doktor beni ellemesin düşüncesi

tamamı ile bağnazlıktan kaynaklanan kuruntu. inanç sisteminin yaygın olduğu kesimlerde maalesef daha çok görülür. ve o bünye bilmez ki mensup olduğu din gerektiğinde kendi şartlarından bile taviz verebilir.

fikir özgürlüğü kapsamına giren durum. vergileriyle finanse ettiği sistemin müşterisi olarak böyle bir şey isteme hakkına sahip. gerçekleşip gerçekleşmemesi duruma kalmış.

hipokrat yemini ve mesleği gereği olmasa inanın silah zoruyla bile yapmayacağı bir iş olduğunu söyledi bize. içiniz rahat etsin. endişe etmeyin. aslında siz de gitmeyin işte adamcaaza, ikiniz de istemiyorsunuz belli..!

beni değil doktor kimse ellemesin diye insan içine çıkmıyorum.
duyarlı bir duyarsızım o yüzden.

gözleriyle röntgen, mr, çekemeyen insanların kendine doktor demesi sonucu oluşan tepkidir. elledikten sonra ben de bulurum hastalığı.

(bkz: tabip sen elleme benim yaramı)

bence de seni ellemesin, sen de ne halin varsa gör.

ellemeyin ellemeyin bırakın aman.

valla belden aşağı uyuşturulan bir ameliyattan çıkınca tuvaletimi yapamamıştım, böbreklerim ağrımaya başlamıştı. sonra sonda için hemşire çağırdık, adam geldi taktı, valla o an utanmanın u şunu bile yaşamadım. söz konusu sağlık olunca çoğu şey s****de olmaz, bacağım kırıldığında merdivenlerde ambulansı beklerken evsiz gibiydim, üstüne direk ibbf nin önüydü, dersten çıkan yüzlerce kişi gördü, kimisi geçmiş olsun falan dedi. hani en düşmek istemeyeceğim hallerden birisiydi ama saniyelik aklıma takıldı bu durum. çünkü ardından beynim s***r*m senin toplum kaygını, gebermediğine şükret dedi, bende tamam abi dedim.

endişe verici bir dindar tutumu. kendine zarar ve dolaylı yoldan bize ve insanlığa da zarar.
bana doktorların erkek halimle yaptıkları şeyleri bir bilseydiniz, sadece elleyip bıraksınlar diye üstüne para verirdiniz..

bu tutumdan ötürü iki kere evde doğum yapan ve farklı sebeplerle inanılmaz ağrılar çeken, ameliyat olması gerekirken ameliyat olmayan bir tanıdığım var. öyle boş boş bakıyorum kadının suratına her seferinde.

kendini çok özel zannetmekten kaynaklanır..

mesela gözlerini bile göstermekten kaçınan. kendini tamamen gizleyen ve kim olduğu asla anlaşılmayan, varlığını, kimliğini bütün gözlerden gizleyen insanların bütün erkeklerin kendilerinden etkilenebileceğini düşündüklerini söyleyebiliriz.
ve karşılıklı olarak bu durumun iki tarafa da günah olarak yazılacağı kanaatindedirler.

mantık sanırım ki şu,
varlığımı gizlemeyerek o erkeğin benden etkilenmesine ya da nefsinin uyanmasına neden olurum. bu durumda buna sebebiyet veren ve güzelliğini gözlerden sakınmayarak arzuları harekete geçiren bizzat ben olacağım için en büyük kusur bende olur.

şimdi buna inanan biri doktorların da kendisine farklı bir niyetle bakacağını, dokunacağını düşünebilir.. dolayısıyla böyle gariplikler ortaya çıkabilir.

cahillik. başka hiçbir şey değil. keşke yok olsa bu tür cahiller ve yobazlar.

insanlar nadiren kendi doğdukları koşulların dışına çıkma cesareti gösterirler. "koşullanmışlık" ve "sınırlar" hemen herkese doğduğu aileden miras geliyor, insan "özgürüm" zannettiğinde bile aslında doğduğu ortamın standartlarıyla yaşadığının farkına varamıyor. gerçeklik algısı hayatın ilk yıllarında inşa edilen biri, ana karnında ve hatta epigenetik olarak yüzyıllarca edinilen miraslarla bugünkü biz oluyoruz.

muhteşem yargılar okumladım başlıkta. iyileşmek ve sağlıklı olmak da bir tercih, insanlar kendi habitatlarında kendi bedenleriyle ilgili istedikleri tasarrufta bulunabilirler. soru şu: "bu beni neden rahatsız ediyor?"

bu soruyu içtenlikle kendinizr sorduğunuzda alacağınız yanıt çok yüksek ihtimalle doğduğunuz yerden itibaren hayat içerisinde edindiğiniz öğretilerden geliyor. "özgürlük"ün gerçek anlamını bilen birisini başka birinin "kendi özgürlük algısı" rahatsız etmemeli.

bu entry atak ve savunma mantalitesi içermemektedir.

bu memleketin başında tek bela var o da, yobazlar ve cahiller.

sabah istanbul'dan bir kadın arkadaşımla yazıştık. dolmuşa binmiş işe gidiyormuş. aniden, "ay ben kusucam, yanımdaki kadın resmen et kokuyor, midem ağzıma geldi" dedi. sonradan yazdı, yolun gerisini ayakta tamamlamış.
yani:
doktorlar da bayılıyordu sizin kokmuş şeyinize. adamların cinsel hayatlarını bitiriyorsunuz olm. adamlar kadın denen türden nefret etmeye başlıyorlar kokunuz, leş gibi cildiniz yüzünden.
ellemeyeceklermiş.

köylülükten benim 45-46 yıldır yoldaşlık yaptığım devrimci arkadaşım var ,beraber çok olaya girdik ,karakol karakol gezdik siyasi şubeye düştük ,kavgaya girdik.

3-4 sene önce anlatıyor kadın cildiye uzmanına gitmiş ,hekim hanım tabi ki çıkart penisinizi demiş bu mosmor olmuş ,kaçmış. halbuki basur ameliyatı öncesi eski olay neyse anlayan anlar,parmak diyelim.
tabi ben bastım kalayı allah'ın köylüsü diye .

tokatlı zaten normal gelişme sıfır.

her erkek ya basur ya prostat olayından parmağı yiyecek.

ah ahhahhah hahah haha

çok çok önemli not; gassaraylı erkekler elletmeyi sever ,doktora yani.

açıkcası ben bunun yetiştirilişten kaynaklı olduğunu düşünüyorum. erkek/ kadın fark etmez, hangi doktor olursa olsun; giderim. doktorlar sizi, sizin sandığınız gibi görmüyorlar. onların işi bu ve işlerinin gereği bir günde sayısız beden kontrol ediyorlar. onlar için, hiç bir hastanın bedeni tatmin aracı değildir. o insanlar için, bizim vücutlarımız sadece sıradan bir nesne. hasta bakacak duruma gelene kadar, trilyonlarca kadavra kesip/ biçiyorlar. anatomi kitaplarının hepsinde diyagramlar çıplak vücutlardan oluşuyor. sizce bu insanlar için çıplaklık " afrodizyak" sebebi olabilir mi? aksine bu insanlar, vücut görmekten bıkıyorlar. hele jinekoloji branşında uzmanlık alan erkek doktorlar. adamlar vajina görmekten bıkmış. evde kendi eşlerine bile yaklaşırken, bıkkınlıkla gidiyorlar. :)

her gün görmek zorunda kaldığınız şey, sizin normaliniz olur ve size psikolojik olarak etki etmez.

misal; avusturalya'da her evde piton yakalamak için süpürgeye benzeyen, özel tel ile sarılı uzun sopalar var. neden? çünkü evlere, magazalara yani insanların yaşam alanlarına pitonlar girebiliyor. adamlar o cografyanın yılanının bol olmasını normalleştirmiş, " aa eve piton girmiş, biri dışarı atsın" diyorlar. neden? her gün görüyorlar, sıklıkla bunu yaşıyorlar çünkü. eve piton girmesi, cevrede piton olması adamların hayatlarının parçası. onu kedi- köpek gibi standart bir hayvan olarak görüyorlar.

bize bu durum normal mi? - hayır! bizim sokaklarımızda en marjinal hayvan türü kertenkele gezer. yani mantık aynı. her gün gördüğün, görmek zorunda kaldığın şey senin normalin olur. diğer insanlar böyle görmese de, senin görüşünü bu değiştirmez çünkü seninle aynı şekilde, aynı sıklıkla bu duruma maruz kalmıyorlar.

günde 200 hastaya bakan bir jinekologla, standart bir vatandaşın vücuda bakışı aynı mı? böyle kaygılarınız yersiz. bu insanlar sapık olmak için değil, sizi iyileştirmek için yıllarca manyak gibi egolu insanlardan dersler alıp; fakülte bitiriyorlar.

kadın doktorlar beni istedikleri kadar elleyebilir. erkek doktor tercih etmiyorum genelde zaten.

hemcinsime karşı daima soğuk olmuşumdur.

doktor da senin bakımsız, ter kokan tenine dokunmaya can atıyordu zaten.