davetlere giderken tüm altınlarını takan gelin

bu sabahın ilginç ve aynı zamanda trajikomik konusu bu olsun. türk kültüründe neden olduğunu bir türlü çözemediğim ama bu davranışı sergileyen her kadını - kendi ailemden bile olsa- feci ayıpladığımı söylemeden geçemem.

türk kültüründe "ağırlığınca takı takmak" denilen saçma bir gelenek var. içimize yapışmış, yüzyıllardır kanımızı emip duruyor. insanlar sırf birbirine gösteriş olsun diye ödemeyecekleri borçların altına giriyorlar ve kocaman kocaman takı setleri ve altın takılar takıyorlar. her bölgenin kendisine has bir takı adeti var.

ailem karadenizli, bizim bölgenin laneti kolları, boyunu dolduracak kadar altının ötesinde, trabzon setidir." bilmeyenler için; trabzon takı seti, kalın ve külçe olarak, ağır gramaja sahip olan, saf altından takı demektir. "trabzon burması, trabzon bileziği" şeklinde duyumlar kulağınıza çarpmış olabilir. bizim kültürde, afedersiniz bo** çıkartılması durumunda, iş altın kemere kadar dahi varabiliyor.


örnek aşağıdadır. tabi setin dizaynı, kalınlığı, inceliği değişkendir.





neyse efenim, her yörenin kendisine has takı kültürü var. bu bir gerçek özellikle erkekler bu ağır ve saçma adetin altında fazlasıyla ( ekonomik olarak) eziliyor. bir şekilde bu takılar düğün- nişan- söz'de takılsa dahi, bu takıların zırt pırt ortaya çıkartıldığı garip garip durumlar ile karşılaşıyoruz.

misal; düğünlerinde takılan takılarını normalde kullanmayan sevgili kadınlarımız, eve misafir davet ettiklerinde veya herhangi bir düğün- kına- nişan- söz gibi organizasyonlara gittiklerinde, bu takıların hepsi ile kendilerini donatıyorlar. takıların saklandığı kutular açılıyor ve her takı fütursuzca takılıyor.. bir bakıyorsunuz ortada hiç alaka yokken, kuyumcu vitrini gibi dolaşan insancıklar var. bakınız;



referans: google görseller

peki bu saçmalığın amacı nedir?

7'den 70'e kadınlarımız, neye sahip olduklarını göstererek böbürlenmek ve gösteriş yapmak için takılarını kullanıyorlar.. maalesef, buna benim annem de dahil.. annem çok uç noktalarda olmasa da, yine de davranışını hoş karşılamıyorum. genelde bu tavıra sahip insanları garipsiyorum ve yapmaya çalıştığım empati de sonuçsuz kalıyor çünkü böyle bir kültürün içinde büyümeme rağmen, hiç böyle bir algım yok. aksine, bu "material" kültürü cok avam ve kücük düşürücü buluyorum.. yani bu tamamen tercih meselesi.. böylesine anlamsız ve hastalıklı bir var oluş çabasına ne gerek var? isterseniz altın madeniniz olsun, elaleme ne?

altın kesesini götürmüyorsa, mütevazi bir gelindir. çünkü bir düğündeki total altın miktarının %80'i çeyrekçi uzak tanıdıklardan geliyor. bacıyı evlendirdikten sonra, "matematiğe kafası basar bunun" diyerek bana hesaplatmışlardı, oradan biliyorum. 81-82-83 diye himmet ağa gibi saydım çeyrekçi betaların verdiklerini. haşmetli 22 ayar şeyler takan sınırlı sayıda yakın akraba setlerinin çok üzerindeydi ata liralar şunlar bunlar. "bir düğünü kalkındıran asıl kahraman, çeyrekçi amele tayfadır" tespitimi ilk o zaman yapmıştım. bu bağlamda her kadının asıl hazinesi, kırmızı küçük kesesidir. bu nedenle "allah keseni doldursun" derler anadoluda. allah koluna otoban gibi dizsin ya da allah bileklerini kapatsın demezler. kese düğünün banka kasası gibidir değerli hanımlar. 200 çeyrekçi arkadaş edinmek, katmerli bir haşametullah kayınçodan iyidir bence. gelin olsam süpürürdüm piyasayı yeminle.

yazar burada daha spesifik bir konuyu ele almış tabiki ama yukarıda da yazıldığı üzere olayın temel noktası 'gösteriş' ve materyalist bir yaklaşım.bunun üzerine sosyal medyanın özellikle instagram'ın ülkemizde aşırı kullanımıyla birlikte bu gösteriş hali ve materyalist yaklaşım ikiye katlandı ve ülkenin kanayan yarası haline geldi maalesef.sürekli ve dozu gereksiz yüksek olan bir mükemmellik ile gösteriş yatağı oldu orası güzel kıyafetler,güzel mekanlar,filtreli fotoğraflar ve pozlar... tamam sosyal medyayı kullanırsın hepimiz kullanıyoruz hatta orada gönderi de paylaşabilirsin ama bunun da bu kadar gereksiz mükemmelliğe sokulması ve toz pembe bir dünya yaratılması bana yanlış geliyor nedense.insanlar artık tamamen böyle gösterişli bir hayat yaşamanın peşinde ve öyle bir durum yaratıldı bu direk sosyolojik yapıyı da etkiliyor.

misafirliktir o davet olsa duramazdı. *

yazık taksın da hevesini alsın. rahmetli nişanlımın bana taktığı altınları ailesine iade etmiştim. mezarını ziyarete gittiğim zaman abisinin eşi ve ablası benim onlara teslim ettiğim şeyleri takıp karşıma nispet yapar gibi dizilmişlerdi. hiçbir kerhanede böylesi sermayelerin çalıştığını hâlâ sanmıyorum.

26 yaşında kanserden hayatını kaybeden kardeşinin bir heves aldığı yüzükleri ve bilezikleri onun mezarını ziyarete gelen ziyaretçisinin karşında takmasanız da olurdu ama taktınız. kimden hınç alıp, kime hava atıyordunuz ezik pislikler?

#3364924 allah sabır versin büyük manyaklarla uğraşmışssın.

kıytırıktan bi sertifika aldığında veya iş yerinde dandirikten pozisyon değiştirdiğin zaman linkedin'de "ı'm thrilled the announced that" diye paylaşınca görgüsüz olmuyorsun da kendine ait olan altınları takınca mi görgüsüz oluyorsun?

altın setleri tamamen dolandırıcılık. içinde işçilik olduğu için alış satış arasında ciddi fark var.
keza borç harçla altın almak da yanlış.
ancak abartı olmadığı sürece insanın ziynet eşyası olarak sahip olduğu şeyleri takmasında ne günahı var?

geçenlerde eski fotoğraflara bakıyoruz, her foto'da annemde 3-5 tane bilezik var kolunda, altınsız foto'su yok. annem ev hanımı, kaç tane altın yaptılar kaç tane bozdular. kendi evleri var, bana ev aldılar, memlekette 2 katlı müstakil evleri var, bahçesi var. sizin görgüsüzlük olarak gördüğünüz altınlar aslında birikim.

yeni gelin olduğun belli olsun demişlerdi. birine. duydum yani.

bence her şey çok çarpıtılmış gibi ama ispatlayamıyoruz.

angara gelinidir.
komşularım instagramda paylaşıyorlar görüyorum.
kuyumcu dükkanı gibi geziyorlar. bi angara gelini olamadık, güzel ya bence gülmeyin.
paraya gülünmez, para sizi güldürür.

adresini verirseniz arkadaşlarla ziyaret etmek isteriz. mahallesini sokağını söyleseniz yeter...

bazı köylerde sidik yarıştırma şeklidir. özellikle düğünlerde yeni gelinler seyyar kuyumcu gibi gezinir.

hava atma peşindedir, muhtemelen yeni evlenmiştir. etrafındaki bekar arkadaşlarına "kuzum inan hiç beklemediğin bi' anda oluyor, darısı başına canım allah sana da nasip etsin inşallah." diyordur.* bakın bu gelinleri öyle misafirliğe giderken 3-5 tane bileziğini koluna takan anneler, annelerimiz ile karıştırmayın. tüm altınlarını takıp şıkır şıkır kuyumcu dükkanı gibi etrafta salınmak, bambaşka bir seviye. ben oldum olası altın sevmiyorum, sevemedim. zaten bizim trakya'da* öyle fazla altın takma adeti yok, o yüzden belki de öyle tüm altınlarını takıp gösteriş yapanlar bana çok komik geliyor.*

bu da bir yerde evrimsel saykolojik bir mesele gibi.

zaten evrimsel saykolojiye dayandırılamayacak bir şey olduğunu da sanmıyorum. market poşetini açmadan önce parmaklarını mı yalıyorsun? çünkü atalarımız birbirinin bitini ayıklamadan önce parmaklarını yalarmış... uydurdum ama en az beş kişiye şu dakika yediririm bu hikayeyi.

geline damada altın yükleme işi de klancılıktan geliyordur. kadının sırtına en fazla kaç hayvan postu atabilirsin? birini atsan öteki görünmez, kemik falan assan, olmuyor, çok büyük. kemikler küçülse gösterişi azalır çünkü bir albenisi kalmıyor.

altın öyle mi? bas altını. bir kadını c-3po gibi ışıl ışıl gezdiremeyen erkek de erkeğim diye dolaşmasın. buyrun mis gibi teori attım ortaya akşam sözlüğümüzün ulu pantheonunda tartışalım.

güneydoğu gelinleri (türk kürt fark etmez) için imkansız olan şeydir. (aileler zenginse tabi)
amcamın kızına tam yirmi kilo altın takılmış. nasıl taşısın o kadar altını sırtında?