1.
yönetmen koltuğunda jean-baptiste andrea'nın bulunduğu, başrollerinde twin peaks'ten tanıdığımız sevgili ray wise bulunan, bazı sahneler ile geren, bazı sahneler ile ürküten, bazı sahnelerle de güldüren ama ne yazık ki hiçbir zaman sevemediğim korku-komedi türündeki bu filmden biraz bahsetmek istiyorum sizlere.
filmin konusu şöyle, noel kutlaması için davetli oldukları aile yemeğine giden eğlenceli bir aile yolda beyaz giysili, kucağında bebek tutan bir kadın görür. kadını arabalarına aldıktan sonra işler hiç de istedikleri gibi gitmez, kadının gelmesiyle kötülük aynı doğrultuda arabanın içine girmiş bulunur, ölüm çevrelerini sarar ve onları bir bir avlamaya başlar.
konusu itibariyle fena bir film gibi gözükmese de asla sevemediğim bir tür korku-komedi türü... çünkü ikisi yan yana geldiği zaman alamancı gibi bir şey oluyor, bu yüzden ne tam anlamıyla ciddi bir hale büründürüp korkutuyor, ne de tam anlamıyla kendimizi salıp kahkaha atarak gülmemizi sağlıyor, bu film de tam anlamıyla öyle.
sinematografik açıdan berbat mı berbat, sahneler david lynch'in lost highway filminden bi hayli araklanmış. soundtrack olarak beni tatmin etmiş bir film olsa da senaryo kısmındaki tutarsızlık ve daha da kötüsü klişe yüzünden daha ilk beşinci dakikasında filmin sonunu çözüyorsunuz zaten. bu filmin 6.5 alması da benim için biraz saçma, 6 bandında vanilla sky var misal, 6.9 almış bir film, bu yüzden bu filmin en fazla 5.2 falan alması gerekiyor diye iç geçirdim.
ama yiğidi öldürüp hakkını vermeliyim, bazı sahnelerle iyi gerdiğini en başta söylemiştim. sisli bir gece vakti ormanın ortasındaki korkunç bir anayol kısmı nasıl düşününce bile sizi ürkütüyor ise filmde de aynı ürpertiyi veriyor. süresi de oldukça kısa, 98 dakikalık bir film.
izlenir mi? çerez niyetine belki.
izlenmeli mi? kesinlikle önermiyorum, daha iyi şeyler izleyebilirisiniz.
filmin konusu şöyle, noel kutlaması için davetli oldukları aile yemeğine giden eğlenceli bir aile yolda beyaz giysili, kucağında bebek tutan bir kadın görür. kadını arabalarına aldıktan sonra işler hiç de istedikleri gibi gitmez, kadının gelmesiyle kötülük aynı doğrultuda arabanın içine girmiş bulunur, ölüm çevrelerini sarar ve onları bir bir avlamaya başlar.
konusu itibariyle fena bir film gibi gözükmese de asla sevemediğim bir tür korku-komedi türü... çünkü ikisi yan yana geldiği zaman alamancı gibi bir şey oluyor, bu yüzden ne tam anlamıyla ciddi bir hale büründürüp korkutuyor, ne de tam anlamıyla kendimizi salıp kahkaha atarak gülmemizi sağlıyor, bu film de tam anlamıyla öyle.
sinematografik açıdan berbat mı berbat, sahneler david lynch'in lost highway filminden bi hayli araklanmış. soundtrack olarak beni tatmin etmiş bir film olsa da senaryo kısmındaki tutarsızlık ve daha da kötüsü klişe yüzünden daha ilk beşinci dakikasında filmin sonunu çözüyorsunuz zaten. bu filmin 6.5 alması da benim için biraz saçma, 6 bandında vanilla sky var misal, 6.9 almış bir film, bu yüzden bu filmin en fazla 5.2 falan alması gerekiyor diye iç geçirdim.
ama yiğidi öldürüp hakkını vermeliyim, bazı sahnelerle iyi gerdiğini en başta söylemiştim. sisli bir gece vakti ormanın ortasındaki korkunç bir anayol kısmı nasıl düşününce bile sizi ürkütüyor ise filmde de aynı ürpertiyi veriyor. süresi de oldukça kısa, 98 dakikalık bir film.
izlenir mi? çerez niyetine belki.
izlenmeli mi? kesinlikle önermiyorum, daha iyi şeyler izleyebilirisiniz.
devamını gör...