#ödüllü filmler
türkçe adı: cezalandırıcı
1993 yılı abd yapımı aksiyon, bilim kurgu ve suç filmidir. marco brambilla'nın yönettiği yapımın başrolünde sylvester stallone yer almaktadır. lakabı yok edici olan spartan adlı polis, azılı bir suçlu olan simon'ın peşindedir. spartan, simon'ın rehin aldığı kişileri kurtarma operasyonunda hata yapar ve rehineler ölür. kendisi suçlu durumuna düşmüş ve cezası da sıvı nitrojenle dondurulmak olmuştur. tekrar uyandırıldığında yıl 2032'dir. ona verilen görev simon'ın hakkından gelebilmesidir. bu baş düşmanlar arasındaki mücadelede izleyiciyi neler beklemektedir?
1993 yılı abd yapımı aksiyon, bilim kurgu ve suç filmidir. marco brambilla'nın yönettiği yapımın başrolünde sylvester stallone yer almaktadır. lakabı yok edici olan spartan adlı polis, azılı bir suçlu olan simon'ın peşindedir. spartan, simon'ın rehin aldığı kişileri kurtarma operasyonunda hata yapar ve rehineler ölür. kendisi suçlu durumuna düşmüş ve cezası da sıvı nitrojenle dondurulmak olmuştur. tekrar uyandırıldığında yıl 2032'dir. ona verilen görev simon'ın hakkından gelebilmesidir. bu baş düşmanlar arasındaki mücadelede izleyiciyi neler beklemektedir?
yönetmen:
marco brambilla
oyuncular:
sylvester stallone
sandra bullock
wesley snipes
benjamin bratt
bob gunton
marco brambilla
oyuncular:
sylvester stallone
sandra bullock
wesley snipes
benjamin bratt
bob gunton
*ascap film ve televizyon müziği ödülleri (1994) - top gişe filmleri [elliot goldenthal]
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "dıbırış" tarafından 19.04.2021 01:15 tarihinde açılmıştır.
1.
türkçe adı cezalandırıcı olan 1993 yapımı, sylvester stallone ve sandra bullock 'un başrollerinde oynadığı aksiyon/bilimkurgu türündeki hollywood filmi.
hala çözülememiş 3 deniz kabuğu muammasını barındıran güzel bir film.
hala çözülememiş 3 deniz kabuğu muammasını barındıran güzel bir film.
devamını gör...
2.
bir marco brambilla filmidir.

filmin senaryosunu kendi yazdığı öyküden hareketle peter m. lenkov, robert renenau ve daniel waters ile birlikte yazmıştır. filmin başrollerinde slyvester stallone, wesley snipes, sandra bullock ve benjamin bratt oynamaktadır.
1996 yılında süper bir suçlu olan simon phoneix yakalanır ve otuz altı yıl cezaya çarptırılır. ancak onu yakalayan polis memuru john spartan da ortalığı yakıp yıkma huyu yüzünden aynı cezayı alır ve ikisi de dondurulur. tam otuz altı yıllığına.
ancak bir şartlı tahliye görüşmesi için çözülen phoneix polislerin elinden kaçar ve onu yakalamak mümkün olmaz. bunun üzerine de spartan da çözülür ve süper suçluyu yakalamak için görevlendirilir. bu, polis memuru için yeniden göreve dönmek için de bir imkandır ancak phoneix yakalandığı zamandan beri her nasılsa çok daha güçlü bir hale gelmiştir.
filmin geleceğe dair tahminleri neredeyse tamamen yanlıştır. birçok filmde olduğu gibi. ancak üç deniz kabuğu muamması aslında bir çözüme ulaşmıştır. john spartan’ın tuvalete girdiği sahnede bulunan üç deniz kabuğunun nasıl kullanılacağı anlaşılmaz. küfür ceza getirdiği ve bu cezalar için bir kağıt parçası veridliği için spartan peş peşe küfür eder ve bu kağıtları kullanır tuvalet kağıdı olarak.
daha sonra bir tanımda üç deniz kabuğu muamması ile ilgili açıklama yapma niyetindeyim. eğer kimse beni yok etmezse.

filmin senaryosunu kendi yazdığı öyküden hareketle peter m. lenkov, robert renenau ve daniel waters ile birlikte yazmıştır. filmin başrollerinde slyvester stallone, wesley snipes, sandra bullock ve benjamin bratt oynamaktadır.
1996 yılında süper bir suçlu olan simon phoneix yakalanır ve otuz altı yıl cezaya çarptırılır. ancak onu yakalayan polis memuru john spartan da ortalığı yakıp yıkma huyu yüzünden aynı cezayı alır ve ikisi de dondurulur. tam otuz altı yıllığına.
ancak bir şartlı tahliye görüşmesi için çözülen phoneix polislerin elinden kaçar ve onu yakalamak mümkün olmaz. bunun üzerine de spartan da çözülür ve süper suçluyu yakalamak için görevlendirilir. bu, polis memuru için yeniden göreve dönmek için de bir imkandır ancak phoneix yakalandığı zamandan beri her nasılsa çok daha güçlü bir hale gelmiştir.
filmin geleceğe dair tahminleri neredeyse tamamen yanlıştır. birçok filmde olduğu gibi. ancak üç deniz kabuğu muamması aslında bir çözüme ulaşmıştır. john spartan’ın tuvalete girdiği sahnede bulunan üç deniz kabuğunun nasıl kullanılacağı anlaşılmaz. küfür ceza getirdiği ve bu cezalar için bir kağıt parçası veridliği için spartan peş peşe küfür eder ve bu kağıtları kullanır tuvalet kağıdı olarak.
daha sonra bir tanımda üç deniz kabuğu muamması ile ilgili açıklama yapma niyetindeyim. eğer kimse beni yok etmezse.
devamını gör...
3.
woke aptallığını 1993 yılından itibaren en iyi tahmin eden bu harika filmde, insanların donuk/mekanik robotlar gibi davrandığı, sözde huzurlu olduklarını düşündükleri, her şeye şaşırdıkları ve "aaaa inanılmaz büyük bir zorbalık bu twitter'da yazcam bunu zorlalamışlar resmen" falan dedikleri, muhabbetin bittiği, şaka yapılan kişinin sokrates'tan başlayarak neden şakaya kızdığını açıkladığı rezil bir distopik dünya tasviri vardır. ilk izlediğimizde güldüğümüz bu dünyada yaşamaya başlamak, 90 gençliğinin en büyük ironisidir.
filmdeki distopik dünyada insanlar büyülenmiş hamsterlar gibi bu çarkın içinde dönmekte, kimse de, "yav biz niye saman gibiyiz beyler" dememektedir.
eski bir polis olan sylvester stallone 1993 yılında dondurulur ve 2025 yılında normal sözlük üyesi olarak geri uyandırılır. normal sözlük üst yönetimi feminist daire başkanları, simon diyor ki isimli bir troll yüzünden uykusuz geceler geçirmekte, ne yaparlarsa yapsınlar, kadının öznellenmiş yumuşak benliğine ve kadının kadınsılığına olan bu saldırıları önleyememektedir. çare olarak sylvester stallone uyandırılmış, kendisinden dünyayı yeniden huzurlu bir yer yapması istenmiştir.
üstad uyandıktan sonra, eski günlere, 90'ların muhabbet ortamına aklı giderek normal normal konuşmuş ama, her konuşmasında hoparlörden çıkan bir ses ona, "küfür uyarı puanı aldınız %51 varyasyonlarını opsiyonlayamadınız" türünde saçma sapan şeyler söylemektedir. hard bir 90's çocuğu olan sylvester stallone bunları başta şaka zanneder. "yav sıkıştım wc nerde götelekler 30 senedir yapmamışız şurda ehehe" gibi şakalı konuşur. 12 uyarı puanı alır bu insanları ötekileştiren şakası için. "ne diyon ameke" dediği için 9 puan daha eklenir hanesine. "allahını seven nude atsın geberdim yav" dediği için 3 gün süre ile uzaklaşarak sakinleşmesi istenir ondan. "bana karı bulun, yoksa çalışmam" diye yanıtlar usta polis. yeni dünya düzeninin baronları ona, kask gibi bir alet verir. "bu alet ile yapay zeka yardımıyla elitçe seks yapıyoruz" der şehrin valisi.
"abicim siz delirmişsiniz, kafayı yemişsiniz lan siz abooo. akıl fikir versin size cosmos vay aminyum" diyerek, hafiften adanalı şivesi ile silahı kafasına dayararak intihar eder koca rambo. "vietnam'da bile böyle anten bir olay görmedim" dediği son sahnede, gözyaşlarımı tutamamış ağlamıştım ben hüngür börül.
ya bari adama nude atsaydınız? aç adam hayatım. komada gibi adam. 30 sene yatmış buzun içinde. biraz insaf olmalı bence ama neyse. bana ne? ben normalim şükür. çok süperim bu ara. aşırı normalim. rambo'ya yakışmamış bunlar diye düşünüyorum. ns büyüsü bana da bulaştı. deldiğim duvarları tekrar çimento ile dolduracağım. duvar da olsa bir kimliği var onun. duvar o.
filmdeki distopik dünyada insanlar büyülenmiş hamsterlar gibi bu çarkın içinde dönmekte, kimse de, "yav biz niye saman gibiyiz beyler" dememektedir.
eski bir polis olan sylvester stallone 1993 yılında dondurulur ve 2025 yılında normal sözlük üyesi olarak geri uyandırılır. normal sözlük üst yönetimi feminist daire başkanları, simon diyor ki isimli bir troll yüzünden uykusuz geceler geçirmekte, ne yaparlarsa yapsınlar, kadının öznellenmiş yumuşak benliğine ve kadının kadınsılığına olan bu saldırıları önleyememektedir. çare olarak sylvester stallone uyandırılmış, kendisinden dünyayı yeniden huzurlu bir yer yapması istenmiştir.
üstad uyandıktan sonra, eski günlere, 90'ların muhabbet ortamına aklı giderek normal normal konuşmuş ama, her konuşmasında hoparlörden çıkan bir ses ona, "küfür uyarı puanı aldınız %51 varyasyonlarını opsiyonlayamadınız" türünde saçma sapan şeyler söylemektedir. hard bir 90's çocuğu olan sylvester stallone bunları başta şaka zanneder. "yav sıkıştım wc nerde götelekler 30 senedir yapmamışız şurda ehehe" gibi şakalı konuşur. 12 uyarı puanı alır bu insanları ötekileştiren şakası için. "ne diyon ameke" dediği için 9 puan daha eklenir hanesine. "allahını seven nude atsın geberdim yav" dediği için 3 gün süre ile uzaklaşarak sakinleşmesi istenir ondan. "bana karı bulun, yoksa çalışmam" diye yanıtlar usta polis. yeni dünya düzeninin baronları ona, kask gibi bir alet verir. "bu alet ile yapay zeka yardımıyla elitçe seks yapıyoruz" der şehrin valisi.
"abicim siz delirmişsiniz, kafayı yemişsiniz lan siz abooo. akıl fikir versin size cosmos vay aminyum" diyerek, hafiften adanalı şivesi ile silahı kafasına dayararak intihar eder koca rambo. "vietnam'da bile böyle anten bir olay görmedim" dediği son sahnede, gözyaşlarımı tutamamış ağlamıştım ben hüngür börül.
ya bari adama nude atsaydınız? aç adam hayatım. komada gibi adam. 30 sene yatmış buzun içinde. biraz insaf olmalı bence ama neyse. bana ne? ben normalim şükür. çok süperim bu ara. aşırı normalim. rambo'ya yakışmamış bunlar diye düşünüyorum. ns büyüsü bana da bulaştı. deldiğim duvarları tekrar çimento ile dolduracağım. duvar da olsa bir kimliği var onun. duvar o.
devamını gör...
4.
1993 yapımı aksiyon/bilim kurgu türündeki filmin yönetmenliğini ise marco brambilla yapmıştır.
film, ileri bir gelecekte geçiyor. suçluların cezalarını çekmeleri için dondurularak muhafaza edildiği bir dünyada, tehlikeli bir suçlunun yakalanması için geçmişten bir polis uyandırılır. aslında bu polis de bir suçludur; ama suçlu olmasının nedeni, şimdi peşinde oldukları adamla olan geçmişe dayalı hesaplaşmalarıdır.
geçmişin hesaplarının geleceğe taşındığı bu hikâyede, olayları farklı bir çerçeveden izleriz. insanlık çok farklı bir seviyeye ulaşmıştır. görünürde düzen vardır ama işin içinde başka dinamikler gizlidir.
bu dünyada, yerin altında yaşayan ve sistem tarafından dışlanmış bir grup insan vardır. bu insanlar, modern toplumun “mükemmel düzeni”ne karşı çıkarak özgürlüğü seçmişler, ancak sefalet içinde yaşamaya zorlanmışlardır. yemek bulmakta zorlanırlar ve yüzeydeki düzenin sert kurallarına boyun eğmezler. zaten kahramanın onları gördükten sonra olaylara bakışı da değişir. tabii ondan önce kahramanımız, bu yeni dünyayı anlamaya çalışırken biraz yavaş ilerler; hem şaşkınlığından hem de etrafında olup biteni kavrama çabasındandır. zamanla, yeraltındaki bu grubun aslında insanlığın doğal ve dürüst tarafını temsil ettiğini fark eder ve içinde bulundukları durumu sorgulamaya başlar. bu temas, sadece bir suçluyu yakalamaktan çok daha öteye gider.
zamanla kötü adamın, aslında sistemin destekçisi gibi görünen birinden yardım aldığını fark eder. ancak onu yakalamaya fırsat kalmadan, hapisten kaçmasına yardım ettiği suçlu onu öldürür ve yeni dünyaya hâkim olma planını devreye sokar. kahramanımız ise bu plana engel olur; her şeyi kendi tarzıyla çözüme kavuşturur.
sonuçta, hem kötü adamın planlarını bozar hem de yeraltında yaşayan insanların yaşadığı sefaletle yüzeydeki yapay düzen arasında bir denge kurar. dünyayı kurtarır ve insanların yeniden bir arada, dengeli bir şekilde yaşamasını sağlar.
bu filmde de geleceğin dünyasını izleriz ve zamanın çok ötesinde fikirler işlenmiştir. hatta şimdi bile çok ileri diyebiliriz çünkü filmde geçen şeyler henüz gerçekleşmedi ve uzun sürede gerçekleşmesi zor görünüyor. filme puanım 7.5 aslında daha az verebilirdim ancak fikir çok güzel ve hakkını yemek istemedim. iyi seyirler.
film, ileri bir gelecekte geçiyor. suçluların cezalarını çekmeleri için dondurularak muhafaza edildiği bir dünyada, tehlikeli bir suçlunun yakalanması için geçmişten bir polis uyandırılır. aslında bu polis de bir suçludur; ama suçlu olmasının nedeni, şimdi peşinde oldukları adamla olan geçmişe dayalı hesaplaşmalarıdır.
geçmişin hesaplarının geleceğe taşındığı bu hikâyede, olayları farklı bir çerçeveden izleriz. insanlık çok farklı bir seviyeye ulaşmıştır. görünürde düzen vardır ama işin içinde başka dinamikler gizlidir.
bu dünyada, yerin altında yaşayan ve sistem tarafından dışlanmış bir grup insan vardır. bu insanlar, modern toplumun “mükemmel düzeni”ne karşı çıkarak özgürlüğü seçmişler, ancak sefalet içinde yaşamaya zorlanmışlardır. yemek bulmakta zorlanırlar ve yüzeydeki düzenin sert kurallarına boyun eğmezler. zaten kahramanın onları gördükten sonra olaylara bakışı da değişir. tabii ondan önce kahramanımız, bu yeni dünyayı anlamaya çalışırken biraz yavaş ilerler; hem şaşkınlığından hem de etrafında olup biteni kavrama çabasındandır. zamanla, yeraltındaki bu grubun aslında insanlığın doğal ve dürüst tarafını temsil ettiğini fark eder ve içinde bulundukları durumu sorgulamaya başlar. bu temas, sadece bir suçluyu yakalamaktan çok daha öteye gider.
zamanla kötü adamın, aslında sistemin destekçisi gibi görünen birinden yardım aldığını fark eder. ancak onu yakalamaya fırsat kalmadan, hapisten kaçmasına yardım ettiği suçlu onu öldürür ve yeni dünyaya hâkim olma planını devreye sokar. kahramanımız ise bu plana engel olur; her şeyi kendi tarzıyla çözüme kavuşturur.
sonuçta, hem kötü adamın planlarını bozar hem de yeraltında yaşayan insanların yaşadığı sefaletle yüzeydeki yapay düzen arasında bir denge kurar. dünyayı kurtarır ve insanların yeniden bir arada, dengeli bir şekilde yaşamasını sağlar.
devamını gör...