femmeamoureuse yazar profili

femmeamoureuse kapak fotoğrafı
femmeamoureuse profil fotoğrafı
rozet
karma: 33479 tanım: 2769 başlık: 171 apolet: 2 takipçi: 73
Vivi e lascia vivere.

son tanımları


ziyan olmasn diye bulaşıkların durulama suyuyla pilav yapmak

muhtemelen günlerce yoğun bakımda yatmanıza sebep olacak olaydır.

troll için açıldığı belli olan bir başlık olmasına rağmen, yemek yapmayı tam bilmeyen veya konudan bağımsız olan insanların gerçekten bunu yapmayı deneme ihtimaline karşı, bunun espri olduğu tanımın bir yerine mutlaka iliştirilmelidir.

her okuduğunu gerçek sanan ve deneyen çok fazla insan var. goygoy uğruna, kimsenin sebebi olmamak lazım. abarttığımı düşünmeyin, ben neleri okuyup- deneyenleri gördüm. bu ülkenin toplumunun gerçekten sınırları yok.

gelelim başlığa;

bulaşık suyu yüksek seviye kanserojen bileşen barındırır çünkü bulaşık artıklarını temizlemekte ve arındırmakta kullanılan temel, sıvı bir deterjan türüdür. bulaşıkları durularken kullandığınız suya fazlasıyla temas edecek bir ürün olduğu için, içmeniz durumunda max 1 saat içerisinde hastanelik olursunuz. organlarınıza verebileceği hasar tamamen şans işi. yani ön görülemez. o yüzden böyle manyaklıkları hayatınızın hiç bir noktasında denemeyin.
devamını gör...

jacobs vs nescafe vs cafe crown

günümüzde her damak tadına göre kahve bulmak artık mümkün fakat bilhassa paket kahvelerin içerik kısmı önem arz ediyor. çoğu kahve firmasının salt kahve çekirdeğinden bağımsız, sayısız katkı maddesi eklenmiş kahveleri var özellikle nescafe'nin ve cafe crown'ın bu kategoriye dahil, bir sürü paket kahvesi var.. latte, mocha, fındıklı, karamelli, cappuccino vs derken bir çok farklı esansı olan ürün tüketiyoruz. bu ürünlerin tadları yumuşak ve lezzetli oluyor, keyfinize göre sayısız farklı lezzette kahve( kahvemsi içecek) seçme şansınız olsa da, aslında kahve içmiyorsunuz.

saha genişledikçe, salt kahve bazında en iyisini seçmek zorlaşıyor.
elimizde var olan 3 opsiyona odaklanırsak( aşağıdaki seçeneklerde belirtilmiş), filtre kahve bazında hangi markayı seçersiniz ve neden?

a- nescafenin classic veya gold versiyonu
b- cafe crown'un classic'i
c-jacobs'un genel tüm paket kahveleri

tchibo'yu eklemedim. bana nedense aşırı zemine dökülen zift tadı veriyor. yine de sevenlerine saygım sonsuz.
devamını gör...

iş görüşmesi için odada 1 saat bekletilmek

şahsen, ben beklemem. nezaketi bir disiplin olarak benimsememiş bir kurum veya kuruluş, işçi hakları açısından berbat durumdadır. her şirket, kendi iç etiğini işe alım noktasında sergilediği dönütlerle açıkca dışa vurur. gerçekçi ve idealist bir karar vermek çok önemlidir. hiç bir şirketin işçilerine karşı olan tutumu, çok ciddi bir çalkantılı süreç olmadığı sürece değişmez. yurt dışında, bu süreçler cok hassas ve anlık dönütlerle hızlıca çözümlense de, türkiye şartlarında; asla bir pozitif iyileşme göremezsiniz. bu hayal ile işe girerseniz, çok üzülürsünüz. herhangi bir kurumun çalışma koşulu size baştan uymuyorsa, devamında da uymayacaktır.
devamını gör...

kanye west'in bipolar bozukluğa değil otizme sahip olduğunu iddia etmesi

47 yaşında olan ve dünyaca tanınan rapçi( çoğunlukla kim kardashian ile olan olaylı evliliği ile tanınıyor) otizmli olduğunu iddia etti. hakkında çıkan bipolar olduğuna dair iddiaları ise red etti.

referans : lawyer monthly
(bkz: https://www.lawyer-monthly....)



kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

referans: ladun liadi blog
(bkz: https://ladunliadinews.com/...)

özellikle grammy ödüllerine eşiyle katılma şekli( yukarıdaki görsel grammy törenine ait. evet, eşi çıplaklığını gösteren bir şekilde katıldı) otizmli değil, ciddi psikolojik problemli olduğunu gösteriyor. kendisine bunu yaptırtan eşininde benzer mental dengesizlikte olduğunu düşünüyorum. sadece anormalitesini tutarlı ve sempatik hale getirip, toplumdan dışlanmamaya çalışıyor gibi hissediyorum. gerçekten korkunç ve garip kişilikler. umarım ikisininde normale dönme ve sosyal hayata adapte olma şansları vardır.
devamını gör...

istanbul'u depreme hazırlamak

hayal olan bir durumdur. en azından bu sözlükte doğruları konuşalım olur mu?

istanbul gereksiz büyük bir metropoldür. her kuytuya kâr sağlamak amacıyla rezidenceler, her türlü sosyal etkinliği sağlayan çok katlı siteler ve loft daireler dikilmiştir. "dikilmiştir" kelimesini kullanıyorum cünkü "inşa etmek" profesyonel bir süreçtir. bir alanın gerekli ölçümlerinin yapılması, zeminin kontrol edilmesi, depreme dayanıklılık açısından toprağın araştırılması vb bin ton mühendislik süreci gerektirir. sizce kaç tane bina bu standartlarda yapıldı bu koskoca şehirde? insanlara çöktüğünde mezar dahi olamayacak uyduruklukta koca koca şekilli binalar dikip, maksimum paralara satarak, sehirin planlamasının içine ettiler. bu kompleks, iç içe geçmiş, dayanaksız barınma sistemi nasıl kurtarılır? nereden kurtarılır?

herhangi bir deprem durumunda, hızlıca ulaşabileceğimiz etrafı boş bırakılmış araziler dahi yok. öyle ki adamlar rant ugruna, şehirde ki bütün arazilere çöktüler, alan kalmayınca kurumlara dadanmaya başladılar. üniversitelerin kampüs alanları, askeri lojmanlar ve arazileri, alanı geniş ne kadar devlet tekerinde bina varsa, el altından gidiyor. su ülkede giremedikleri bir ormanlar kaldı, yakındır onlarda parsel parsel satılır. keza maslak, ali ağoluna güzelce satıldı. canım orman, residenceler sayesinde katledildi. değdi mi? - hayır. binalarının yarısı boş, cogu satılık ve kiralık ilanlarında... canım orman.. hala acıyorum. hiç uğruna talan edildi..

yapılacak en iyi şey; bireysel olarak küçük bir sehirde iş bulup, oraya taşınmaktır. bu şehir kurtarılamaz üzgünüm. bahsettiğimiz tek veya bir kaç semt olsa, tamam ama istanbul'un geneli usulsüz binalarla kaplı. hangi birine yetişecekler? hani bütçe?

bu iş sadece topluma hayal satmak.
devamını gör...

instagramda porno yıldızını takip eden erkek

red flag'tır.

bir erkek, sadece libidoya çalışan bir sosyal figürü takip ediyorsa; ilk olarak "sadakat ve cinsellik" kavramlarına karşı tutumu ve bakışı detaylıca analiz edilmelidir. sağlıklı insanlar, porno yıldızlarını takip etmez ve gündelik olarak onları görmeye ihtiyaç duymazlar.

sex, herkesin yapabileceği bedensel bir aktivitedir. buna günlük hayat rutini içerisinde düşkünlük ve sürekli tetiklenme ihtiyacı normal değildir. "libidosunun yüksek olduğunu iddia eden" her birey( kadın- erkek fark etmez), tıbbi olarak muayene edilmelidir. libido baskınlığı, tıbbi olarak anormaldir ve hormon fazlalığından veya düzensizliğinden kaynaklanıyor olabilir. bu tarz durumlarda, hormon düzenleyici tedaviye başlanır ve kişi değerleri normalleştikçe, normal hale döner. bunu tavırlarında hatta bakış açısında bile fark edersiniz.

psikolojik açıdan ise: herhangi bir konuda, kişide var olan anormalite( bir seyi sürekli ve düzenli yapma isteği/ talebi hatta takıntısı) kendisini cok baskın belli eden bir olgudur. insan tavırlarında bu denli yoğunlukla herhangi bir olguya karşı bağlılık ve rutin olarak yerine getirme ihtiyacı ortaya çıkıyorsa, kesinlikle ilk etapta sözlü terapi ile, daha komplex durumlarda ilaçlı destek ile ( psikiyatri) ile çözümlenmesi gerekir. her ne kadar hafife alınsa da, bahsettiğim kategoride, dünyada sayısız insan bulunmaktadır. bilhassa sex düşkünlüğü bulunan ve klinik vaka haline gelen sayısız örnek arşivlerde bulunabilir.

ben coğu zaman, bu tarz insanlarla iletişimi direkt kopartmak tarafı oluyorum. bir açıdan problemli insanlarla düzenli diyalog ve hayatında değerli bir yere oturtma çabası hem yersizdir hem de bir insanın göğüsleyebileceği bir yük değildir. gereksiz yere emek harcarsınız ve buna değmez. sorunları olan insanları iyileştiremezsiniz çünkü bu sizinle alakalı değil, karşınızdaki insanla alakalıdır. kendi hür iradesi istemediği sürece, 1 adım bile yol alamazsınız. size bağlı olmayan bir sürece hayatınızı adamanız kendinizi kurban etmektir.

not: bir insanı iyileştirmek, diğerinin görevi değildir. bazen bu husus yıllar alır ve yıllara rağmen başarısızlıkla sonuçlanır fakat geçirdiğiniz zaman sebebiyle, sonunda sadece ona benzersiniz. hasta biri ile yaşamak, sağlıklı bir nefis'in varlığını korumasını ister istemez zorlaştırır. kendi adıma, psikolog değilim, olmayı da zamanında tercih etmedim. dolayısıyla, kimsenin rahatsızlıklarını tamir etme konusunda harcayacak vaktim yok, buna merakımda yok. birinin kişisel gelişim koçu olacaksam, bu kendim olur. bana, ben lazımım çünkü.
devamını gör...

yazarların son yaptığı ibadet

islam'ın en büyük şartlarından biri 5 vakit ibadet yanı namazdır. namaz kılamıyor olsam da, gün içerisinde cok sık dua ederim. her duşa girdiğimde gusül abdesti alır, çıkarım. inancımı isteyerek, sürekli besliyorum ve bunu çok seviyorum. ibadet, kalp işidir. niyetle başlar. niyet ve duygu önemlidir.
devamını gör...

6 şubat 2023 gaziantep-kahramanmaraş depremleri

sosyal medyaya kin doluyum. bu büyük çaplı doğal afet'in üstünden 2 yıl geçti ama 2 yıldır, her 6 şubat günü bu acı medyatik olarak yeniden yeniden dile düşürülüyor. sosyal medyaya girin bakın, bir sürü insan "hesapta duyarlı olduğunu göstermek adına" orada burada yoğun paylaşımlar yapıyorlar. gerçekten kaçta kaçı paylaştığı şeyi derinden hissedip, acı ile empati kuruyor olabilir? gerçekten acıyı tanıyan ve bilen bir insan onu deşmez. yaranın içine neşterle dalmaz.

bunca paylaşımın sadece insanların anlamsız prim kasma çabası olduğunu düşünüyorum. kimse kusura bakmasın, sosyal medyada 2 hikaye paylaşıp, 3 post atmakla "duyarlı- empati kurabilen" insan olmuyorsunuz. empati kurabilen insanlarla dolu olsa bu toplum, hala bu doğal afet'in etkisinden cıkamamış; psikolojik destek almaya devam eden ya da maddi imkansızlıklar sebebiyle alamayan insanların ruhani durumunu düşünerek; böyle saçma saçma paylaşımlar yapmaz.

acınızı kendi içinizde yaşayabilirsiniz. mesela hiç post atmayabilir, sosyal medyaya 1 gün ara verebilirsiniz. bu bir yastır. sabah ezanında kalkıp, abdest aldıktan sonra namaz kılıp, yasin okuyabilirsiniz ve bunca insanın ruhuna gönderebilirsiniz mesela. asıl destek, önemseme, empati dahilinde hareket etmek budur. ama haklısınız, bunları yaptığınızı kimse göremez. illa herkesin duyar kastığınızı bilmesi lazım ve sizin bununla göz önüne çıkmanız gerekiyor. siz yayın yapmaya devam edin.
ucundan dahi olsa, insan psikolojisine hakim olanlar; olayları kolayca çözüyor zaten.

bu vesile ile eklemek isterim ki ;

tüm ölmüşlerimizin ruhları şâd, mekanları cennet olsun.
devamını gör...

zombi olsanız ilk kimi ısırırdınız sorusu

bakış açısı yanlış. zombi olan biz değiliz..

biz walking dead senaryosunda, hayatta kalmaya çalışan ve alanını koruyan azınlığız.
devamını gör...

elif sorgun

bugün toplu bir arkadaş ortamında konuşma esnasında fark ettim ki aslında türk edebiyatının modern dönemine çoğu kişi hakim değil. isimler geçirildiğinde, kimsenin gözleri büyümüyor, dudaklar tutuklu hale gelmiyor.. oysa feminist olduğunu iddia eden kesimimizin bu isimleri ezbere biliyor olması gerekir..

ben elif sorgun'u, ingilterenin adeline virginia stephen'ına benzetirim. kendisinin bilinen adı ; virginia woolf'tur. woolf, eşinin soyadıdır. feminist edebiyatına hitap eden bir kadını, eşinin soyadı ile telaffuz etmek zıtlık doğuracağı için, kendisini kızlık soyadı ile anons ederim. tabi buralar fazla edebiyat bilgisi.. meraklısına uzun uzun sonra anlatırım.

elif sorgun, türk tarihi ve edebiyatı için bilinmesi gereken şahane bir karakterdir. aslında bu isim bir takma ad'dır. türk edebiyatında buna "mahlas" denir. yani kişinin kendi kimlik bilgilerini kullanmadan, medya'da var olması durumudur bu.

elif sorgun, ssk'da memur olan fakat şiir yazan bir kadındır. gerçek adı; zûhal tekkanat'tır. bilen bilir, kendisi cemal süreya'nın eşidir.


zûhal tekkanadı değerli kılan 2 özellik;

1) devlet memuru olmasına rağmen, tutkusunu yerine getirmiş olmasıdır. kendisine takma isim seçerek, şiirlerini yazmaya ve yayınlamaya devam etmiştir ki bu cinsiyet hakları ve o dönemin kısıtlayıcı hak ve özgürlükleri çatısı altında, müthiş bir başkaldırmadır. bir kadın olarak, çapı ile gurur duyuyorum.


2) 2 kez cemal süreya ile evlenmiştir ve cemal süreya'nın son gecesinde dahi yanında bulunmuştur hatta cemal süreya'nın
kalp ameliyatı için 1972’de bulunduğu hastanede, süreya’dan teslim aldığı “on üç günün mektupları” eserinde, kendisi ile alakalı şu cümlelerin yazılı olduğu gerçeğide bulunmaktadır:

“her şeyimi sana borçluyum. sana rasladığım sıralar yıkıntılıydım. sen onardın beni. tuttun elimden kaldırdın. ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım.”

hem edebi açıdan hemde feminist açıdan benim için zühal hanım ve yıldız moran çok önemlidir. yıldız moran ise, türkiye için neredeyse ilk kadın fotografçı kabul edilebilir. eğitimini yurt dışında( daha cok ingiltere'de ) almıştır fakat onu feminist açıdan değerli kılan bu vurgunun ötesinde, yıldız hanım da özdemir asaf'ın eşidir hatta mezarları bile yan yanadır. mezar taşlarının üstünde ortak bir metin yazılıdır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


hepsini rahmetle anıyoruz.
devamını gör...

sağlıksız bir şekilde 5-10 kilo verdirten diyetler

bunun özel bir diyeti yok. günlük aldığınız besin miktarını minimal'e çektiğinizde, her şekilde hızlı şekilde kilo veriyorsunuz. ilk 1-2 hafta için gayet normal buluyorum ama devamında asla uzatılmamalı.

neden sadece ilk 1-2 hafta için mantıklı buluyorum ama sonrası yok?

denklemi şöyle olabildiğince basite indirgiyorum( tabi algoritması çok komplex ve bir sürü önemli hesaplama barındırıyor. benim verdiğim sadece genel çerçevede anatominin nasıl çalıştığının mantığını oturtmaktır.)


1) vücut enerji ile çalışır.
2) enerji ise, alınan besinlerden karşılanır.
3)her yemeğiniz, vücuda yakması için bir enerji oluşturur.
4) her adımınız / aktiviteniz aslında bir enerji yaktırır.

kısacası, yediğiniz sürece yakacak enerjiniz oluyor. yemek yemediğinizde gelen halsizliğin, yerinizden kalkamama halinin sebebi budur.

şimdi bu denklemde; günlük aldığınız besin türünü bir süre azalttığınızda, vücut önce hareket esnasında kullanmak için, o gün yediğiniz besini harcar sonra siz hareket etmeye devam ettikçe vücudun harcayarak enerji ihtiyacı doğar ( doğal olarak). bunu yiyerek vermediğinizde, vücut bunu stokladığı ve kilo yaptığını bildiğimiz , vücutta depolu yağlardan ve şekerden almaya başlar. dolayısıyla siz, o noktadan sonra vücudunuzun biriktirdiği sekeri/ yağı harcattığınız için, bedensel açıdan incelmeye başlarsınız.




fakat 1-2 haftanın üstünde bunu yapmaya devam ederseniz, bu sefer enerji yakımı için kaslar kullanılmaya başlanır. bu riskli ve sağlıksızdır. ciddi sağlık problemleri oluşturabilir ki buna anoreksiya ve tüm değerlerin sıfırlanması durumunda yoğun bakımlık olmakta dahildir. o yüzden sakın!!! diyorum. hele sağlık probleminiz varsa, asla bunu yapmayın!!!! sadece bir diyetisyen bulun. diyetisyensiz bu sürece girilmez.


bu yüzden ( gerçekten sağlıklı insanlar için. vücut değerleri normal ve kronik bir hastalığı olmayan/ devamlı ilaç almayan) sadece kısa süreliğine, vücut toksikliğinden arınmak, vücudu diyet terbiyesine alıştırmak için bu süreç mantıklıdır sonra ise, en az metabolizmanızın gerektirdiği minimum değeri karşılayacak kadar " sağlıklı ve dengeli" beslenmeniz gerekir. bunun içinde günde en az 3 ana öğün yenmeli ama genelde akdeniz usulü ( sebze, meyve ve yeterli seviyede et/ tavuk - fırınlanmış veya ızgara) alınmalıdır. sağlıklı şekilde istediğiniz bedene düşersiniz.

yineliyorum, uzun süreli böyle beslenilmez. sadece kendi fikrimi yazdığım bir yazıydı. dolayısıyla, ciddi bir sürece girmek isterseniz, tam bir checkup sonrası( tüm değerlerinize baktırdığınız), bir diyetisyene gitmenizi tavsiye ederim.
devamını gör...

uyumak neden güzeldir sorusu

insanların bilincinin zararsız şekilde kaybolduğu tek aktivitedir ve kaliteli uyku, insana acayip tatlı gelir + çok iyi hissettirir. bu yüzden bir çok insanın favori aktivitesi haline gelmiştir. ben, yaşım ilerledikçe; uyumaktan inanılmaz sıkılmaya başladım. çok uyumayı sevmem, max. 5 saat.. öyle 8-12 saat uyumam için, aşırı yorgun olmam gerekir.

normalde çok enerjik bir insanım. eğer gerçekten adam akıllı yorulmazsam, öyle uzun saatlere yayılacak bir uyku ihtiyacım olmuyor. bedenim harika bir düzene sahip. zaten fazla uyumak hem vakit kaybı hem de nörolojik olarak zihine zararlıdır. demans hastalıklarının tetiklenmesine sebep olabilir çünkü kullanılmayan kas grubu ölür. beyinde, vücutta var olan en büyük kastır. düzenli işlevsiz bıraktığınızda, nörolojik problemler doğmasına sebep olabilirsiniz. bu yüzden, doktorlar yeterli seviyede uyku, zihini yoracak bol aktivite( bulmaca, sudoku, kitap okuma, matematik denklemleri çözme, puzzle yapma vb.) uyarısında bulunuyorlar. zihini çalıştırmak lazım ki hücre ölümü gerçekleşmesin.
devamını gör...

faydalı mobil uygulamalar

sevgili bir sözlükdaşım vpn ile alakalı bir yorum atmış ona istinaden; #3378479

vpn uygulamalarının hiç birini güvenli bulmuyorum, aksine hackerlerin kişisel verilerinize erişebilmesi adına inanılmaz bir geçit yaratıyor. apple kullanıcısıyım ki apple kullanıcılarına üst düzey bir güvenlik vaad etmesine rağmen, app store'dan indirdiğim bir vpn programı az daha kişisel hesaplarımın katili oluyordu.

yine böyle sevgili devletimizin internet erişimine engel koydugu bir dönemde, vpn indirerek twitter'a ( su an adı x) bağlanmak istedim ve bağlandım da. apple'ın sunduğu güvenlik politikasının verdiği eminlikle takılırken, bir anda telefonuma bildirim yağmaya başladı.

bir anda outlook uygulamamdan, giriş onayı almaya başladım. amerika'dan biri mailime girmeye calısıyordu. işin korkunç yani sifremi çözmüş, mailime girmiş ama benim çift doğrulamam açık olduğu için, mail sayfamı göremiyor. yani giriş talebini onaylasam, herif mailimin içerisinde her şeye erişecek. şoka girdim tabi. benim sifrelerim genelde 10-11 karakterli olur. imkansız tahmin edilebilmesi ve daha önce hiç yaşamadığım bir şey bu. ilk kez oluyor. hemen giriş talebini red ettim, cihazı ve giriş talebini microsoft'a bildirdim. hemen işi gücü bıraktım ve uluslararası platformlarda araştırma yapmaya başladım. sonuç : vpn çıktı. uygulamayı indirdiğinizde, size farklı bir ıp adresi atadığı için, arka planda cihazınızda çalışırken, verilerinize erişim hususunda bir açıklık yaratıyor. iyi hackerler faydalanıyor ya da en azından deniyorlar. allahtan tüm uygulamalarımı iyi kullanıyor, kullanıcı sözleşmelerini iyi okuyorum. bu sebeple her uygulama için extra extra güvenlik sistemi kullanıyorum. büyük delilikti. o günden sonra ne ücretli ne ücretsiz versiyonunu indirmedim.

uzak durun dostlar, değmez.

benim en faydalı diyebileceğim uygulama kesinlikle moovit. tüm toplu taşıma opsiyonlarını tek seferde görebildiğiniz, durak ve güzergah hatta kalkış bilgisini alabildiğiniz harika bir uygulama hele istanbulda yaşıyorsanız, sizin için nimet diyebilirim.
devamını gör...

son 24 saatte ege denizinde gerçekleşen deprem sayısı

ciddiye almıyorum ve bu konu ile ilgili yapılan hiç bir haberi izlemiyorum. her jeofizik mühendisinin gelir elde etmesine aşırı alan sağlayan bir sürece girdik yine.

her deprem ile alakalı bir haber geldiğinde, sayısız jeofizik mühendisi, boş buldukları her noktadan çıkıp, tonlarca teori ve olasılık üretiyorlar. youtube ve bütün online platformlar yine "santorini, yanardağ, tsunami" üçlemesine ait başlıklarla dolu tonlarca veri ile çalkalanıyor. bizim zamanımızda işinde iyi olan, tanınmış 1-2 jeofizikci vardı. su an sürüsüne bereket, bir sürü mühendis var sosyal medyada. biri konya derken, diğeri fethiye diyor. yani birbirlerinden bile bir haberler.

söyledikleri seylerin cogu, net verilere dayanmıyor. istatiksel veriler olmadan teori dahi üretilemez. konuştukları her şey sadece olasılık. insanlara hayali bir alan yaratıp, korku satıyorlar. su ana kadar, 1 tane teorilerinin dahi tuttuğunu görmedim. amcam başarılı bir jeofizikcidir. bir kere bu insanları açıp, dinlediğini görmedim ki yaşça büyük olan ve tanınmış çoğu jeofizikciden üniversite döneminde eğitim aldığını dile getirir. yani bazı şeylerinde reyting için yapıldığı görüşündeyim çünkü böyle hususlar, insanları televizyona bağlar ve izlenmede rekor kırdırır. yine bir olay var ve kullanıyorlar. bu sebeple uykularınızı kaçırmayın.
devamını gör...

köylülük belirtileri

"köylülük belirtisi" diye bir tanımlama söz konusu değildir. kimseyi içine doğduğu bölge- kültür ve yaşam şekli sebebiyle "ötekileştiremeyiz".


hem anne hem baba tarafım karadenizlidir. babamlar, dedem sebebiyle şehirde- çok modern büyümüş, inanılmaz görgülü bir yapıya sahip olsalar da, annemler karadeniz'in o lokal kültürünü çok yansıtır. yani annem kırsalın kadını iken, babam şehirin elit adamıdır. bu yüzden, bu başlıkta bahsi geçen olgu, çok fazlasıyla aşina olduğum hatta içine doğduğum bir durumdur. bu farklılıktan çok zevk alıyorum çünkü farklı kültürlerin kesişim noktası olmak çok eğlencelidir.

neyse konumuza dönelim;

kırsal bölgede doğmuş insanların en önemli özelliği; kesinlikle kendilerine has olan kelime kalıpları ve konuşma şekilleridir. her kırsalda yaşayan insanın telaffuzu, içinde yaşadığı bölge ile doğru orantılı şekillenir. bu yüzden , böyle insanları kesinlikle dinlemesi ve izlemesi çok değerlidir. <3


müthiş bir doğa bilgileri vardır. her türlü ot'u, bitkiyi, çiçek çeşidini bilirler. bu güvende hissettirir çünkü özellikle ormandan besin elde etmeniz gerektiği durumlarda, bu insanların sahip olduğu bilgiler ve deneyimler hayat kurtarır.


soba ve mutfak tarzlarının birbiri ile ilişkili olduğu, inanılmaz gelenekselleşmiş bir kültürleri vardır. yemeklerin çoğu kurulu soba üstünde yapılır. soba'da yapılan yemekte ayrı bir tadda oluyor. çıtır çıtır yanan odunun üstünde yemeğinizi pişiriyorsunuz. inanılmaz eğlenceli bir süreçtir bu ve yemeğin lezzeti konusunda size net teminat veriyorum.

efsane silah kullanırlar. bilhassa kadınların müthiş bir vuruş yeteneği vardır, sekmez.

inanılmaz bir birbirlerine bağlılıkları ve komşuculuk kültürleri vardır. herkes birbirine çat kapı, çay- kahve içmeye gider gelir. herkes birbirinin yemeğine katılır ama en güzeli akşam yemeğinden sonra, bir komşunun bahçesinde toplanıp, içilen toplu çaydır. cogu zaman cay boş geçirilmez. yanında mutlaka bir tatlı olur. sabahlara kadar bitmez o sıcak ortam. tam olarak bu rutinin nimetlerinden min. gece 2-3'e kadar faydalanırsınız. kolay kolay dağılmazlar, o ortamda dönen muhabbet ne güzel olur bir bilseniz.

erkekli- kadınlı inanılmaz içki içerler. içki , meze ve et kültürleri çok geniştir. bilhassa rakı ve et, kırsal bölge insanının vazgeçilmezidir.

kırsal bölge insanı, görsel olarak kolay ayırt edilebilir oluyor. bölgeye ait bir giyim tarzı benimsendiği için, görür görmez anlıyorsunuz zaten. genellikle kırsal insanı giyim tarzı ile cok eleştirilir fakat kırsal bölge insanında olay "iyi giyinmek" değildir. gün içi yapmaları gereken işler göz önüne alındığında, onları en konforlu ve rahat hissettirecek kıyafetleri tercih ederler. olay; gösterişli olup, üstünlük taslamak değil, sadece rahat ve hızlı hareket etmektir. o eteklerin ve şalvarların sebebi budur aslında. hepsi kişiye "rahat hareket alanı" tanır. kadınlarda, saçlara takılan türbanın sebebi; saçların iş esnasında kirlenmemesi ve aynı zamanda sert esen rüzgardan kulakların etkilenmemesidir. erkeklerde sapkanın sebebi; yine saçı temiz tutmak ve kafa bölgesini rüzgar/ güneş vb etmenlerden korumaktır. yani gördüğünüz üzere, giydikleri her şeyin aslında kendi içinde bir mantığı vardır.

bunları bilmeyen ve bilmekte istemeyen herkes, direkt yargı mekanizması oluşturuyor. hoş bu tip insanlara ihtiyacımız çok şükür olmuyor. kendi garip dünyalarında kaybolsunlar. kırsallık iyidir. can insanlardır bu insanlar! candandırlar.
devamını gör...

yüz verme ayıya gelir sıçar halıya

sokak argosuna ait bir deyimdir aslında.

kimseye hak ettiğinden fazla değer vermemeniz ve onları şımartmamanız konusunda çarpıcı bir nasihat verir. yanlış insanlara tanınan imtiyazların sonu, insiyatif sağlayan tarafı üzer demektir açıkcası.


çok sevmem, çokta kullanmam çünkü kaba bir deyimdir.
devamını gör...

toz parmesanın dilim parmesandan ucuz olması

bunun sebebinin toz parmesanın tamamen kansorejen olduğuna inanmamdır. bir şey ne kadar küçük hale getirilirse, o kadar işlem görmüş anlamına gelir. dolayısıyla çok fazla işlem gören, katkı maddesi kaynayan her şey ise, extra ucuz olur. bu ülkede ucuza satılan hiç bir gıdayı almayın. dümdüz çöp anlamına geliyor çünkü.
lütfen ürünlerin etiketlerini okuma alışkanlığınız olsun.

unutmayın! her şey ürünlerin içerik kısmına yazılmayadabilir! bu ülkede her şey mübah biliyorsunuz.
devamını gör...

tokat etkisi yaratan gerçekler

türkiye'de yaşıyoruz ve 22 yıldır rte başta.

bu tokat değil, bitkisel hayata girişin garantisini sağlayan bir sosyal gerçekliktir.
devamını gör...

caz müzisyenleri hayatı doğaçlama yaşıyor mu sorunsalı

hiç birinin müzik tarzlarında ifade ettikleri kadar eğlenceli ve hassas bir ruh halinde yaşadıklarına inanmıyorum. herkes müzik dinlerken/ bir sanat eserinin ortaya çıkması adına efor harcarken çok eğlenir çünkü bu bir tutku meselesidir ama hiç birimiz arka planda daima müziğin çaldığı, her şeyin olumlu olduğu bir ütopya'da yaşamıyoruz. her cografyanın ve milletin kendisine has ciddi sorunları var. bu yüzden her zaman görülenin bir maske olduğuna inanırım. insanlar neyi görmenizi isterlerse, onu servis ederler çünkü. bilhassa jazz mutluluğun ve neşenin sembolü olan bir müzik türüdür. bileklerini kesme modunda olan birinin size seslendirdiği parça ne kadar hareketli olursa olsun, canınızı sıkar. bu yüzden hepsi konseptin gerekliliğini yerine getiriyor. vokal'de bir dekordur unutmayın.
devamını gör...

iş hayatında öğrenilen hayat dersleri

aslında fazlasıyla çok..

öncelikle türkiye koşullarında, çalışılabilecek en iyi yabancı şirketler ve yüksek seviye kurumlarda çalıştığımı söylemek istiyorum. buna rağmen, standart bir iş yerinde yaşadıklarınızın aynısını yaşadığınızı daha olayın başında özellikle belirtmek istedim.


türkiye'de, ebeveynlerimizin bizi okuturken yaptığı en yaygın davranış nedir? cevap: hayal satmak.

hepsi, bizi iyi şartlarda çalışmaya ve yaşamaya motive ederek( var olmayan bir gerçeklik, en azından bu ülkede) eğitimimize odaklanmamız konusunda düzenli manipule ediyor. bu manipülasyonu bariz yiyerek büyümüş, okullarını derece ile bitirmiş bir kadın olarak, standart bir yerde çalışırken yaşanacak ne kadar itlik- ugursuzluk varsa, eğitimli halinle de bunlara gayet maruz kaldığını gördüm. yani bizim eğitimli olmamız, bu ülkede hiç bir haltı değiştirmiyor. nerede olursan ol, iş hayatı " çakalların tekerinde ilerliyor".


bize yıllarca boşu boşuna aşıladıkları " aşırı iyi hayat idealizmi" ile sayısız okul bitirttikten sonra, türkiye'nin iş hayatının içine tıktıklarında; mind f**ck'ın dibini yaşıyorsunuz. o noktada anlıyorsunuz ki " eğitimli olmanız hiç bir anlam ifade etmiyor."


- eğer aklınız çakallığı, dolandırıcılığı, arkadan vurmayı, şantaj'ı, cıkar ilişkilerini iyi organize etmeye basıyorsa, harika yerlere 0 eğitimli halinizle bile gelirsiniz. piyasayı yeter ki iyi bilin ve kovalayın. bu ülkede onurlu olmak değil, dolandırıcı, mafyatik veya aşiret çocuğu olmak ve suç potansiyeli barındırmak insana köşeyi döndürüyor.


neyse girizgah iyi oldu hadi başlayalım!


türkiye'de iş ortamlarında bilmeniz gereken ilk kural;

1- zemin çok kaygan! sakın altı lastik ayakkabı giyme!

açılımı: bir iş yerinde, ilk etapta herkes sana arkadaş canlısı davranır hatta uzun veya kısa süreli lovebombing yaşatırlar sana. amacı; onlara güvenmen, kendini tamamen açman ve seninle ilgili her açığı öğrenip, bunları kullanabilecekleri ortamı oluşturmandır. kimsenin iş arkadaşı- en yakın arkadaşı olamaz. size bu motto ile gelen birileri varsa, dikkat edin sizi rakibi olarak görüyordur ya da sizden çıkarı vardır. ( çok nadir gerçekten samimi insanlar çıkabilir ve can ciğer arkadaş olabilirsiniz ama ben aynı iş yerinde çalışıp, birbirine kazık atmadan candan arkadaş olmuş kimseye rastlamadım ama arkadaşız diyerek kazık atana çok rastladım.)


iş yernden kimseye özel hayatınızı açmayın, kimseyi evinize cagırmayın, partneriz ve sizin için değerli olan insanlarla tanıştırmayın. en ölümcül silah; %100 tanımadığın birine zaaflarını teker teker tanıtmaktır.


2- hastayım/ başıma .... geldi, sana zahmet bir süre için yerime bakar mısın?

açılımı: iş yükümle uğraşmak istemiyorum, seni iyi niyetli bulduğum için amele belledim, bu yüzden tatlı dille işlerimi sana yıkıyorum!

sakın kimse ile yakın diyalog kurmayın. yoksa sürekli olarak size iş yükünü "rica" kisvesi altında şutlamaya çalışan insanlarla boğuşabilirsiniz. bunu kabul etmediğinizde ise, sizi kötü belleyip, adınızı çıkarırlar hatta size düşman olurlar. ( aslında o noktaya kadar sakladıkları gerçek kişilikleri ortaya çıkar. sizden çıkar elde edemedikleri noktada, tatlı gözükmeyi bırakırlar. hayatınızdaki manyaklardan arınmak için harika bir şanstır! doğru kullanıp, hepsini şutlayın!)

3- ay canım yapabileceğim bir şey varsa, her zaman buradayım!

açılımı: ne yaşadığını merak ediyorum, şirket içi dedikodu lazım, hadi tüm hayatını bana öt! öt ki , işime yarayacagı zaman geldiğinde, kullanabileceğim bir şey olsun.

yine aynı kapıya çıkıyorum sakın hayatınızı boş bulunup, kimseye açmayın. bu tarz insanlar duygusal boşlukları iyi yönetirler. sizi en zayıf anınızda yakalayıp, her şeyi öğrenirler. konusmayın, "yok bir şey" diyerek geçiştirin.

4- ilgilendiğin biri , bir pozisyon var mı?

en riskli soru!

açılımı: sizi potansiyel olarak rakip gören biri, ilk olarak kurum içi hedeflerinizi veya ilginizi çeken kişiyi öğrenmek ister. ister ki size ve yolunuza taş koyabilsin( eğer aynı şeyi istiyorsanız veya kıskanılıyorsanız). hele bu soru bir kadından- diğer kadına gidiyorsa, savaş için tetikte yaşayın. hiç bir kişisel eşyanızı ofisinizde tutmayın- barindırmayın. yani biri masanızın önüne geldiğinde, 2 karıştırdığında kocanızın/ cocugunuzun resmine kadar göremesin. ofis masasını aile albümüne çeviren kusura bakmayın ama aptallar ordusu var bu ülkede. bir sürü potansiyel düşmana tüm sülalenizi tanıtmakta ancak bir türk'ün yapabileceği bir cahillik olurdu zaten! size garezi olan bir insanın elinde kahvesiyle masanızın etrafında 2 turlaması, tüm hayatınızı öğrenmesi için yeterli olur. temiz iş! 0 efor!

yani kişisel herhangi bir şeyinizi ofisinize götürmeyin. önemli birileri aradığında ofis ortamında konuşmayın. herkes önüne bakıyormuş gibi yaparak, sizi dinler. sizin için özel olan insanlarla, çalışma saatleri içinde hatta yemek aranızda dahi yazışın. ses yok!

neyse bu soru ile size gelen potansiyel zır deliye vereceğiniz cevap şu olmalıdır;

" benim herhangi bir hedefim yok, günümü kurtarıyorum" diyerek, alttan alttan hedefleriniz için çalışmaya devam edin. bu "ikiyüzlülük- sahtekarlık" değildir. kimse özel hayatını, kimseye açmak zorunda değildir. bu tarz insanlar sizden istedikleri veriyi alamadıklarında, sizi bununla yaftalarlar. sakın inanmayın, dümdüz manipülasyondur. istediği pozisyonu kaçıran kişi, sizi o pozisyonda rahatsız hissettirerek egosunu tatmin eder. " o terfi benim olmadı ama sana da huzur vermiyorum" tatminidir bu.


şöyle düşünün freddy krueger size gelip "ben kız cocuklarını cok seviyorum, herkes beni ve yapmak istediklerimi yanlış anladı!" dese inanır mısınız?

iş arkadaşlarınız freddy, iş ortamınız ise elm sokağının kendisidir.

iyi bir şey çıkmaz ve olmaz!
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim