doktorların hastalara sen diye hitap etmeleri

zaman zaman kendilerini herkesten üstün görmelerinden, zaman zaman da hastalığınız eğer çok kötüyse bir rahatlama etkisi oluşturmak istemelerinden.

gereksiz resmiyetlet her zaman itici gelmiştir. siz demelerine gerek olduğunu düşünmüyorum.

rahatsız edici bir davranış biçimidir. eğer ki motivasyonları halka inmek, samimi iletişim kurmaksa ben o üstten bakan, aptal gibi hissettiren tavrı istemiyorum.

genelkurmay başbakan cumhurbaşkanı da olsan doktorun karşısında çocuksun, acizsin, zavallısın, yapacak bir şey yok.

ama genelde de karşılarındakini kendilerinden düşük görmelerinden. özellikle doktora karşı bu kadar hürmetin gösterildiği memleketimizde (sağlık çalışanlarına şiddet uygulayan öküzlerden bahsetmiyorum elbette), sanırım bu hürmetin gereğinden oldukça fazla olmasından kaynaklanıyor. yaşlı başlı insanlar otuzluk doktorların önünde iki büklüm olmasalar kendilerine gelirler diye düşünüyorum. zira nezaketen kendisine "siz" diye hitap edilen herkes, bu nezakete karşılık vermek zorunda bana kalırsa. insanlıktan nasibini alabilmişse tabi. evet, bu konuda doktorlara ben de kızgınım. bak siyasetçi ve bürokratlarda da vardır mesela bu öküzlük.

yaş olarak benden büyükse beni rahatsız etmeyen durum. hatta yaşı büyük birinin siz hitabı bana daha üstten bakma gelir. ama benle yaşıt bir doktorun bana sen demesini istemezdim. sen kimsin ya? *

sadece "sen" dedikleri için mi düşük gözle baktıklarına inanıyorsunuz gerçekten? siz dediği halde insana kendini aciz, günahkâr, fakir hissettiren doktorlar da var. kelime bir şey değiştirmez ki. önemli olan üsluptur.

ayda 1 ya da 2 kere 15 dakika gördüğü insanın hareketlerini, söylediklerini ve tavırlarını aylarca takan yazar tanımı.

psikolojik olarak rahatlaması ve anlaşmak için samimiyet kurulması gereken hastalara karşı böyle yapılır. kimsenin seni asker arkadaşı görmeye ihtiyacı yok merak etme.

sen demekle kalmaz emir cümleleriyle de konuşur bazıları. sebebi kendilerini yarı tanrı olarak görmeleri olabilir. halbuki bilimin ne kadar aciz olduğunu bir kez daha tecrübe etmekteyiz.

halk doktorun önünde iki büklüm oluyormuş da bilmem ne. aynı ülkede yaşamasak inanacağım. kusura bakmayın da saygı görmek istiyorsanız önce saygı göstereceksiniz. doktora gelip "ben araştırdım bana bu ilacı yaz, şu serumu tak, bugün canım işe gitmek istemiyor usulsüz rapor ver." gibi doktorun yaptığı işe saygı göstermeyen, bilgisini tecrübesini hiçe sayan yaklaşımda bulunmadığınızı bilsem hak vereceğim. o kadar saygılı ki halkımız her gün televizyonlarda her yerde olduğu gibi sağlıkta da bitmek bilmeyen şiddet haberleri görüyoruz.

burada herkes birbirine sen diye hitap eder. tek zorunluluğumuz kraliçeye siz diye hitap etmek. diğerleri sen'dir.

doğru bulmadığım bir davranış. böyle olmakla beraber, tahmini nedenini anlatabilirim.

hastaneye gitmekten pek hoşlanmam, allah da düşürmesin hiçbirimizi. nadiren gittiğim hiçbir seferde de böyle senli benli bir hitapla karşılaşmadım. ancak gördüğüm manzaranın özeti şu:

devlet hastanelerindeki hasta insanlarımızın çoğunun eğitim seviyesi ortada. laf dinlemek, laf anlamak, saygılı olmak gibi bir özellikleri pek yok. en son gittiğim doktorun odasına, sıra bizde olduğu halde süratle dalıp kendi sorununun çözülmesini isteyen biri vardı. doktor 3 kere kovdu sıranı bekle diye, adam hâlâ bir şeyler anlatıyor. en son karısı çıkardı adamı odadan. neyse...

doktorlarla iletişimleri, hemen hemen herkesle olduğu gibi, son derece kaba saba olan bir kesim var. saygı göstermiyorlar ve saygı da görmüyorlar karşılığında. özellikle devlet hastanelerindeki doktorların, o yoğun hasta saldırısı sırasında tek tek "şuna saygılı olayım, buna olmayayım" gibi bir hesap yaptıklarını düşünecek değiliz. karşılarına gelen hastanın, kendilerine gösterdikleri saygı seviyesine göre muamele yapıyorlar gördüğüm kadarıyla. alışkanlık olmuş bir nevi.

bir de kendilerinden çok büyüklere, bir samimiyet unsuru olsun diye teyzeli amcalı, senli benli olabiliyorlar bazen.

her neyse, bence durum bundan ibaret ama yine bence, yanlış. bize, kim ve ne olursa olsun tanımadığımız insanlarla senli benli konuşulmayacağı öğretildi çünkü.

ilk başlarda, yeni tanışılan kişi resmiyet gereği sizli bizli olunur, zaman geçtikçe tanışılan kişiyle samimiyet derecesine göre senli benli olunur. sırf doktorlar için değil her tabaka için geçerli bir iletişimdir.

sen yada siz meselesi değil de, eşim hamile iken, rutin kontroller için hatun bir jinekoloğa gitmiştik, doktor hanım hemşiresine "hastayı odaya alalım" dedi, bende "eşim hasta değil ki" demişim, doktor hanım 5 dakika mavi ekran olarak kaldıktan sonra; "doğru söylüyorsunuz" diyebilmişti.

bana başkan diye hitap eden hastaya sen diyerek tepeden bakmış mı oluyorum anlamadım? doktorların yaptığı her hareketi lütfen artık kendini beğenmişliğe bağlamayı bırakın. cidden bu memleketin doktorlarla derdi nedir anlamış değilim. saçmalık gerçekten.

lahmacun getiren motorlu kuryelere "sen" diye hitap eden insanların, doktorla karşılaştığında, kuyruğu dik tutamaması durumu.
not: bana "sen" diye hitap eden doktor da, kurye de henüz çıkmadı.

siz de onlara sen diye hitap edebilirsiniz, hiçbir şey de diyemezler.

oda bir şey mi dışarı çıktıktan sonra '' kapısız evden mi çıktın kapıyı kapat laaan'' diye bağıranları bilirim ben.
(bkz: ne salak salak başlıklar bunlar ya)

hastalar da bana abla,teyze, amca, hala filan diyo ben bir şey diyor muyum? hatta doktorluğu kadınlara yakıştıramadığından ve alışık olmadığından doktor bey diyen var, bozmuyorum yine de napalım bazı şeyler böyle gelmiş böyle gidiyor.