk and her embrace'de daha "vahşiydi". zaten kendisi gırtlağını öyle acayip acayip kullandı ki, bundan sonraki midian'da da adamın vokali önceki tüm işlerindekilerden farklı oldu.
nicholas barker, davullarda adeta yarırıyor burada. hakikaten makine gibi çalmış ve diğer yandan da çok organik ve dinamik... dusk'taki kadar inanılmaz davul kompozisyonlarına rastlayamasak da burada, bu aslında eleştirilecekten ziyade övülecek bir şey nazarımda çünkü şarkı yapılarını bozmamak şeysi takdiri hak eder. yani genel kompozisyonlar sizin süper yaratıcı olmanıza olanak tanımıyorsa iki seçeneğiniz olur: ya saçmalamak yani yeteneklerini göstermek için kompozisyonları bozmak, ya da genel şarkı yazımına uygun davullar yazıp çalmak. nick elbette ilkini yapmış ki süper de olmuş bu.
birçok dinleyiciye göre cradle of filth, bu albümden sonra iyice bozmuştur. ben buna katılmasam da, grubun 90'lardaki albümleri gerçekten de en güçlüleriydi bence. sonra midian'a da itiraz edemem tam olarak, 2000 senesinde çıkan. bir de godspeed on the devil's thunder'ın yeri ayrıdır bence ki bu da 2007'de çıkmıştı. diğerleri olmasa da olurdu...
gerçi dani filth, cradle'ı epey toparladı ve yeniden çok iyi bir grup oldular. ama belki de ilk dönemlerdeki kadrolarıyla devam edebilselerdi o pek de parlak olmayan ara dönem de bambaşka güzel olacaktı...
neyse, olan olmuş.
devamını gör...