1.
yönetmen koltuğunda fritz lang bulunan, senaryosunda ise fritz lang ile birlikte keşke geçmiş dönemde yaşasaydım da kendisi ile tanışabilseydim diye iç geçirdiğim, müthiş senaryo yazarı thea von harbou bulunan, dışavurumcu alman sinemasının nadide eseri der müde tod ile tanışma vaktinizin geldiğini düşünüyorum.
konusuyla başlayalım mı? bir köy düşünün, herkesin birbirinin yüzüne aşina olduğu, dışarıdan gelen bir yabancının tak diye göze battığı bir köy... hadımköy diyelim mi buna? hadi hadımköy diyelim poskdfosdk
hadımköy'e bir yabancı gelir ve uzun süre insanlar kendisi hakkında konuşurlar, bu yabancının ne kadar ürkütücü olduğundan bahsederler... bu adam yetkili mecralara gider ve köyden bir arsa satın almak ister... köyün en ucunda bulunan bu yeri satın alır ve kocaman bir duvar örer, tabi insanlar merak ederler o duvarın arkasında ne olduğunu...
bir gün bir çift, köyün ünlü hanında içeceklerini içerken bir anda çocuk kalkar ve bu yabancıyla gider... e tabi hanım ablamız da merak eder ve erkek arkadaşının arkasından o yabancının evine doğru gider, sonrası mı? bu yabancı buraya ancak ölenlerin girebildiğini söyler, bu kadının burada olmaması gerektiğini savunur ve erkek arkadaşını geri isteyen hanım ablamıza üç adet dokunaklı hikaye anlatır...
senaryo kısmı müthiş olduğu kadar sinematografisi de şahane bu filmin, renk kullanımları geçirdiği restorasyon ile birlikte arşa ulaşmış. ölümün, gecenin, gündüzün farklı renkleri mevcut ve siz bunları izlerken mest oluyorsunuz...
dahası da var, bu sessiz film öylesine hoş bir oyunculuk barındırıyor ki bunu ancak izlemeniz gerektiğine inanıyorum.
letterboxd'da benden dört yıldız aldı. izlemek isteyen uğur film'de bulabilir ama tavsiyem torrentten çekip altyazı ile yüksek çözünürlük ile izlemeniz.
konusuyla başlayalım mı? bir köy düşünün, herkesin birbirinin yüzüne aşina olduğu, dışarıdan gelen bir yabancının tak diye göze battığı bir köy... hadımköy diyelim mi buna? hadi hadımköy diyelim poskdfosdk
hadımköy'e bir yabancı gelir ve uzun süre insanlar kendisi hakkında konuşurlar, bu yabancının ne kadar ürkütücü olduğundan bahsederler... bu adam yetkili mecralara gider ve köyden bir arsa satın almak ister... köyün en ucunda bulunan bu yeri satın alır ve kocaman bir duvar örer, tabi insanlar merak ederler o duvarın arkasında ne olduğunu...
bir gün bir çift, köyün ünlü hanında içeceklerini içerken bir anda çocuk kalkar ve bu yabancıyla gider... e tabi hanım ablamız da merak eder ve erkek arkadaşının arkasından o yabancının evine doğru gider, sonrası mı? bu yabancı buraya ancak ölenlerin girebildiğini söyler, bu kadının burada olmaması gerektiğini savunur ve erkek arkadaşını geri isteyen hanım ablamıza üç adet dokunaklı hikaye anlatır...
senaryo kısmı müthiş olduğu kadar sinematografisi de şahane bu filmin, renk kullanımları geçirdiği restorasyon ile birlikte arşa ulaşmış. ölümün, gecenin, gündüzün farklı renkleri mevcut ve siz bunları izlerken mest oluyorsunuz...
dahası da var, bu sessiz film öylesine hoş bir oyunculuk barındırıyor ki bunu ancak izlemeniz gerektiğine inanıyorum.
letterboxd'da benden dört yıldız aldı. izlemek isteyen uğur film'de bulabilir ama tavsiyem torrentten çekip altyazı ile yüksek çözünürlük ile izlemeniz.
devamını gör...