bir çok söyleminde haklı ama telaffuz yolu hatalı.
ben türküm, bu ülkede doğdum ama bu ikisinden önde gelen bir husus var. ben, insanım. insani değerlerin, onur- gurur kavramının, vicdanlı, ahlaklı olmanın doğduğun coğrafya, bağlı olduğun ırk ile hiç bir alakası yoktur. biz her şeyden önce insan olarak yaratıldık, korumamız gereken değerlerimiz her şeyden üstün. dolayısıyla, adamın söylediği şeyleri " milletime, ırkıma hakaret ediyor" şeklinde yamultmak ve çarpıtmak hatadır.
bu toplumda insanlar her zaman suça meyilli ve insani açıdan fazlasıyla noksandı. üstüne eğitime çok değer verilmediği için, toplumun büyük çoğunluğu, sınırları belli bir cehaletin kurbanı oldu. tabii, geçmişte süreç ve koşullar daha sıkı olduğu için( özellikle toplumsal anlamda kurallar ve ayıp kavramı daha yüksek tonda yaşatıldığı için), bazı şeyler istense de şu an olduğu kadar tırmanamıyordu. yolsuzluk, dolandırıcılık, uyuşturucu, cinayetler, tecavüzler.. mafyatik iç-dış çıkarlar, görüş ayrılıkları ve buna bağlı hak/ adalet gaspları derken toplum zamanla sadece bir coğrafya dolusu suistimalciden ve suçlulardan ibaret olmaya başladı. açık hava bir cezaevinde yaşıyoruz. etrafımızda yürüyen herkes suçlu neredeyse. bu toplumun adı nedir? bu toplumu nasıl çağırıyoruz? "türk toplumu" olarak. yani adam bu toplumdaki hatalı insan bileşkesine hitap ederken ne diyecek? italyan - fransız halkı mı?
türk toplumunun en büyük özelliklerinden biri inanılmaz manipülatif olması ve maalesef bir çok şeyi çarpıtmasıdır. herkes, adamın türklüğe ve türk olmanın değerlerine saldırmadığının, içinde yaşadığımız toplumun eksik yanlarını şiddetli şekilde eleştirdiğinin çünkü bu eksik yanlardan birey olarak "şiddetli şekilde" rahatsız olduğunun farkında. yine de, adamı karalamak- adamı "ırkına küfür eden bir saygısız " olarak damgalamak işlerine geliyor. bahsettiği şeyin türklükle, türk olmanın onuru ve gururu ile alakası yok. adam " bu toplumda insanlar hatalı yaşıyor, eğitimli olmayı red ediyorlar, suç işlemek hoşlarına gidiyor" diyor ama böyle söylemiyor sadece. onun tonu daha sert.
hatalı mı? baktığınız açıya göre değişir. bazen kelimeler kasıtlı keskin ve ağır tutulur ki bir probleme yüksek oranda dikkat çekilebilsin. bu algıyı bir şekilde hedeflenen olguya çekme atağıdır. bazen kişisel duygularımızın / umutsuzluğumuzun birikimi olarak, kişisel ifademiz sertleşebilir.
çarpıtmaya gerek olduğu kanısında değilim. kendi ırkından- ülkesinden nefret eden bir adam olsaydı, zaten farklı bir dünya ülkesinde kariyer hedefler ve yaşam kurardı. hangi ülkeye gitse, anında kabul edilecek kadar saygı görüyor ve maddi anlamda da dolgun standartları var. adam zaten burjuvazi. batı dünyasının red etme şansı çok düşük. adamın derdi bunlar değil yani. sorun dümdüz "halkın çürümeye başlaması."
şu an içinde yaşadığımız toplumu güzelleyen kim varsa, ikiyüzlüdür derim. her türlü suçun ve pervasızlığın arş'a dayandığı bu yeni suç dünyasında, kime- nasıl güveneceğimizi şaşırdık. cocuklarimizi dahi komşuya emanet etmiyoruz. öyle bir delilik seviyesine tırmanmış güvensizliğe sahibiz. insanlar kendi ailesinden olan insanların canlarına- mallarına göz dikiyor, akrabalarda cinsel istismarlar almış yürümüş, taksicisinden tut- minibüs şöförüne kadar herkesin belinde silah var. mafyalar istedikleri mekanlara/ iş yerlerine çöküp, tehditle mal- mülk üstlerine alıyorlar, tarikatlarda kadınlar/ kız cocukları heba ediliyor. allah aşkına neyi savunuyorsunuz?
ülkede çoğu insan, psikolojik vaka. kliniğe kapatılması gereken tonlarca deli var dışarıda ve hukukta artık bunları sokaktan toplayamıyor. üstüne gelmiş, bunları ifade eden insanları gömüyoruz ve "ırk'a hakaretten" yargılıyoruz. şurada bile yorumlarda, adamın söylediklerini "chp'li olmaya- dinsiz olmaya" kadar dayayan, bir sürü cahil cühela var. kusura bakmayın, cahil olmak ayıplanmaz fakat "cesur cahil" olmayı aşırı eleştirir ve bu insanlara tahammül etmem. hem cahil hem cesur olamazsınız. hala derdiniz toplumu ayrıştırmak, bir tarafı diğerine düşürmek çünkü insanlara birbirlerini kıydırmaktan zevk alıyorsunuz. sizi gizli olmayan provokatörler sizi. asıl problemli taraf sizlersiniz. işiniz kötülük tohumları ekip, kutuplaştırmayı sertleştirmek. adam bunları görüyor, bunlara tahammül edemiyor işte. yüksek sesle dile getirince, dünya kötüsü oluyor.
ben celal sengör'ü zerre sevmem. tutupta bir deprem açıklamasına kulak kabartmamışımdır. amcam jeofizik mühendisi olmasına rağmen, bu adama zerre hayranlığım yok. kimse gelip, celal şengör'e tav olduğumu da iddia etmesin. bunlardan da çıkacak çünkü. ben, düşmanım bile olsa, haklı olduğu husus varsa "düşmanımdır ama burada haklı" derim. insan olmak erdemli olmayı gerektirir cünkü. taa yazımın en başında savunduğum şeylerin tamamı genel davranış biçimimdir. yapmadığım hiç bir şeyi insanlara servis etmem. önce "iyi insan" olmaya çalışıyorum. " türk olmak, türkiye'de yaşamak" sonra geliyor. hepimiz kendi ruhumuzu temiz tutabildiğimiz kadar iyi- kötü olarak konumlandırılacağız. içine doğduğumuz toprağın bayrağı bizi kişisel eylemlerimizden kurtaramayacak. dolayısıyla, önce "doğru ve iyi insan olmak olmalı emelimiz." ayrıca, sevmediğiniz insanların doğrularını, yamultamazsınız. ben yamultmam. bu adamı sevmem ama doğru söylüyor. sadece ifade biçimi çok sert.
yoksa... ah haklısınız! evet, dünyanın en iyi insanlarıyız biz. hatalarımız boyumuzu aşmış, suç oranlarımız nirvana'da hatta ülkede her şey inanılmaz güzel! toplumumuz cok doğru, çok ahlaklı.. siciller tertemiz. böyle insanlarda olayı çarpıtmaya efor harcıyorlar... yoksa toplum sütten çıkmış ak kaşık.. kötülük? bu toplumda? olur mu öyle şey?!
adam ne diyor? niye böyle diyor? kimse düşünmüyor. sorgulatın google veya chatgpt'ye türkiyenin güncel suç oranlarını, ekrana 5 dakika korku ile bakacaksınız sonra dönüp adamın açıklamasını bir daha dinleyin. aydınlanacağınıza eminim.
devamını gör...