dağınıklık

anca uykum varsa tahammül edebileceğim şeydir.
sabah ilk yaptığım iş ne dağınıksa toparlamaktır.
sarhoş olmak bile etki etmez, elimden geldiğince toparlarım her şeyi, ama uyku affetmiyor işte.

genelde nesnel, ortalığın derli toplu olamaması nedeniyle kullanılır. aradığını bulamazsın, masanın üzerindeki her şey karışıktır. yetiştirmen gereken dünya kadar evrak vardır, bu arada evin içi de kaos halindedir. orada burada yerine kaldırılmayı bekleyen bir sürü nesne. gardıropta olması gereken giysiler; her gün evden çıkarken -kapıyı açmak için- ayakkabılıkta olmadıklarından dolayı ittirilip kaktırılan ayakkabılar, çek astan ütüye gitmek isteyen çamaşırlar, kirli sepetinde çamaşır makinesi ile kesişen kıyafetler, mutfak tezgahı ve çalışma masasının üzerindeki kap kacaktan hiç bahsetmiyorum bile. toplu değilsin işte. orada olmaması gereken her şey oradadır. sürekli tekrar ve ilgi bekleyen düzene karşı çıkıştır. gün 45 saat olsa da yetmez böyle zamanlarda.

ama bazen kafamızın içi de böyledir. yeni alınmış bir puzzlenın parçaları gibi.
bırakın " dağınık kalsın " diyen şairle kavga etmeyin. bırakınız dağınık kalsın.

genelde kafamın içindeki düşünceleri tarif ederken kullandığım kelimedir. bazen çok yoruyor.

"fare doğum yapsa yavrusunu bulamaz" lafi bu kelimeyi tarif etmek için soylenmistir.

karmaşık bir düzen dahilinde ki düzensizliktir..

birine dağınık gelen, başkasının hafızasındaki son konumlandırma olabilir. yani size göre düzeltilen şey, başkasının işine mani olabilir.

kalbimin hali daha başka nasıl anlatılır bilmiyorum.

"zeka belirtisidir." denilerek güzellemesi yapılan tek şey. "yatağımı toplamayacak kadar tembel biriyim" demiyor da "dağınıklık zeka belirtisidir." diyor.

saclarimda vardi. ben de kazidim taramak yerine.