1.
hayatımda gördüğüm en karizmatik karakterlerdendir. ayrıca kendisini kötü bir karakter olarak görmem. calypso denen şirret yüzünden bütün hayatı mahvolmuş buna rağmen az bile sapıtmıştır. ama beslediği saf sevgi yine son sözlerine yansımıştır.
ayrıca filmden bazı replikleri
--- alıntı ---
ölümden korkuyor musun?
hayat acımasızdır öteki dünya neden farklı olsun.
deniz benim!
bay turner karaya çıkmakta özgürsünüz, tabiki karaya bir sonraki çıkışımızda.
kalbim daima senin olacak.
--- alıntı ---
ayırca şirin mi şirin bir evcil hayvanıda vardır (bkz: kraken)
ayrıca filmden bazı replikleri
--- alıntı ---
ölümden korkuyor musun?
hayat acımasızdır öteki dünya neden farklı olsun.
deniz benim!
bay turner karaya çıkmakta özgürsünüz, tabiki karaya bir sonraki çıkışımızda.
kalbim daima senin olacak.
--- alıntı ---
ayırca şirin mi şirin bir evcil hayvanıda vardır (bkz: kraken)
devamını gör...
2.
ilk kez pirates of the caribbean: dead man's chest (bkz: karayip korsanları) filminde karşımıza çıkan, adını efsanevi hollandalı bir denizciden almış karakter. filmde kötü bir karakter gibi gözükse de, kötü deyip geçiştirilebilecek bir karakter değildir. kimi için korkutucu, kimi için mazlum, kimi için kalpsizdir. filmi izlemeyenler, izlerken bu karakterin repliklerine ve onun olduğu sahnelerdeki müziklere dikkat ederlerse dediğimi daha iyi anlayacaklardır. filmi izlemeyenlerin yazının devamını okumamalarını tavsiye ediyorum.
davy jones'u tek kelime ile anlatmak istesem "öfkeli" derdim. sevdiklerine öfkeli, hayata öfkeli, en çok da kendisine öfkeli bir adam. sevdiği için acı çeken, sevdiği için pişman olan ancak asla sevmekten vazgeçemeyen bir adam. öyle ki belki sevmeyi durdurur ümidiyle, göğsünü kesip kalbini sökmüştür. ona bu acıları yaşatan denizler tanrıçası calypso'dur.
hikayenin farklı versiyonları da vardır. calypso denizcilere hem bereketini sunan hem de onlara kötülükler veren bir tanrıça. zaman zaman insan bedenine bürünüp çıkar denizcilerin karşısına. eğlenirmiş onlarla. ne de olsa tanrıça. bir gün uçan hollandalının (flying dutchmen) kaptanı davy jones çıkar karşısına. birbirlerine aşık olurlar. calypso'nun aşık olduğu ilk ve tek adamdır. davy jones da çok aşıktır. kendisini bütünüyle calypso'ya adar. sonsuza dek birlikte olmak isterler. calypso denizdir. davy jones'u denizlerde ister. bu yüzden ona bir teklif sunar. davy jones'a ölümsüzlük vadeder ve denizde ölen her bir denizciyi, öteki dünyaya taşımasını ister. ancak sadece her 10 yılda bir gün karada geçirme şansı olacaktır. davy jones zaten ne dese yapacak, bunu kabul eder ve her 10 yılda bir gün de olsa, buluşacakları bir yer belirlerler.
davy jones bu süre boyunca ölen tüm denizcileri öteki dünyaya taşır. 10 yılın sonunda buluşacakları yere gelir. ama calypso gelmemiştir. ve hayatının en büyük acısını yaşar. aldatılmıştır. kandırılmıştır. sevgisi çöp edilmiş, oyun malzemesi olmuştur. aşkı için kabul ettiği görev onun için bir lanete dönüşmüştür. calypso'dan ona kalan hüzün ve öfkedir. ama yine de onu sevmekten kendini alıkoyamamaktadır. aşkı hissetmekten, aşkın acısını hissetmekten kurtulamamıştır. bu aşktan kurtulmak için göğsünü keser ve kalbini yerinden çıkarır. bir sandığa koyar ve kimsenin bulamayacağı bir yere gömer. ancak bu bile, aşkı hissetmesinin önüne geçemez. tüm bunlar zaman geçtikçe davy jones'u daha öfkeli biri yapar. artık kutsal görevini yapmak yerine, denizlere dehşet saçan bir korsana dönüşür. kontrolündeki efsanevi yaratık olan (bkz: kraken) sayesinde gemileri batırır. masumları katleder. ölüleri diğer dünyaya geçirme işini kenara bırakır. öfkesi ve yaptıkları hem bedenine, hem de gemisi uçan hollandalıya yansır. artık insan değil, bir canavar görünümlüdür. gemisi de, emrindeki mürettebat da korkunçtur. will turner, jones'un kalbini bıçakladığında, ölürken bile son sözü "calypso" olur.
"ten years, ı devoted to the duty you charged me. ten years, ı looked after those who died at sea, and finally, when we could be together again, you weren't there. why weren't you there?"
böylesine sevmiştir calypso'yu. ancak calypso, doğasına engel olamamış, davy jones'u sevmesine rağmen, onu kenara atmıştır. o gün calypso gelseydi, davy jones böyle biri olur muydu? bence olmazdı. bu yüzden biraz mazlumdur benim gözümde. yine de aşkına karşılık alamayanlara, kötülük yapma hakkı doğar mı? elbette doğmaz. bu yüzden zalimdir davy jones.
filmde davy jones için bestelenmiş iki güzel müzik var. "heart of davy jones" ve "davy jones music box". bu iki parçayı peşpeşe şekilde "davy jones theme suite" diye aratarak bulabilirsiniz. müzikler tam da davy jones'u ifade eder şekilde. aşkı, aldatılmayı, üzüntüyü, yiten hayalleri ve en çok da öfkeyi harmanlanmış halde buluyorsunuz. bu da tabiki (bkz: hans zimmer) ustanın eseri. piyanoda çalması bir başka güzeldir. üzgünken veya öfkeli hissettiğimde ya dinlerim, ya da piyanomda çalarım. sevdiğim versiyonları aşağıya link bırakıyorum.
favorim
trajik versiyon
sözlü versiyon
diğer 1
diğer 2
davy jones'u tek kelime ile anlatmak istesem "öfkeli" derdim. sevdiklerine öfkeli, hayata öfkeli, en çok da kendisine öfkeli bir adam. sevdiği için acı çeken, sevdiği için pişman olan ancak asla sevmekten vazgeçemeyen bir adam. öyle ki belki sevmeyi durdurur ümidiyle, göğsünü kesip kalbini sökmüştür. ona bu acıları yaşatan denizler tanrıçası calypso'dur.
hikayenin farklı versiyonları da vardır. calypso denizcilere hem bereketini sunan hem de onlara kötülükler veren bir tanrıça. zaman zaman insan bedenine bürünüp çıkar denizcilerin karşısına. eğlenirmiş onlarla. ne de olsa tanrıça. bir gün uçan hollandalının (flying dutchmen) kaptanı davy jones çıkar karşısına. birbirlerine aşık olurlar. calypso'nun aşık olduğu ilk ve tek adamdır. davy jones da çok aşıktır. kendisini bütünüyle calypso'ya adar. sonsuza dek birlikte olmak isterler. calypso denizdir. davy jones'u denizlerde ister. bu yüzden ona bir teklif sunar. davy jones'a ölümsüzlük vadeder ve denizde ölen her bir denizciyi, öteki dünyaya taşımasını ister. ancak sadece her 10 yılda bir gün karada geçirme şansı olacaktır. davy jones zaten ne dese yapacak, bunu kabul eder ve her 10 yılda bir gün de olsa, buluşacakları bir yer belirlerler.
davy jones bu süre boyunca ölen tüm denizcileri öteki dünyaya taşır. 10 yılın sonunda buluşacakları yere gelir. ama calypso gelmemiştir. ve hayatının en büyük acısını yaşar. aldatılmıştır. kandırılmıştır. sevgisi çöp edilmiş, oyun malzemesi olmuştur. aşkı için kabul ettiği görev onun için bir lanete dönüşmüştür. calypso'dan ona kalan hüzün ve öfkedir. ama yine de onu sevmekten kendini alıkoyamamaktadır. aşkı hissetmekten, aşkın acısını hissetmekten kurtulamamıştır. bu aşktan kurtulmak için göğsünü keser ve kalbini yerinden çıkarır. bir sandığa koyar ve kimsenin bulamayacağı bir yere gömer. ancak bu bile, aşkı hissetmesinin önüne geçemez. tüm bunlar zaman geçtikçe davy jones'u daha öfkeli biri yapar. artık kutsal görevini yapmak yerine, denizlere dehşet saçan bir korsana dönüşür. kontrolündeki efsanevi yaratık olan (bkz: kraken) sayesinde gemileri batırır. masumları katleder. ölüleri diğer dünyaya geçirme işini kenara bırakır. öfkesi ve yaptıkları hem bedenine, hem de gemisi uçan hollandalıya yansır. artık insan değil, bir canavar görünümlüdür. gemisi de, emrindeki mürettebat da korkunçtur. will turner, jones'un kalbini bıçakladığında, ölürken bile son sözü "calypso" olur.
"ten years, ı devoted to the duty you charged me. ten years, ı looked after those who died at sea, and finally, when we could be together again, you weren't there. why weren't you there?"
böylesine sevmiştir calypso'yu. ancak calypso, doğasına engel olamamış, davy jones'u sevmesine rağmen, onu kenara atmıştır. o gün calypso gelseydi, davy jones böyle biri olur muydu? bence olmazdı. bu yüzden biraz mazlumdur benim gözümde. yine de aşkına karşılık alamayanlara, kötülük yapma hakkı doğar mı? elbette doğmaz. bu yüzden zalimdir davy jones.
filmde davy jones için bestelenmiş iki güzel müzik var. "heart of davy jones" ve "davy jones music box". bu iki parçayı peşpeşe şekilde "davy jones theme suite" diye aratarak bulabilirsiniz. müzikler tam da davy jones'u ifade eder şekilde. aşkı, aldatılmayı, üzüntüyü, yiten hayalleri ve en çok da öfkeyi harmanlanmış halde buluyorsunuz. bu da tabiki (bkz: hans zimmer) ustanın eseri. piyanoda çalması bir başka güzeldir. üzgünken veya öfkeli hissettiğimde ya dinlerim, ya da piyanomda çalarım. sevdiğim versiyonları aşağıya link bırakıyorum.
favorim
trajik versiyon
sözlü versiyon
diğer 1
diğer 2
devamını gör...
3.
organ müziği efsanedir.
devamını gör...