orijinal adı: les échelles du levant
yazar: amin maalouf
yayım yılı: 1996
2. dünya savaşında geçen ve farklı etnik grupları içerisinde barındıran kitap aynı zamanda osmanlı imparatorluğu'nun son yıllarını da içerisinde barındırıyor. kitabın ana karakteri, babasının yapamadıklarını yapması ve bir isyancı olması beklenen kardeşlerin ortancası ''isyan''. ve bu karakter, kendi gençlik yıllarında yaşananları aktarıyor.
yazar: amin maalouf
yayım yılı: 1996
2. dünya savaşında geçen ve farklı etnik grupları içerisinde barındıran kitap aynı zamanda osmanlı imparatorluğu'nun son yıllarını da içerisinde barındırıyor. kitabın ana karakteri, babasının yapamadıklarını yapması ve bir isyancı olması beklenen kardeşlerin ortancası ''isyan''. ve bu karakter, kendi gençlik yıllarında yaşananları aktarıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "rieux" tarafından 06.12.2020 15:24 tarihinde açılmıştır.
1.
bir arkadaşımın tavsiyesiyle okuyup pek beğenmediğim kitap.
beğenmediğim kitap derken direkt konusunu kastetmiyorum ama söylendiği kadar sürükleyici, akıcı bulmadım. bence bu sürükleyicilik, akıcılık, soluksuz okudumculuk falan kişiden kişiye değişiyor. ya da ben anormalim.
beğenmediğim kitap derken direkt konusunu kastetmiyorum ama söylendiği kadar sürükleyici, akıcı bulmadım. bence bu sürükleyicilik, akıcılık, soluksuz okudumculuk falan kişiden kişiye değişiyor. ya da ben anormalim.
devamını gör...
2.
uzun yıllar öncesinde okuduğum kitap. içeriğini detaylı bir şekilde hatırlamasam da kitabın son sayfasını kapattığımda iyi bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman gelen o buruk hissi net hatırlıyorum. amin maalouf'un okuduğum en güzel kitabı.
devamını gör...
3.
amin maalouf'un yapı kredi yayınları tarafından yayımlanmış kitabı.
kitapta anlatılan bir isyanın çığlığı ancak bu kadar hüzünlü olabilirdi... anlatımının masalsılığı, tarihin ve aşkın böylesine iç içe geçmiş bir vaziyette bulunması ve yazarın dilinin su gibi akıp gitmesi bile bu kitabı okumak için yeterli. öyle güzel bir aşk, hüzünle karışık serzeniş ve sürekli kirpiklerde yaş bırakan cümleleriyle gerçekten enfes bir kitap...
kitapta anlatılan bir isyanın çığlığı ancak bu kadar hüzünlü olabilirdi... anlatımının masalsılığı, tarihin ve aşkın böylesine iç içe geçmiş bir vaziyette bulunması ve yazarın dilinin su gibi akıp gitmesi bile bu kitabı okumak için yeterli. öyle güzel bir aşk, hüzünle karışık serzeniş ve sürekli kirpiklerde yaş bırakan cümleleriyle gerçekten enfes bir kitap...
devamını gör...
4.
semerkant'tan sonra okuduğum amin maalouf'un bir diğer romanı.
ilk kısımları okurken biraz sıkıldım, sarmadı beni. kitabın yarısından sonraki bölümler bu bakımdan daha iyiydi.
anadolu'dan fransa'ya oradan beyrut'a uzanan bir direniş öyküsü yeniden fransa'da bitiyor. devrim kahramanı isyan'ın aynı direniş örneğini kişisel hayatında da vermesinin öyküsü. zor da olsa, geç de olsa, buruk da olsa gelen bir zafer ve bu zaferin haklı mutluluğu. aslında bir şehzade olan isyan ve yahudi clara yengemizin iki zaferin ardından iki buluşması.
ilk kısımları okurken biraz sıkıldım, sarmadı beni. kitabın yarısından sonraki bölümler bu bakımdan daha iyiydi.
anadolu'dan fransa'ya oradan beyrut'a uzanan bir direniş öyküsü yeniden fransa'da bitiyor. devrim kahramanı isyan'ın aynı direniş örneğini kişisel hayatında da vermesinin öyküsü. zor da olsa, geç de olsa, buruk da olsa gelen bir zafer ve bu zaferin haklı mutluluğu. aslında bir şehzade olan isyan ve yahudi clara yengemizin iki zaferin ardından iki buluşması.
devamını gör...
5.
orijinal ismi les échelles du levant olan amin maalouf kitabı.
osmanlı imparatorluğu'nun son dönemleri, birinci ve ikinci dünya savaşları, israil'in kuruluşu ve sonrasında yaşanan arap-israil çatışmaları; osmanlı hanedanı üyesi isyan kitabdar adlı kurgusal karakterin perspektifinden anlatılıyor.
- "bir insanın hayatının doğumuyla başladığına emin misiniz?"
- "dünyanın malına sahip birine bile eski bir kitap armağan edilebilir."
- "daha mı iyi olurdu, yoksa daha mı kötü? insan hâlâ soluk alıp bu soruyu sorabiliyorsa, bu türlüsü pek de fena olmamış demektir."
- "aşk ilk günkü gibi kalabilir, heyecan da öyle. aylar da geçse, yıllar da geçse. hayat insana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir."
- "herkes ötekilerin duasını sustursun diye kendi tanrısına yakarıyordu."
- "okumak için uzaklara gitmekten çok, uzaklara gitmek için okumaktaydım."
- "etrafımızda ne varsa yoldan çıkmıştı. ama çok geçmeden başımıza geleceklerin yanında, o sıralar cennette yaşıyor sayılırdık."
- "başkalarının savaşının patladığı anda ben kendiminkinde yenilmiştim."
osmanlı imparatorluğu'nun son dönemleri, birinci ve ikinci dünya savaşları, israil'in kuruluşu ve sonrasında yaşanan arap-israil çatışmaları; osmanlı hanedanı üyesi isyan kitabdar adlı kurgusal karakterin perspektifinden anlatılıyor.
- "bir insanın hayatının doğumuyla başladığına emin misiniz?"
- "dünyanın malına sahip birine bile eski bir kitap armağan edilebilir."
- "daha mı iyi olurdu, yoksa daha mı kötü? insan hâlâ soluk alıp bu soruyu sorabiliyorsa, bu türlüsü pek de fena olmamış demektir."
- "aşk ilk günkü gibi kalabilir, heyecan da öyle. aylar da geçse, yıllar da geçse. hayat insana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir."
- "herkes ötekilerin duasını sustursun diye kendi tanrısına yakarıyordu."
- "okumak için uzaklara gitmekten çok, uzaklara gitmek için okumaktaydım."
- "etrafımızda ne varsa yoldan çıkmıştı. ama çok geçmeden başımıza geleceklerin yanında, o sıralar cennette yaşıyor sayılırdık."
- "başkalarının savaşının patladığı anda ben kendiminkinde yenilmiştim."
devamını gör...
6.
amin maalouf tarafından yazılan 1996 yılında yayımlanmış kitap. türkçeye yapı kredi yayınları tarafından kazandırılmıştır.
kitabın yazarının en sevilen kitaplarından biri olan semerkant'ı yıllar önce okuyup derinlikli bulmuş, sevmiştim. fakat bu kitap beni tatmin etmedi. konusu fena sayılmaz, akıcı da bir kitap fakat sıradan. okurken zülfü livaneli okuyormuş gibi hissettim. çok farklı etnik kökenlere ait bir ailenin hikayesi olması garip olmuş. hıı bu türk ermeni ile evlensin, şu yahudi ile evlensini rastgele seçmiş yazar. ticari kaygıyla sığ bir konu ele alınmıştı. okumasam da olurmuş dediğim kitaptır neticede.
kahramanımız paris metrosunda dost olduğu adama hayat hikayesini anlatır ve bu yönüyle serenad'a benzer. osmanlı prensesi olan babane acem doktor dede ile evlenir. babası ise yakın arkadaşının ermeni kızı ile bu evlilikten doğan kahramanımızdır. kendisi bir başkaldırıya sahip olsun diye babası ona isyan manasına gelen kitapdar ismini vermiştir. ruhu böyle olmayan isyan ise tıp okunmak ister ve fransaya gider. babasının istediği olur ve dönemin siyasi olayları içinde kendine yer bulur isyan. kendisi de yahudi bir kadına aşık olur. evlenir. hikaye buradan sonra tıkanıyor işte. eşi hamile iken o başka yerde kendisi başka yerde kalmak zorunda kalıyor ve bu acıya dayanamıyor. bunu fırsat bilen kardeşi ise akıl hastanesine kapatıyor kardeşini. yıllarca orada kalıyor ve ne eşi ne kızı onun için geliyor. anlatılan aşk bu kadar basit miydi yani?
.
hikaye kısır bir döngüde kalıyor. semerkant havası vermiyor ne yazık ki.
kitabın yazarının en sevilen kitaplarından biri olan semerkant'ı yıllar önce okuyup derinlikli bulmuş, sevmiştim. fakat bu kitap beni tatmin etmedi. konusu fena sayılmaz, akıcı da bir kitap fakat sıradan. okurken zülfü livaneli okuyormuş gibi hissettim. çok farklı etnik kökenlere ait bir ailenin hikayesi olması garip olmuş. hıı bu türk ermeni ile evlensin, şu yahudi ile evlensini rastgele seçmiş yazar. ticari kaygıyla sığ bir konu ele alınmıştı. okumasam da olurmuş dediğim kitaptır neticede.
kahramanımız paris metrosunda dost olduğu adama hayat hikayesini anlatır ve bu yönüyle serenad'a benzer. osmanlı prensesi olan babane acem doktor dede ile evlenir. babası ise yakın arkadaşının ermeni kızı ile bu evlilikten doğan kahramanımızdır. kendisi bir başkaldırıya sahip olsun diye babası ona isyan manasına gelen kitapdar ismini vermiştir. ruhu böyle olmayan isyan ise tıp okunmak ister ve fransaya gider. babasının istediği olur ve dönemin siyasi olayları içinde kendine yer bulur isyan. kendisi de yahudi bir kadına aşık olur. evlenir. hikaye buradan sonra tıkanıyor işte. eşi hamile iken o başka yerde kendisi başka yerde kalmak zorunda kalıyor ve bu acıya dayanamıyor. bunu fırsat bilen kardeşi ise akıl hastanesine kapatıyor kardeşini. yıllarca orada kalıyor ve ne eşi ne kızı onun için geliyor. anlatılan aşk bu kadar basit miydi yani?
.
hikaye kısır bir döngüde kalıyor. semerkant havası vermiyor ne yazık ki.
devamını gör...
7.
az önce bitirdiğim kitap.
genelde 1. ve 2. dünya savaşı'na ait şeyleri hep bir amerikalı veya avrupalı ağzından dinler, okur veya izleriz. açıkçası, bu kitap bundan sıyrıldığı için çok hoşuma gitti. üstüne bir de savaşta olup biteni anlatmaktan çok karakterlere dokunması, savaşları belli başlı hayatlara yedirmesi çok güzeldi.
bir hayata tanık olmak, okuyucu olarak, çok çok keyifliydi ama son bölümlerde ağlamadım desem yalan olur. zaten gözlerim doldu diye son kısmını evde herkes uyurken bitirdim.
genelde 1. ve 2. dünya savaşı'na ait şeyleri hep bir amerikalı veya avrupalı ağzından dinler, okur veya izleriz. açıkçası, bu kitap bundan sıyrıldığı için çok hoşuma gitti. üstüne bir de savaşta olup biteni anlatmaktan çok karakterlere dokunması, savaşları belli başlı hayatlara yedirmesi çok güzeldi.
bir hayata tanık olmak, okuyucu olarak, çok çok keyifliydi ama son bölümlerde ağlamadım desem yalan olur. zaten gözlerim doldu diye son kısmını evde herkes uyurken bitirdim.
devamını gör...